Yorum Ekle
 
Yorum No : 10525 | nur dincer18.02.2013 15:28:59
tebrikler nevin hanimcim ....cogu kisinin dili olmussunuz
 
Yorum No : 10552 | Mustafa ALSANCAK25.02.2013 00:56:00
Çok Muhterem Nevin I Ş I K hanımefendi...
Avrupa'da uzun seneler yaşadıktan,kanun ve nizamın insanlara ne büyük yararlar getirmiş olduğuna tanık olunduktan sonra gayet tabiîdir ki memleketimizin Cennetparçası bir yer olduğunu hayallerimizi yaşata yaşata yazları o Cennete kavuşmak için oralara uçtuğumuzda Mahallede, sokakta, alışverişte, resmi makamlara işimiz düştüğünde , kazaen evimizin kapısını açık bıraktığımızda evimize dalmayı bekleyen hırsız çetelerinin hazır ol vaziyetde evi soyup soğana çevireceklerini iyi biliriz. Oturduğumuz yazlık sitelerde yöneticilerin site sakinlerine nasıl kazık attıkları da malumumuzdur.İş yaptırmaya kalktığımızda çoğu ustaların , paranızı alıp işini bitirmeden kaçtığına tanık olduğumuzda bu Cennet diyarının üstünde yaşayan insanların masum vatandaşlara yaşattığı rezillikler karşısında da meyus oluyoruz.

Mağduriyetiniz veya mağdur olduğunuzu söylemenize kulak veren bile olmayabiliyor. Üçkâğıtçılık kol geziyor.İnsanların çoğu:" BEN DÜMENİME BAKARIM" diye köşeyi dönme sevdasındalar.
Yazları kalmakta olduğumuz bir sitede lokumculuk işinden inşaat işine başlamış birisi şimdilerde etrafta sıkı kontrol altında yapılan inşaatlarda kullanılan demir malzemesinin, o, kendi inşaatlarında dörtte birini dahi kullanmayı düşünmediğini söylemişti.

Bitişik evleri birbirinden ayıran duvarlar sanki sigara kâğıdı kalınlığında yapılmış gibi bitişik komşudaki tüm sestonlarını olduğu gibi bizim eve aksettirdiğini bizzat yaşamış birisi olarak Sizin beyan ettiğiniz noktaları çok iyi anlıyorum.
Bitişiğimizde Mehmet bey ve eşi oturuyorlardı. Vatandaş Malatyalı olduğundan mıdır nedir âdetleri üzere çok acılı yemekler yediklerinden midir bilinmez her helâ kullanımlarında öyle kuvvetli ve bir uzun hava çalar gibi gaz atışı yaparlardı ki şansızlığımızdan olmalı ki tuvaletlerin birbirlerine bitişik şekilde yapılmış olmasından dolayı bilhassa geceleri onlar yataklarına gitmeden önce duvarları sarsmaya yeten tıpkı BREMEN MIZIKACILARI gibi ilkbaşta melodik sesler çıkarıyorlardı. Ve sonra hızlarını alamayıp gazlı bomba atışı yaptıklarından insan ister istemez yerinden havaya zıplamak zorunda kalıyordu.
Hele hele onların yaşadığı romantik gecelerin en intim sahnelerinde kadıncağızın o coşkulu saniyeleri yaşarken ki etrafı yırtacak şekilde coşkular içinde bağırışlarını dinlemek de ayrı bir heyecan yaratıyordu.
Birbakıma dua etmeliyiz ki evlerimiz betondan yapılmıştır. Bir de uzak doğudaki Kabilelerin yaşadığı kamıştan yapılmış evlerde oturmuş olsaydık...Kokuları çekmek de ayrı bir külfet olurdu.
İlâhi Nevin hanım !!! Himmet buyurup GÜL KOKULU SEVGİLERİNİZİ GÖNDERMENİZ DE AKLIMIZA GELEN 0 KOKULARIN BURNUMUZA GELMEMESİNİ SAĞLIYOR. TEŞEKKÜRLER SİZE NEVİN HANIM...Selâmlar sunarım...
 
Yorum No : 10553 | Nevin Işık25.02.2013 18:36:41
Acaba şu an kahkahalarım oraya geliyormu ama sanmam çünki arada kağıttan duvarlar yok sınırlar var.
İlahi Mustafa ALSANCAK bey.
Sevgiler.
 
Yorum No : 10557 | Mustafa ALSANCAK26.02.2013 01:43:44
Çok muhterem Nevin I Ş I K HANIMEFENDİ...

Cevabınızdan anladığıma göre Sizin gibi nazlı ve duygusal bir bayanı gülücüklere boğabilmiş olduysam ki ne mutlu bana.
Dediğiniz çok doğrudur:Buralarda duvarlar sanki ANA DUVAR GİBİ SAĞLAM YAPILMIŞ OLDUĞUNDAN İSTESEK DE BİTİŞiK KOMŞUDAKİ "LİLLA ONSDAG" DEDİKLERİ YÂNİ âşk için ayrılmış hafta içi KÜÇÜK SEVİŞME GECESİ OLAN "KÜÇÜK ÇARŞAMBA" VE DAHA DA DOYURUCU OLDUĞUNU BİLDİKLERİNDEN BİR DE " STOR LÖRDAG" DEDİKLERİ O ROMANTİK ÂŞK GECELERİNDEKİ İNTİM YAKLAŞIMLARI OLAN "BÜYÜK CUMARTESİ" diye adlandırılan âşk gecelerinde bitişik komşudaki dalgalanmaları maalesef buralarda duyamıyorsunuz. Belki de her iş bittikten sonra yıkanma periyodu başladığında ığıl ığıl küvetlerden akan su şırıltılarını ancak duyabiliyoruz.
Hayat hep sürprizlerle doludur. Size belki biraz vakit geçirttirir diye düşündüğüm için dün yayınlanan AYŞE'ye Mektuplar başlığı altında yayınlanan NOVELİN "NURTANEM' İN 81:inci SAYISINI SUNARAK İYİ GECELER DİLİYORUM.

(81) AYŞE'ye Mektuplar:" NURTANEM"
Yazan Mustafa ALSANCAK, 23-02-2013 20:19
Bitanem !!! Artık yarın öğleden sonra aileler toplanıp hepberaber Aysun ve Rasim beyin tertipleyecekleri KIRPARTİSİNE gideceğiz.Ondan sonra da inşallah Pazargünü akşam üzeri de köye elveda diyeceğiz.Oysa farkında olmadan buralara da ne kadar çok alışmıştık.Ama her şeyin bir sonu vardır.Zaten, ben de doğrusu pek anlamış değilim .Aklımın almadığı bir şekilde buralarda uzun haftalar geçirmiş oldum. Ha bugün ha yarın Antalya'ya döneriz diye günleri sayıp durdum. Ama bu haftasonu bu işi bitirmenin tam sırasıdır .

Kahvaltı sofrası hazırlanmış bizi bekliyordu. Birkaç dakika sonra Müjgan hanım, Aysun hanım ve Zeynep hanım da mutfağa teşrif ettiler.Bayanlara baktım bugün biraz daha fazla bir makyaj yapmışlar gibi geldi bana.Tabiîdir ki bayanların kendilerine dikkat etmeleri ve günlük bakımlarını iyi bir şekilde yapmaları da onlara daha başka bir güzellik veriyor. Zeynep hanım da epeyce süslenmişti.Zannederim dün akşam Paris'ten gelen bir telefon sonrası neş'esi bir kat daha artmışa benziyor. Belki de orada bir sevgilisi vardır sanırım.Allah için bebek gibi bir kız. Kimbilir kaç delikanlının rüyâsında geceliyordur.

Anneleri Emine hanım teyze de doğrusu çok güzel evlatlar vermiş dünyaya. Ama onlardan hiçbirisi Müjgan hanım gibi ne istediğini bilen ve tuttuğunu koparan bir dirayete sahip değiller.Belki Zeynep hanım biraz olsun ablasına çekmiş olabilir. O da bazı yerlerde tuttuğunu koparacak bir sertlik içinde olabiliyor.

Çok da kıskanç oluyor bu kızlar. Zeynep hanımın ,Aylin'in kardeşi Arzu'yu çok kıskandığına gözlerimle tanık oluyorum.
Kahvaltıdan sonra biz üçümüz bir müddet salonda oturduk. Nedense Müjgan hanım ve Aysun hanım yorucu geçen dün akşam ve gece için bana çok teşekkür ettiler. Müjgan hanım çok yavaş bir sesle ve yanıma yaklaşarak kulağıma fısıldar gibi : " Ellerine sağlık. O harika masajlarından sonra bu sabah kendimi daha hafif ve yeğnilmiş hissettim.Sanki üzerimden uyuşukluk ve epeyce de bir ağırlık kalkmış gibi içime bir canlılık geldi. Dikkat ettim sayende sırtımdan ve vücudumdan da kirler akıp gitmiş oldu. Çok zamandır böyle senin verdiğin masaj gibi doyurucu bir muameleye ihtiyacım varmıştı.

Maaşallah senin yaptığın masaja da doyum olmuyor.Ne kuvvetli ellerin varmış...Neredeyse tuttuğun yerimi koparacakmışsın gibi koparırcasına masaj yaptın bana. Aysun ablan da çok memnun kalmış. O da benim gibi böylesine güzel ve unutulmayacak bir muamele karşısında çok rahatlık duymuş. Öyle değil mi Aysun?

Sahi sormayı unutuyordum: Bakalım biz senin faturayı nasıl ödeyebileceğiz? "
Aysun hanım :---" Sorma kız.Bu banyo sefasından sonra o kadar güzel bir uyku uyumuşum ki sorma gitsin . Sanki vücudumu sarmış olan tüm toksinler beni terk edip gitmişlermiş gibi büyük bir rahatlık hissettim kendimde. Şimdiye dek Antalya'da büyük otellerdeki Sauna servislerine neden gitmemiş olduğuma hayıflandım doğrusu. Bilmiyorum ama aynı bu delikanlının yaptığı gibi insanı rahatlatan masajı oralarda da bulmak mümkün müdür dersin, kız Müjgan ? "
Müjgan hanım :---" Doğru söylüyorsun kız! Biz neden bu olanakları daha önce hiç düşünmedik ki? Bir gün Antaya'ya Fadime halamları ziyarete gittiğimizde seninle buluşup benim arkadaşım Hülya'dan, o LARA'da SERA adlı büyük bir otelin resepsiyonunda çalışıyor, sorup temiz ve güvenilir bir Sauna'nın nerede olduğunu öğrenirim ve sonra da beraberce gider şöyle bir keyif yaparız..."
Aysun hanım:---" Müjgan tamam, güzel söylüyorsun da ama bizim adamlar bir kıskançlık yapıp
öyle yerlere gidemezsiniz diye dayatırlarsa o zaman ne yaparız? Daha şimdiden dereyi görmeden paçaları sıvamayalım. Gün ola harman ola. Sanki siz işten güçten baş kaldırıp oralara gelecekmişsiniz de ve biz de kalkıp birlikte Saunalara gideriz hayalleri kuruyoruz."
Müjgan hanım:---" Öyle deme kız! Kocalarımız bize ne diyebilirler ki? İsterlerse onlar da , yani erkekler de gelebilirlemiş diye duymuştum , gelebilirler. Duyduğuma göre ailelerin beraber olabileceği bölmeler varmış. Belki de bizim adamlar da karılarına ne şekilde yaklaşacaklarını öğrenirler ve bir de bedavadan masaj nasıl yapılırmış öğrenmiş olurlar.O zaman gelsin de biz de onlara hodri meydan , siz de buyrun deriz." dedi. Dikkat ettim bu Sauna muhabbeti bayanlara yeni bir yaşam kuvveti vermiş gibi bu konu üzerinde konuşmaya doyamıyorlardı.

Müjgan hanım:---" Bu ,Finlilerin Sauna ve İsveçlilerin BASTÜ dedikleri sıcak buharlı odalar 110 dereceyi bulurmuş.Ondan sonra da terleri aka aka oradan kadın erkek çıkıp koşarak soğuk su havuzlarına atlarlarmış. Ben bunları bir dergide okumuştum.Koray bunları daha iyi bilir sanırım. Öyle değil mi?"

Ben de onları aydınlatmak için:---" Doğrudur: İsveçliler buna " BASTU " derler.Geçekten bu odalarda buhardan göz gözü görmez.Yakın aileler arası buluşmalarda bilhassa bunların orman içinde binlerce SOMMARSTUGA'ları yani yazlık evleri vardır ki oralarda da pekçok BASTULERİ vardır. Kadın erkek çırılçıplak birlikte otururlar ve iyice terledikten sonra da 50-100 metre yakınlarında olan göle koşarak o sıcaklıkla suya atlarlar.Kışın da deniz kenarındaki küçük kulübelerdeki BASTU'lerde toplanıp buz tutmuş denizde delik açarak kendilerini suya bırakıverirler.Herhalde bunun içindir ki insanlar çok dayanıklı oluyorlar. Bilhassa " SÄRÖ " DEDİKLERİ BİR YER VARDIR Kİ BEN ORADA DENİZ KENARINA SIFIR bir yerde bir BASTU BİLİRİM Kİ DAHA ÖNCELERİ ŞİMDİKİ iSVEÇ KRALININ DEDESİNİN BABASInın KIŞLARI BURAYA GELİP BU BASTÜ'DE OTURUP TERLEDİĞİNİ VE SONRA da ONUN İÇİN BUZDA AÇILAN KOCA DELİKTEN DENİZE dalıp çıktığını SÖYLERLER." dedim.

Bu anlatış şeklim bayanları sanki biraz gıdıklar gibi oldu. Yani diyorlardı, bu kadın erkek yanyana ve çırılçıplak otururken bir sıkılma falan duymazlar mı?"

Ben de:---" Ne münasebet. Zaten birşeyi ne kadar çok saklarsanız o kadar merak sardırırmış.Adamların kültürü buna müsait olduğu içindir ki Adem ve Havva gibi görünümleri de kimseye tahrik edici bir his vermiyordur.Ben, bizzat kendim kaç arkadaşımın evine ziyarete gittiğimde yemekten sonra ve kafalar da biraz yerini bulmaya başlayınca aşağı katlarda bulunan GİLLASTUGA denen o Bastunün de bulunduğu sıcak odalarda çok çok defa arkadaşlarımın annesi, teyzesi, halaları, kızkardeşleri ve babaları ile birlikte oturup yukarıda anlattığım gibi BASTÜ sefası yaptım. Kimse de birbirine kötü bir yaklaşım içinde olmadı.Düşünün bak: Plâjlarda o kadar çok üssüz ve yarı çıplak bayan görüldüğü hâlde kimsede de pek öyle olağanüstü bir seksüel yaklaşım arzusu görülmez. Ama bir kadının eteğinin açık olması erkeğin hislerini uyandırabilir. Bu heryerde böyledir .Yâni bir nevi doğa kanunu deriz buna.

Bakın size bir anımı anlatayım: Benim bulunduğum şehirdeki büyük bir fabrikaya Çanakkale'den Sümerbank'ın 30 kişilik bir stajyer gurubu gelmişti.İçlerinde iki kişi ingilizce konuşuyordu. İzmirli Nazım bey diye muazzam çok bilgili bir mühendis vardı ve çok da güzel ingilizce konuşuyordu.Avrupa'ya çıkınca yakalarının arkasında sakladıkları Teknik Üniversite rozetlerini çıkarıp hemen tekrar yakalarına takmaya başladılar. Hepsi de sosyalist gençlerdi bunlar.

Neyse bunlara yardımcı olmam için beni tercüman olarak istemişti yanında staj yapacakları fabrika müdürü REIDAR ÖSTER bey.

Gelenlerin arasında işçi statüsünde olan gençler de vardı. Maaşallah bizimkiler İsveçli sarışın kızları falan öyle kısa eteklerle ve
göğüslerin yarısını dışarıda falan görünce çılgına dönmüşlerdi.

Oturdukları 11 katlı student evinin altında Saunalar yani Bastüler vardı. İsteyenler, yani evsakkinleri , akşamları saat beşten sonra içeride BASTÜ ' de oturabiliyorlardı.Ama oturmak isteyenler isimlerini yazmak zorundadılar.

Yine bir akşam bizim Türk gençleri listeye isimlerini yazmışlardı.Bütün akşam içeride terlemekten ve kızlar gelir mi ki diye beklemekten anaları ağlamıştı. Maalesef ümit ettikleri gibi üst katlarda oturan üniversiteli genç kızlardan hiçbirisinin Bastüye inmediğini gördüklerinde hayal sükütuna uğramışlardı.Bu bekleyiş böylece çoğu akşam devam ettiği halde İsveçli bayanlardan Bastüye inen olmamıştı. Belki de yabancı isimleri listede görünce kızlar korkmuş da olabilirlerdi." diye anlattım.

Konuyu değiştirme adına Aysun hanıma kaç kardeş olduklarını falan sorma fikri geldi aklıma.
Fakat yanlış anlar falan diye bundan vazgeçtim. Zaten yarın öğleden sonra gideceğimiz Aysun hanım ve Rasim beyin düzenleyecekleri KIRPARTİSİNDE, SANIRIM , RIFKI'NIN DAHA ÖNCE BANA SÖYLEDİĞİ DOĞRU ÇIKARSA AYSUN HANIMIN AYNUR ADLI BİR KIZ KARDEŞİ DE BAĞDAKİ PARTİYE KATILIP ABLASI AYSUN HANIMA SÜRPRİZ YAPACAKMIŞ. BELKİ BU VESİLEYLE AYSUN HANIMN KAÇ KARDEŞ OLDUKLARINI DA KOLAYCA ÖĞRENMİŞ OLURUZ.

Tam da bu sırada Zeynep içeride annesine yaptığı yardımı bitirdikten sonra salona gelerek yanımıza oturdu.Daha sonra Emine hanım teyze de bize dahil oldu.Böylelikle takım tamamlanmış oluyordu.
Müjgan hanım annesine dönerek :---" Anne bakıyorumda bugün daha canlı görünüyorsun.Sen de bizim gibi güzel ve rahat bir uyku çekmiş olmalısın. Vakit geç olduğu için Aysun'u evine göndermedim. Uzun müddet yataklarımızda oturarak uzun uzun eski günlerden bahsettik.
Nasıl olsa Rasim çoktan uyumuştur dedim. Adem de gidip çoktan kendi odasına çekilmiş olduğundan biz iki arkadaş oturup konuşurken uyuya kalmışız. "dedi








Nytt
|
Svara
Svara alla
Vidarebefordra
|
Ta bort












Markera som ▼






Flytta till ▼































Kategorier ▼

|









Stäng annonsen

Annonsval




© 2013 Microsoft
Villkor
Sekretess
Om våra annonser
Annonsera
Utvecklare




Hjälpcenter
Feedback
Svenska