Yorum Ekle
 
Yorum No : 10753 | Harika Ören11.04.2013 08:32:28
Nevin hanım tebrik ederim. Yolunuz açık olsun, Allah utandırmasın. Biliyorum ki her emek hakkını alır.
Sevgi dolu selamlarımla.
 
Yorum No : 10756 | Nevin Işık11.04.2013 14:05:44
Temennileriniz için teşekkür ederim Harika hanım.
Sevgiyle.
 
Yorum No : 10757 | Mustafa ALSANCAK11.04.2013 21:04:31
Çok muhterem Nevin IŞIK HANIMEFENDİ...
Aaa , bakın; gördünüz mü Nevin hanım kitabınızın tanıtımını yaptığınız yazınız EFECEHABER tarafından olduğu gibi yayınlandı.Güzel de bir tanıtım yapmış olduğunuzu memnuniyetle gördüm.
Yalnız ktabınızın temin edilme fiyatını açıklamamışsınız? Çok pahalı falan olur da banka soymak(!)falan gerekmesin diye korkarım.
Maaşallah emekleyerek değil de merdivenleri koşarak çıkıyorsunuz. Daha nice yeni eserler vermeniz dileklerimle sağlıklı günler geçirmenizi Tanrı'dan niyâz ederim.Selâmlarımla...

PS: Size ,Ayşe'ye Mektuplar öykümün 85:inci
sayısını sunyorum.M.ALSANCAK

AYŞE'ye Mektuplar: " NURTANEM"
Yazan Mustafa ALSANCAK, 30-03-2013 16:42
Bitanem!!! Artık Kırpartisi için yola çıkmaya dört-beş saat gibi az bir zaman kaldı.Sanki evhalkı arasında Şükran teyzenin torunlarını Kırpartisine gönderme işi nedeniyle gerilim başlamış bulunuyor. Henüz Zeynep hanımdan bir ses çıkmadı.Anlaşılan Müjgan hanım ona gidip birşeyler anlatmamış sanırım.Aksi hâlde o da annesi Emine hanıma yüklenmekten geri kalmazdı diye düşünüyorum
Rıfkı ve Adem beyler henüz bağdaki temizleme işini bitirememiş olmalılar ki eve gelemediler. Ama bu güzel havada dağyamacında akşamyemeği yemek de hoş birşey olacak.
Müjgan hanımın bu birden bire Şükran teyzenin torunları Gülden ve Melâhat'ın da Aysun hanım ve Rasim beyin organize edecekleri Kırpartisine kendi kendilerini davet ettirmeleri nedeni ile olan kızgınlığı doruğa çıkmıştı.Ben de iki arada bir derede kalmış olduğumdan sesimi çıkaramadan Emine hanım ve Müjgan hanım arasındaki tartışmayı dinlemeyi yeğlemekten başka birşey gelmiyordu elimden.İşin esasına bakacak olursak kabahatin en büyüğü Şükran teyzenin böyle bir cüretkâr davranışla sabahın köründe Emine hanım teyzenin kapısına dayanıp torunlarının da Kırpartisine katılmalarını dayatması büyük bir acayiplik taşıyorsa da aynı şekilde buna karşın Emine hanım teyzenin de ağzını açamamış olması da hayret verici birşey olmuştur.Demek ki böyle köyyerlerinde işler bu şekilde yürüyormuş. Ben bunu şimdi daha iyi anlamış oluyordum.
Yâni başka bir deyişle Şükran teyze köyün yaşlı ve dinamiklerinden birisi olması nedeniyle ve sözünü de dinletme yeteneğini herkesin iyi bilmiş olmasından doğan otoritesi ile karşısındakilerde inanılmaz bir saygı ve respekt yaratan böyle bilgekadınlara ve bazı köyerkeklerine eski devirlerde "Çarıklıerkânıharp" adı takılırdı ki yâni bilhâssa bunlar gibi hatunlara lâf yetiştirmek kolay olmadığı gibi onlara karşı duyulan saygı ve hürmetten dolayı insanın ağzını bile açtırmazlardı.Ne yalan söyleyeyim ben de bu Köyün en bilgekadını Şükran teyzeyle Nişanda karşı karşıya geldiğimde bir ara ne diyeceğimi bilemediğimden sanki onun emirleri doğrultusunda torunlarını dansa kaldırmaktan başka yapabileceğim bir seçeneğim olmadığını anlamıştım. İşte bu Şükran teyze bana büyük bir bilgekadın statüsüne sahipmiş gibi gelmişti . Ve hem de o çok tatlı dilli bir teyzeydi o. Bundan başka Emine hanım teyze ile Şükran teyze arasında da bir de akrabalık varmış. Emine hanım teyzenin Şükran teyzesine neden hayır diyemememiş olmasını da birbakıma makul karşılamak gerekir diye düşünüyorum.
Yukarıda da belirttiğim gibi ve Müjgan hanımın da hararetle ifade etmiş olduğu gibi Rıfkı ile Aylin'in Nişanında Şükran teyze beni taa yanına çağırttırarak torunları Gülden ve Melâhat ile dans etme işini yoluna koymuştu.
Zeynep de bu arada kızlarla benim dansa kalkmış olmama çok sinirlenmişti..Şimdi düşünüyorum da Aysun hanım olsun, Arzu hanım olsun,Müjgan hanım olsun ve Berlin'in en güzel kızı Raziye hanım da ,Şükran teyzenin torunlarının aramıza zorla giriş yapmasını Nişanda hiç hoş karşılamamışlardı . Hatta evin genç kızları olan Neriman ve Gülnur da Gülden ve Melâhatın benim kollarımda dönerken yaptığım figürlerle havalara uçarkenki halkın o çılgınca alkışlarına epeyce bozulmuşlardı.
Ben bunları düşünüp dururken Emine hanım teyze daha fazla oturamadan "ben mutfağa gidiyorum" diyerek yanımızdan ayrıldı.
Müjgan hanım:---" Görüyor musun? Sabah Sabah ortada hiçbir şey yokken bu haber karşısında tüm vücudum sanki taş kesilir gibi sertleşti.Sen, o kadar da emek verip hertarafımı yumuşatmıştın.Neyse ben de artık kalkıp gideyim. Seni daha fazla ayakta tutmayayım."dedi.
Ben de onun bu tavrı karşısında birşeyler söylemiş olmak için:---" İlâhi Müjgan hanım!!! Eğer kendinizi iyi hissetmiyorsanız ,o zaman ben Size yeni ve daha tesirli toplu masaj programlarımdan birini uygulayabilirim. İster misiniz?"
Müjgan hanım:---"Ahh seni tekrar tekrar yormaya hakkım var mı? Bilmem ki ne diyeyim? Madem sana zahmet olmayacaksa sözünü ettiğin programını bir uygulayıver."dedi.
Bluzünü çıkarıp köşede durmakta olan fiskos masasına doğru savurdu.Biraz rahatlamış görünüyordu. Daha sonra güllü şalvarını da sıyırıp yatağın üzerine koydu. Ben de bu arada kenarda durmakta olan ve paçaları biraz daha uzunca olan şortumu giydim. Ne olur ne olmazdı... Bir bakarsın bu sefer de Zeynep'in pat diye çıkıp gelir kapıyı çalıp içeri girip beni bu Tarzan hâlimle görürse ayıplamasından korkarım.
Masaj denen şey bambaşka birşeydir. İnsanın bütün uzuvlarını rahat ettirir.Aynı rahatlığı Müjgan hanımda onun kendini yaprak gibi etrafa bırakıvermiş olmasından anlıyordum.
Sinirleri yatışmıştı.Masaj yaparken göğüslerinin aşağı yukarı hızlı hızlı atmakta olduğunu gördüm.Hassasiyet göstererek elimi götürdüğü heryerini yumuşak yumuşak ovduğumda kendinden geçmiş bir hâle geldiğini gördüm.Elimi uzun uzun tutup göbeğine doğru çekip sanki benim elimin üzerinden kendi vücudunu masaj yapmak istiyormuş gibi memnun bir yatışı vardı.Bir müddet daha öylece mest olmuş bir şekilde uzanıp kaldı.Ve sonra birden bire ne olduysa dişleri zangırdamaya başladı. Sanki sıtma tutmuş gibi titriyordu.Ben " ne oldu Size?" demeye vakit bulamadan :"Üşür gibi oldum.Yanıma iyice sokul da beni ısıtıver."dedi.Kadının heryeri ateştopu gibi alev alev yanıyordu.Beş-on dakika sonra üşümesi sonbulmuştu.Öylece sıcak sıcak uyumak istiyordu.
Ben duş almak için yandaki odaya geçtim. Geri döndüğümde Müjgan hanım hâlâ o bütün ihtişamıyle hoşafı kesilmiş gibi uzanmış yatıyordu.Kolundan tutarak giyinmesine yardım ettim.Yerinden hiç kalkmak istemeyen mest olmuş bir bakışı vardı. Bizi kahvaltıda bekliyorlardır deyince biraz canlanır gibi oldu.Bluzünü sanki giymek istemiyormuş gibi direniyordu.Şalvarını da giydikten sonra onu mutfağa yolladım.
Mutfağa geldiğimde masanın etrafında Emnine hanım, Zeynep hanım , Neriman, Gülden,Mihriban hanım ve Raziye hanım vardılar. Müjgan hanım ortalıklarda yoktu. Belki makyajını tazelemeye gitmiştir diye düşündüm.
Çok geçmeden Müjgan hanım da mutfağa teşrif ettiler.Üzerinde yeni giysiler vardı.Yüzü hâlâ al al kızarıklığını muhafaza ediyordu.Şalvarını da çıkarıp atmıştı.
Güzel bir kahvaltı yaptık. Masada kuşsütünden başka her şey vardı. Uzun zamandır bu bolluk içinde yapmakta olduğumuz kahvaltılarımızı pek yakında çok arayacağımızı düşünüyorum.
Yine bu Sabah da iki adet çiftsarılı yumurtayı benim için ayırmışlardı.
Kahvaltıdan sonra ben mutfaktan dışarı çıktıktan sonra Emine hanım teyze de arkamdan geldi.Sanırım benimle birşeyler konuşmak istiyordu.
Emine hanım:---" Zeynep duştaydı. Belki de Müjgan bu kızgınlıkla doğru Zeynep'in yanına gitmiştir. Benim Şükran teyzeye karşı ne kadar aciz kalmış olduğumu yetiştirmiştir. Biraz sonra göreceksin: Bir fasıl patlama da Zeynep'ten gelecektir. Benim için dua ediver ki Şükran teyze evine döndükten sonra buraya gelip bana söylediklerinden pişmanlık duyup düşünüp yerine oturmuştur ve torunlarını peşimize takmaktan vazgeçmiş olsun . Olur mu dersin?
Koray, sahi sana âşkolsun! Müjgan beni hırpalamaya çalışırken ağzını açıp da iki kelime ile olsun bana destek vermek aklına gelmedi ."diye sızlandı.
Baktım, kadının bayağıdan sıkıntı çeken bir hâli vardı. Annesi ile kızı arasındaki bir tartışmaya benim karışmam hiç yakışık alır mıydı? Neden benim araya girip birkaç lâf etmemi istedi ki? Pek anlamış değilim.
Ben yine o biraz teselli bulsun diye:---" Emine hanım teyze! Müjgan hanımın böyle birden öfkelenip köpürmüş olmasının üstünde pek fazla durmayın. İşte kahvaltıda gördünüz çok mutlu ve neşeli bir davranışı vardı hepimize karşı . Siz en iyisi biraz burada oturup dinlenin. Bir ihtiyacınız olursa bana söyleyin. Bu arada üzüntünüz de geçer. Rahatlarsınız."dedim. İtiraz etmeden yatağımın ucuna çöküverdi.Zaten kadının işi başından aşmıştı. Kırpartisi için tüm hazırlıklarını sabahtan tamamlamış olmasına karşın yine de birşeyler yapma derdindeydi.
 
Yorum No : 10764 | Nevin Işık13.04.2013 09:53:00
Değerli Mustafa ALSANCAK bey çok güzel bir hikaye heyecanla okudum teşekkür ederim, tahminim sizin kitabınız var.
Desteğiniz için yürekten teşekkür ederim, sevgiyle kalınız.