Yorum Ekle
 
Yorum No : 11540 | Mustafa ALSANCAK10.12.2013 20:02:28
Çok Muhterem Nevin I Ş I K HANIMEFENDİ...
İlâhi Nevin hanım... Yâni ,yâni böylesine her sözcüğünü CESUR YÜREK nâmıyla anılan şahsınızın elinde tuttuğu keskin TIRPAN SALLAYIŞLARINIZLA MEMLEKETİMİZİN DURUMUNA NEŞTER VURMANIZ YOK MU ,YÜREĞİMİZE SU SERPTİ. TEŞEKKÜRLER NEVİN HANIM...

MEMLEKETİMİZİ UÇURUMA SÜRÜKLEYENLER DİN, İMAN, ALLAH VE HAZRETİ MUHAMMEDİ SİYASİ EMELLERİNE ÂLET EDEREK DEVEYİ HAMUDUYLA GÖTÜRDÜKLERİ YETMİYORMUŞ GİBİ TÜRK İNSANI AZDIRDIKLARI KÜRTÇÜLERİN HAİNLİKLERİNİ GÖRE GÖRE KAN AĞLARKEN BU AYMAZLAR AÇILIM SAÇILIM SAFSATALARI İLE KÜRTÇÜLERİ ŞIMARTA ŞIMARTA TAA MECLİSİMİZDE BİLE ÖTMELERİNE OLANAK SAĞLADIKLARI İÇİN BAKALIM ALLAH BU YOLUNU ŞAŞIRMIŞ OLAN VE DEVLETİ ELLERİNDE TUTANLAR BU TÜRK ULUSUNA REVA GÖRMEYE DEVAM ETTİKLERİ ACILARIN HESABINI BİR GÜN GELECEK BURUNLARINDAN FİTİL FİTİL GETİRİLEREK VERECEKLERDİR.

Şu rezalete bir bakın ki Diyarbakır'da hain sürüleri iki subayımızı ve iki askerimizi kaçırmalarının ardından sayın başbakan :"BU GİRİŞİMLER AÇILIM SÜRECİNİ BALTALAMAK İÇİN YAPANLARIN İŞİDİR" şeklinde bir beyanat vermişti. İnsan ister istemez ve büyük bir hayretle :

" DEVLET NEREDE? BAK, EĞER SEN DEVLET OLARAK TERÖRİSTLERDEN ÇEKİNMİYORSAN YAKALA O ZAMAN 20 HERGELEYİ ( DİYARBAKIR- LİCE'DEN VE HAKKARİ YÜKSEKOVALI ) TERÖRİSTLERİ ALIP İSTANBUL SULTANAHMET MEYDANINDA ;ÇIKAR MECLİSİNDE İDAM YASASINI, SALLANDIR ŞÖYLE BİR DOSTA DÜŞMANA İBRET OLSUN DİYE... Bakalım ONDAN SONRA bu hainler Türk devletine sövüp sayma cesaretini kendilerinde bulabilirler mi?
Eğer insanlarda 25 kuruşluk bir vatan sevgisi ve Türklük âşkı varsa bu AKP felâketçilerinin sonunu Sandıkta bitirme görevini yerine getirmek zorundadırlar.

Türkün Bayrağına karşı yapılacak tüm ihanet girişimleri milletimizin okkalı şamarını enselerinde bulacakları günler yakındır.

Allah korusun , büyük bir topluluk olan Almanya'daki Türk toplumu Almanya'da Türk Bayrağı asma girişiminde bulunmuş olsa BÜTÜN ALMAN HALKI AYAĞA KALKIP :" TÜRKEN RAUS... TÜRKEN RAUS..." diye insanlarımızı sokaklarda kovalarlardı.

Geçenlerde profesör kılığında bir kanıbozuk da "TÜRK DİYE BİR IRK YOKTUR" diyecek kadar terbiyesizleşebiliyordu.

Bize, Avrupalılar hep sorarlardı:"YAHU bu sizin DEVLET NASIL BİR TÜRK DEVLETİDİR Kİ BİZ AVRUPALILAR DIŞARIDAN VE SİZİN KENDİ İÇİNİZDEKİ HAİNLERİN deTÜRKİYE'Yİ içeriden PARÇALAMAK İÇİN YÜZ YILLARDIR UĞRAŞ VERDİKLERİ bilinirken o HALDE HÂLÂ DEVLETİNİZ nasıl AYAKTA DURABİLİYOR??? ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL" derlerdi.
Barzani denen Kabile reisi daha 10 sene öncesine kadar Balıkesirli JANDARMA Hasan Başçavuşun
ayağındaki postalları parlatmak için hazır ol vaziyetinde beklerdi. Bizim siyasetçiler ise şimdilerde Barzanın önünde selâm çakıyorlar.Ki PKK'lı teröristleri KANDİL dağında beslemeye devam eden de Barzani peşmergesinden başkası değildir.
Allah sonumuzu hayreylesin demekten başka bir şey gelmiyor elden.Selâm ve sevgiler sunarım.

Not:Tarafınıza, AYŞE'ye Mektuplar Öykümün (119) sayısını sunuyorum.

AYŞE'ye Mektuplar :"NURTANEM"
Yazan Mustafa ALSANCAK, 26-11-2013 15:49
Bitanem!!! Vakit iyice geç oldu. Zaten önümüzde bir yarın var ve Pazargünü öğleden sonra da köyden ayrılacağız.Belki de yarın akşam da bir yemekli toplantı olabilir diye düşünüyorum. Rıfkı'ların evinde mi yoksa Aylin'ler de mi böyle bir ziyafet çekilir bunun nerede olacağından pek emin değilim. Müjgan hanımın yarın babası Rüstem amcanın köye döneceğinden de bir haberi yokmuş gibi geldi bana. Belki de Rıfkı sürpriz olsun diye ablasına birşey anlatmamış da olabilirdi. Adem bey ve Aysun hanımın kocası Rasim beyden henüz bir haber çıkmadı.Belki de iki arkadaş yine felekten bir gece çalma peşindelerdir.

Biz, yani Aysun hanım, Rıfkı ve ben içeride Müjgan hanımın gelmesini beklerken kapı açıldığında Müjgan hanım yanında Zeynep ile bilikte ,Zeynep'in elindeki tepside iki fincan kahve ile çıkageldiler .
Zeynep, buakşam pek ortalıklarda görünmemişti. Fransa'dan gelen bir telefonla uzun uzun konuştuğunu tahmin etmiştik. Aysun hanım da biraz çakmalı bir şekilde ve Zeynep'e gülümseyerek bakarak :
---" Kız Zeynep bakıyorum da artık taa Paris'ten arayanların var. Nedir bu sevgi zenginliği kız? Herhalde seni oralarda çok özleyenlerin olmalı."

Zeynep:---" Âşkolsun be sana Aysun abla!!! Paris'ten bir kızarkadaşımın beni arayışını bak bak nerelere çekmişsin. Tatil başından beri arkadaşımla bir konuşma fırsatım olmamıştı. Fransa'da Bağbozumuşenlikleri diye bir sezon vardır. İnsanlar köylere üzüm toplamaya giderler. Gündüzleri üzüm toplarlar ve geceleri de mehtabın altında şaraplarını yuvarlayarak çılgınlar gibi eğlenirler ve aynızamanda öğrenciler de bu vesileyle birkaç kuruş da cep harçlıklarını çıkarmış olurlar. Bana telefon eden arkadaşım Annie de arkadaşları ile toplu halde Bağbozumu Şenliklerinden daha yeni dönmüşler . Hepsinin bana selâmları varmış. Bir an önce Paris'e dönmemi bekliyorlarmış . Ben Paris'e gelir gelmez benim için bir TÜRK GECESİ DÜZENLEMEYİ plânlıyorlarmış. Güzel bir jest değil mi bu?
Bağbozumuşenliklerinde, oralarda çılgınlar gibi eğlendiklerini söyledi. Heyecan verici bir serüven değil midir bu? Gelecek sezon illâki benim de onlarla birlikte Bağbozumuşenliklerine katılmamı istediklerini söyledi."

Aysun hanım:---" Sen de hemen benim sözüme birden alınma canım... Ben sana biraz takılayım dedim. Paris'ten seni aramalarında yadırganacak birşey olur mu hiç? Genç ve güzel bir kızsın.
Bak şimdi bu Bağbozumu eğlencesinden bahsedince içimdeki yarayı da deştin. Müjgan hâtırlar mısın Galatasaray'da okurken kimya hocamız Madame Claudia Moenaert Fransa'nın şu meşhur Bağbozumuşenliklerini anlata anlata bitiremezdi. Bir gün nasip olur da oralara gidersem bu havayı yaşamayı çok isterim"dedi.

Müjgan hanım :---" Al, bir o kadar da benden kız. Bir yaz mevsiminde biz de oralara Zeynep'i ziyarete gidersek Paris dışına çıkıp o şenliklere birlikte katılırız diye arzu ederim"dedi.

Rıfkı:---" İlâhi Aysun abla !!! Sizler için Bağbozumu için taa Fransa'ya gitmeye ne gerek var ki? Acaba sen ol ve Müjgan ablam olsun bir gün olsun hiç aklınıza gelip babalarınızın kendi koca üzüm bağlarındaki üzümleri toplamaya yardıma gidelim diye bir fikir geldimi ki aklınıza? Diyârı gurbetlerde elin Fransızının Üzümbağışenliklerinde ne işiniz olabilir? Koray sen bu hususta ne diyorsun? Şimdiye dek hep sustun kaldın"dedi.

Ben de susmadığımı kanıtlamak için :---" Valla bana sorarsanız bu Bağbozumuşenlikleri yolunda otobüste bir arkadaşımın annesinin başına gelenleri size anlatırsam çok şaşırırsınız"

Müjgan hanım:---" Sen anlat, anlat. Hiç çekinmeden anlatmaya bak. Bizi şoke edecek bir olayı biz henüz yaşamadık. Bakalım bir de senin bildiğin neymiş onu dinleyelim de ondan sonra biz karar verelim. Yoksa sen de aynı Rıfkı'nın düşüncelerine mi sahipsin? Yani sen de mi bize ilkönce kendi bağlarınızın üzümlerini toplamayı öğrenin demek istiyorsun ?"

Ben:---" Müjgan hanım benim demek istediğim şey Sizin düşündüğünüz gibi birşey değil.

Bir haftasonuydu. Ben bir arkadaşımın , Raymond'ların Särö'deki yazlık evlerine yemeğe davetliydim. Ben Göteborg'dan arabama atlayıp oraya vardığımda Raymond ve babası Eric alışveriş için Kungsbacka'ya inmişlerdi.
Arkadaşım Raymond'un annesi 38 yaşlarında bir bayandı. Beraberimde getirdiğim çiçek buketini kendisine takdim edince çok memnun olmuştu.
Beni mutfağa davet etti. Kendisi de yemek pişirme işiyle meşguldü . Tatilden ve şurdan burdan konuşurken geçenlerde İtalya tatilinden yeni gelmişlerdi. O da demin sizlerin anlattığınıza uyan bir şekilde senelerce içinde yaşattığı bir arzuyu gerçekleştirmek için Sicilya'da Bağbozumu şenliklerine katılmak için Palermo şehrindeki bir seyahat şirketinden köye gidecek bir otobüste iki kişilik bilet alıyorlar. Otelde sabah kahvaltılarını yaptıktan sonra karı koca iki turist olarak havanın bunaltıcı sıcak olması nedeniyle de şortlarını giyerek otobüsün kalkacağı yere doğru gidiyorlar.Bir de bakıyorlar ki çok eski model bir otobüs ve içerisi kadın, erkek, çoluk-çocuk, kadınların kucaklarında tavuklar , horozlar ve bazı erkeklerin yanında ve otobüsün koridorunda da keçiler duruyormuştu.
İçerisi zımbazıp dolu olduğu için otobüsün ortasındaki çember gibi duran demir tutanağa doğru karı koca yaklaşıp tutunurlarken sanki otobüsün doluluğu azmış gibi hâlâ da içeriye yaşlı başlı yeni yolcular da gelmeye devam ediyormuştu.
Nihayet otobüs hareket edince ve yağmurlardan delik deşik olmuş yollardan gitmeye çalışırken yolcularını bir sağa bir sola ve iki tarafa sallamaya başlayınca Raymond'un annesi Britt- Marie kocası Eric'ten uzaklaşmaya ve erkeklerin kadını da aralarına alıp iyice sıkıştırmaya başladıklarını sezmış. Kadın, Eric neredesin neredesin ? diye seslendikçe adamcağız biraz önce beraberce durdukları yerden adamların kalabalığıyle itile itile metrelerce uzaklaşıp taa otobüsün arkalarına yerleşmiş olan göbekli ve şişman İtalyan kadınlarının yanına ve neredeyse onların kucaklarına otururcasına sıkışıp kaldığı için arkalara kadar düşmüş.

Bayan Britt-Marie :---" Etrafımı iğrenç yüzlü ve pasaklı adamlar sarmıştı. Sanki benimle olmak için etrafımda bir halka oluşturmuşlardı.Artık Eric'in sesini de duyamıyordum.Bir ara nefes alabilmek için arkaya bir bakayım derken bir de ne göreyim dersin? Bir karış sakallı ve ağzında dişi kalmamış bir adamı sanki sıraya koymuşlardı. Kımıldayacak halim kalmamıştı. Beni sarışın ve güzel görünce sanki o gideceğimiz köyün otobüsteki tüm erkekleri beni aralarında sıkıştırıp sıraya girmişlerdi. Nihayet gideceğimiz yere ulaştığımızda Otobüsten iner inmez hemen tüm erkekler çilyavrusu gibi ortadan kayboldular. Otobüs şoförüne başıma gelenleri ingilizce anlatmak için uğraşırken o birşey anlamıyordu.Benim, ona yolculuğumuz için teşekkür ettiğimi sandığı için "biene biene" diye birşeyler söyledi.
Bu olay dışında her şey güzeldi . Bağbozumuna katılmak için biryerde oturup bir müddet dinlendik .Zira otobüs yolculuğu bütün kuvvetimi yitirmişti.

İtalyan kızları şarkılar söylüyorlardı. Etrafta tam bir şölen havası hâkimdi . Bu neş'eli ortamda bütün üzüntülerimi unutuvermiştim. Akşam olunca da yemek ve içebildiğimiz kadar yıllanmış şarap vardı masalarda .Bu ortam bana çok romantik gelmişti. Müzik ve danslar unutulmayacak güzellikler içinde mehtabın pırıltısında zaten çok romantik bir ortam oluşturuyordu .
Bağbozumuşenliklerini yaşayıp şehre otelimize döndüğümüzde eşimin beni hiçbir zaman böyle yırtarcasına sevdiğine tanık olmamıştım. Sanki otobüste başıma gelenlerin rövanşını alıyordu" dedi.
Rıfkı:---" Vayy anasını vayy be...Bir insanın başına neler gelebiliyormuş...Peki bu bayan bu olayı sana anlatırken bir sıkıntı duymadı mı ? Allah korusun böyle birşey bizim kadınlarımızın başına gelmiş olsaydı ağızlarından dışarıya tek kelime kaçırmazlardı. Bakıyorum da senin arkadaşının babası Eric de pek fazla bir reaksiyon göstermemiş gibi geldi bana..." dedi.

Aysun hanım :---" Böyle bir sarkıntılık olayı heryerde veya herkesin başına gelir diye bir genelleme yapmak da çok yanlış olur diye düşünüyorum. Bizim hayallerimiz bir otobüs yolculuğu falan değildir. Bizim için eas olan Fransa'daki o Bağbozumuşenliklerindeki geceleri yaşamaktır. Öyle değil mi Müjgan"
Müjgan hanım:---" Doğru söylüyorsun! Başka ne olabilir ki? Koray'ın arkadaşının annesinin başına gelmiş olan bu iğrenç olay çok ekstrem bir olaydır"dedi.
Kahveler içildikten sonra yarın yorucu bir gün olacağını düşünerek Rıfkı ve ben bayanlara iyi geceler dileyerek oradan ayrıldık. Bakalım bayanlar şu anda benim Bağbozumuşenliklerine giderken bayan Britt- Marie'nin başına gelenleri anlatmamdan sonra içeride neler konuşuyorlardır diye merak ediyorum.

 
Yorum No : 11544 | Nevin Işık 11.12.2013 00:35:29
Çok Muhterem Mustafa ALSANCAK bey, ilahi Mustafa bey özlettiniz varlığınızı.
Sizi tekrar görmekten mutlu oldum ve çok değerli hikayeniz için yürekten teşekkür eder sizi kutlarım.
Sevgiler saygılar.
 
Yorum No : 11545 | MEHMET NURİ YILDAR11.12.2013 23:27:07
TEK CÜMLE İLE BEN ŞAPKA ÇIKARTIRIM BU MÜKEMMEL YAZIYA.ELLERİNİZE SAĞLIK NEVİN HANIMEFENDİ.