|
Yorum No : 11354 | Mustafa ALSANCAK | 03.10.2013 02:10:39 |
Çok değerli Melek Adalet Ö N O L HANIMEFENDİ... ROBİN HOOD OSMAN yazınız benim kulaklarımda çok güzel bir aksiseda yarattı doğrusu.Sanki bir nevi Nostaljik bir yaklaşım buluyor içinde insan o cümleleleriniz arasında sanki bizzat böyle belki Sizin anlatışınıza tıpa tıp uymasa da Marmara bölgesinde böyle küçük bir kasabada gündüzleri çocuklarla haşir neşir olan ve geceleri de sokaklarda o elindeki koca sopasını kaldırım taşlarına vura vura Mahalle sakinlerine güven veriyorum düşüncesiyle ki bir bekçi gibi dolaşıp elinde taşıdığı kalın bir gürgenden yapılmış en alt kızmı topuz ve çivilenmiş haliyle onu taşa vurdukça acaip sesler çıkaran sopasıyla sokakları bir müddet dolaşır ve sonra sessizce yarın sabahki gezintilerine enerji depolamak için kendini uykuya verirdi. Adı İsmail Şahin'di onun. Biz çocuklar onun arkasına takılırdık. Çocukluk değil mi bu!!! Bazen bize çok kızdığında ,biz çocuklar da 10-15 kişiden az sayılmazdık yâni..Elindeki altı çivili sopası ile arkamızdan koşup kovalar ve sonra yetişemeyeceğini anladı anda da arkamızdan kalın sopasını sanki çelik çomak oynar gibi fırlatırdı. Biz ona: " İSMAİL AGA " derdik. Aramıza katılan bazı kendini bilmezler de " AGA AGA FASÜL AGA" diye onu kızdırırlardı . Abisinin büyük mağazalarında her şey vardı. Bazen bakardık İsmail AGA koca BİR TORBAYA ŞEKER, BİSKÜVİ, ÇİKOLATA VE GAZOZ şişeleri DOLDURUP ÇOCUKLARA DAĞITIRDI. İşmail AGA'nın biraz konuşma özgürlüğü vardı. İsmail Aga insan olarak çok cömert bir yaradılışa sahipti. Bu bonkörlüğü nedeniyle ve çocuklara dağıttığı yiyecekler nedeniyle dükkânlarının patronu olan ağabeysinden çok defa zılgıt yediğine tanık olşmuşuzdur. O zaman da İsmail AGA birden mahzunlaşır ve çocukları sevindirmenin günah mı olduğunu düşünüp dururdu. 15000 kişilik kasabamızın Cuma günleri pazarı olur. İsmail Aga erkenden kalkar pazarcılara uğrar onlarla dilinin döndüğü kadar selâmlaşır ve pazarcıların ONUN BERABERİNDE TAŞIDIĞI TORBAYA KARINCA KARARINCA SATICILAR BİRŞEYLER KOYMAYI HİÇ UNUTMAZLARDI. ZİRA KASABADA YAYGIN BİR HÂLDE KONUŞALAN ŞEY iSMAİL AGA'NIN PAZARCILARIN VERDİKLERİNİ İLKOKUL ÇOUKLARINA ONLARI OKUL DIŞINDA BEKLEYİP BİLHASSA ÇOK FAKİR DURUMDA OLANLARIN CEPLERİNE BİRŞEYLER SOKMAYI HİÇ İHMAl etmezdi. Sünnet ve evlenme düğünlerinde sokakları dolaşan orkestranın tam önünde giderken sanki bir dirijent gibi sopasını bir aşağı bir yukarı kaldırıp indirerek orkestraya yön verirdi. Halkımız çok uğraşarak ona yakın ve uyacak bir kızı nihayet bulduysa da evlilik işindeki deneyimsizliği nedeniyle neyin ne için yaratıldığını pek anlamamış olduğundan kadın her hangi bir seksüel bir yaklaşım görmediği için olmalı:BEBEK NE ZAMAN GELİYOR DİYE SORAN KASABANIN MERAKLILARINA. "ÇOK GÜZEL SÖYLÜYORSUNUZ AMA AGA'DA HİÇ İŞ YOKMUŞ. ÇOCUK HOROZLARDAN MI OLACAK SANIYORSUNUZ Kİ !!!" demiş ve bir Pazar gününde eşyalarını toplayıp geldiği köye yine geridönmüşçtü. AGA bu rezalet karşısında günlerce onun yolunu beklerken ağladı durdu. Hayat çok gaddarmış... |
|
Yorum No : 11357 | melekkk | 03.10.2013 11:34:37 |
Yazdıklarınızı noktasına kadar merakla okudum. Hemen hemen aynı kuşaktanız. Ve bizim çocukuğumuzda para en büyük değer değildi. Aile en büyük değerdi. Ve Osman da çok zengindi. bir inanışa göre eli uğurlu insanlar olur ve onlar gittikleri yere bereket getirirlerdi. İsmail Ağa yı evlendirmek ne büyük hata aslında. O insanlar zaten kendileriyle bir kalabalıklar ki. Sevgi saçıyorlar. hem de en uufak karşılık beklemeden. |