| Yorum No : 6146 | Mustafa ALSANCAK | 23.03.2012 14:42:15 | Muhterem Ergül İLTER hanımefendi !!! Uzun zamandır bizleri ha-ber.com'daki o , zevkle okuduğumuz güzel yazılarınızdan mahrum bırakmış olduğunuzdan dolayı doğrusu Size karşı içimizde biraz kırgınlık vardı dersem tefatür yapmış sayılmam. Geçenlerde muhterem teyzenizin ölüm haberini görmüş ve tarafınıza taziyetlerimi yazmıştım.Allahrahmet eylesin efendim.Tekrar başınız Sağolsun. "Özgür Ruh "(1)" adlı öykünüzde yapmış olduğunuz girişde okuyucuya hah şimdi Yıldırım âşkı ile başlayacak bir gelişmenin habercisi iken öykünün ortalarına doğru bir de baktık ki o çok kibar beyefendi Oktay bey bir anlık camdan dışarıyı seyretme hevesinin kurbanı oluverdi.Adamın yüzündeki kırışıklıklar veya gıdısının sarkması insanların kendilerini kaptırdıkları ÂŞKYOLUNDAKİ hedefinden saptırmamlıydı diye düşünüyorum. Birbakıma bu genç yaşta ki bir kızın da ŞIP SEVDİMCİ olması belki normal karşılanabilir. Aslı hanımın bir anlık da olmuş olsa Oktay beyin centilmence davranışları karşısında içinde kıvılcımların dolaşmaya başlamış olmasını da hoşgörmeliyiz. Ama Aslı hanımın birden bire adamın saçının boyalı , dişlerinin takma diş olmasından,gıdısının sarkışından ve ellerindeki yaşlılık emarelerinin görülmesi nedeniyle hani bazen o erişilmesi zor olan sevgi denen o güzelliğin insan yüreğinde fırtınalar yaratan yaşam gücünün içimizi sıcacık tutan yaklaşımının BİR PENCERE BAKIŞINDAN SONRA havaya uçup gitmiş olmasını da üzüntüyle karşıladım. Belki de şöyle bir düşünce de hasıl olabilmiş olabilir: "DAVUL BİLE DENGİ DENGİ VURUR"diyenlerimiz olacaktır. Öykülerinizi monitora döküş tarzınıza zaten büyük hayranlık duyan nâçizane hayranlarınızdan biri olduğum içindir ki birkaç satırla Size seslenme gereği duydum.Yalnız tek kırıldığım nokta ise hani öykünüzün son satırında Oktay beyin Aslı hanıma vermiş olduğu kartvizitini taksi içinde otururken lime lime yırtıp taksi camından dışarıya atması hiç hoşuma gitmedi. Meselâ: Kartviziti parçalayıp taksi içindeki kültablasına kibarca koyabilirdi diye düşünüyorum.Hem de Aslı hanımın yapacağı bu şekildeki bir davranışla sokaktaki insanlarımıza ÇEVRE TEMİZLİĞİNin ÖNEMİNİ de AŞILAMIŞ OLMAZ MIYDIK... Belki bu satırlarım bir fantazi gibi algılanabilir. Bakın Size kısaca birşey anlatayım:Bizim Özlem'in oğlu Levin Arda henüz üç yaşında.İsveç'de kreşe gidiyor.Geçenlerde annesi ile kreşden öve gelirlerken sokakta bir bira kapağı görmüş ve hemen onu yerden alıp çantasına koyarken annesi oğlum ne yapıyorsun kirli şeyi neden aldın deyince o, küçücük çocuk dersiniz ama "anne öyle şey olur mu sokağa gazoz kapağı veya bira kapağı atılır mı hiç?Çevreyi temiz tutmak gerekir" demiş.Ve ertesi günü yine Kreşe gittiğinde duyduk ki kreşdeki öğretmenler bu 3-4 yaşları arasındaki kız ve erkek yavruların ellerine birer poşet vererek kreşin hemen bitişiğindeki ormanın içine götürüp etrafın bira kutuları ve bir sürü cam şişelerle dolu hâlinden kurtarılması için bütün gün temizlik yaptırmışlar.Çocukların öğretmenleriyle birlikte yaptıkları bu temizlik harekâtından çok memnun kaldıklarını öğrendik.Adamlardaki sisteme bakınız.Daha çocuk üç yaşındayken başlayarak isveççe ve ingilizceyi öğretirlerken aynızamanda DOĞA SEVGİSİ VE ÇEVRE TEMİZLİĞİNİN de NE KADAR HAYATÎ BİR MESELE OLDUĞUNU da GENÇ DİMAĞLARA AŞILIYORLAR. Bir de bizdeki sisteme bakıyorum da maşallah adam avukat olmuş, vali veya kaymakam olmuş hatta bakanlık koltuğuna yerleşmiş kerli felli adamlar üç kelime ne ingilizce, fransızca veya almanca konuşmaktan acizlerdir. Selâmlarımla... | | Yorum No : 6159 | Harika Ören | 26.03.2012 20:04:07 | Düşündüren ve etkiliyen bir öykü...Kaleminize sağlık...Uslubunuza hayranım zaten...Sevgi dolu saygılarımla... | | Yorum No : 6189 | Ergül İLTER | 29.03.2012 01:14:27 | Çok değerli dostlarıma, okudukları için, üşenmeyip yorum yaptıkları, yazdıkları için, bende yazma isteğini körükledikleri için çok teşekkür ediyorum. Sevgiler hepinize. |
|