|
Yorum No : 8902 | Nevin Işık | 23.10.2012 01:25:51 |
Kutluyorum sizi Sevgi hanım. ''KADIN OLMAK ZOR ZANAAT ) degil aslında. En büyük günahı ''KADIN'' olmak mı desek. Nedense ülkemdeki kadınlarımızın çoğu kendilerini yetiştirememişler. Şunu kabullenememişler, kadınıda var eden, erkeğide var eden ALLAH, kadınıda erkeğide dünyaya getiren ana, gelmesine de yardımcı olan baba. Benim bu acıları yaşayan Türkiye üzerindeki bir çok bayan arkadaşlarımdan dinlediklerim ÇARESİZİM, elim kolum bağlı öldürür beni yaşatmaz ve ÇOCUKLARIM. Şiddet yaşanan bir ailenin içinde yetişen çocuklarımız, onların gelecegi çokmu parlak acaba. Ben bu konulara çok deginirim, çaresizlik diye bir şey yok, pasif ve zayıflık var vede maddiyata mahkumiyetlik. Sadece bir hamle, bir hamle yeterlidir kalmak için dimdik ayağa. Kadınlarımız az biraz güvenmelidirler kendilerine. Of uzun yazdım galiba, benim çok hassas olduğum bir konuya ve desemki derin bir yaraya deginmişsiniz. Yolunuz açık, şansınız bol, başarılarınız daim olsun. Sevgiler Sevgi hanım. |
|
Yorum No : 8911 | EMİNE ALTINSU | 23.10.2012 12:53:50 |
SEVGİ HANIM EVET KADIN OLMAK HEM ÇOK ZOR - HEM DE BİR O KADAR KOLAY. ÇAĞIMIZ DEĞİŞMEKTE. EVET HABERLERDE KÖTÜ ÖRNEKLERİNİ GÖRDÜĞÜMÜZ OLAYLAR VAR - AMA DEMEK Kİ ONLARIN OLAYLARA YAKLAŞIMI FARKLIYDI. BAŞKA ŞEKİLDE SONUÇLANABİLİRDİ. KONUNUN - KONULARIN GİDİŞ YÖNÜ ÇOK ÖNEMLİ. KONUŞARAK HALLEDEMEYECEĞİMİZ HİÇ BİR SORUN YOKTUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM. AMA TOPLUM OLARAK KONUŞMA ÖZÜRLÜ İNSANLAR OLDUĞUMUZ İÇİN (ARADA BEN DE BUNA DAHİLİM) KONULAR FARKLI BOYUTLAR KAZANMAKTA. İŞ ÖLDÜRMEYE KADAR BİLE GİDEBİLİYOR. SİZİN DE DEDİĞİNİZ - ÖRNEKLENDİRDİĞİNİZ GİBİ). KARŞIMIZDAKİ KİM OLURSA OLSUN ONUNLA İNSAN GİBİ KONUŞMAK - TAM DÜŞÜNDÜKLERİMİZİ ANLATMAK - ANLATABİLMEK ÇOK ÖNEMLİ. ONUN ANLAYABİLECEĞİ BİR DİLLE. ELİMİZE SOPA ALMADAN ANLATMASINI BİLMEK. ELİNİZE VE BEYNİNİZE SAĞLIK. |
|
Yorum No : 8915 | Sevgi ÜNAL | 23.10.2012 16:03:25 |
Nevin Hanım yorumunuza teşekkür ederim. Benim de çok hassas olduğum bir konu. Aslında sayfalarca yazabilirim. Gerçekten söylenecek çok şeyimiz var. Dediğiniz gibi kadın ve günah kelimesi yan yana herhalde bu toplumda. Sevgiyle. |
|
Yorum No : 8918 | Sevgi Ünal | 23.10.2012 19:27:55 |
Emine Altınsu Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim. İnsanlar konuşa konuşa demişler ama bazı insanlara ne yapsanız fayda etmez. Dediğim gibi balık baştan kokmuştur. Ben çok şahit oldum ki biz büyük bir kalabalık olarak "şiddete hayır" yürüyüşü yaparken yan taraftan geçen bazı erkeklerin " ah şimdi sizi bir güzel pataklamak vardı ama" dediklerini. Onlar öyle şartlanmış, öyle giderler; belki de tedavi olmaları gerekiyor. Tabii onlar olana kadar birilerini mevta etmezlerse... Bu arada kadına şiddetin başka bir yüzü olan töre cinayetlerine hiç değinmiyorum. O da başlı başına bir konu. Sevgiyle... |
|
Yorum No : 8942 | Süleyman Duman | 25.10.2012 11:41:08 |
Sevgi Hanım,
"Kadına şiddet" olgusu, ülkemizde en önemli sorunlardan birisi... Siz de bu konuyu ele alan bu yazınızla, çok yerinde ve iyi birşey yapmış; güzel de kaleme almışsınız. kutlarım... Naçizane inancım odur ki; hayatın bütünlüğü içinde ve önemi boyutuyla ele alınamayan hiç bir soruna çözüm üretilemez. Ülkemizin ulusal geliri büyütülmediği, gelirin adaletli bölüşülemediği, eğitime gereken önemin verilip gereğinin yapılamadığı bir ülkede insanca duygular gelişemez, tüm bu yetersizlikler oranında da vicdani duygular çürür, yok olur... Yazınıza konu sorunun çözümüne ilişkin eleştirdiğiniz uygulamalara bakıldığında, sorunu çözmeye kararlı bir iradenin ürünü olarak değil, uygulayıcıların ne kadar beyinsel yaratıcılık fukarası olduklarını gösterir örnekler olarak algıladım. Bu durumun, kara mizah görüntüsü yarattığının bile farkında değiller... Bu konudaki duyarlılığınızın ve cesaretinizin devamlılığını dilerim. Selam ve saygılarımla... |
|
Yorum No : 8944 | Caner ÖZTAŞ | 25.10.2012 12:18:38 |
Kaleminize sağlık Sevgi hanım.. Güncel bir konu yakalamışsınız ve güzel de yazmışsınız.. Benim şahsi düşüncelerimi sorarsanız; "Buton olayı bana bana çok saçma geliyor.. Düşünebiliyor musunuz; Kadın şiddet görecek, butona basacak, durum önce kolluğa, sonra da adliyeye intikal edecek, şiddet uygulayan kocaya Aile Mahkemesi (içerisinde 6 ay evden uzaklaştırma da olan) çeşitli yaptırımlar uygulayacak, bununla da kalsa iyi; "Eşe Karşı Kasten Yaralama" suçuyla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı Sulh Ceza Mahkemesine iddianame ile dava açacak, herhangi bir kasten yaralama olayında mağdur taraf şikayetinden vazgeçecek olsa düşecek olan dava, işin içerisinde karı-koca olduğu için barışsalar bile şikayete tabi olmayacak, koca, mahkemede ayrı bir ceza daha alacak, bitti mi; tabi ki hayır, barıştıkları günün akşamı koca alkol alarak geç saatte eve gelecek ve eşine "barıştığımız halde ben yine ceza aldım, o butona niye basmıştın" diye yeniden darp edecek, cek, cek, cek... Yahu evlilikte bir şeyler yürümüyorsa yürümüyordur, zorlamaya ne gerek var, butona basacağına gidersin Aile Mahkemesine, açarsın davayı, son yoluna, ben yoluma Allah selamet versin diyerek ayrılırsın.. Fakat olmazzz.. Neden olmaz? Çünkü işin içerisinde illa ki bir rezillik olacak, dünya alem o aile içerisinde ne olduğunu bir güzel öğrenecek.. Çünkü insanlarımız rezilliği ziyadesiyle seviyorlar.. Onun için diyorum ya buton olayı saçma sapan bir şey diye.. |
|
Yorum No : 8958 | sevgi ünal | 26.10.2012 17:18:27 |
Süleyman Bey, yorumunuz için teşekkür ederim. Kadına şiddet konusunda beylerden böyle yorumlar almak beni öyle memnun ediyor ki bilemezsiniz. Sağolun varolun. |
|
Yorum No : 8960 | Sevgi ÜNAL | 26.10.2012 17:45:31 |
Caner Bey, yorumunuz için teşekkürler. Gerçekten şiddet konusunda bahsettiğiniz yaşananlar bir kısır döngüye dönüştüğü zaman o evlilğin bitmesi lazım. Ama kadının ekonomik özgürlüğü olmaması kadının bu cehennemi çekmesine sebep oluyor. Zaten ilk fırsatta da ayrılıyor.Seneler heba oluyor; o başka. Yineleyeceğim ama kadına şiddet konusunda beylerin yorumu beni çok memnun ediyor. Tekrar teşekkürler. |
|
Yorum No : 8965 | Mustafa ALSANCAK | 26.10.2012 22:30:43 |
Pek Muhterem Sevgi Ü N A L hanımefendi... İnsan, bu işe neresinden başlanması gerektiği hususunda büyük terüddütlere sürükleniyor. Kusura bakılmasın ama Cennetin Anahtarı Annelerin elinde diye her Allah'ın günü böbürlenmekten bihâl oluruz.Eee şimdi biraz düşünelim:Cennetin Anahtarı Annelerin elinde dediğimiz kutsal varlıklarımızın doğurdukları kızları bir gün gelip birer yuva kurup o evlerinin Kraliçeleri olacaklarına göre onlar da tıpkı Annelerimizin kutsiyeti gibi diyelim ,ya bugün veya gelecekteki bir tarihte ANNE olacaklarına göre ve onların anne olmaları ile birlikte onların elinde de CENNETİN ANAHTARLARI OLACAKTIR DÜŞÜNCESİYLE bu kadarına kutsal varlıklara karşı bazı kendini bilmezlerin insanlıktan nasibini alamamış kocaların bu güzllere nasıl oluyor da böylesine gaddar davranıp despot olabiliyorlar diye sormamız gerekir...
Çoğu çiftler sevişerek evlenirlerken hâlâ da eskiden olduğu gibi aileler bugün de pekçok yörede GÖRÜCÜ USULÜ ile evlâtlarını başgöz ediyorlar. Basında yazılanlara bakılacak olursa sevişerek evlenenlerin arasında da büyük geçimsizlikler ve şiddet olaylarına rastlanmaktadır.Hele bir de görücü usulü ile evlenmiş kızlarımızın gittikleri evde boyunları daha bükük olabilir düşüncesi hasıl olmaktadır.
İlâhi Sevgi hanımefendi...Eğer bir yemeğin tuzu az gelmişse , KADININ KOCASI KALKSIN İSTEDİĞİ KADAR TUZUNU-biberini DOLDURSUN YEMEĞİNE. ESASINDA BÖYLE SUDAN SEBEPLERLE İNSANLIK DIŞI KABA KUVVETE TEVESÜL EDEN ADAMLARIN YEMEKLERİNE KOYACAKLARI O TUZLA BÖYLE GÖRGÜSÜZLERİN BEYİNLERİNİ TUZLAMALI Kİ, İNSANLIK, BU VAHŞİLERİN TUZLANMIŞ BEYİNLERİ ÇALIŞMA DIŞI KALACAĞINDAN RAHAT BİR NEFES ALIP HUZUR BULABİLSİN DİYE DÜŞÜNÜYORUM... Esasında sormamız gerekirdi:Nedir bu insanlarımızın aynı yatağı, aynı yorganı ,aynı yastığı , aynı Aşı paylaşırlarken ve âşk dolu geceleri birbirlerine yaşatırlarken nedir, nedir o zaman erkeği bu zorbalığa götüren psikolojik sıkıntılar? Sosyal yaşamdaki bozukluklar mı, gelir dağılımındaki eşitsizlilikler mi, memleketi felâkete sürükleyen politikacıların güven vermeyen tutumlarından mıdır ki insanlar evlerine geldiklerinde sanki deşarj olma sıkıntısı içinde kıvranıyorlarmış gibi bir saldırı hazırlığı içinde olabiliyorlar? Ve sonra o güzelim kadınlara dere tepe düz gidercesine sille tokat girişebildiklerine göre o zaman siz PANİK BUTON değil kapılarının önüne üçer polis de dikseniz bu pervers yaratıklar kaş göz arasında yapacakları nâletlikleri yapmaktan geri kalmazlar. Mesele kültür meselesidir ve erkeğin çocukluğunda kendi evinde ailesi tarafından kendisine karşı kullanılmış olan geçmişteki şiddet sahnelerinin bir anda onun gözünün önünde canlanması ile eşine karşı hucuma geçme rezilliği içine düşüyor olması da olabilir. Kadıncağız ne yapabilir ki??? Çoğuzaman duymuşuzdur:KADIN BABA EVİNE DÖNMEYE KALKSA ANNESİ TARAFINDAN " İYİYKEN KOCANLAYDIN DA KÖTÜ OLUNCA BİZİM EVE Mİ DÜŞTÜN?"derler.Hele bir de 3-4 çocuğu varken nereye başını sokacağını bilemeyen kadın çoktur.Belki şimdilerde sığınma evleri çoğalmaya başladığındandır ki devlet şiddete maruz kalmış kadınlarımızı koruyabilecek duruma gelmiştir . |
|
Yorum No : 8970 | Sevgi ÜNAL | 27.10.2012 08:44:50 |
Mustafa Alsancak Bey,yorumunuz için teşekkür ederim. Kişiler ister görücü usulü ister sevişerek evlensinler aynı evde yaşamaya başlayınca her şey değişiyor. Buna bir de insanların karakter bozukluğu eklenince evlilik çekilmez oluyor. Erkeğin hayatında giden hiçbir kötü durum onun kadınına şiddet göstermesini aklayamaz. Dediğiniz gibi annesi şiddet gören erkek çocuğu her ne kadar ben böyle olmayacağım dese de babasının izinden gidiyor maalesef. İşte burada annelere çok iş düşüyor. Zaten toplumumuzda kadına düşen görevler o kadar yüklü ki... Saygılar. |
|
Yorum No : 9091 | özcan özkan | 07.11.2012 01:28:20 |
Sevgiciğim, kahkahalarla okudum yazını. Tam bir kara mizah.Bir de butonu koyabileceği münasip yeri de yazsaydın keşke. Ha unutmadan tecavüze karşı bekaret kemeri geliyormuş, bil diye söylüyorum işte. Bir de cezaevlerinin içine evliler için aşk yuvacıkları projesi var hükümetin. Ne mi alaka?Hayır hatırlatmak babından... |