Yorum Ekle
 
Yorum No : 13252 | Mustafa ALSANCAK 10.3.2020 00:04:57
Muhterem Sevgi Ceyda ÜNAL HANIMEFENDİ!
Kadınların bu kadar savunmasız bir yaşam içinde yarınlarından emin olmayan tedirginlikle dolu evlilik, sonra boşandıktan sonra eski kocaları tarafından mütemadiyen rahat bırakılmadığı ,doğru yollarında işyerimden evlerine gelmekte olan kızları takip edip seksüel hırçınlıklarının beyinlerini döndüren pervers düşüncelerle yakınlaşıp daha sonra da Kadını şikayet eder bir şey korkusuyla öldürme cananavarlığı işleyen insan kılığına girmiş vahşi yaratıkların izole edilip ağır cezalara çarptırılmama
larından ötürü cezaları gittikten sonra da kadınlara olan vahşetlerini sürdürmekten geridurmamaları toplum İçin büyük bir rezalettir.
Ne kadar akıl almaz bir adamsendecilik skandalıdır insanların tv programlarda görüp işittikleri işkence çeşitleri. Mesela ATV'de Müge ANIL'ın programını izlerken evinden üç çocuğunu terk edip bir müddet kayıplara karışmayı yeğleyen 22 yaşındaki bir gelin bulunup Canlı yayında kocası ve kocasının yakınlarının da bulunduğu programda gelinleri olan genç kadının iki gözü iki çeşme kocasın onu dövmüş olması yetmiyormuş gibi adamın kardeşi ve diğerlerinin de aynı adilikle genç kadını nasıl dövmüş olduklarını anlatıp sonra da yalan mı diye bir de onlara itiraf ettirmesi yok mu insanı çılgına çeviriyor.Yanlarında oturmakta olan iki 2 avukat ve bir psikolog sessizliklerinidevam ettiyorlar. Başka bir demokratik ülkede böyle tv'de yengesini dövmüş olduğunu itiraf etmiş olsa polis saniyesinde adamı yakalayıp hakim karşısına çıkarırdı. Milyonların baktığı bir tv programında kayınbirader kardeşinin eşini adamakıllı dövdüğünü söylemiş olsa da kimseden bir hareket gelmiyor. Sonra da öldürülen veya ölüm korkusu yaşayan Kadınlarımız İçin üzüntülere gark oluyoruz.
Geçenlerde
İskandinavya'da bir babanın başına gelen olaydan bahsettiler. Bir baba kızının şımarık bir hareketine Kızıl elindeki kalemi közün ayakarına doğru fırlatmış. Kız ağlayarak annesine koşmuş.Ertesi sabah erkenden okula gittiğinde doğru Kuratorun odasına gidip babasının ayağına doğru kalem fırlattığını ihbar etmiş.Aile bir bakıyor akşam üzeri iki polis babanın ifadesini almak için kapılarını çalıyor.Bu kadarcık küçük bir kalem fırlatmayı çocuğa yapılmış bir işkence maddesine soktukları anlaşılıyor.Böyle yaptırımlar Türk yasalarına girmiş olsa her halde sokaklarda adam kalmaz sanırım. Bu küçük olay karşısında yabancı bir ülkenin resmî makamlarının hassasiyeti ile bizim mentalitezimizin vurdumduymazlığı arasındaki uçurumu görmüş oluyoruz.