| Yorum No : 13118 | ALSANCAK | 18.2.2019 18:33:13 | Çok muhterem Arzu K Ö K HANIMEFENDİ. Doğrusu Köy Enstitüleri marşını satırlarınızın başlangıcında okurken( uzun zamandır unutmuştuk) insanın içini sızlattı diyebilirim. Çucukluğumuz devresinde oturmakta olduğum şehir Arifiye'ye-Adapazarına bir saatlik bir mesafede bulunuyordu. Ve şehrimizden birkaç genç orada okurdu. Onların okulda öğrendiklerini yaz tatillerinde geriye geldiklerinde hep merakla dinlerdik. Böyle bir okul sisteminin Türk köylüsü için çok yararlı olduğu kanısına varmıştık.Şimdilerde olduğu gibi her şeyi ithalat yolu ile değil bizzat kendi topraklarımızda köylünün alın teri ile yetiştirdiği ürünleri alıp tüketerek bağımsızlığımızın bir parçası olacağına inanmıştık. Milli Eğitim bakanı HASAN Ali Yücel'in büyük destekleri ile hayata geçirilmiş olan Köy Enstitüleri içerideki menfaat grup ve dış ülkelerdeki odakların Türkiye'nin kalkınmasına çelme takmak istemeleri ile okullar aleyhinde türlü iftiralar üretildiği gibi oradan yetişen gençlerin birer SOSYALİST EĞİTİM SONUCU MEZUN OLDUKLARI gibi pek çok kötü propagandalar yapıla yapıla böylesine Türk ulusuna yararlı bir gelişmenin durdurulmasını sağlamışlardı. Oysa çok yararlı atılımlar meyvelerini vermeye başlamıştı bile. Emperyal güçler okulların kapanmasını sağlamıştı. Bir Maliye bakanı vardı bundan beş altı sene önce Kemal UNAKITAN adında. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ona milli varlıklarımızı ÖZELLEŞTİRME YETKİSİ vermişti. Elde avuçta ne varsa eşe dosta ve yabancılara peşkeş çekerek satıp savururken yine bir seferinde bir gece geçerli olmak kaydıyla kendi oğlunun Amerika'dan 500 tonluk Mısır ithalatının gümrüksüz sokulmasını sağlamıştı. Amerika'dan ithal edilen mısırlar Maliye bakanının oğlunun tavuk çiftliğindeki tavuklar için yem olarak kullanılacakmıştı. Yani pek çok yiyecek maddesinin sıkıntısı çekiliyorsa bir de bakıyoruz o madde hemen birileri tarafından yabancı bir ülkeden ithal ediliyor. Zeytin memletimizde dışarıdan zeytin ithalatı yapılıyor. Eee sen kendi üreticini desteklemeyip yabancıdan mal alırsan üretimi de sekteye uğratırsın. Şu İsrail kadar olamadık. Bugün bütün domates, biber ve daha pekçok sebze fidyesi yüz binlerce demet halinde İsrail'den alınıyor. Adamlar senelerce Anadolu'yu dolaşıp kenarda köşede dedelerimizin ve ninelerimizin kenara köşeye sokuşturdukları sebze ve karpuz tohumlarını toplayıp İsrail'e götürmüşler diye duyuyoruz. İsrail'in gönderdiği fidyelerden oluşan kavun karpuzun çekirdeğini ektiğinizde ürün vermiyormuş diye söyleniyor. Birdaki sefere yine İsrail'den almamız gerekiyormuş. Ne biçim bir iştir bu? Yakında belediye seçimleri olacağı için hükümet paniklemiş durumda. Tanzim satışlarına başlayıp halkın hayat pahalılığına karşı bitkin haline geçici çözüm peşinde. Daha düne kadar en verimli devlet kuruluşlarını satarlarken hiç vicdanları sızlamıyordu. Patlıcan, domates, biber ve bunların peşinden koşan soğan fiyatları tavan yapınca belediye seçimleri de yaklaştığı için zararına da olsa belediyeler yolu ile sebze ve meyva satma yarışına girdiler. Arada yapılmakta olan zararı da yine gariban halkın vergileri ile kapatacaklar. Yeni ve milli bir tarım politikası düzenlenmelidir. Türkiye gibi mümbit arazilere sahip bir ülke kendine yetecek her yiyeceği yetiştiirebilmelidir.Dışarıdan yapılan ithalatlarla nereye kadar??? |
|