Yorum Ekle
 
Yorum No : 9425 | EMİNE ALTINSU26.11.2012 01:46:00
EMEĞİNİZE - BEYNİNİZE SAĞLIK CANER ÖZTAŞ BEY HOCAM.
"Beden eğitimi mezununa İngilizce öğretmenliği; müftülük elemanına da din öğretmenliği yaptıran," DİYE BİR CÜMLE KURDUNUZ YAA, O KADAR HAKLISINIZ Kİ; ÖRNEĞİNİ ETRAMIZDA GÖRMEKTEYİM. HEMEN SÖYLEYEYİM. DÜZ MEMUR BİR İNSANIN HİÇ İNGİLİZCE BİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜN. SADECE OKUL BİLGİSİ VE SONRADAN KENDİ HOBİSİ OLARAK GELİŞTİRDİĞİ - VEE 3 AYLIK İNGİLİZCE KURSU SONRASI GİBİ KISA DÖNEM PEŞİ SIRA İLKOKULDA (BİLİRSİNİZ/BİLİRİZ İLKOKUL ÇOK ÖNEMLİDİR-İLK BİLGİLERİMİZ/BİRİKİMLERİMİZDİR. BU NEDENLE ÖĞRETMENİN HER ANLATTIĞI BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR) İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ AÇIĞINDAN (NASIL BİR AÇIKSA - HALA NİCE ÖĞRETMENLER EVLERİNDE TAYİN BEKLERLER??????? ÜSTELİK OKULLARINI BİTİRİP TAM TEŞKİL TEÇHİZATLI DURUMDA BEKLERKENNNN) DİĞER YANDAN BU KISA İNGİLİZCE KURSU SONRASI EĞİTİ ALIPTA GÖREV YAPANI BİLİRİM. BİLMEMMM GERÇEK EĞİTİMİNİ ALIP ONLARI EVLERİNDE OTURMAYA ZORLAYAN BU GELENEK DİYELİM Mİ? ÇÜNKÜ ARTIK GELENEKLEŞTİ - İŞTEEE BU ÖĞRETMENLER EVLERİNDE OTURTTURULURKENNN NASILLL 3 AY GİBİ KISACIK BİR DÖNEM SONRASI İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ OLUVERİP OKULDA DERS VERİLİR/VERDİRTTİRİLİR - ONUN DERS VERMESİNE SES ÇIKARMAYAN MÜDÜR - VE DİĞER ANA BRANŞ ÖĞRETMENLERİ VE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINAAA YAZIKLARRR OLSUNNNN????? CÜMLENİN SONUNU TAMAMLAYAMADIM BİLE.
KISACASI ASIL ÖĞRETMENLERİN - ÖĞRETMENLİĞİ HAK EDENLERİN HAKKKI ÖDENMEZ. UARIM BU ÇARPIKLIK BİR AN ÖNCE ÖNLEM ALINARAK DÜZELTİLİR. HERKES HAKETTİĞİ YERE GELİR - YERİ BULUR.
ÖYLE GÜZEL YERDEN YAKALADINIZ Kİ; KONUYUU TEK KELİME İLE MUHTEŞEM BİR YAZI OLDU - ÜSTELİK KANITLARI/ÖRNEKLERİ ETRAFIMIZDA OLDUĞU HALDE. YÜREĞİMDEN TEBRİK EDERİM SİZİ. ELLERİNİZ HER ZAMAN YAZMAK İÇİN GÜÇ BULSUN - HEP YAZIN HOCAM BİZ DE OKUYALIM LÜTFEN. HEM OKUYALIM HEM DE DERSSSS ALALIM DERSSS?????..
 
Yorum No : 9427 | Ramazan pekdemir26.11.2012 02:04:24
HZ ALİ'nin (r.a.) bin dört yüz küsür evvel öğretmenler için söylediği söz " BANA BİR HARF ÖĞRETENİN KIRK YIL KÖLESİ OLURUM" benim hayatımda önemli bir söz olmuştur... bende geleceğin öğretmen adaylarından olduğum için bu kutsal mesleği (aç kalsamda , hiç atanamasam da ) yapmak için elimden geleni yapacağım... en azından" bir günlükte " olsa öğrencilerim olmasını çok isterim ... öğretmenlik çok ama çok güzel bir inşallah tüm öğretmenlerimiz bir gün hak ettiği değeri görürler temennimiz budur. yazınızda çok güzel olmuş kaleminize,yüreğinize sağlık...
 
Yorum No : 9435 | cengiz güdek26.11.2012 13:55:19
tebrikler caner bey yazınız kısa öz,bir anlatım olmuş.günümüzde memleketinden çok uzak kırsal bölgelerde öğretmenlik yapanların durumu gerçekten çok vahim.kış sezonu nu geçirebilmek için kötü hava koşullarında,çalışmak durumundalar.üstelik çok da fazla bir maaşları yok aslında.tarihte ATATÜRK en fazla maaşın öğretmenlere verilmesi gerektiğini söylemiştir...selamlar
 
Yorum No : 9437 | Ceyda Türkyılmaz26.11.2012 17:41:49
Üstüne söylenecek hiç bir şey yok.Teşekkür ederiz...
 
Yorum No : 9440 | Sevgi ÜNAL26.11.2012 18:29:19
Caner Bey, televizyonda her öğretmen ataması haberlerinde içim cız eder. Yıllardır bekleyen o gencecik yüreklerin sevinç gözyaşları bana hüzün verir. İçimden ileride yaşayacakları zorluklar aklıma gelir hep. Bu en kutsal mesleği yapan öğretmenlerimizin haketmedikleri durumlara maruz kalmaları çok üzücü. Can alıcı bir konuda kaleminizi konuşturmuşsunuz. Tebrikler.
 
Yorum No : 9450 | TAHSİN YÜCE26.11.2012 19:05:05
Merhaba sayın Caner Bey. Yazınız mükemmel. Öğretmenlerimizin maalesef kıymeti bilinememekte. Oysaki biliyoruz ki; başbakanlarımızı da, sokaktaki çöpü toplayan arkadaşlarımızı da, dağda kuzucukları otlattıran çobanları da ÖĞRETMENLER yetiştiriyor. Bunu unutmayalım ve öğretmenlerimize değer verelim. Bizi okutsunlar ki; 40 yıl kölesi olalım onların...
 
Yorum No : 9452 | ERGUN AKYÜREK26.11.2012 19:09:23
TEŞEKKÜR EDERİZ. ÖĞRETMENLER İÇİN GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ GÜZEL DESTEK İÇİN TEŞEKKÜRLER.
HAKLISINIZ HEMEN İSTİFA EDİP, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA KAPAĞI ATACAĞIM. BİRAZ ENSE YAPMA SIRASI BANA GELSİN...
 
Yorum No : 9453 | fatma26.11.2012 19:11:43
Yüreğimden tebrik ediyorum sizi. Destek oldunuz ya hep var olun. Duyun sesimizi duyun...
 
Yorum No : 9455 | bilgi kübra26.11.2012 19:16:48
Efece haberde sizin gibi kalemi güçlü bir beyin olması bizi sevindiriyor. Makale dediğin böyle olur işte. Tebrik ediyorum hem sizi hem de başkanınızı...
 
Yorum No : 9456 | EMİRHAN TÜRK26.11.2012 19:20:51
YAZINIZI TÜMÜYLR KUTLUYORUM. AMA EN BAŞTA İTALİK OLARAK YAZDIĞINIZ "Mengen Atatürk İlkokulundaki öğretmenim Nail Kırbaş'a" BU CÜMLE İÇİN SİZİ DAHA ÇOK TEBRİK EDERİM. DEMEK Kİ ÖĞRETMENİNİZİ UNUTMADINIZ. DEMEK Kİ ÇOK İYİ BİR İNSANDI....
 
Yorum No : 9457 | GAMZE BAYRAK26.11.2012 19:22:57
Muhteşem bir yazı, anlatış, bizlere sunuş. Sizi tebrik ediyorum tüm öğretmenlerimiz adına. ABC'ciler adına.
 
Yorum No : 9458 | ONUR BİLGİLİ26.11.2012 19:24:46
HARİKASINIZ SAYIN ÖZTAŞ BEY. YAZILARINIZIN DEVAMIN DİLİYORUM. SİZİ TAKİP ETMEK HOŞUMA GİDİYOR.
 
Yorum No : 9459 | HÜSEYİN ESEN26.11.2012 19:31:31
SİZİ DE BİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRDİ. ÜSTELİK YAZINIZI ONA SUNARAKTAN. SİZİ YETİŞTİREN ÖĞRETMENDEN YANİ "NAİL KIRBAŞ" BEYDEN ALLAH RAZI OLSUN. SİZİN GİBİ BİR DEĞER YETİŞTİRDİĞİ İÇİN...
 
Yorum No : 9460 | Mustafa ALSANCAK26.11.2012 20:29:22
Muhterem Caner ÖZTAŞ BEY!!!
Hazal hanımın öğetmenlik hayalleri
Sizler, Hazal hanımı tanımazsınız.Ardahan'da doğup büyümüş bütün çocukluk döneminden beri okuyup diplomasını da eline alır almaz Türk çocuklarının eğitimine katkıda bulunmayı kendine şiar edinmeyi düşünen , içinin memleket sevgisi ile dolu oluşu onun o'na verdiği şevkle ulusuna vermek istediği hizmet âşkı ile yanıyordu.Hele şu okulu bir bitireyim diye bitirme imtihanlarına harıl harıl çalışmaktan geri kalmıyordu.Sınavlarına hazırlanırken liseden beri beraber okuduğu hatta aynı köylüsü olan Serdar isimli yakışıklı bir arkadaşının da olduğunu kimseden saklamıyordu.Çam ağaçlarının dibinde bir elinde kitabı diğer elinde etraftan topladığı papatya demetini tutuyor ve arada sırada Serdar sevgilisinin gözlerinin içine bakarak sanki ortaokul günlerindeki son sınıf sınavlarına hazırlanırken ki ruh haliyle papatyadan birer birer koparıp "SERDAR BENİ SEVİYOR MU SEVMİYOR MU ?"ŞEKLİNDE KENDİ İÇDÜNYASINI TATMİN ETMEK İÇİN TEST HESAPLARI YAPIYORDU.OYSA SERDAR DAHA ZİYADE KİTABIN ÖNEMLİ BÖLÜMLERİNE KONSANTRE OLDUĞUNDAN HAZAL'IN "PAPATYA YAPRAKCIKLARINI SAYIŞINA DİKKAT BİLE ETMİYORDU.Bir ara Serdar'ı parmağı ile dürterek patatya yapraklarında Serdar'ın Hazal'ı hiç sevmediği meydana çıkıyor diye oğlana serzenişte bulundu.Serdar hemen toparlanıp , "aaa ne demekmiş o ? Hiç öyle birşey olur mu bitanem?Ben seni taa ruhunun derinliklerine kadar seviyorum.Haa bak ben sana bir rüyâmı anlatayım "dedi.
Hazal , merakla "nasıl bir rüyâmış o? Anlat da dinleyeyim bari."
" Bak şekerim ; ben seni yazlık bir sayfiye yerinde deniz kenarına uzanmış olarak kaymak gibi vücudunu seyrediyormuşumdu.Bir de ne göreyim usulcacık yanına süzülür gibi kayıverdim.Baktım,kalbin küt küt tavşan yüreyi gibi atıyordu.Ne yapayım ne yapayım diye düşünürken kalbinin içine şöyle bir balıklama atlayıvermişim.Ahhh bitanem ne mübarek kalbin varmış!Kalb değil de sanki İsparta'nın gül bahçeleri gibi sanki içinden amber suları akıyordu.İçinde , enginlere açılan sanki çilek bahçelerinin çileğe benzeyen meyveleri vardı.Çilekden doyasıya yedim o güldür güldür akan derelerin kenarına yaklaşıp susuzluğumu gidermek için dudaklarından alamadığım enerjimi sularından içerek telâfi ediyordum."
Bir anda bir sessizlik oldu ve Hazal memnun olmuş kızlar gibi kitabını kapatıp gözlerini de derin bir uykuya dalmak istermiş gibi kurnazca kapayarak kafasını Serdar'ın kucağına koyuvermişti.Serdar centilmenliğini bozmadan Hazal'ın ipek gibi olan saçlarını sevgi ile okşayıp münasip yerlerinden öpüyordu.Böyle anlarda hislerin ve arzuların doruğa çıktığı bir anda insanlar dünyayı görmekten aciz bir durum sergilerler.Uzun müddet öylece iki sevgilinin öpüşme partisine etrafta oturanlar gıpta ile bakıp kalmışlardı.Bir müddet sonra seviştikleri mekanın hiç de uygun bir yer olmadığını anlamış olmalılar ki ilkönce Hazal kendini biraz toparlar gibi olurken Hazal'ın bluzünün ön düğmeleri açılmış olarak sütbeyazı taş gibi memeleri kendini gösteriyordu.Serdar da kendine çekidüzen vermeyi uygun gördüğünden ayağa kalktıktan sonra Hazal ve Serdar beraberce çam ağaçlarını arkalarında bırakarak kampüse doğru hızla yürüdüler.
Bu sınav günleri çok stresli geçiyordu.Hazal olsun Serdar olsun gösterdikleri çalışma ve üstün gayretlerinin sonucunu okulu iyi bir şekide bitirdiklerini öğrendiklerinde büyük bir rahatlığa kavuşmuşlardı.Bundan sonra neler olacağını düşündüler:Acaba bakanlıktan kadrolu öğretmen alma işlemi başlatılacak mıydı? Yoksa onlarda 150 bin işsiz öğretmenin kuyruğuna mı gireceklerdi ?
Okullarda o kadar çok dersler vardı ki öğretmen tayin edilemediğinden boş geçiyordu.Bakanlık da işi savsaklayıp duruyordu.
Okul bitimiyle beraber büyük bir çaresizlik içine düşmüşlerdi bu genç iki sevgili öğretmen .Başvurmadıkları merci kalmadığından artık bundan böyle işi oluruna bırakıp dışarlarda ve pazarlarda Serdar için Pazarcılık yapma işi düşündüler.Onun için de bir kısım sermaye şarttı.İki genç öğretmen adayı zaten tıngır elek tıngır tastı.Sermayeyi nereden bulabilirlerdi.Hazal çok kızıyordu:"ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ GÖNÜL BAĞLADIĞI ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNDEN TIK ÇIKMIYORDU."
SERDAR nihayet paxzfcılığa başlamıştı, ALDIĞI MALLARI SATTIKTAN SONRA SATIN ALDIĞI FİRMAYA ÖDEME YAPMASI İÇİN ANLAYIŞ GÖSTERMİŞLERDİ.BOŞ DURMAKTANSA SİNİRLERİNİN BOZULMAMASI İÇİN BİRŞEYLER YAPMALARI ŞARTTI.
HAZAL BİLGİSAYAR KULLANMASINI İYİ BİLİRDİ.
DAHA İŞLER PEK YOLUNA GİRMEDEN NE OLDUYSA OLDU HAZAL HANIM VE SERDAR BEY birden EVLENMEYE KARAR VERMİŞLERDİ.HAZAL İLE SERDAR BEŞ SENEDEN BERİ ÇIKMAKDA OLSALAR DA ONLARIN EVLENMELERİNE ENGEL OLAN BİR AİLESİ VARDI.
SERDAR' IN AİLESİ ALEVİ KÖKENLİ OLDUKLARINDANDIR Kİ HAZAL'İN BABAANNESİ BU OĞLANLA NİŞANLANMASI ASLA MÜMKÜN OLAMAZ DEYİP KESTİRİP ATMIŞTI... HAZAL HÜSRANLA BİTEN SERDAR'IN ÂŞKINA DAYANAMAYIP ANTALYA'DA İŞ ARAMAK İÇİN KENDİNİ OTOBÜSE ATMIŞ VE BAŞINA GELEBİLECEK HER ŞEYE GÖĞÜS GERİP HER ŞEYİ YENECEĞİNE YEMİN ETMİŞ BİR KARARLILIKLA OLACAK OTOBÜSÜN KOLTUĞUNDA ÖYLE HAREKETİZ OTURUYOR ve OTOBÜSÜN STARTA HAZIR OLMASINI BEKLİYORDU.
Antalya'da birkaç gün kaldıktan sonra halasının da yardımı ile anonsları takip ediyor içinde bir ateş gibi yanan öğretmenlik sevgisi ile şimdilik ne iş olursa olsun yapmaya hazırdı.
Bir turizm bürosunda ingilizce veya almanca bilen sekreterler aranıyordu.Bu iş onun için güzel bir başlangıç olabilirdi diye düşündü ve derhal telefon edip işin hâlâ boş olup olmadığını sordu. Anons henüz kaldırılmış değildi.Yarın saat 11.00 de büroda olmak için anlaşmışlardı.
Hazal hanım en cici elbislerini seçerek biraz da göze fazla dekolte görünen birşeyler giymişti garibim.
Büroya geldiğinde kendisini kibar bir şekilde karşıladılar.Eğitimine göre ödeyebilecekleri maaşın pek fazla olmayacağını söylüyorlardı .Maaş işi önemli değil dedi Hazal hanım.Bütün mesele iyi bir başlangıç yapmaktı.
Hazal hanım bir ara mülakat yapan şefin onun göğüslerine doğru nerdeyse ayağa kalkarak bakacak kadar ekstaksa girmesine bir anlam veremiyordu.Koskoca adam sanki feleğini şaşırmışa benziyordu.Adam nerdeyse bakışlarında titreyen bir sıkıntı içindeymiş gibi görünüyordu.Fakat geç de olsa Hazal hanım bu büyük hataya nasıl yapabilmiş olduğunu çözmeye çalıştı.Adamın titrek ve arzu dolu bakışlarının Hazal hanımın taş gibi memelerinden hiç ayrılmadığını Hazal da anlamıştı.Ahh benim koca kafam dedi.Neden kontrolden uzaksın seni gidi deli kahpe dedi..
İşin esası şuydu:Hazal hanımın Yeşim hanım diye bir arkadaşı vardı.Onun da birkaç aylık çocuğu vardı bu Yeşim hanımın.Hangi akla hizmetse bu bayan her iki dakikada bir göğüsbaşlarını tutup avucun içine alıp sanki masaj yapıyormuş gibi yuvarlayıp dururdu.Belki de çocuk fazla süt emmediğinde ana memesinde kalan süt Yeşim hanıma baskı yapmış olabilirdi.Aksilik bu yaa Hazal hanım da sanki onu taklid neder gibi sitede kadınlarla habuzbaşında hepberaber oturulurken etrafın acayip bakışlarına bakmadan o da memelerini avuçlarının içine alıp masaj yapar gibi döndürüp dururdu.
Mülakâtın ertesi sabahı Turizmbürosundan telefon edilerek sabahın erken saatleri olmasına rağmen dün Hazal hanımla mülakât yapan beyefendi Hazal hanıma hâl hâtı sormadan hemen geliniz işi alındınız demişti.Bu da demekti ki Hazal hanım adamın karşısında otururken göğüsleri ile oynaya oynaya oturmuş olması yok mu adama büyük seksüel umutlar vermiş olabilirdi .Hazel hanım bu işin nerelere kadar gidebileceğini anlar anlamaz öğleden büro sonra açtığı bir telefonla gelemeyeceğini bildirmişti.Uzun seneler emek verip öğretmen olacağım diye yanan idealist, bu güzel kızın hayalleri hâlâ gerçek olmamış durumda.Ne acıdır ki , Bakanın iki dudağı arasından çıkacak öğretmenlik görevine başlayabilirsiniz bidirisi genç yetenekleri sevinçten havalara uçuracaktır.
 
Yorum No : 9495 | KENAN EMRE28.11.2012 19:01:51
YAZINIZ GÜZEL. ÖĞRETMENLERİN HAKKI NE YAPILSA ÖDENİLMEZ DERİM.
 
Yorum No : 9496 | İSMAİL SARI28.11.2012 19:06:14
sanırım sayenizde istifa eden öğretmenler çoğalacak Caner Bey. Bu hale getirenler utansın ne yapalım
 
Yorum No : 9497 | ismail GÜVENDİ28.11.2012 19:08:24
Makaleniz güzel hocam. Ailecek zevkle okuduk.
 
Yorum No : 9498 | İLKER DİNÇ28.11.2012 19:09:56
Caner Hocam emeğiniz her zaman güç bulsun. Tüm öğretmenler adına sizi tebrik ederim. Varolun.
 
Yorum No : 9499 | RABİA ATMA28.11.2012 19:51:52
BU GÜZEL YAZINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ. TÜM ÖĞRETMENLER ADINA KUTLARIM SİZİ.
 
Yorum No : 9500 | CELİL ÖZ28.11.2012 19:54:03
tüm öğretmenlerin günü kutlu olsun. siz de sağoun Caner Bey.
 
Yorum No : 9501 | hande al28.11.2012 19:59:34
öğretmen olarak bizi savunduğunuz için teşekkür ederim.
 
Yorum No : 9502 | osman el28.11.2012 20:01:19
Öğretmenleri bu günde unutmadığınıza sevindik. neden böyle acaba?
 
Yorum No : 9533 | hayrullah işçi01.12.2012 13:55:08
YAZINIZI OKUDUMDA İLLA ÖĞRETMENLERİN DEĞERİNİ ANLAMAK İÇİN YAZI MI YZAMAK GEREKİYOR. YANİ BİR NEVİ ÇEKİÇLE İNSANLARIN KAFASINA VURA VURA, ZORLA, ANLA İŞTE KARDEŞİM DER GİBİ. BU NASIL BİR ÜLKEDİR ANLAMADIM GİTTİ.
TEŞEKKÜR EDERİM.
 
Yorum No : 9534 | HASAN KARA01.12.2012 13:57:46
KALEMİNİZİN GÜCÜ ÇOK GÜZEL. MAKALELERİNİZİ SEVEREK OKUYORUM. ÖĞRETMENLERE GÖSTERDİĞİNİZ DUYARLILIĞA TEŞEKKÜR EDERİM.
 
Yorum No : 9535 | GÜLÇİN TIĞ01.12.2012 13:59:50
Bir yazı bu kadar güzel yazılır. Üstelik öğretmenler adına. teşekkür ederiz.
 
Yorum No : 9536 | fatih göz01.12.2012 14:02:27
Tebrikler saygıdeğer Caner Öztaş Bey. Sizi peşinizden takip ediyoruz. Tüm yazılarınız için sizi tebrik ederim. Emek harcanması işte buna derim ben.
 
Yorum No : 9537 | eren suiçmez01.12.2012 14:04:09
Yazınızı geç oldu okumam ama mükemmeldi. her yazınız gibi.
 
Yorum No : 9538 | emrah gedikşah01.12.2012 14:08:10
YAZI SİTİLİNİZ, VURGULAMALARINIZ, ÖRNEKLNDİRMELERİNİZ ÇOK GÜZEL. TAKDİRE ŞAYANDIR YAZINIZ, YAZILARINIZ ÜSTAD BEY.
 
Yorum No : 9539 | tuğba molla01.12.2012 14:10:38
İLK İŞİM HEMEN DİYANET İŞLERİNE BAŞ VURMAK. ŞİMDİ DİNLENME SIRASI BEN DE ARTIK.
 
Yorum No : 9540 | BİLAL BAKALIM01.12.2012 14:12:18
emeğinize sağlık. örnek bir makale. tebrik ederim.
 
Yorum No : 9541 | aysel toz01.12.2012 14:15:25
Bu çğretmenlerin hali ne olacak? Yazınızın değeri bizim için çok büyük. Sesimiz, kulağımız gibi oldunuz. Teşekkür ederiz.
 
Yorum No : 9542 | aysel tasan01.12.2012 14:17:12
Tüm öğretmenlerime selam olsun. Sizin vasıtanızla.
 
Yorum No : 9543 | Ayla SEVGİ01.12.2012 14:20:49
MAKALENİZİ ÇOK DEĞERLİ BULDUM. ÖZELLİKLE BAŞTA ÖĞRETMENİZE İTHAF ETMENİZ BENİ ÇOK DUYGULANDIRDI.
 
Yorum No : 9544 | AYHAN ATABEY01.12.2012 14:22:20
tebrikler değerli dostum. yazılarınızı okumaya devam.
 
Yorum No : 9545 | maksut hasbey01.12.2012 14:26:44
TEBRİKLER ZAMANIMIZDA NE MEMAURLARIN, NE ÖĞRETMENLERİN, NE EMEKLİLERİN DEĞERİ BİLİNMEMEKTE. YAZINIZ ÖRNEK OLDU. EMEĞİNİZE SAĞLIK.
 
Yorum No : 9546 | USLU Mehmet 01.12.2012 19:26:59
Caner Bey'in her zamanki gibi, genel sorunları gündeme getirerek, 'nokta atışı' diye nitelendirebileceğimiz, kendine has uslubu ile olaylara bakışı ve gündeme getirişi müthiş, yorumlarını okurken bu meseleyi, bu kadar güzel ve net bir şekilde herhangi bir devlet büyüğü ortaya atmış olsa, sanırım bu olaylara duyarlılık gösterebilecek birileri çıkar düşüncesi oluyo bende, Caner bey olayları o kadar sade ve net ve de can alıcı bir biçimde ortaya seriyor ki, bu düşüncenin oluşmaması mümkün değil, galiba klişeleşmiş cümleler yerine, bu şekilde somut olarak olayları ortaya serememek gibi bir sorunumuz da olduğu akla geliyor Caner Bey'in yazılarını okuduktan sonra...