| Yorum No : 11215 | Cengiz DİNÇER | 25.08.2013 21:24:42 | Kaleminize ve o o güzel yüreğinize sağlık...:)Teşekkür ederim. | | Yorum No : 11218 | Mustafa ALSANCAK | 27.08.2013 16:34:32 | Muhterem Harika ÖREN HANIM... Sayın Demirel'in " dün dündür bugün bugündür" diye hafızalardan HİÇ SİLİNMEYEN deyimini bilirdik ama KADI FIKRASINI ."ANANI ÖPEN KADI İSE" diye esas puanından bu şekilde uzaklaştırıp düşüreceğini hiç tahmin edemezdik . Belki de sayın RAHMİ TURAN bey biraz daha yumuşatmak için böyle bir başlık atmıştır.Büyük yazar R.TURAN BEY ARTIK SÖZCÜ GAZETESİNDE YAZIYOR. | | Yorum No : 11220 | Hüsniye Ketani | 27.08.2013 20:57:22 | Harikacığım eline yüreğine ve kalemine sağlık okurken pek keyif aldım canım | | Yorum No : 11221 | Harika Ören | 27.08.2013 20:59:08 | Mustafa Bey, prensip olarak,yorumlara cevap yazmıyorum ama inanın varlığınız beni po kadar sevindir di ki, hoş geldiniz. | | Yorum No : 11222 | Hüseyin Kayhan | 27.08.2013 21:03:10 | Çok güzel ve hoş bir yazı,gönlüne sağlık herşeyden önce;iki fıkrada ülke gerçeği bu kadar güzel anlatılabilinirdi,kutluyorum... | | Yorum No : 11223 | Mustafa ALSANCAK | 28.08.2013 15:21:13 | Çok Muhterem Harika Ö R E N hanımefendi.. Lûtfetmekte olduğunuz yazılarınızı devamlı bir şekilde takip etmekteyim. Hele bir de o anlatım güzelliği ile yazılarınızı güzel resimlerle süslemeniz yok mu çok harika bir şey diyorum...Selâm ve saygılarımla güzel günlerin Sizin olmasını dilerim. P.S:Gülmenin; bir kilo pirzolaya bedel geldiğini düşünerek tarafınıza fıfralar sunuyorum.
Mahallede yaramaz iki kardeş varmış. Mahallede ne oluyorsa herkes onlardan biliyormuş. Bir şey kaybolsa cam kırılsa ne olursa olsun onlar suçlanırmış. Anneleri şikayete dayanamamış onları camiye imamın yanına götürmüş. İmam tek tek yanına çağırmış önce büyüğünü çağırmış oğlum kıble nerde demiş. Çocuktan cevap gelmeyince bağırarak kıble nerdeeee demiş çocuk kardeşinin elinden tutup ağlayarak kaçmış. Kardeşi "Abi ne oldu?" diye sormuş. Abiside oğlum bu sefer iş büyük kıble kaybolmuş bizden biliyorlar demiş:) emel otoyolda ters yöne girer.. Bunu gören trafik polisi, sürücüleri uyarmak için radyodan anons yaptırır. Bu arada ters yolda ilerleyen Temel de radyo dinlemektedir.. Polis radyodan: Lütfen dikkat, ters yönde ilerleyen bir araç var! Temel bağırır, ne bir tanesi hepsi hepsi.. :) Temel hayatında ilk defa helikoptere binmiş. Zaten soğuk olan hava, helikopter yükseldikçe daha da soğumuş. Üşüyen Temel pilota seslenerek : - Ula uşağım, üşidim. Şu üstteki pervaneyi kapat daa :)
Sultanahmet ' te gezinen bir turist Temel ile Dursun' un yanına gelerek bir adres sorar. Önce ingilizce, sonra Almanca son olarakta Fransızca konuşarak adresi soran turist bir türlü derdini anlatamaz. Dursun dayanamaz ve Temel' e : - Ula Temel, bir yabancı dil öğrenemedik ciddi. Temel hemen cevap verir: - Ula adam 3 yabancı dil öğrenmiş yinede derdini anlatamıyor, 1 yabancı dil öğrensen ne olacak ki :)
Gümrük kapısından girmek için bir İngiliz, bir Fransız, bir de Türk bekliyorlarmış..Gümrük personelleri bu üçünün valizlerini kontrol etmeye başlamış..İlk Önce İngiliz'in valizini kontrol etmişler..İçerisinden 7 tane külot çıkmış..- Niye 7 tane külot ? diye İngiliz'e sormuş görevli..O da "Haftanın yedi gün var.. Hepsi için bir tane.. Pazartesi, Salı, Çarşamba.. demiş..Görevli - Vay be ! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki..demiş..Sıra Fransız'ın valizine gelmiş..Açmışlar bakmışlar 8 tane külot..Görevli - 7′yi anladık da niye 8 tane külot var burda acaba ? diye merakından sormuş..Fransız -Pazartesi, Salı, Çarşamba..Her gün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım..demiş..Görevli -Vay anasını be !Adamlardaki temizliğe medeniyete bak! demiş..Sıra Temele gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet külot..Görevli -Vay be ! Ne varsa bizim insanımızda var..Şu medeniyete, şu temizliğe bak!demiş..Ve ardından Temele sormuş : - Neden 12 tane külot ? Temel Cevap Vermiş :- Ocak, Şubat, Mart,.. :) Temel üniversite sınavına girmiş. Her soruda yazı tura atarak cevapları vermiş. Ona rağmen heyecanlıymış. Üç saat sonra öğrencilerin çoğu soruları yanıtlayıp, sınav kağıdını verip salonu terk etmiş, Temel hala yazı tura atıyormuş. Sınav görevlisi öğretmen gelip başına dikilmiş demişki:
- Temel, soruların hepsini yazı tura atıyorsun, soruları cevaplamayı hala bitiremedin mi? Temel: - Hocam bir saat önce bitirdum; ama cevaplarımı kontrol ediyrum. :) Temel Ambulans şoförü olarak çalışmaktadır. Günlerden bir gün bir otobüs kazası olmuş ve Temeller ambulans çağrısı alırlar ve hemen olay yerine gitmek için harekete geçerler. Kaza yerine gittikleri zaman gördükleri manzara çok kötüdür. Her tarafta yaralılar, ölüler. Yakınmalar yeri göğü inletmektedir. Lakin adamcağızın biri diğerlerinden fazla bağırmaktadır. Temel de adamın yanına gider ve bakarki adamın iki bacağı birden kırılmış. Temel yaralıya basıyor fırçayı : - Ula uşağum ayuptur bu senin yaptuğun. Şunun şurasında iki bacağun kırılmış sadece. Bak orada insanlar ölmüşler hiç ses çıkarıyorlar midur? :) Yeni evlenen gelinle, kaynanası karşı karşıya oturmaşlar. Birbirlerini tanımak için Kaynana: Kızım sen daha yenisin, birbirimizin huyusunu suyunu oturup konuşalım. Böylece birbirimizi daha iyi tanırız. Gelin : Tabiki anneceğim, konuşalım demiş. Kaynana başlamış anlatmaya : Bak kızım, benim üç halim vardır, dikkat et. Saçıma gül takmışsam Neşeli günümdeyim demektir, her yola gelirim. Kulağımız arkasına gül takmışsam tam havamda değilim demektir. Çok ısrarcı olma. Eğer ki yakama gül takmışsam sakın etrafımda dolaşma, çok sinirliyim demektir. Kaynanın lafı bitince gelin başlamış konuşmaya: Gelin : Anne benim halim falan yoktur. Bacak bacak üstüne atarım, sigaramı yakarım. Sen gülü nereye takarsan tak, ben keyfime bakarım :) Temel ava çıkmış. Akşama kadar hiçbir şey vuramayınca eve boş gitmemek için kasaptan bir tavşan almış. Eve geldiğinde tavşanı gören Fadime : - Ula bu soyulmuş tavşanı nasil vurdun daa!! deyince, Temel : - Ormanda başka bir tavşanla sevişirken yakaladım, giyinmeye firsati olmadiii
Avcı adam başından geçenleri şöyle anlatıyormuş.. -Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı? Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya..Lakin Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor. Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim..O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü. Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım. Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde. Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak. Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü. Talih bana gülüyor! Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım. Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti. Yine nefesi ensemde.şansa bakın.Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Macerayı dinleyenlerden biri dayanamamış : -Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!. Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim. Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış : -Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun Bir avcı, evine gelen misafirlerine eski bir ayı postunu göstererek der ki: "Bu ayıyı Bolu ormanlarında vurmuştum." Misafirlerden biri, bu palavraya inanmayıp sorar: "Nasıl olur? Bu kutup ayısıdır..Bolu'da bulunmaz." Avcı gülümseyerek cevap verir:"Kardeşim ayı bu..Buranın kutup olmadığını, Bolu ormanları olduğunu nereden bilsin?" Temel' in 12 tane oğlu varmış. 11 tanesi askerdeyken 12.oğlunuda askere çağırmışlar. Temel kızmış. - Ula söyleyin padişahınıza, benim şeyime güvenip sağa sola savaş açmasunnn daa :D Askerler sabah yoklamasında iken, komutan birine soruyor; - Söyle bakalım nerelisin ? - Maraş'lıyım komutanım.. Komutan sinirleniyor ve askere okkalı bir tokat atıyor. Ardından tekrar soruyor; - Bir daha söyle bakalım nerelisin ? - Maraş'lıyım komutanım. Komutan bu sefer iyice hiddetleniyor ve askere okkalı bir tokat daha atıyor. Ardından tekrar soruyor - Ulan sana son defa soruyorum nerelisin ? - Kahramanmaraş'lıyım komutanım. - Hah şimdi oldu diyor komutan ve yanındakine soruyor; Oğlum sen nerelisin ? - Kahraman Manisa'lıyım komutanım Temel askerde biraz tembel..Sabah ictimasindan kaytarip bir ağacın altına yatar. -Ancak biraz sonra yakalanır. Komutan yanına cağırır. -Mesleğin nedir? -İnşaat kalfaluğu yapayurum komutanım. -Ha demek öyle, Peki sen inşaatta yanında çalışan bir işçiyi boyle yatarken yakalarsan ne ederdin. -Temel fırsatı kaçırmaz: .-Hemen, hiç düşunmeden işine son verirdim evine gönderurdum komitanum.. Temel askerligini Yunan sınırında yapıyormuş..Temel'in canı çok sıkılıyormuş..Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış..Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış..Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış..Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış..Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış..Nöbetler değişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş. Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da: - "Ben oraya gitmem.Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."
|
|