Türküm dediler ezilip sürüldüler Türlü türlü işkence gördüler Zindan tabutluk hücredeler Yılmayıp fikirlerini söylediler Neler çekti neler bu millet
Kimliğine el uzatıldı vermedin Ezanına müdahale edildi direndin Camilerini sattılar lanetledin Kutsal değerlerinden vazgeçmedin Neler gördü neler bu millet
Kırklı yıllar geride kaldı sandık Seksende tekrarını yaşadık Zulmün izlerini unutmadık Üç mayısta Türklüğümüzü hatırladık Neler yaşadı neler bu millet
Haykırmak geliyor çılgınca içimden Övünürüm peygamberin övdüğünden Tarihe yazılan silinmez asaletinden Asla vazgeçmem Türk milliyetçiliğinden Ne olursa olsun Türktür bu millet
MEHMET KADIOĞLU
3 MAYIS 2012
347 - SEVGİ KUTSALDIR
Göğsümün orta yerinde
Bir sızı var yüreğimde
Mazisi gençlik günlerimde
Hala yaşar hayalimde
Kavuşurum belki mahşerde
Hatırlarım onu bülbülün ötüşün de
Kokusunu ararım bahar çiçeklerinde
Teni kadife yapraklı gonca güllerde
Gözleri gök yüzünün mavi derinliğinde
Ararım seni dünya denen gezegende
Aşkın sarhoşluğu kaldı benliğimde
Sonsuza kadar yanar ateşi yüreğimde
Sevmesini bilirsen biri sever senide
Yaradan vermiş duygu tükenmez özünde
Dökülür dilimden sevgi her sözümde
Aslı, Kerem Leyla, Mecnun aşkı nerede
Karacaoğlan mısralara döker şiirinde
Şimdiki aşklar göstermelik dizilerde
Masumiyeti kayboldu sürünür yerde
Sevgi kutsaldır kıymetini bilende
MEHMET KADIOĞLU
1 MAYIS 2012
346 - VAKIF
Yoksula uzatılmalı kardeşçe eller
Onlar sessiz, çaresiz haldeler
Yapılacak yardımı umutla beklerler
Aranmalı, bulunmalı gerçek garipler
Varlığımızın sebebi belkide düşkünler
Yokluk ateştir yakar onuda, seni de
Ortak duygular, güçler birleşmeli cömertçe
Yaşlılık gelmeden gençler vermeli el ele
Allah'ın imtihanıdır yazılmışsa kadere
Varlığın sebebi, yokluğun sabrı mahşerde
Yaradan getirmiş bizleri bir araya
Olgunlaşmışız ki başlamışlar bizden almaya
Yarışırız her şeyimizle fukaraya ulaşmaya
Ah nasip mi koşsam dertlerine derman olmaya
Vakıf olarak azimliyiz çok çalışmaya
Yardım yalnız vermekle olmaz
Okutmalı öğretmeli yoksa insanlık yaşamaz
Yoyav'ın amacıdır eller becerisiz bırakılmaz
Alan el üreten elden üstün olmaz
Vakıf ecdadın mirasıdır sahipsiz kalmaz
MEHMET KADIOĞLU
29 nisan 2012
345 - İŞTE HAYATIM
Tefekküre dalar seyran eylerim
Halim harap mı der endişelenirim
Af kapısında sıramı beklerim
Garibim günlerim böyle geçer
Hayatın akışına kapılmaktan korkarım
Etrafındaki yanlışları bir bir bakarım
Görürüm anlarım ibret alırım
Her anım muhasebe ile geçer
Kolaysa şirinse uzak durmalı
Nefsin isteklerine dizgin vurmalı
Ele göze dile sahip olmalı
Beyhude günler ezer geçer
Kuran'a, sünnete uygun yaşamalı
Allah'a kullukta sultan olmalı
Dünya geçici ahirete hazırlanmalı
Hayatım hazırlanmakla geçer
MEHMET KADIOĞLU
25 NİSAN 2012
344 - RAHMET KAPISI
Her gün acı bir haber Ya dost, ya akraba gider Adem'den günümüze böyle sürer Ömür denilen süre biter.
Ölüm sonsuzluk yolunun ilk durağı Ruhun bedenden uzaklaştığı Hemen başlar yolcunun hazırlığı Kazar mezarcı hazırlar mezarlığı.
Uzaktan yakından gelir tanıdıklar Bir gün de bizim için toplanacaklar Düşünenler elbette ibret alacaklar Zelil olacak hesapsız yaşayanlar.
Bütün yaptığın eksiksiz sorulacak İmanın, iyi amelin yoldaş olacak Adına sanına hiç bakılmayacak Kurtuluş rahmet kapısında aranacak.
MEHMET KADIOĞLU
***
343 -ÖZLENEN BAHAR
Kış bu havada siyah bulutlar
Yağmur olur sicim sicim yağar
Soğuktur arkası dolu ve kar
İnsana muhtaç bütün canlılar
Tabiat kabuğuna çekilmiş uykuda
Merhametli el uzanmazsa ne yerler
Minik serçeler, sakalar neredeler
Her yer su, kar nasıl yaşar karıncalar
Hikmet örtüsünü görmez insanlar
Doğa olayı diyenler kalır uykuda
Özlenen bahar gelir yavaş yavaş
Renk renk çiçekler sarmaş dolaş
Meler, zıplar kuzular anasıyla oynaş
Bunları izle ki mutluluğa yaklaş
Gör ve anla sakın kalma uykuda
Güneş alıp götürdü kasvetli günlerimi
Isıttı bedenim coşturdu sevgimi
Özlemişim baharın habercisi laleleri
Sevinemiyorum geri verin giden senemi
Uyanmasam bu rüyadan kalsam uykuda
MEHMET KADIOĞLU
19 NİSAN 2012
342 - NECİS OLUR Yalayın beyler yalayın El öpmekle mübarek olmaz Salya, sümük bulaştırmayın Necis olur başa konmaz
Görünen yalakalığın uygulaması Çapın yaptıklarının çarpımı Ağırlığın yaşadıklarının ortalaması Kazancın bu kadar basit olmak mı
Asalet çarşıda, pazarda satılmaz Fırsat bulur sırtına giyersen Eğreti durur her insana uymaz Vay haline kerameti kendinde bilirsen
Sözüm acı olsa da ben yazarım Amacım doğru ve yanlışı anlatmak Hatalarını görsün diye ayna tutarım İnsanlık görevimdir düşeni kaldırmak
MEHMET KADIOĞLU
17 NİSAN 2012
***
341 - MAHŞERDE GÖRECEĞİM
Bir gün bende göçüp gideceğim Kimi alim diyecek kimi zalim Arada kalanlar der halim salim Halbuki Allah'a hesabı ben vereceğim
Fikri olanlar konuşur karar veremez İnsan oğlu susmayı aklına getirmez Fitne ateşi yakanı da iflah etmez ... Huzuru ilahide sizlerle hesaplaşacağım
Kebir günahlardan uzak yaşadım Dünya görüşümden asla sapmadım Dik durdum nasırlarına bastım Sanmasın kimse sorgusuz kurtulacağım
Fikrimi fikirlerine ezdirmedim Doğru birdir dedim taviz vermedim Özüm neyse sözüm odur dedim Mükafatını mahşerde göreceğim
MEHMET KADIOĞLU
14.04.2012
340 - AYASOFYA'DA CUMA
Sayan var mı geçen Cumaları
Geleceğe kimlerin kavuşacağını
Anlatması zordur bu duyguları
Fırsat varken yaşa bayram havasını
Gaye müminlerin kucaklaşması
Şarttır cemaatle kılmak bu namazı
Birde özgürce bayrağın dalgalanması
Bereketidir camilerin dolup taşması
Ah birde Fatih'in vasiyetine uyulsa
Ayasofya'da cuma namazı kılsak
Fetih'in manevi mührü yaşatılsa
Vakfiyedeki bedduadan kurtulsak
İslam alemi nefsi duyguları yenerse
Arzuladığım günler mutlaka gelecek
Kör olası şeytan parmağını çekse
Müminler cumaları bayrama çevirecek
MEHMET KADIOĞLU
12 NİSAN 2012
339 - FELSEFEM Bu sevdayı yüreğimden Uğraşsalar da söküp atamam Bağlanmışım gençlik yıllarımdan Şartlar ne olsa da bırakamam
Millet aşkıyla yana yana Başladım hamlıktan olgunlaşmaya İbret için bak geçen yılına Bel bükülür, başlar saç ağarmaya
Hayat felsefem her zaman insan Geçmişten, geleceğe köprü kuran Zalimin zulmüne alkış tutmayan Taviz vermeden ayakta dik duran
Tarih ortak hak kitap bir Ne yaparsan yap Allah bilir İyiler azalır bir yana çekilir Fırsat bekleyenler sıra sıra dizilir
Altın neslin son halkalarından Üzüyor beni her kopan Anlamayanlar sanır sebep sudan Yarasadır aydınlıktan korkan
MEHMET KADIOĞLU
10 NİSAN 2012
338 - ŞİKAYETİM VAR
Dua ve rahmetle anarım Nasihatlerini bir bir hatırlarım Ne çabuk unutuldu yanarım Yalan göz yaşı dökenlere inanma Başbuğum, şikayetlerim var sana
Fitne, fesat almış başını gider Fikirlerin özde değil sözde sürer Herkes yer kapma yarışına girer Acizliği gizlemeye gelirler baş ucuna Başbuğum, şikayetlerim var sana
Evlatların layık mı bıraktığın emanete Kırıldı, küstürüldü her biri bir yerde Şahlanış kaldı mucizevi rahmete Arsız gamsız gelirler baş ucuna Başbuğum, şikayetlerim var sana
Sözüm birimize değil binimize Vatan, millet aşkına gelelim kendimize Vebal büyüktür dönelim ülkücülüğümüze Sevdalıların sessizce gelir baş ucuna Başbuğum, şikayetlerim var sana
MEHMET KADIOĞLU
2 NİSAN 2012
337 - ON SEKİZ YİRMİ Ölümlerle tükenmedik filizlendik Genç yaşımızda tabutlara omuz verdik Elimizle şehitleri mezara indirdik Görüp yaşamayan halimizden anlamaz
Geride kalanlar kurtuldu mu sanırsın Koğuşlarda acıyla selalar yankılansın Darağacında şehadetle asılırsın Vatan sevgisi olmasa buna dayanılmaz
Bu gençlerin yaşı on sekiz yirmi Ya şehit, ya mahkum, ya firari Kaybolan yılları kim getirecek geri Her şeye rağmen milletle küs olunmaz
Geçmişi unutma bu güne kolay gelinmedi Çekilen çilelerin izi ömür boyu silinmedi Milletimin ateşle imtihanı halen bitmedi Birlik sağlanmazsa al bayrağım dalgalanmaz
MEHMET KADIOĞLU
31 MART 2012
***
336 - ALIN YAZIMA
Gönlümün gök kubbesinde
Yalnız sana sana yer verdim
Ilgıt ılgıt esen meltemli gecelerde
Aklıma fikrime sen girdin
Mehtaba bakınca seni hatırlarım
Issız gecelerde hayalinle yoldaşım
Yine gün doğdu yalnız başımayım
Kaderimin sürüklediği kumsaldayım
Güneş yavaş yavaş yakar tenimi
Mest eder uykusuz yorgun bedenimi
Düşüncelerimden çıkaramam seni
Kum taneleri görgü şahidim
Renk renk mercan balıklarına
Sordum seni göçen göçmen kuşlarına
Bir haber gelmez kaldım tek başıma
Teslimiyetle sığınırım alın yazıma
MEHMET KADIOĞLU
29 MART 2012
335 - ÖZLEMİM Umutla beklerim baharı Anası ile oynaşan kuzuları Cıvıl cıvıl cıvıldaşan kuşları Özledim canlanacak doğayı
Güneş işler iliklerime Güç gelir yorgun bedenime Dönerim gençlik günlerime Kokusundan tanırım tabiat anayı
Dağlarda kardın su olup aktın Yatağına sığmadın taştın Şelale olup yamaçlardan atladın Deniz oldun kucakladın deryayı
Bir tohumdun çiçek oldun Binlerce arıya ikram sundun Almadan vermenin yolunu buldun Ararım kardeşçe yaşanan dünyayı
MEHMET KADIOĞLU
27 MART 2012
***
334- DÜŞME ÇAMURA
İnsan bu dalar hülyaya
Kaptırır kendini dünyaya
Başlar iki yüzlü yaşamaya
Battıkça batar çamura
Riya yakar girer hayatına
Her şeyi mubah görür şahsına
Alışıktır yaratanın gazabına
Ders almaz batar çamura
Bakmaz hatasına hata arar
Dostuna ihanet eder satar
Sivri sinekler etrafını sarar
Düşmüş bataklığa batar çamura
Mevlam akıl vermiş kuluna
Muhakeme yeteneğini kullansana
Eline diline sahip olsana
Gayret etki düşme çamura
MEHMET KADIOĞLU
26 MART 2012
333- ŞER ÜÇGENİ
Kış gelince inine girer Bahar gelince kan döker Kültürel hakları bahane eder Elbet hafızası olanlar Bu alçak oyunu hatırlar
Şer üçgeninde kimler kimler var Maaş danışman yine ön saftalar Dokunulmazlığın arkasına sığınırlar
Aldıkları emri uyguladılar Terörden medet umdular
Şehit oldu polisim, askerim Kandili,Irak'ı iyi bilirim Elimde güç var tepeler ezerim
Karayılan, boz yılan bir aradalar Yakala getir imralıda yaşasınlar
MEHMET KADIOĞLU
25 MART 2012
332- GÜNDÜZÜNE GECESİNE
İşte hayat bu iki kelime Yaşam çözülmesi zor bilmece Doğum sonrası ölüm netice Gel de aldan gündüzüne, gecesine
Cümle alem düşer derdine Kimse bakmaz kendi haline Ölümden ders çıkarmaz nefsine Yanarım boşa geçen gündüzün, gecesine
Kalu beladan geldin berzah'a gidersin Uzun yolculukta yalnız değilsin İyi amelleri biriktir ki ahirette verilsin Kabir benzemez dünyanın gündüzüne, gecesine
İyilikte, güzellikte, insanlıkta yarışalım Haseti, fesatı, lugatımızdan çıkaralım Kul hakkı ateşten top elle, dille almayalım Ölüm kapıda meyil etme gündüzüne, gecesine
MEHMET KADIOĞLU
19 MART 2012
***
331 - ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Mehmet'in secdeye varan anlı Düşman karşısında eğilmedi Toprak toprak olalı Böyle oluk oluk kan görmedi
Avuç içi kadar yere Yüz binler şehit düştü Mülkiyeli. tıbbiyeli koştu cepheye Hilal yükseldi, hac yere düştü
İngiliz, Fransız mağrurca baş rolde Batırılmaz denen çelikten kaleler Yüz binlerce asker boğaz girişinde Nusret'i hiç hesap etmediler
Avustralya nere, Çanakkale nere Gayeleri boğmaktır Türk'ü, İslamı Saldırdılar ama koparamadılar zere Yarab çiğnetme ilelebet vatanımı
Manevi alemdekiler saf saf önde Mermiler düşer santimetre kareye Seyit onbaşı o an devrede İsabet ettirir en büyük gemiye
Allah'ın lutfudur Çanakkale geçilmez Başları eğik tam geldi yarım giderler İslamın sancaktarı Türk ölmekle bitmez Bu günde kahpe saldırılar sürer
MEHMET KADIOĞLU
17 MART 2012
330- BEDENİM YORGUN
Üşüyorum annem üşüyorum Karı, kışı ayaklarımda his ediyorum Nafakamı çıkarmak için uğraşıyorum Yılların yıprattığı bedenim yorgun
İhaneti gördüm yalnız bırakıldım Haksızlık karşısında yılmadım Düşmedim ayakta kalmayı başardım Acıların yorduğu bedenim yorgun
Sabır tefekkürümü perçinledi Üşüyen ayaklarıma derman geldi Anamın duaları bana güç verdi Umutlar tutar ayakta bedenim yorgun
İlkbahar, yaz, sonbaharımdayım Mevsimler değişiyor kıştayım Hayat baharım bitiyor sondayım Hazırım kadere bedenim yorgun MEHMET KADIOĞLU
15 MART 2012
***
329- BİLEN VARMI Ahlaksızlığı utanmazlığa payanda yaptılar Haklıya, haksıza bakıp ayırmadılar Bizmi azaldık onlar mı çoğaldılar Nereye bu gidiş dur diyen olmaz mı
Her yerde varsınız sanki kopyalandınız Görgüsüzün cüretine bakıp alkışladınız Kanser gibi vücudun her yerini sardınız Biz susarsak dünya onlara kalmaz mı
Türk töresinde bunlara yer var mı Böyle yaşam İslam inancına sığar mı Hangi kitaba inanıyorsan bak yazar mı Şefkatle el uzatsak uyanır mı
Toplumsal bu vaka hal edilmeli Asil millet aslına döndürülmeli İyi, kötü layık olduğu yeri bilmeli Başka çıkış yolunu bilen var mı MEHMET KADIOĞLU
13 MART 2012
328- DUALARIM SENİN OLDU
Yine bir yıldız kaydı Yok olmadı nur oldu yağdı Sonsuzluk aleminde yerini aldı O dünyaya değil dünya ona yük oldu
Allah'la irtibatını hiç azaltmadı Sevdiklerine tebessümle bakardı Hak dostlarını kokusundan tanırdı Dün vardı, bugün fani oldu
Fakirdi iffetliydi namus timsaliydi Halinden şikayet ettiği görülmezdi Dilinden, kalbinden zikir eksilmezdi Yaşamı sırdı toprağın altında sır oldu
Cenazeye katılanlar ibret aldı mı Bu güzel insandan miras kaldı mı Ahlak ve faziletini birileri kaptı mı Bu gün kalbi dualarım senin oldu
MEHMET KADIOĞLU
11 MART 2012
327- TOPRAĞA GÖMDÜM
Günlerimi sayayım aylarımı
Yoksa sensiz geçen yıllarımı
Derin iz bırakan yaralarımı
Dağlayıp toprağa gömdüm
Günler geçti yine filizlendi
Garip gönlüm görünce ümitlendi
Anladım ıstıraplı çilem bitmedi
Ölmeden beni toprağa gömdün
Çektiklerimin kefareti yokmudur
Vuslata varmak çok zordur
Bu ateş sönmez kordur
Yanardağın lavına gömüldüm
Yanıp kavruldum ölüp dirildim
Sağanak yağmurda serinledim
Nafile yüreğime söz dinletemedim
Çektiğim acıları sineme gömdüm
MEHMET KADIOĞLU
326- NAMAZ Günü beşe bölüp tanzim yapan Ezanla hatırlatıp camiye çağıran Koşup gidesin diye farz etti yaratan Dünyaya değer huşu ile kıldığın namaz
Tekbirle dünyayı bırakıp namaz kılan Kulun kulluğunu idrak ettiği an Allah'ın huzurunda secdeye varılan İnsanı kötülüklerden uzaklaştırır namaz
Mümine toplumsal hayatı yaşatan Beyazı siyahı zengini fakiri eşit kılan Önce geleni öne sonra geleni arkaya koyan Aynı kıbleye saf tutturur namaz
Olmuyor beyler cuma ile bayramla Görmek isteriz beş vakit yanı başımızda Camiler öksüz kalıyor diğer zamanda Yaşarken kıl ölünce de muhtaçsın namaza
MEHMET KADIOĞLU
9 MART 2012
325- KADIN ANADIR ANA
Bir gün yeter mi onlara Diğer günlerde hatırlasana Ne mutlu şefkatle yaklaşana O asil kadın anadır ana
Bahçede, tarlada, harmanda Her işe koşar çocuğu kucağında Mis kokular tüter ocağında Yardır, namustur anadır ana
Vatandır, bayraktır, Anadoludur ana Doğurgandır yetiştirir vatana Helal süt emzirir evladına Mahrem eli değmez anadır ana
Kadın, hanım kutsal yanım Onlarsız dünyada nasıl yaşarım Cenneti ayaklarının altında ararım Muhtacız onun duasına anadır ana
MEHMET KADIOĞLU
8 MART 2012
***
324- RUH HALİ Sessiz, berrak ve derin Yoğundur duygu, düşüncelerim Doğallığı, sadeliği özledim Buldum sandığımda kaybettim
İşte budur insanın ruh hali Fıtratına uygun yaşam sürmeli Paylaştıkça artar sevip, sevilmeli Uzun yıllar bekledim sabır ettim
Meyveli ağaca taş attılar Gölgesiz kavağın altında yattılar Hata üzerine hata yaptılar Dayanamadım bırakıp gittim
Umut dünyasına yelken açtım Vicdan hesabımı devamlı yaptım Dünya zevklerine aldanmadım İyilik ektim kötülük görüp biçtim
MEHMET KADIOĞLU
7 MART 2012
***
323- KİLİSLİ OĞLUYUM Uzakta yaşasam da hayalini kurdum Uğrunda çok fedakarlıkta bulundum Sen vatansın canımdan aziz tutum Kilis'te doğdum ben Kilis'li oğluyum
Soludum havanı içtim suyunu Gidermeye çalıştım ayrılık duygumu Ölsem de unutmam vefalı dostumu Kilis yurdum ben Kilisli oğluyum
Tekke'ye vardım muhabbete doydum Gönülden yol buldum fatihalar okudum Şeyh efendi ile mana aleminde buluştum Maneviyatı yüksek Kilis'in oğluyum
Özüme, sözüme, köküme bağlı oldum Adam gibi adamları arayıp durdum Bulduklarım benim kıymetli dostum Kimler geldi geçti ben Kilis'in oğluyum
MEHMET KADIOĞLU
6 MART 2012
***
322- ÇOCUKLUK GÜNLERİME
Götürün bulutlar beni gittiğiniz yere Özgürce savrulayım her yöne Boş vereyim dünyanın elemine, kederine Dönmek isterim çocukluk günlerime
Taşımak zorlaşıyor yükler üst üste Kucaklamak zor iki dünyayı birlikte Arzu, nefis galeyanda tetikte Sığınırım masum çocukluk günlerime
Zorlaşır hayat üzerine üzerine gelir Dünya nimetiyle külfetiyle çekilir İçmesini bilirsen abu hayat yoksa zehirdir Özlem duyarım saf çocukluk günlerime
Kötüler aslanlaşır, tilkice payını alır Gün geçtikçe iyilerin sayısı azalır Sessizlik, efendilik acizlik olarak algılanır Hasretim o eski çocukluk günlerime
MEHMET KADIOĞLU
1 MART 2012
321 -VERİLMEZ
Mahkumum sana bağrında yaşamaya Gidecek başka yerimiz yok anlayana Yemin olsun can pahasına korumaya Toprak anadır, namustur verilmez
Adımıza konuşanlar hatasına baksın Tarih önünde mahcubiyet yaşatmasın Milletin huzuruna kara yüzle çıkmasın Vatan kutsaldır soysuza taviz verilmez
Etrafımıza oyunlar, tuzaklar kurmuşlar Bu yetmez gibi bizi içten kuşatmışlar Aldatır bize benzeyip bizden olmayanlar Boşa çıkacak bunlar çakıl taşı verilmez
İnanıyorum o gün güneş başka doğacak Kasvetli kara bulutlar bir bir dağılacak Tarih şahittir defalarca yaşandı, yaşanacak Son nefesle can verilir toprak verilmez MEHMET KADIOĞLU
28 ŞUBAT 2012
***
320- HİÇ UNUTUR MU Zaman gelir geçer dönüşü yoktur Giden günler, zarar ziyanın olur Kıymetini anlarsan kurtuluşundur Yaradan kulunu hiç unutur mu
Fırsat verir, seni devamlı yoklar İyilerin, kötülerin arasına katar Dış görünüşüne değil kalbine bakar İnsan Yaradanı hiç unutur mu
Nasılda geçti yarım asrı devirdik Saç beyazladı sandık ki kemale erdik Acırım ki günleri beyhude geçirdik Seni yoktan var eden hiç unutur mu
İnsanlık erdemi çabayla kazanılır Yaptığın yapmadığın amele bakılır Son nefeste imanlı ölüm aranır Rahmetine sığınırsan seni hiç unutur mu MEHMET KADIOĞLU
27 ŞUBAT 2012
***
319- ÜÇ BEŞ ERMENİ
Ermeni, Karabağ'ın yüreğine hançer saplar Hocalıda yapılan soykırım canlar yakar Anaların acı feryadı, dağları sarsar Utanmaz arsız dünya sessiz kalır
Bunlara insan denmez yaptıkları korkunç Yok mu sanırsın Türk'de, Azeri'de suç Bir olmazsak başımıza gelenler sonuç Beraber üfürsek, Ermenistan'ı yel alır
Bu gün yarın yok bu acı dinmeli Türk, Azeri, Ermeni'nin karşısına dikilmeli Ya Karabağ özgür, ya ölüm denilmeli Seni kararlı görünce dünya sesiz kalır
Kendileri açar yüzyıllık hesapları Alışmışlar yanlarına kar kalır yaptıkları Bu coğrafyada işiniz ne, onun çocukları İki devlet, tek millet el ele şahlanır
Nerede Türk varsa sığındıkları kapı sensin İstesen de istemesen de büyük abisin Ümitle sana bakıyorlar çare üretmelisin Ezilen sömürülen milletler yanında yer alır
MEHMET KADIOĞLU
26 ŞUBAT 2012
318- KARDEŞ
Kökünüz bir tek ağacın dalısın Özünüz bir ama farklı tattasın Sözünüz ayrı olsa da ayrılmazsın Kan bağı ile bağlanmışsın kardeş
Dünya nimetine dalıp unutulmaz Yerin başka kimseler doldurmaz Kandırma kendini aslı gibi olmaz Asiliğe gerek var mı kardeş
Analar babalar göçüp gidiyor, Kardeş kardeşe emanet oluyor Allah kulunun rızkını ayrı veriyor Mağrur olup uzaklaşma kardeş
Bahaneler koyup uyma şeytana Dünya dönüyor baksana hızına Bugün varsın çıkarmısın yarına Kendine gel bas bağrına kardeş
MEHMET KADIOĞLU
25 ŞUBAT 2012
***
317- EVLAT
Yoktan varlığa geçtiğin an İnsan bir damla kan Et, kemik sonra olur can Bedene ruh giydirir yaradan
Beslenir, büyür ana karnında Sevgiyi, şefkati tadar orada Sırlı evrenin sırları kalır arkada Mucize gerçekleşir doğum anında
Kız, erkek fark etmez evlattır Dua ve sevgiyle koklanır Ezanla konan isim ilk adımdır Bu alemde seninde bir adın vardır
Uykusuz gecelerle olur sabahlar Sabırla geçer bir bir yıllar Bin bir umutla okula başlar Hayatın gerçeği zorluklar karşılar
Ulaştılar boyumuza evlatlarımız Döküldü ağardı saçlarımız Ana, babayız önemlimi yaptıklarımız Helal olsun onlar yarınlarımız
MEHMET KADIOĞLU
24 ŞUBAT 2012
***
316- DOST
Sayısız insanla arkadaşlık edilir Bir kaçına dostum denilir Vefa, özveri ondan beklenir Hatırına can istese can verilir
Dostluk samimiyetle kazanılır Düşman hasedinden çatlatılır Destursuz kapısı çalınır Yanında olmaktan zevk alınır
Gittiğin yerde yanındakine bakılır İftiharla dostum diye tanıtılır Sanki asaletine asalet katılır Muhabbetinden ballı şerbet yapılır
İnsan bu, zaman zaman şaşırır Dost uyanıksa hemen uyarır Anlamazsa tekrar tekrar hatırlatılır Kardeşlik adına adımlar atılır
Yanlışta ısrar ederse uzaklaşılır Araya biraz mesafe bırakılır Gönül kapısı kapanmaz açık kalır Dost bu belki tekrar kazanılır MEHMET KADIOĞLU
23 ŞUBAT 2012
***
.
***
315- ARKADAŞ
Ayrı zamanda farklı yerde doğsakta Kader yolumuzu birleştirdi aynı ortamda Derin muhabbetler doğdu aramızda Kardeş gibi özel olur bazı arkadaş
Sır verdiğimde sırımı beklersin Duyduğunu, gördüğünü söylemezsin İyi ve kötü günde hep berabersin Sen adam gibi adamsın arkadaş
Bir gün bu uzun yol bitecek Kim bilir hangimiz hakka yürüyecek Kalan dua ile yad edecek Lazım olan imanlı ahlaklı arkadaş
MEHMET KADIOĞLU
22 ŞUBAT 2012
314- HAK EDEN Görürüm, düşünürüm, yorumlarım Ülkemin ahvaline yanarım Çalıp oynayanlara şaşarım Ben başka Türkiye'de mi yaşarım
Milletimle aramda derindir bağlar Garip gurebanın çilesi beni sarsar Kışın soğuğunda sobasını yakamayanlar Benim bağrımda ateş olur yanar
İçimde fırtınalar kopar Yüreğimdeki kor beni yakar Susuyorsam da sebebi var Benim dostlarım halimden anlar
Elbet yanlışlar bir gün biter Mazimiz köklüdür gelecek bizi bekler Türk milleti aslına rücu eder Hak eden hak ettiği cezayı çeker
MEHMET KADIOĞLU
20 ŞUBAT 2012
313- ESKİ GÜNLER Nerede kaldı o eski günler Gizemli siyah, beyaz resimler Acı, tatlı hatıraları sergiler Özlenen doğallık çerçevenin içinde
Nerede kaldı o eski günler Mahallenin yaşlısından özel hikayeler Kolaylaşırdı imece usulü işler Paylaşma, dayanışma görülür her yerde
Nerede kaldı o eski günler Yöreye has örf, adet, töreler Küçükten, büyüğe saygı, sevgiler Büyük örnekti mütevazilik ve hoşgörüde
Nerede kaldı o eski günler Kim kiminle ne yapmış ilgilenmezler Magazin yayınları takip etmezdi eskiler İbret için bir kaç kötü olurdu koca şehirde
Nerede kaldı o eski günler Güzel ortaya çıkarılır gizlenirdi kötülükler Sokağa dökülmezdi aşklar, sevgiler Kolaydı hayat bereket vardı nimetlerde
Nerede kaldı o eski günler Ayıbı, helali, haramı bilirler Yetime, öksüze merhamet ederler Özler olduk insanlığı bu günlerde
MEHMET KADIOĞLU
19 ŞUBAT 2012
***
312- AŞK SEVGİ
Engin ovalarda, yalçın dağlarda Durgun denizlerde, hırçın okyanuslarda Melek yüzlüm ararım seni dört bir yanda Hayalimde yaşarsın bulmam imkansız olsa da
Yanarım, kavrulurum belki uğrunda Kelebekler gibi ateşe dalsam da Bu aşk bitmez sonunda ölüm olsa da Gönlümdeki yerin dolmaz kıyamet kopsa da
Kötü bir rüyaydı geldi geçti aslında Sevgiyi yaşatmanın kurgusudur hafızamda Sevdiklerim burada her an yanı başımda Kimse yerlerini dolduramaz bu dünyada
Marifet kaybetmeden kıymetini anlamakta Yaşarken muhabbeti çoğaltıp arttırmakta Şu kısa ömrümüze güzellikler sığdırmakta Aşk, sevgi ilahidir çabayla kazanılmakta
MEHMET KADIOĞLU
18 ŞUBAT 2012
***
311- CEFAKAR BABA Yoksulluk belini büker, elini bağlar Aşını, ekmeğini zorlukla sağlar Açlıkla, tokluk arasında yaşar Onurludur taviz vermez zorluğu aşar
Kutsal alın terini döker yollara Nafakası için gider gurbet diyarlara Ayrılık günlerini sığdırır aylara Hayalleri, umutları kalır başka bahara
Harama bakmaz, helal kazanır çocuklara Düzgün yaşayıp yetişsinler diye yarınlara Dua ile yatar, kalkar soğuk sabahlara Emekle yoğrulur örnektir babalara
Hayatında muhtaç olmadı ona buna Dik durdu yaslanmadı sağa sola Hayatı zordu, felsefesi doğruluktan yana Yılların yorgunu o cefakar baba
MEHMET KADIOĞLU
16 ŞUBAT 2012
310- ÇAMURDAN YARATILDIN Gördüm insanların bin bir halini Esiri olmuşlar, yenemezler nefislerini Sonları aynıdır düşünmezler akıbetlerini İbretle izlerim musalla taşında ki sessizliğini
Duydum güzel sözleri umutlandım Zaman zaman bağrıma taş bastım Özü, sözü bir olanları aradım Maalesef mezar taşında rastladım
Anladım boşmuş umutlanmak nafile Gelenler, gidenler yaptığı ile yad edile İnsanlık can çekişiyor bakılmaz şekle Makam, mevki değil bakılır sadeliğine
Yaşadım, gördüm, duydum, anladım İçin için ağladım insanlık adına utandım Ufak işler için yerlere yattın Çamurlaşma şüphem yok çamurdan yaratıldın
MEHMET KADIOĞLU
309- ŞAKŞAKÇILAR
Yavuz hırsız ev sahibini suçlar Arsızlık bu devirde zirve yapar Şakşakçılar ona alkış tutar Koyunlar derki ne muhteşem adam
Güdülmek istersen çok çoban var His ettirmeden sütünü de sağar Etini yer kemiğini bir yana atar Sonra da şikayetçi olma be adam
Bu gemi böyle yüzmez batar Kaptan fark edince en önde atlar Millet ne olduğunu anlayana kadar İş işten geçmiş olur garip adam
Sen böyle değildin bir zamanlar İğne deliğinden Hindistan'a bakar Asaletin, ferasetin yürekler yakar Şanlı mazine dön yeter be adam
MEHMET KADIOĞLU
9 ŞUBAT 2012
***
308- KORKARIM Korkarım, aramıza nifak sokanlardan Çamur olup insanlara bulaşandan Zamana göre tavır alıp konuşandan Uzak dururum haksızlığa susandan
İki yüzlü olanları arar oldum çoktan Çok yüzlülere yaslanıp, ayakta durandan Kendi menfaatini, üstün tutandan Ne desem balık kokmuş baştan
Serzenişim millete olan aşkımdan Yoksa çeker giderim bu diyardan Bir tek iyi kalmışsa ümittarım haktan Sorumludur insan kendi yaptıklarından
Uzak durulursa bu olumsuzluklardan Kurtulmuş çıkmışızdır karanlıktan Asaletini hatırla damarındaki kandan Seni ayıran imanındır başkalarından
MEHMET KADIOĞLU
8 ŞUBAT 2012
***
307- İLAHİ BİR DÜZEN Güneş, Ay, Dünya birer gezegen Belli hesaplar içinde dönen Karanlık geceyi gündüze çeviren Kurulmuş ilahi bir düzen
Kardan, kıştan, yaz sıcağına geçen Yılı dört mevsime bölen Yaşam kaynaklarına hayat veren Bunun adı ilahi bir sistem
Küçücük balıklara okyanusu geçiren Göçmen kuşlara, kıtalar arası yön veren Her vesilede insana hizmet ettiren Gör bak işte ilahi bir düzen
Allah akıl, fikir vermiş oku, öğren Yerde, gökte ne varsa sebeplen Kainattır insanlara emanet edilen Bozmaya kalkma ilahi bir düzen
MEHMET KADIOĞLU
7 ŞUBAT 2012
***
306- KANDİLLER YANAR Bakıp inceliyorum Selahaddin camilerini Hayretle karşılıyorum gördüklerimi Taş, mermer,ahşabın ince işçiliğini Sanki dile gelir anlatır yapanın alın terini
Kandiller yanar aydınlatır isi mürekkep olur Deve kuşu yumurtaları ile örümcek kovulur İmamla, müezzinin sesi orta kubbede buluşur Huzur içinde müminler namaza durur
Dış duvara hassas güneş saati yapılır Şaşmayan vakitle minareye ezana çıkılır Şadırvandan gürül gürül kaynak suyu akıtılır Dünyanın kiri alınan abdestle akıtılır
Çevresine can katar yaşam alanı ile sarar Medrese, hamam mutlaka çarşı var Taş şekil alır insanla iç içe canlı yaşar İşte ecdadımın sanat anlayışı zirve yapar
MEHMET KADIOĞLU
6 ŞUBAT 2012
***
305- MAHSUN GÖNÜLLER
Dertlenir, hüzünlenirim insanların haline Çaresiz dertler içinde kıvranan düşküne Yatağa düşüp derman diye inleyene Gece, gündüz dayanılmaz acılar çekene
Bir zamanlar onlarda yer, içer gezerdi Belkide sağlık nedir düşünmez bilmezdi İnsanların halini aklına getirmezdi Zamanın acımazlığı hepimizi ezdi geçti
Dönüp bakalım halimize gözden geçirelim Şu üç günlük dünyada kendimize gelelim Bir hastayı ziyaret edip gülümsetelim O mahsun gönüllerin duasını işitelim
Bu halleri bela olarak görmeyelim Haktan gelen neyse şükür edelim Kurtuluşa ermenin vesilesi bilelim Emaneti imanla sahibine teslim edelim
MEHMET KADIOĞLU
5 ŞUBAT 2012
304- ER MEYDANI
Yiğitlik er meydanında belli olur Duruşuyla, sözüyle asaletini korur Hakkı hak bilir, doğruyu savunur Mücadele ile geçen yaşamda yoğrulur
Düşmanı çoktur, birilerinin hesabı bozulur Üzerine kahpece, basit oyunlar kurulur İki yüzlü insanlar bu zamanda çoktur Allah'ın yardımı ile bunlar savrulur
Her gün er meydanı yeniden kurulur Zalimden değil fitne, fesattan korkulur Yiğidi kurşun yaralamaz söz vurur Mertlik kayboldu namertlere duyurulur
Günler gelir geçer su mecrasını bulur Doğrunun doğruluğu dimdik ayakta durur Yanlış duvar yan yatar yamulur Huzuru ilahide onlara yaptıkların sorulur
MEHMET KADIOĞLU
4 ŞUBAT 2012
***
303- AHMED'İ MAHMUD'A İnsanlık karanlıkta girdapta Şaşırmışlar cehalet, ahlaksızlık ortada Kurtuluşu arar eli ile yaptığı putlarda Yeni bir ışığa ihtiyaç var dünyada
Günler aynıdır mana olaylarda Doğumunla görüldü, mucizeler bir arada Bin yıldır yanan ateş söndü bir anda Yıkıldı sütunlar Kisra'nın, sarayında
Bilenler biliyor, bekliyordu seni Arabistan'da İşaretlerin vardı ilahi kitaplarda Doğduğun anda melekler saf saf etrafında Salat ve selam Ahmed'i Mahmud'a
Muhabbetin, aşkın yanar bağrımda Ümmetin olmakla şereflendirdin bizi aslında Arzularım seni istersen gelirim yakın zamanda O tat başkadır, bulunmak isterim huzurunda
MEHMET KADIĞLU
3 ŞUBAT 2012
***
302- SÖZÜN DÖRT HALİ
Söz kurşun gibidir yaralar
Ağızdan çıkınca sahibini bağlar
Esiri eder seni o laflar
Ömür boyu sözün karşına çıkar
İyi sözler sana onur sağlar
Her zaman başını dik tutar
Hak dostları arasında itibarın artar
Altının kıymetini sarraf anlar
Kötü konuşursan yanında durulmaz
Başına açtığı belalar savunulmaz
İyi insanlar sana yaklaşmaz
Yalnızlık yakana yapışır kaçınılmaz
Boş sözler karın doyurmaz
Kullanan fayda bulup abad olmaz
Akıp giden zaman durdurulmaz
Yazık değil mi nefes boşa harcanmaz
MEHMET KADIOĞLU
1 ŞUBAT 2012
***
301- BABAM
Zamanın dili olsa da anlatsa Yaşadığını çektiğini bize hatırlatsa Unutmamak için bunları yazdırsa Evlatların bunun farkına varsa
Arkamızda yüce bir dağmışsın Her fırsatta sırtımızı sıvazlamışsın Ne zaman düşsek tutup kaldırmışsın Bunu yalnız babalık duygusu ile yapmışsın
Bir tebessüm dertlerini unutturmuş Elimiz ekmek tutunca mutluluktan uçmuş Karşılıksız evlat sevgisi ile tutuşmuş Benim cefakar babam hep bizi korumuş
Zamanı iyi kullanmamız için nasihat verdin Hayat çok kısa iki kapılı han derdin Birinden girdin öbüründen çıktın gittin Babam ben seni dua ile yad ettim
MEHMET KADIOĞLU
31 OCAK 2012
***
300- ÖZGÜRLÜĞE HASRET Ağlarım bu halimize için için yanarım Esaret altında yaşar, Karabağım Üç buçuk ermeniye esir gardaşlarım Her şey yolunda gibi yaşayanlara kızarım
Uygur Türkünü, Çin cendereye sokmuş Öz anayurdunda kökünden kopmuş İnsan hakları evrensel değerler kaybolmuş Bizimle beraber dünya sessizliğini korumuş
Kerkük Türkmen'i sahipsiz Allah'a emanet Barzani, Talabani sessizlikten alır cesaret Tapular yağmalanır el konur ne cüret Türkülerine yansır seni bekler sana hasret
Nerede Türk İslam orada çile var Düşünenlerin yüreğinde derin yaralar Bir gün özgürlüğe kavuşacaksınız canlar Çabamız sizinle olacak dilimizde dualar
MEHMET KADIOĞLU
30 OCAK 2012
***
299- ELLER
Şefkatle tutarsan, sevgide birleşirler Kalem alır yazarsan çıkar eserler Ressam olur çizer şaheser resimler Bunları yapar öpülecek eller
Nefretle tutarsan kinde birleşirler Silahı kavrar, can alır caniler Özenle mayın döşer kahpe hainler Bunları da yapan kırılasıca eller
Cerrah olur, can verir bedenlere Kopmuş elleri diker bileklere Sessizce üretir, kazanır verir fakirlere Ne mutlu öpülüp başa konulan ellere
Mahreme, harama uzanır basitleşirler Çalar, çırpar sanır ki zenginleşirler Topraktan yaradıldı, toprağa dönerler Mahşerde ateşte yanacak bu eller
Mehmet KADIOĞLU
29 OCAK 2012
***
298- İNSAN
Fırsat bulduğunda her yöne kayan Farklılığının farkında olmayan Düşünmeyen, muhakeme yapmayan Yaradılanların en şereflisi insan
Neden saparsın yanlış yollara İki cihanda düşersin belalara Fırsatın var başla tövbe ve yakarışa Dön sırtını iblis kılıklı insanlara
Geçti deme, umutsuzluğa kapılma Her an yaklaşabilirsin yaradana Şah damarından daha yakındır sana Ufak bir iyilik bahane kurtuluşuna
Yeter ki, yaradılışına layık olmaya başla Efendinin varisi olduğunu hatırla Doğru konuş, yaşa, örnek ol insanlara Yoksa kaybolur gidersin basit hesaplara
MEHMET KADIOĞLU
28 OCAK 2012
***
297- TARİH AYNADIR
Ecdadın çağ kapayan, çağ açan Üç kıtada yorulmadan at koşturan Alınmaz denen İstanbul'u alan Ayasofya'da, namaz kılan
Allah için cihada çıkan Medine'ye, Mekke'ye hizmetkar olan Gittiği yerlere adalet dağıtan Sancağına sığınana huzuru yaşatan
Göçmen kuşlara, vakıf kuran Hamam, köprü, çeşme yaptıran Köşe başlarına sadaka taşı koyan Alan elin mahremiyetini sağlayan
Bu medeniyetti, ecdadını yaşatan Nedir bizi inancımızdan koparan Özümüzden koptuktuk sonu hüsran Tarih aynadır iyi anlar, iyi bakarsan
MEHMET KADIOĞLU
27 OCAK 2012
296- KİMSESİZ ADAM
Çekilir yaşarsınız sıcak evlerinizde Farkındamısınız ne var ne yok mahallede Kimsesiz garip adam kuytu köşede Yarı aç, yarı tok direnir soğuk gecede
Sabah olsa ne değişir biter mi çilesi Başlanan gün korktuğu gecenin habercisi Akşamları çektiği bedeninin işkencesi Yalnızlık, yokluk bir tek çöpler güvencesi
İnsanlık can çekişiyor yavaş yavaş ölüyor Bencilik, vurdumduymazlık artarak sürüyor Koca mahalle bir adama el uzatmıyor Üşüyen, donan insanlıktır yüzü kızarmıyor
Sosyal devlet neredesin nerede? Fırat'ta boğulan koyunun hesabı sende Hepimiz sorumluyuz sorulacak mahşerde Görmedim, duymadım deme duydun sayemde
MEHMET KADIOĞLU
26 OCAK 2012
***
295- AŞKIMI ARARIM
Sesiz ve ıssız gecelerde
Her an seni düşünürüm hayalimde
Kar, kış cümle alem kendi derdinde
Benim kaderim senin elinde
Gün hazırlanır uzun uzun gecesine
Fırtınalar kopar, insanlar koşar evine
Ben dolaşırım tenha sokakları delicesine
Çektirirsin bu acıları ne geçer eline
Kavuşmaktır umudum ismin dilimde
Sevdan çeker götürür yaram derinde
Tabibim sen ol merhem elinde
Yalnızım yalnız bu büyük şehirde
Sorar, ararım seni bülbül sesi yanında
Okşarım, koklarım gülü dalında
Yağmur damlası ne güzel gül yaprağında
Ben aşkımı ararım, kışın ortasında
MEHMET KADIOĞLU
25 OCAK 2012
***
294- SARKOZY'E Ben sana demedim mi, itle yola çıkılmaz Avrupa'ya birlik gözüyle bakılmaz Sen unutsan, onlar kuyruk acısını unutmaz Ne yaparsan yap, yılanla dost olunmaz
Dün Anadoluyu karış karış paylaştılar Ermeniyi ayaklandırıp karşına koydular Bunlara inanan gafiller yüz üstü kaldılar Giderken arkalarıına dönüp bakmadılar
Bugün fırsat bulunca koluna girerler Arkanı dönersen çorap örerler Soy kırım yasasıyla seni kötülerler Uyum yasalarının keyfini sürerler
Ar damarı çatlamış, arsız Avrupalılar Karıları, kızları ortalığa düşmüş utanmazlar Bunlara benzemeye çalışan bizim ahmaklar Alın size Avrupa birliğinden kazıklar
MEHMET KADIOĞLU
24 OCAK 2012
***
293- ÜÇ GÜNLÜK DÜNYADA
Derin derin düşünür, maziye dalarım Geçmişin izlerinde geleceği ararım Akıp giden gençlik yıllarıma yanarım Muhabbet dolu bir günü unutmam anarım
Neredesiniz canlarım, kardaşlarım Benim cefakar yol arkadaşlarım Acı ve zor günleri beraber paylaştıklarım Milletinden başka sevdası olmayanlarım
Nasılda benzettiler bizi kendilerine İman, ahlak, liyakat kime ne İki yüzlü olmazsan bakmazlar yüzüne Sistem bu böyleleri gelir işlerine
Acaba düşünmezler mi üç günlük dünyada Dün geçti, bugün yaşanıyor, yarın kapıda Günah ve sevabınla yatacaksın musalla taşında Samimi olanları fark edeceksin son yolculuğunda
MEHMET KADIOĞLU
23 OCAK 2012
***
292- YİRMİ OCAK Neden ders almayız yaşananlardan Rus'un, Türk milletine yaptıklarından Bir avuç ermeni'yi, atamadık Karabağ'dan Kerkük'te, Türkmen öksüz anadan, babadan
Türk milleti bedel ödüyor bedel Yirmi ocakta Bakü'de kızıl bir el Katletti gardaşlarımı gözyaşı oldu sel Şehitler yan yana yatar, kendine gel
Ateş bir defa yandı bağımsız devletler Bundan sonrası da ateşten günler Bir olmazsak yine yutacak devler Bu coğrafyadan vazgeçmez emperyalistler
Ne durdurur seni, kuralım Türk birliğini Ekonomide, kültürde göster zenginliğini Kıralım zincirleri yok edelim sefilliği Vebal büyük görelim Türk kardeşliğini
MEHMET KADIOĞLU
21 OCAK 2012
***
291- BABANIZA BAKARIM
Ben bunları sözlerinden tanırım Salyaları aka aka hedefleri kutsallarım Bayrağa saldırır, sabır der bakarım ... Ezana dil uzatır susar kalırım
Kırmızı çizgimdi milli, manevi değerlerim Vatan sevgisi imandan der peygamberim Bir ve bütün olursak dalgalanır bayrağım Susmaz, susturulmaz mübarek ezanım
Bunlara cesaret veriyor zaaflarım Ben ben desem de bizi anlatırım Dirilişin, şahlanışın zamanıdır sanırım Milletin umudu sizde gönül dostlarım
MEHMET KADIOĞLU
20.01.2012
***
290- ANANA SORSANA
Hepimiz Ermeniyiz diye bağırma Sakın bizim adımıza konuşma Karışmam senin soyuna, sopuna Ne olduğunu anana sorsana
Damarındaki kan ne ise onun hatırına Emdiğin süt çektirir seni aslına Tereddüt edersen, koy elini vicdanına O söylesin ne olduğunu sana
Türk'üm, dediğimde dersin ırkçılık yapma Bende derim milletin sabrını taşırma Beyhude hayallere kafa yorma Taşı yerinden oynatıp altında kalma
Bakmam ne olduğuna, bakarım yaptığına Çok dikkat ederim ektiği fesatlık tohumuna Bize benzeyen ama bizden olmayana Lanet olsun bütün hainlerin topuna
MEHMET KADIOĞLU
19 OCAK 2012
***
289-HAYATIN BİR YÜZÜ
Doğuma sevinip, ölüme üzülenler Her konuda sığ düşünenler Büyüdükçe yükseliyorum diye değişenler Her çıkıştan sonra mutlak inişe geçerler
Düştüğünü görüp, fark etmeyenler İyiliği kendinde, kötülüğü etrafta bilenler Karmakarışık dünyada yolunu kaybedenler Hayatın sürprizlerini hazırlıksız beklerler
Ne acı, ağlanacak hallerine gülerler Taziye evinde türkü söylerler Her şeyi bildiğini sanır, filozof kesilirler Uzak dur cahillikte önde giderler
Mezarlığa bakar park, bahçe zan eder Gidenlerden ders almaz ölümden habersizler Hak, hukuk insana saygı bilmezler Ağlasa da, sızlasa da ölüm onları bekler
MEHMET KADIOĞLU
18 OCAK 2012
***
288-SİTEM
.
Koca bir dağ devrildi
Sesi arşı alayı deldi
Rauf emaneti teslim etti
Ebedi aleme göçtü gitti
.
Yok olmaya gidiyordu Türk, Kıbrıs'ta
Uzun mücadele ve savaşlarla
Bir devlet kurdu halen ayakta
Bu gün Türk milleti yasta
.
Siyah gözlük takar, duyguları gizlerler
Orada kendilerini göstermek derdindeler
Sağlığında verir veriştirir kıymet bilmezler
Sevmem merasimleri çoğu iki yüzlüler
.
Obama'nın iti ölse uçağa atlar giderler
Nerede dost ve kardeş ülkeler
Gönlüm Türk dünyası liderlerini bekler
İslam ülkeleri hadi emanetçiler
.
MEHMET KADIOĞLU
17 OCAK 2012
***
287- KAR
İnsan karın yağışına hayranlık duyar Ruh halini mutluluk sarar Çirkinlikleri kapatır bembeyaz yapar Yeryüzüne nimetlerini sunar
Sayısız taneler birbirine benzemez Lapa lapa iner diğerine değmez Üst üste yığılır alttakini ezmez İşte mucize körelmiş kalpler görmez
Her şey güzel,hoş ama soğuk Fakir fukaranın eli,yüzü donuk Soba yanmaz baca tütmez yokluk Titrer şükreder sesi boğuk
Devri alem böyle kurulmuş anam, Anan için ağlardın bir zaman. Geldi geçti ama hafızanda hala anan. Evlatlarınla yeni bir dünya kuran.
Mutluluğu, huzuru bizimle paylaşan, Sıkıntıları, acıları içine atan, Her zaman bizimle olsun duan, Melekler yanıbaşında seni koruyan.
MEHMET KADIOĞLU
06.01.2012
280- NEFSİNİ YENEBİLEN
Gerçekleri söyleme sus
İster ki işine geldiği gibi konuş
Sözünde ufak bir dokunuş
Kağıttan kaleler alt üst olmuş
Dik durmazsan baş kokmuş
Seyredersen seninki de suçmuş
Akil insanlar birbirine sormuş
Konuşa konuşa çare bulmuş
Benlikle uğraşmak çok zormuş
Nefsini yenebilen kurtulmuş
Beyhude işlere koşan yorulmuş
Millet araya mesafe koymuş
Farkına varmazsan çözüm zormuş
Tarihe bakmazlar akıl tutulmuş
Başlarını devamlı derde sokmuş
Batsa da güneş tekrar doğmuş
MEHMET KADIOĞLU
04 OCAK 2012
***
279- SEÇİM MİLLETE EZİYET
Arka çıkardık mazluma Göz dikerdik şehitlik makamına Ne çabuk uyduk zamana Sarıldık mala cana
Baştakiler ayrı telden çalar Yanındakiler alkış tutar Aşağısı buna bakar Şikayet etme ucu sana batar
Oh ne güzel cumhuriyet Seçim millete eziyet Önüne birini getirirler nihayet İstemesen de verirsin vekalet
İktidar der hep bana bana Muhalefet sallanır o yana bu yana Yerel seçim geldi uyansana Kongre hesabını bıraksana
Bu zihniyetle sonuç alınmaz Millete umut olunmaz Aramazsan doğru bulunmaz Yanlışı bırakmazsan yok olmaz
MEHMET KADIOĞLU
03 OCAK 2012
***
280- BEKÇİNİN DÜĞMESİ
Koparamazdın bekçinin düğmesini Sorgusuz alır atardı nezarete seni Anlat anlatabilirsen derdini Yerdin ensene, devletin sillesini
Savcıyı, hakimi, kaymakamı Rüyanda görürdün o makamı Ulaşabilmek için yırtardın yakanı Onlarda sorardı, düğmenin hesabını
O zaman devletin korkusu vardı Haddine mi kaymakamı tokatlayamazdı Anandan doğduğuna pişman yapardı Bugünleri gören rüya sanırdı
Gel zaman, git zaman bugüne varıldı Devleti yönetmenin ortası bulunamadı Kaymakam, polis ayaklar altındaydı Bu defada devlet aciz kaldı
MEHMET KADIOĞLU
02 OCAK 2012
***
279- ERDEMLİ İNSANLAR Geçti yıllar, kaldı anılar Canlanır hafızamda hatıralar Gönül bahçemde, neler neler var Can dostlarım, ayrı ayrılar
Tarih bir gün yaşadıklarımızı yazar Geleceği gören, geleceğe bakar Yeni yılda, yeni sayfalar açar Erdemli insanlar, bunu yapar
Ülkemin üzerinde kara bulutlar İçte, dışta oynanır oyunlar Kendimize çeki düzen verelim dostlar Türk milleti, bize ihtiyaç duyar
Toplumu böler fitneci, fesatlar Bizans'tan bize bulaşan hastalıklar Fikriyatını yaşayan, bunları aşar El ele verelim, yürüyelim gönüldaşlar
MEHMET KADIOĞLU
01 OCAK 2012
***
Mehmet KADIOĞLU
ŞİİRLERİ
(2011)
278- TARİH BİR OCAK
Bizde insanız, değerlerimiz var
Sevincimiz, coşkumuz yaşadıkça artar
Özel günlerimizi kutlarsan yaşar Başkalarına benzemek seni yakar
Haberlere bakınca, içim kanar İslamda olmayana hayranlık duyar İnanç ve kültüründe gedik açar İnsanoğlu bu, yavaş yavaş sapar
Yaptıkların hadise, sünnete mi sığar Ecdadın her hal için Kuran'a bakar Ne oldu sana, hıristiyan alemine uyar Yılbaşını kutlar, akşama kadar yatar
Tarih bir ocak, Mekke'nin fethini yazar O gün Efendin, Kabe'de putları yıkar Zorunlu hicret biter, evine dönüş yapar Kutlama yaparsan maneviyatın coşar
MEHMET KADIOĞLU
31ARALIK 2011
***
277- FARKLI OLSUN
Günler, ayları aylar, yılı tamamladı Su gibi aktı gitti sende neler aldı Otur muhasebeni yap, elde ne kaldı Kendi halime baktım içim daraldı
Milletimin gafleti ile yanıp kavruldum Batıyı taklit ede ede savruldun Kültüründe olmayanı önünde buldun Yeni yıl kutlamalarıyla avutuldun
Noel baba, çam, hindi saçmaladın Kendinde olmayanı çılgınlar gibi kutladın Söyle bana hicri yılbaşında ne yaptın Ehli sünneti yalnız bıraktın
Kökünden yavaş yavaş koparıldın Halini, ahvalini bunun üzerine kurdun Bil ki özüne döndüğün an kurtuldun İki bin on ikiyi farklı yaşa, farklı olsun
MEHMET KADIOĞLU
29 ARALIK 2011
.
***
276- MEHMET AKİF ERSOY
Milletimin mahremine eller uzanır Yorgun devletim masaya yatırılır Karış karış toprağım paylaşılır Anadolu esarete girmez şahlanır
Camide, mecliste Mehmet Akif'e rastlanır Her yerde cihat farzdır, sözü yankılanır Milli mücadelenin ruhuna anlam katılır Şairin tek dişli canavarı sökülüp atılır
Akif bu şartlarda yaşar ve yazar Milli şairliği unvanına unvan katar Parayı istikbali düşünmez yok sayar Mahşere kadar, milletin gönlünde taht kurar
Tacettin dergahında soğuktur geceler Milli marşı, manevi duygularla söze döker Üşüdüğünde emanet palto alır giyer Tabutunu Kabe örtüsü ile bayrak örter
MEHMET KADIOĞLU
27 ARALIK 2011
***
275- TÜRK İSLAM SENTEZİ
Ben, Ziya Gökalp'i çok iyi anladım
Türkü Türk'e dahi anlatamadım
Millet özünden kopmuş şaştım
Çıktığım yolda yalnız kaldım
Bir eksiklik var bulamadım
Seyit Ahmet Arvasi'ye danıştım
Türkü İslamla sentez yaptım
Bu fikrin içinde şekil aldım
Türk et, kemik, beden
İslam o bedene, ruh veren
Bir araya geldi Alp'le, Eren
İslamın sancaktarıydı deden
Muhakkak aslına rücu edersin
Kendine çeki düzen vereceksin
Yaşamınla Millete örnek olacaksın
Fikrini sokakta değil, başta bulacaksın
MEHMET KADIOĞLU
26 ARALIK 2011
***
274- ALLAH DOSTLARI Yaklaşmak istersen Hüdâya Çok meyil etme bu dünyaya Ye, iç, yaşa virgül koy araya Bir gün varacaksın, son noktaya
Zahmet etme, gerek yok aramana Nasibin varsa gelir ayağına Israrla çağırır, çeker seni yanına Çok çalışır çabalar, balını verir sana
Aşık ile maşukun ortak yanı çıkar ortaya Yandığınla yanmaya başlarsın yakmaya Bir anlık muhabbetle, yaklaşırsın mevlaya Kavuştun, Efendimiz Muhammed Mustafa'ya
Hayali sarar, umudun artar, girer rüyama Uyanmak istemem, vardım Yaradanıma Firdevs cennetinin, kokusu gelir burnuma Mesafe koyamam, Allah dostlarıyla arama
MEHMET KADIOĞLU
25 ARALIK 2011
***
273- SEBEPMİ İSTERSİN
Gece yarısı yaptınız duyulmaz sandınız Edepsiz Fransızın fırsatından faydalandınız İlaçtaki katkı payının arasına kattınız Dördünüz beraber ne güzel anlaştınız
Hayır demek için sebepmi istersin Dağdakinin uzantısı sebeplenmesin Gerekiyorsa peynir ekmek yersin Devletin parası ile küfür eden semirmesin
Kendinize gelin beyler kendinize İyi hayat sürmek istiyorsanız bakın işinize Mazerete bak altın götüremiyormuş düğüne Gitmeli ki sıra gelsin kendi düğününe
Bunun adına derler bir koyup beş alma Orası yedi veren üzümü ekşi ha tadına bakma Düşürürler benzetirler kendilerine gelme oyuna Şuraya bağışladım diyen kaç kişi var saysana
MEHMET KADIOĞLU
24 ARALIK 2011
***
272- ŞER ÜÇGENİ
Taşımıyor dünya, bu kahpe düzeni
Yoksuldan alıp, zengine vermeyi
Kurmuşlar kendilerine göre sistemi
Gaye yaşatmak vahşi kapitalizmi
Arapların baharı, İran'ın nükleer silahı
Palavra, evrensel insan hakları
Sömürmek, paylarını almaktır amaçları
İnsan ölmüş, kan akmış ırgalamaz onları
Amerika, Fransa say saya bildiklerini
Hepsi beraber, el ele şer üçgeni
Afrika'da, inim inim inlettiler zencileri
Kaynaklarını aldılar, ellerine verdiler İncili
Uyan insanlık alemi, kır bu zilleti
Yakışmıyor sana sefilliğin alametleri
Çöküyor birer birer, kapitalizmin mabetleri
Beşeriyet adilce yaşayıp, paylaşacak nimetleri
MEHMET KADIOĞLU
22 ARALIK 2011
***
271- GÜLLER ARASINDA
Pamuk gibi yumuşak görüneceksin
Bir milyonu öldürdük diyeceksin
Vazifeni yaptın huzura ereceksin
Ödülünü aldın eteklerini öpeceksin
Üstad uzun Yaşar hayatına bakacaksın
Her gün kadehin dibine vuracaksın
Milletinle husumet yaşayacaksın
Ömrünün son deminde muradını alacaksın
Ey halkım bunlar ödül alınca kızacaksın
Devletin zirvesinde ağırlayacaksın
Güller arasında gül ile karşılayacaksın
Üstün başarılarını kutlayacaksın
Bunları gördükten sonra korkacaksın
Herkesin soyuna sopuna bakacaksın
Renkten renge girenlerden kaçacaksın
Ömür fırsat verirse neler neler yaşayacaksın
MEHMET KADIOĞLU
21 ARALIK 2011
***
270- SON KALE DÜŞMEMELİ Bir günde hepiniz ermeni oldunuz On binler haykıra haykıra bağırdınız Oldu biti şüphem vardı, haklı çıkardınız Pusuda bekleyenlere, fırsat yarattınız
Gelen vurdu, giden vurdu seyrettiniz Toplumun duyarlı noktalarını kör ettiniz Fransız zırvalayınca kendinize geldiniz Gündemden düşer unutur gidersiniz
Devletin hedefi olmalı, geleceği görmeli Günü birlik tavırla idareyi terk etmeli Yıllarca yapılan zırva iddiaya son vermeli Anlayana, anladığı dilden haddi bildirilmeli
İçteki, dıştaki şer odağı tespit edilmeli Milli devlet, güçlü iktidarla yönetilmeli Allah aşkına düşünüp el ele verilmeli Türk'ün İslamın son kalesi düşmemeli
MEHMET KADIOĞLU
20 ARALIK 2011
.
269- SÖZDE SOY KIRIM
Fransız Anadoluyu, işgal etti ne yapacak Türk'ü, Ermeniyi birbirine kırdıracak Geçmişte verdiği sözün ardında duracak Mecbur kaldı sözde soykırımı tanıyacak
Cezayir'de bir asker için katliam yapar Afrika'nın zengin kaynaklarını soyar Sömürgecilik, alçaklık ruhunda var Bugünde insanlık adına caka satar
Yaşar Kemal, onur madalyası alır Entel aydınlar, darısı bana diye bağırır Türk'e yabancı olanlar birbirine sarılır Kritik günde Fransız'ın reklamı yapılır
Alışmışlar beraber, girerler yatağa Türk'e düşmanla kol kola çıkarlar sokağa Çare sende Anadolu kalk ayağa Alma Fransız malını, düşsün batağa
MEHMET KADIOĞLU
19 ARALIK
***
268- DOKUZ KÖYDEN KOVULDU
Bize doğru konuşma, yaşama öğretildi Yalandan sakının diye tembih edildi Küpe olsun düşüncesi ile kulağımız çekildi Ne oldu da topluma bu günlere gelindi
Yalancı, hokkabaz masa başına geçti Düzenin devamı için düzenbaz onu seçti Düzgün adamlar tahammül edemedi gitti Ahlak, derya olsa da yavaş yavaş bitti
Kültür değerlerimiz ters yüz edildi Yalakalık olsun diye ne güzel dendi Ufak hesaplar uğruna kaleler verildi Adam gibi adamların kellesi istendi
Doğru söyleyen, dokuz köyden kovuldu Erdemsizler kelaynak kuşu gibi korundu Şikayet etmeyin ha sizler bunu savundu Ben yazarım, söylerim vebalim az oldu
MEHMET KADIOĞLU
18 ARALIK 2011
.
267- MEVLANA'YA
Horasan Belh'ten çıktılar yola İslam coğrafyasını dolaşa dolaşa Bağdat, Mekke, Şam ilime doya doya Alaeddin Keykubad'ın ricası ile Konya'ya
Çağırdı ne olursan ol gel yanıma Semazenler abdestli çıkar Semâ'a Bu gün Şeb-i Arus'tur arzulayana Aynı türbede Horasan erlerinin baş ucunda
Hamlıktan pişmeye, pişmekten yanmaya Cümleler kifayet etmez anlatmaya Şems-i Tebrizi ile vardı ilahi aşka Aşık ile maşuk yandılar yan yana
Anlamayanlar başladı, yanlış yorumlamaya Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne haya Yıllar sonra anlayanlar başladı anlatmaya Bütün dünyayı sardı ateşi, çekti Konya'ya
MEHMET KADIOĞLU
17 ARALIK 2011
***
266- GÖNÜLDAŞIM Genç omuzlarımda ağır yük var ağrır Sağ tarafım şehitlerin tabutunu taşır Sol yanımda mahpushane izine rastlanır Firar günleri ruhumda derin iz bırakır
On sekizinde yiğitler dar ağacında asılır Vatanı sevmek örgütlü suç sayılır Dönmeler o dönemde sayıca çoğalır Bülent bile pembe kimlik alır
Marmaris nü resimli ressamla anılır Yaptıklarının cezası mahşere kalır Semra'nın papatyaları renk renk sıralanır Bu günler için zemin hazırlanır
Gönüldaşım oyun senin üzerine oynanır Bir koltuk uğruna ne acizlikler yaşanır Başkaları sefa sürer iktidara yaslanır Fitne fesat erbabı baş tacı yapılır
MEHMET KADIOĞLU
16 ARALIK 2011
265- SEN HELALİMSİN
Zaman zaman sana uzanan eller olur
Milletimin mahremi olduğun unutulur
Mukaddesatıma saldırılır, tuzaklar kurulur
Her şeye rağmen al bayrak dalgalanır durur
Şan, şeref dolu geçmişini tarih yazar
Orta doğu, balkanlar huzuru arar
Sana ihanetin bedeli kan, göz yaşı akar
Senin dalgalandığın yerde huzur var
Türk İslam fikrini temsil edersin
Kandan rengini alır, ay yıldızla birleşirsin
Nazlı geline örtü, şehidime kefensin
Başkasına tahammül edemem, sen helalimsin
Zirvede dalgalanırsan, zalim pusar, hain susar
Zarafetinden, asaletinden düşman çatlar
Dostluğun, şefkatin dünyayı kucaklar
Sana kem gözle, ancak hainler bakar
MEHMET KADIOĞLU
15 ARALIK 2011
***
264- SULTANIM OLDUN
Benim efendim Muhammed Mustafa Salat ve selam olsun ona Huzurunda bulunma şerefini ver bana Her anımda muhtacım sana
Kainatın, yaradılış sebebi sendin Yedi kat göğü geçip miraca erdin Peygamberlere namaz kıldırdın Cebrail durdu, Sidret-ül- Mümtehayı geçtin
Alemlerin Rabbının karşısında bulundun Efendim, sen benim sultanım oldun Gel dersen, Medine-i Münevver'de olurum O tat başkadır, tadını unutamıyorum
Haremi Şerifin havasını solur, zemzemi içerim Kabe ye bakar, kendimden geçerim Hacer-ül esved'e yüzümü sürerim Allah'ım nasip edersen bu sene gelirim
MEHMET KADIOĞLU
14 ARALIK 2011
***
263- SEVDA GÜLÜ
Sevda çekmeyen, halden ne anlar
Bu derin duygu yüreği yakar
Mecnun olur Leyla'yı arar
Kavuşmak hayali ile çölü aşar
Sel olur nehre, nehirler denize akar
Gençlik bu başı dumanlı dağlar
Kardelen olur, karlı yamaçlarda açar
Elden ne gelir, fıtratında sevgi var
Sevda gülünü koparmaz, seyre dalar
Bir gülüşüne sonsuz, muhabbet duyar
Karşılık bulmak için canına, can katar
Bir görmek uğruna neler neler yapar
Umuttur, beklersen sonunda vuslat var
Yaratan yaradılana acır aşka boğar
Sabır, sevgi el ele birleşir koşar
Sonsuz aşklar iki cihanda yaşar
MEHMET KADIOĞLU
13 ARALIK 2011
262- YAZIKLAR OLSUN
Seni seviyorum demesini bilmeyene Aşk pınarından, kana kana içmeyene Ana, baba sevgisini hak etmeyene Eşe, çocuğa şefkat beslemeyene Yazıklar olsun yazıklar ona
Milleti için yüreği çarpmayana Garip, gurabayı dost tutmayana Er meydanında er gibi dolaşmayana Sırça köşkünden başını çıkartmayana Yazıklar olsun yazıklar ona
Ben diye diye kibrine esir olana Dünya hesabı uğruna, dost satana Nefsine yenilip, şeytana uyana Mertçe bunlara tepki koymayana Yazıklar olsun yazıklar ona
Gafil olup, durumun farkına varmayana Her fırsatta bunlara alkış tutaan Zamana göre mevziye yatana Bayrak, din, dava diye bunları yapana Yazıklar olsun yazıklar ona
MEHMET KADIOĞLU
12 ARALIK 2011
***
261- ESKİ GÜNLERİMİZ
Nerede o bizim çocukluğumuz
Doğayla baş başa olduğumuz
Kedimiz, köpeğimiz, koyunumuz, kuzumuz
Çevremizle gelişti, insanlık duygumuz
Çıtır çıtır yanardı, zeytin odunu sobamız da
Her şey günlük alınır, konurdu soframıza
Yumurtanın sarısı başkaydı, tat vardı yoğurtta
Spor olurdu, yürüyerek gider gelirdik okula
Mahalle baskısı denen duyarlılık vardı
Ar, edep, ahlak öncelikle aranırdı
Sadelik, mütevazilik olmayana şaşılırdı
Yanlışa sapan dışlanır, ayıplanırdı
Paraya değil, sanatkara saygı duyulurdu
Okumaya hevesi olmayan, ustaya konulurdu
Üniversite kapısında yığılma yoktu
Hayat basit ama huzur, mutluluk doluydu
MEHMET KADIOĞLU
11 ARALIK 2011
***
260- ATEŞTEN ÇEMBER
Zaman bu su gibi akar gider
Sel misali, önüne çıkanı sürükler
Gördük, geçirdik neler neler
Gençliği sarmış, ateşten çember
Her nesil ayrı imtihandan geçer
Bugün açılmış, adım başı izbe yerler
Gençlik burada ne yer, ne içer
İtiş, kalkış nargile dumanı zehirler
Aslında bunlar biraz masum şeyler
Ah arka sokaklarda yaşanır acı gerçekler
İçim yanar, genç nesil kayboluyor beyler
Yerlerde sürünüyor, ahlaki değerler
Geleceğimizin yolu gençlerden geçer
Maneviyat, iyi eğitim, aile bu işi çözer
Şefkatle sarılalım, bize emanetler
Milli bütünlüğümüzün garantisi gençler
MEHMET KADIOĞLU
10 ARALIK 2011
256- 7 ARALIK KİLİS'İN KURTULUŞU
Bu topraklar kolay yurt olmadı Ecdadın kanıyla, teriyle ıslandı Genç yiğitler kırıldı, kalmadı Ak sakallı dedeler kılıç kuşandı
Nineler, gelinler karalar bağladı Öksüz, yetim bebeler kucaklandı Milletin yarınları için hazırlandı Yedi cihana karşı nam salındı
Sanma ki bunlar, tesadüf yaşandı Bütün itler birleşip saldırdı Bir türlü bozkurdu boğamadı Fransız'ın, Kilis'de ne işi vardı
Antep kuşatma altındaydı Millet uyanıp, bayrağa sarıldı Top yekun milli mücadele başladı Kahrolası mahrem el sökülüp atıldı
Kalk emri ile kalkarsın, mahşerde kıyama Başlarsın şefaatçi olacak, Resul'ü aramaya Güneş tepene yaklaşır, koşarsın oraya, buraya Bir yudum su diye yaklaşırsın, Kevser'in başına
Kurtuluşa kavuşursan, içersin kana kana Mizan terazisi, amelinle değil rahmetle tarta Sıratta zorlansakta, geçeriz Allah'ın yardımıyla Cennetin güzelliğini tadan, bir daha çıkmaya
MEHMET KADIOĞLU
6 ARALIK 2011
254- SEFİLLER
Gün geçer, devran döner
Seni sende olmayanla zem eder
Dost görünümünde, ortalıkta gezer
İki yüzlü gafil sefiller
Koca dünya hepimize yeter
Alçak gönüllü kulunu, Allah sever
Erdemi aramak, mezara kadar sürer
Haksızlığa susmak, ölümden beter
Paylaşılmayan nedir, sorun nefsinize
Çeki düzen verin kendinize
Gülmeyin acınacak halinize
Sevmeyi, sevilmeyi öğretin çevrenize
Baş tacı oldu yalan, dolan, düzenbaz
Buna bulaşan bir daha iflah olmaz
Seceresine baksan, bir saniye durmaz
Hakka dayanan, iki cihanda korkmaz
MEHMET KADIOGLU
5 ARALIK 2011
***
253- BU DİYARDA MİSAFİRİM Ben kimleri unuttum Ama seni, asla unutamam Su gibi akıp gitti yıllarım Acı, tatlı mazide kaldı hatıralarım
Baharı gördüm, yazı yaşadım Bugün sonbahardayım Kışın zorundan, soğuktan korkarım Gençlik gitti, ihtiyarlığın başındayım
Vefasızlığa dayanamam, hüzünlenirim Göçmen kuşlar gibi çeker giderim Bu diyarda, garip misafirim Sevenlerin gönlündedir yerim
Güneş misali doğdum, batarım Ay gibi yıldızlarla ,kucaklaşırım Mana aleminde yerimi hazırlarım Bu dünyadaki basit oyunlara şaşarım
MEHMET KADIOĞLU
4 ARALIK 2011
***
252- BİZ BERABERİZ
Dünya huzur bulsa
Kurtla kuzu bir arada yaşasa
Bütün dertler, geride kalsa
İnsanlık ulvi değerlerde buluşsa
Yaşadığın duygularını, sorsam sana Samimiyetle anlatır mısın bana İşte o zaman koşarım yardımına Beşeri duyguların hatırına
Biz biriz beraberiz etle, kemiğiz Zorda kalınca kenetleniriz İyi günün kıymetini bilmeyiz Birazda nankör müyüz neyiz
Sevmek sözcüğünü kullanacaksın Doğuştan gelen fıtrattır, paylaşacaksın Açla, toku küsle, kırgını buluşturacaksın Yaşanabilir bir düzen kuracaksın
MEHMET KADIOĞLU
3 ARALIK 20011
***
251- TÜRKİYE'YİZ
Nerede kaldı, o eski günlerimiz
Kardeşten ziyade bildiklerimiz
Ölüm, kalım arasında gidip geldiğimiz
Ezan, Bayrak için verilen mücadelemiz
Taviz vere vere bu günlere gelindi
Her nesneye, kaç para denildi
Adamlık makama, mevkiye kilitlendi
Mefkuremiz ümitlerimiz çiğnendi
Dönmeliyiz aslımıza yok çaremiz
Var olsun, sohbetimiz meclisimiz
Erenlerden ders aldık vereceğiz
Birliği, beraberliği yeşerteceğiz
Zaman değişse de biz değişmeyiz
Eskimeyen fikirlerin esiriyiz
Yunus Emreyi, kana kana içeriz
Çünkü biz koca bir aile Türkiye'yiz
MEHMET KADIOĞLU
2 ARALIK 2011
***
250- SEVDA TÜRKÜSÜ
Uzun yıllar geçti aradan
Unut desende, asla unutamam
Gençlik yıllarımdan kalan
Kalıcı izler bırakan, ortak hatıram.
Ne zaman sevda türküsü dinlesem
Türlü türlü, anlamlar versem
Samimi duygularımı ah bir bilsen
Sende, güzel hislerini söylesen.
Hayat esen yel gibi gelir, gider
Düne takılıp kalan zarar eder
Aşkın saflığı, ölene kadar sürer
İstersen mahşerde de devam eder
Kalpte his yoksa, kelam ikrar etmez
Duygu azsa, insanlığa fayda vermez
Kendisinden başkasını hiç sevmez
Kibir ve bencilliğine esirdir yenemez.
MEHMET KADIOĞLU
1 ARALIK 2011
***
249- HASAN HÜSEYİN'E
Akan göz yaşları sel oldu
Zalim döktüğü kanda boğludu
Ümmeti Muhammet matem tuttu
Münafık sandı ki zafer buldu.
İsmi söylendiğinde nefret duyulan Ömer Bin Sa'd iki cihanda perişan Hasan,Hüseyin'e muhabbetle bağlan Ehli beyt aşkı ile ol aşkı bulan
Kerbela Kerbela kanayan yara Yüz yıllar geçse de yüzleri kara Ne yüzle mahşerde şefaatçi araya Şüphesiz sırat ta düşerler dara
Makam hırsına kapılma dünyada Nefsine yenilip ısrarcı olma hatada Geçici zevktir bunlar aslında İbretlik vakalar kalsın aklında
MEHMET KADIOĞLU
30 KASIM 2011
***
248- KERBELA
Hüseyin ismini duyunca, gözlerim nemlenir Yapılanları hatırlayınca içim yanar erir Su diye ağlayan, çocukların feryadı gelir Kalbimde ki acı ancak ölünce küllenir
Fırat kıyısında, suya hasret ehlibeyt Peygamberimizin soyunu kuruttu yezit En son Hüseyin efendimiz, oldu şehit Zeynep anamız, dayanılmaz acılara şahit
Yer yerinde durdukça iflah olmaz Küfe Bu topraklarda ot bitmez döner çöle Resul'un kanı akar Kerbela döner göle İzahı var mı gerek kalır mı söze
Akıl, mantık duruyor zaman zaman Fatma anamızın oğluna, kıyıyor Müslüman Evlad-ı Resul'u ben nasıl hatırlamam Yapılan zulmü kıyamete kadar unutmam
MEHMET KADIOĞLU
29 KASIM 2011
***
247- İSTER HU DE İSTER HAY
İşte geldik gidiyoruz başka bir aleme Arayıp bulmalı yaşamalı gerisi bahane Oyalanıp durursun deli gönül divane Kaybedersen kendini dünya tımarhane
Dolaşıp durma boşuna çıkar aynı kapıya Dön gel kim olursan ol Mevla-naya İster Hu de ister Hay varırsın Allah'a Döner döner durur kavuşursun Mevlaya
Ikra emrine uy oku bulursun doğru yolu Dostlarını dost tutarsan aşarsın zoru Yan sanda ateşlerde söndürürsün koru Uzaklaşma yaklaş bırak kötü huyu
İmanla aşarız bu dünyanın zorunu Kolaylaştırmış bize cennetin yolunu İçmektir gayemiz firdevs in suyunu Hayali bile yaşatıyor bize mutluluğu
MEHMET KADIOĞLU
28 KASIM 2011
.
246- MUHARREM AYINDA
Gonca idim, gazel oldum, hazala yaklaştım
Bildiklerimi, bilmediklerimi anlamaya çalıştım
Hicri yılbaşının gelişini heyecanla karşıladım
Muharrem ayında, yaşananlara şaştım kaldım
Sevgiyi, kardeşliği muhabbetle yumak yaptım
İhtiyacı olanla, olmayanla paylaştım
Geçmişimizden, tarihimizden ders çıkardım
Muharrem ayını matemle karşıladım
Siyasi ihtirasın yaptırdığı hatalara bakmalı
Günle, ayla değil ömür boyu hatırlanmalı
İçimizdeki acı, sızı yara devamlı kanamalı
Muharrem ayından nasibimize düşeni almalı
Her görülene gördüğümüz gibi bakmayalım
Zalimlerin şerrinden Allah'a sığınalım
İmtihana geldik, imtihanı kazanalım
Muharrem ayın da, ilahi aşkla kucaklaşalım
MEHMET KADIOĞLU
27 KASIM 2011
.
245- GARİP MEHMET NÖBETE
Yaz yaz konu bitmez, bu ülkede
Her şey çözüldü sıra bedellide
Verdin mi parayı, gitmezsin askere
Eksik mi var? Garip Mehmet nöbete
Vicdanı ret çi şimdilik beklemede
Biliyor ki yarın sıra kendisinde
Manevi değerlerimiz sürünür yerde
Gazilik, şehitlik, fakirin zimmetinde
İş bilenin kılıç kuşananın, demişler
Dersim olayını ortaya atıverdiler
Bir anda gündemi değiştirdiler
Bunun sonu nereye gider, düşünmediler
Red, dep, hep, bedel ister
Bunlar milletin bekasını çözer
Ülkemin birliği için hassas dengeler
Biraz Allah'tan korkun ellemeyin beyler
MEHMET KADIOĞLU
25.11.2011
.
244- SEVGİLİ ÖĞRETMENLERE
Genç, toy hatta çocuktuk
Hamdık, uzun çabalarla yoğrulduk
Kendi halimize kalsak ne olurduk
Doğruyu biraz zor bulurduk
Öğretmenim derken coşkuluyduk
Saf yüreğimizle teslim olduk
Bilmediklerimizi sorduk durduk
Şefkatliydi, sabırlıydı çok yorduk
Tek günlerin modasına uyduk
Diğer günlerde hatırını mı sorduk
Hani kelime öğretenin kölesi olurduk
Maalesef öğretmenlerimizi unuttuk
Günün hatırına hatırlar olduk
Unutulsa da öğretmeni öğretir bulduk
Sevgisine muhabbetine boğulduk
Saygıyla ellerini öpüp başımıza koyduk
MEHMET KADIOĞLU
24 KASIM 2011
***
243- CAMİLER
Minarelerin bitiş noktasına konur alemler Ters çevrilmiş hilaldir, büyük kubbeler Çevresini külliye kuşatan büyük eserler İslam medeniyetinin, şaheseridir camiler
Beş vakit huşu ile doldurur müminler Kulluk vazifesini, cemaatle eda edenler Namazdan sonra işlerinin başına dönerler İslami yaşamın merkezidir camiler
Üsküdar'dan bakınca yanar kandiller Sultanahmet, yenicamide çiniler Seyre doyum olmaz, alırsın büyük zevkler Taş, insan, inancın birleştiği yer camiler
Fatih, Şehzadebaşı, Beyazıt el eleler Çeşmeler, türbeler semboldür güvercinler Minarede ezan okur bülbül sesli müezzinler İstanbul'a mührüdür İslamın camiler
MEHMET KADIOĞLU
23 KASIM 2011
242- EY İSTANBUL
Çok kalabalık ama ruhsuz, cansız Ne oldu sana İstanbul, böyle bahtsız Kendi kültürüne yabancı ve yalnız Tabelalara bak sanki İngiliz, Fransız
Köşe başları, arka sokakları sahipsiz Genç beyinler geçmişinden habersiz Adım başı yatar ecdadın, kefensiz Eyüb'ün manevi havasını hissetmeliyiz
Maneviyat büyükleri ile hasbıhal olmalı Meclisine gitmedinse ruhen kucaklaşmalı Yaşayan büyüklere, muhabbet duymalı Varıp diz çöküp, sohbetin doruğuna çıkmalı
Ey İstanbul kendine gel, dön kendine Kaç defa vardın medeniyetin zirvesine Türk-İslam davasında fikir birliğine Sahip çık, öz kültürüne benliğine
MEHMET KADIOĞLU
22 KASIM 2011
***
241- TARUMAR EDEN
Nedir bu benim başıma gelen Dünyamı tarumar eden Yaşam keyfimi alıp götüren İki heceden oluşan migren
Nedir senin başına gelen Belini iki büklüm eden Gençliğini alıp götüren Heyecanını silip süpüren
Düşün bir an dünyada garipsin Çaresiz dertler çekersin Kimseden yardım görmezsin Biraz sevgi şefkat beklersin
İnsanoğlu, duyarsız kalamazsın Şüphesiz çevrenle imtihandasın Bizim yaşadığımız ikazdır sınanırsın İnsana hizmet haline şükür yaparsın
MEHMET KADIOĞLU
21 KASIM 2011
***
240- EDİRNE'DEN KARS'A
Haydi gelin, ortak akılla biraz düşünelim Saf ve asil gençlik günlerimize dönelim Karşılıksız sevmek, neymiş gösterelim Vatan için canını verenleri yad edelim
Birey olarak başlayalım, birbirimizi sayalım Gönüldaşları bir araya getirip kucaklaşalım Ayrı gayrı neymiş aklı olanlara soralım Birlikte rahmet, ayrılıkta gazap var anlayalım
Milletin mukaddesatına sahip çıkalım Din, bayrak, bizim ezanı duyunca koşalım Genç, yaşlı Allah diyeni kucaklayalım Yaradanın aşkıyla, ümmetti bir arada tutalım
Bölünmeyen topraktır, inmeyen bayraktır İşte bunun adı Edirne'den, Kars'a vatandır Derin bir nefes alalım gerisi teferruattır Bu milletimin yaşadığı son acı olacaktır
MEHMET KADIOĞLU
20 KASIM 201
***
239- CİĞERİMİ YAKAR
Koşmaktan yorulan yorgun bedenler Beni yordu, sanmayın geçen günler Azmimi kamçılar gördüğüm çirkinlikler Geçti gençlik, bana kâr kazanılan değerler
. Yaşayıp öğrenilenler ders alıp verenler Yılların birikimini, gençlere öğretenler Aşkla kutlu davaya hizmet edenler Karşılık beklemez, yaşamları ile örnekler
Ararım neredeler? Umudum olan gençler Bir kısmı girdaba girmiş dönerler Diğeri mi? Aslını inkar eden nankörler Ciğerimi yakar, pare pare ederler
Birlik zamanı el ele verelim erenler Kurtuluşumuz çelik yürekli alpler Milletin bekası için yapılacak hizmetler Elbet bizlere de düşer, birçok görevler
MEHMET KADIOĞLU
19.11.2011
1
***
238- REZİLLİK ONA PAYEDİR
ARSIZ, yapacağını yapar dalgasını geçer İlmek ilmek örülmüş değerleri çözer Örf, adet anlamaz her şeye müdahale eder Rezillik ona payedir, utanmaz keyif sürer
GAMSIZ, aldırmaz birazda vurdum duymaz Dünya yansa bana ne der umursamaz Açlıktan, yokluktan, felaketten anlamaz Kendisine dokunma başkasının haline bakmaz
VİCDANSIZ, birde retçileri çıktı baksana Fırsat bulursan, şehitlere bunu sorsana Alacağın cevabı görünür bir yere koysana Milletten tokadı yemeden kaçsana
VEFASIZ, hep ban der kendine yontar Yapılan fedakarlığı unutur, bencilik yapar Duygusuzdur, ruhsuzdur hep şaşar Eninde, sonunda yalnızlığı yaşar
MEHMET KADIOĞLU
18 KASIM 2011
***
237- HUYUN SÖZÜN
Hatırlamak bir fazilet olsa gerek
Hatırlanmak, kıyamete kadar sürecek
Yaptığın iyilik nokta kadar olsa bilinecek
Hataların varsa, her zaman söylenecek
Huyun, sözün güzel olsun imrenilecek
Kötü davranışlar senden uzağa gidecek
Gittiğin meclisler, muhabbet görecek
İki yüzlülerin yüzü renk değiştirecek
Amaç mı, beklentimi bekleyenler görecek
Karşılıksız insanlara hizmet edilecek
Fesat ruhlar, fesatlarının altında ezilecek
Belkide senin mücadele gücün söylenecek
Bir gün geldik, bir gün mutlak gidilecek
Yaptığın eserler bir bir arkanda dizilecek
Ardından sevenler el açıp dualar edecek
Er kişiler buna göre, kendine yön verecek
MEHMET KADIOĞLU
17 KASIM 2011
***
236- METİN ÖZBALCI'NIN ANISINA
Fakirdi, onurluydu, delikanlıydı tanıdığımda İdealleri vardı, sorumluluk aldı on sekiz yaşında Zorluklarla okudu, adam gibi adam oldu sonunda Eşi, çocuğu, işi oldu yuva kurdu Ankara'da
Çok güzel şiir yazardı, duygulandığı zamanlarda Dosttu, sevecendi insanlık vardı ruhunda Geçmişi unutmaz, yaşatırdı yaşamında Doğru konuşur, doğru söylerdi her ortamda
Botaş'a müfettiş oldu genç yaşında Devletin tek kuruşunu aradı dosyalarda Sıktılar, cendereye koydular bunaltılar sonunda Yaşamına mal oldu can verdi masası başında
Yaktın be Metin, kendini de, dostunu da Bıraktın gittin ülkemin ihtiyaç duyduğu zamanda Eşin, kızın, sevenlerin yalnız kaldı burada Rahmet dilerim, cennet olsun mekanın orada
16.11.2011 MEHMET KADIOĞLU
***
235- İLAHİ AŞK
Gönül bu, her gördüğüne bakarmı Geçici zevklere duygulara kanarmı Sonsuz aşklara doğru koşarmı Allah dostlarından, başkasını ararmı
Bülbül sevmediği dala konarmı Dikene rağmen güle yaklaşırmı Gönül bahçesinden ayrı kalırmı İlahi aşk olmasa minik can yaşarmı
Arı, sevmediği çiçekten bal yaparmı Aşk olmasa, fedakarca çalışırmı Sabır olmasa zerrecikler le uğraşırmı Yaradanın verdiği görevi aksatırmı
Aşkı, sevgiyi bulmak kolaymı Arayıp bulmak bir ömre sığarmı Bulunca yaratandan uzaklaşmak varmı Ararsan ilahi aşk karşılıksız kalırmı
15.11.2011
MEHMET KADIOĞLU
***
234- SEVGİ BÜTÜNDÜR
Yaşanan sevdalar, kordur küllenmez Yıllar geçsede bir türlü bitmez Devir değişsede, duygu değişmez Kalp pınarında sevgi eksilmez
Sevgi bütündür, kesin bölünmez Günlük aşklarla hiç eskiltilmez Ona, buna kanıpta pay edilmez Yaşlansanda, yürekten sökülmez
Başkalarına gönül gözüyle bakılmaz İnsan olan insana ihanet yapmaz Delikanlının kitabında bunlar yazmaz Allah'tan korkan, harama sapmaz
Sadakat duygusunun, tadına doyulmaz Er olan kişi, eşini yalnız bırakmaz Her iki cihanda muallakta kalmaz Sevenler mahşerde de ayrılmaz
14.11.2011 MEHMET KADIOĞLU
***
233- İYİLER KÖTÜLER
Kara mı kara, karanlık geceler İçinde binlerce acı sır gizler Bir yanda ekmek derdine düşenler Başka diyarda, tokluktan tepinenler
Güneşin doğuşu ümitleri besler Uzun mu uzun, geçmez günler Milleti uğruna nice çile çekenler Köşe başlarını tutup millete sövenler
Günler ayları, aylar yılları kovalar Her dönemde, şekil alan yalakalar Ufak menfaat için kıvır kıvır kıvıranlar Yakın dostlarını çok kolay satanlar
İnat uğruna ömrünü boşa harcayanlar Tarih sayfasına, kötü iz bırakanlar Mahşer günü ne yüzle kalkacaklar Mukaddes davaya, nankörlük yapanlar
13.11.2011 MEHMET KADIOĞLU
232- VUSLAT
Sağlığın kıymetini bilirsen, hazinedir
Nefes alıp vermek, büyük nimettir
Hayat çözülmesi zor bilmecedir
Yaşandıkça görülecek süreçtir
Sanılır ki gençlik, kalınacak zirvedir
Çıktığın gibi adım adım inilecektir
Yaşıyorsan bu da senin vazifendir
Yaşın değil, yaşadığın hesap edilecektir
İstemesen de ihtiyarlık sana gelecektir
Dik durmak istesen de belin bükülecektir
Taşıdığın beden sana yük gelecektir
Kurtuluşu olmayan sona gidilecektir
Gençlikti, ihtiyarlıktı sonuç vuslattır
Hakka yürümek, belki bayramın olacaktır
Öyle yaşa ki melekler kucaklacaktır
Her canlı sonunda ölümü tadacaktır
11.11.2011
MEHMET KADIOĞLU
***
231- NASİP ET ALLAHIM
Başlar herşey kolay olan niyetle
Hz İbrahim'in imtihanı verdiği sözle
Efendimiz İsmal gösterdiği teslimiyetle
Mevlam kurtarmış bizi, koçu göndermekle
Bayramlar coşkuyla yaşanır ibadet niyetiyle
Yetim, öksüz sevindirilir baş tacı edilmekle
Paylaşırsın sen de olanı, olmayana vermekle
Dostluk, kardeşlik çoğalır sevip, sevilmekle
Bayram gibi günler beklenir ümitle
Allah misafirleri gelir, kısmetiyle
Evler dolar, boşalır rahmet, bereketle
Çekip gitme sakın bayram diye tatile
Görevini yapmanın huzurunu yaşa birlikte
Boşuna uğraşma marifet insanı sevmekte
Kul imtahan edilir, yaptığı görülmekte
Nasip et Allah'ım Ramazan'ı, Kurban geçmekti
08.11.2011
MEHMET KADIOĞLU
***
230- YAKINLAŞTIRSIN BAYRAMLAR
Verelim elele anlam katalım günlere Umutla yaşayalım, mutluluk getirsin bize Bayramlar yakınlaştırsın dönelim öze Kırgınlıkları kaldıralım, sıra gelsin güzel söze
Mübarek günleri doya doya yaşayalım Dini vecibelerimizi eksiksiz yapalım Geçen günleri bırakalım, vicdanımıza sığınalım Yeni kurbanlar verip, anaları ağlatmayalım
Hüzün, keder varsa neyime benim Bu acılarla ben nasıl bayram ederim Sevenime,sevmeyenime mutluluk dilerim Yaradılanı, yaratandan dolayı çok severim
Milletler topluluğunda müstesnadır yerimiz Kökü derinlerde olan koca bir aileyiz Kürt,Çerkez,Arap hiç ayırt etmeyiz Kurbanı yaşayan Peygamberin ümmetiyiz.
MEHMET KADIOĞLU
5 KASIM 2011
***
229- RÜSVAY OLANLAR Çoraklaşmış toprağın suya ihtiyacı var Sabretmesini bilirsen, rahmet yağar Gönlü yıkıklar, şefkatli el arar Umutlarında ki el yaralarını sarar
Önümüzde mübarek bayram var Binlerce şehit ailesi, kapıya bakar Evladının hatırası ile yas tutar Adam olanlar, bunları hatırlar
Kuru gürültüyle, siyaset yapanlar Mey içip abuk sabuk konuşanlar Birde bunlara, alkış tutanlar Üstü başı açık rüsvay olanlar
Hal budur, ülkemin geleceğini yıkar Bir yanda umutla bekleyen cefakarlar Ömür boyu yarı aç, yarı tok yaşar Fırsatını bulanlar, sırtlarına çıkar
03.11.2011 MEHMET KADIOĞLU
***
228- KARA SEVDAYI TADARSIN
Duygu yoğunluğu olmazsa, yazamazsın
Olmadık zamanlarda, ansızın taşarsın
Sustum desende, istesen de susamazsın
Tek kişilik yaşamadın, yaşayamazsın
Bu kara sevdayı bir kere tadarsın
Ömür boyu söküp, atamazsın
Aşık olmayana, aşkı anlatamazsın
Milletine küsüp, asla kopamazsın
Ezan okununca, yerinde duramazsın
Cemaate yetişmezsen, huzur bulamazsın
İslamın şartlarını tek tek yaparsın
Çünkü sen, Türk İslam davasını yaşarsın
Milleti yozlaştıranlarla, savaşırsın
Zaman zaman kızar, usanırsın
Sende etten, kemikten insansın
Ama çekilip kenarda duramazsın
02.11.2011
MEHMET KADIOĞLU
***
227- YAZMAYA ARA MI VEREYİM
Sevgileri, duyguları söze dökerim
Kızgınlık, kırgınlık bütün hallerim
Çevremde yaşanan ve gördüklerim
İşte bunlar benim ifadelerim
Duygu sellerime setler çekerim
Yanlışı gördüm mü mücadele ederim
Eskileri unutmaya çalışır, gömerim
Yeni dostluklara selam derim
İnsanlığa faydayı gaye edinirim
Fedakarlık eder Allah'tan beklerim
Milletimle dertlenir, milletimle sevinirim
Yıllardan beri yazar, çizerim
Bunca vurdum duymazlığa ne diyeyim
Düşündüm bir türlü karar veremedim
Galiba artık ben de tükendim
Yazmaya biraz ara mı vereyim
.
31.10.2011
MEHMET KADIOĞLU
***
226-ÖLÜMÜN BAHANESİ
Ömür denen vadenin sonu var Ansızın gelir, insanı yakalar Azrail görevini kusursuz yapar ... Ölümün arkasına bahane koyar
Keşkeler boşuna, zihnimizi yorar Er geç her canlı bunu tadar Ateş önce, düştüğü ocağı yakar Dalga dalga dostlarını sarar
Haber alınca, sevenler camiye koşar Helallik verir son görevini yapar İnsan burada, sevdiklerini arar Eksikler hemen göze batar
Mezarlık ayrı alem, kimler yatar Manevi gözle bakan neler yakalar Sesizliği, sakinliği insanı sarar Aklı olan hesabını buraya göre yapar
30.10.2011 MEHMET KADIOĞLU
***
225- GÜZEL CUMALAR
Huzurla, coşkuyla yaşamak isterim cumayı
Farklı başlarım güne beklerim selayı
Huşu ile kılar namazı dinlerim hocayı
Bilmediklerimi öğrenir doldururum hafızayı
Bunlar bana yeter istemem köşkü sarayı
Sığınırım Allah'a, uzaklaştırsın şerri belayı
İsterim ümmeti Muhammed tatmasın kazayı
Son zamanlarda tattık her türlü acıyı
Her cuma el açıp hatırlarız mevlayı
Geçen hafta teröre lanet için ettik duayı
Bu gün deprem felaketi için topladık parayı
Anlayın bir müminin yaşadığı fırtınayı
Özledim huzurlu bir ülkede yaşamayı
Gördüğüm yaşadığım güzellikleri yazmayı
Çeşitli sebeplerle çekildi çile sürelim sefayı
Güzel cumalar yaşamak için gösterelim çabayı
28.10.2011
MEHMET KADIOĞLU
***
224- CANIM ÖĞRETMENLERİM
Ana bu umutlarla, hayallerle yetiştirdi
Üniversite kazandı baba sadakalar verdi
Okulda bitti, KPSS kapısından da geçildi
Yeni bir hayata nihayet tayin edildi
Eğitim ordusunun genç neferlerinden di
Elleri ile okulunun boyasını yeniledi
Öğrencilerini canından aziz çok sevdi
Kader bu ya bilinmeyene sürükledi
Fay hattı, deprem bahane edildi
Yüzlerce can ihmale kurban verildi
Çalınan demir, çimento canları ezdi
Ülkenin gerçeği hırsızlar para ile şereflendi
On yedi ağustos büyük afetlerden di
İhtiyaç vardı vergiler yasalar değişti
Müteahhit aynı zihniyet aynı yasalar delindi
Öğretmen öğretti çarpık düzen değişmedi
*
27.10.2011 MEHMET KADIOĞLU
***
223- BİN YILLIK KARDEŞLİK
Deprem gelince hiçbir şey sormuyor
Genç, yaşlı ayırıp diline de bakmıyor
Güzel ülkemin insanlarına acılar yaşatıyor
... Feryad-ı figan yürekleri dağlıyor
İnsanlıktan nasiplenen duyarsız kalamıyor
Yardımlar sel oluyor Van'a akıyor
Bölücü odaklı belediyeler görev yapmıyor
Yerel yönetimler organize olamıyor
TC dedikleri devlet devletliğini gösteriyor
Biraz vicdan varsa yüzleri kızarıyor
Mehmet'im, polisim canla başla çalışıyor
Sözde değil, özde kardeşlik yaşanıyor
İşte biz buyuz etle kemik ayrılmıyor
Rabbim, bir daha yaşatmasın bizi sınıyor
Fitne, fesat kahrından çatlıyor
Bin yıllık kardeşlik kendini gösteriyor
26 Ekim 2011
MEHMET KADIOĞLU
***
222 - YÜCE MEVLAYA
Mutlu yarınların umuduyla yaşayalım Yaşanabilir güzel bir dünya kuralım Genç nesillere huzuru miras bırakalım İnsanlığın saadeti için çalışalım
Her türlü beladan ders çıkaralım İlimi bulalım, irfan ordusu kuralım Vurdum duymazlıkla savaşalım Kurtuluş bu kardeşlikte buluşalım
Sevgiyi, saygıyı yaşayalım yaşatalım Allah aşkını anlayalım, anlatalım Hoşgörü aşılayalım muhabbet bulalım Üç günlük dünyada şerden uzaklaşalım
Biz kuluz üzerimize düşeni yapalım Gerisini yüce Mevlaya bırakalım Hesap günü kaçınılmaz unutmayalım Ağalık, paşalık arkasına sığınmayalım
MEHMET KADIOĞLU
25 EKİM 2011
221- YASABIR
Terör, deprem milletimi üzer
Ya sabır diyelim bu da geçer
Biz kardeşiz herşeyimiz tek kader
Sevdalarımız, türkülerimiz beraber
Bu güzel duygular kalleşi ezer
Uzatırsak elleri dertleri çözer
Bugün insan insanlığını belli eder
Sevgi, şefkat kötülükleri örter
Hayat bu imtihan uzun sürer
Unutma hallerini duanda yer ver
Kilimini paylaş altlarına ser
Kolunu, kanadını aç üzerlerine ger
Millet olmanın farkını göster
Doğrunun karşısında yanlış diz çöker
Dertleri anlatmak için dil döker
Bu garipte bir gün göçer
MEHMET KADIOĞLU
24 EKİM 2011
220- SÖNDÜ OCAKLAR
Bugün de bir yanımız yıkıldı depremle
Söndü ocaklar Van'da, Erciş'te afetle
Acılarınız, acımız yanar yüreğimiz sizinle
Biz kardeşiz koşarız yardıma kederle
Allah'ım bu millete acı rahmetinle
Analar, bebeler yüz yüze geldi ölümle
Yaşanmasın kan, gözyaşı verelim elele
Ayrımız, gayrımız var mı bizi kim böle
Sarmamız lazım bu yaraları süratle
Geceler soğuk ve uzun geçmez böyle
Yardımlarına koşmamız lazım şefkatle
Yarabbim imtihan etme milletimi felaketle
Hırsız hep aynıdır herşeye bakar aç gözle
Utanmaz çalar oynar çimento, demirle
Mücadele mi istiyorsun yap bu zihniyetle
Doğusu batısı ders çıkaralım ibretle
MEHMET KADIOĞLU
23 EKİM 2011
219- YEZİDİN SOYU SÜRER
Ana babalar, delikanlıları koçum diye sever Bu sözcük derin anlamlar ifade eder Bilmeden canı, oğlunu şehitliğe aday eder Hz. İbrahim İsmail'i, kurban etmek ister
Ana baba çocuğunu, gülüm diye sever Gülün dikeni var, sevene eziyet eder Solar gazel olur ömrü kısa sürer Yirmisinde gül kokulu koçlar şehit gider
Ana baba evladını aslanım diye sever Genç, ben bu alemin kralıyım der gezer Ciğeri beş para etmez çakaldan kurşun yer Davul zurnayla gitti bayrağa sarılı döner
Efendimizin torunu Hüseyin'i de şehit ettiler Yezidin soyu günümüze kadar devam eder Yiğitlerimiz Keklik tepede can verdiler Hain Yezide, Mehmet'im Hüseyin'e komşu gider
MEHMET KADIOĞLU
22 EKİM 2011
218- ALP OL EREN OL
Milletlerin ateşle sınandığı günler var Bölücü terör, ahlâksızlık el ele azar Umutlar söner, insanları karamsarlık sarar Soysuzlar puslu havada gülerek oynar
Kötü gidişe dur de ver milletçe karar Acıları içine göm, sevinmesin hain uşaklar Alp ol, eren ol bilki geçer bu akınlar Sanılmasın yaptıkları kalır yanlarına kâr
Onlarda kahpelik, Mehmet'im de iman coşar Allah Allah dersen oyun oyunu bozar Er geç belasını bulur, nerden geldiğine şaşar Sahip çıkarsan mukkadesatına yalnızlaşır kaçar
Kürtle, bölücü terörüstin bağlarını kopar Tarih bağın, dinin buna imkan sağlar Umutsuzluğu dağıtırsan yerine umut doğar Dünya kan ağlarken beraberliğe ihtiyacın var
MEHMET KADIOĞLU
21 EKİM 2011
217- ASİLDEN MİLLETTEN SAKLANIR
Anaların, bacıların feryadına canmı dayanır
Çocukların masum bakışları altında kalınır
Milletimin körpe fidanları toprağa yatırılır
Bin yıllık kardeşlik yıkılmaya çalışılır
Meclis gizli toplanır dağın temsilcileri sıralanır
Yapılan görüşmeler anında dağa fısıldanır
Vekillerin bildiği asilden, milletten saklanır
Elinizi çabuk tutun kardeşlik parçalanır
Feraset, taktik, kurmaylık havada kalır
Sağır sultan duyar ondan sonra bombalanır
Eşkiya çoktan inine girmiş saklanır
Kansıza kalsa kardeşlik hemen parçalanır
Tek yürek olma zamanı yoksa fitne çoğalır
Milletimin aydınlık geleceği karartılır
Sabır, sukunet ama yürekler dağlanır
Kardeş olanın buna yüreğimi dayanır
MEHMET KADIOĞLU
20 EKİM 2011
216) BETON DÖKER HEYKELİNİ DİKERİM
Bir Mehmet'in yerine, bin leş isterim
Aciz kalana hakkımı haram ederim
Adres mi sorarsın? İşte Kandil derim
Karayılanı bana canlı canlı getirin
Yüreğimin ateşini nasıl söndürebilirim?
Beton döker, İmralıya heykel diye dikerim
Apoya camdan sabah akşam seyrettiririm
Başka ne fantaziniz varsa müsaade ederim
Bakmayın dostlar, içim yanar deliririm
İşte milletin ruh hali, kağıda dökerim
Tek dileğim benden razı olsun şehitlerim
Anaları anam, çocukları çocuğum sahiplenirim
Milletin bekası için her derdi çekerim
Oynanan oyunları çok iyi çözerim
Türk'ü, Kürdü çatıştıracaklar bilirim
Bu hain itleri hergün teşhir ederim
MEHMET KADIOĞLU
19 EKİM 2011
215- BAYRAĞA SARILIR YATAR
Kim ne derse desin isyanım var Yine şehit gözyaşı yüreğim yanar Bu kahpelik hangi kitapta yazar Bunları dini imanı olmayan yapar
Ocaklar söner analar yas tutar Gençlerde heyecan sel olur akar Siyasetçiler gelir nutuk atar Yeter ulan yeter sabrımız taşar
Şehitlerimiz bayrağa sarılır yatar Oluşturduğunuz kan gölü sizi de yutar Türk masum Kürdü bağrına basar Haine kahpeye mutlak hesap sorar
MEHMET KADIOĞLU
18 EKİM 2011
214- SATMAYA ALIŞAN
Koparmışlar iplerini başları boş gider
İnsanlıktan nasibi yok, dağda gezer
Şımarıp cesaret bulmuş şehre iner
Bunlara it deme, hayvanın zoruna gider
Doğusu, batısı yok istediği yere göçer
Baş bölücüden izin alan meclise girer
Fırsat buldu mu kinini orada da güder
Tarihte çok örneği var buda geçer
Umutsuzluk hainin ekmeğine yağ sürer
Devleti kararlı gördüğünde diz çöker
Apo denen cani hizmet için görev bekler
Satmaya alışan tekrar tekrar dener
MEHMET KADIOĞLU
17 EKİM 2011
213- NAZLI AŞKIM
Siyah bulutlar kümelendi yağmur yağacak
Düşen her damla beni hülyalara daldıracak
Puslu havalarda yine ruhum kararacak
Umutla beklerim tekrar güneş doğacak
Mis gibi buram buram toprak kokacak
Tabiat ana kabuğuna çekilip uykuya yatacak
Yeniden doğuş için umutla günler sayılacak
Ekilen sabır tohumları karşılık bulacak
İşte budur benim felsefem herkesi saracak
Deli gönlüm bıkmadan aşkı arayacak
Benim nazlı aşkım, milletim olacak
Elbet bir gün bulutlar dağılıp güneş doğacak
MEHMET KADIOĞLU
16 EKİM 2011
212- AZARIZ ŞAŞARIZ
Gaflet uykusu sarmasın şu bedenin
Savurup atar perişan eder yoksa seni
Uyanmak zor terbiye etmezsen nefsini
Mücadeleyi kazanırsan olursun rahmani
Bu bedene giydirdi can emanetini
Verdi bize dünya da birçok nimetini
Yaşayışından anlar şükretmeni
Nefes alıp verdikçe yapmalısın zikrini
Allah'ım bizden eksik etme merhametini
Kuluz azarız, şaşarız sen ver hidayetini
İnsanlar yakalasın dünya ahiret saadetini
Nasip et bize Peygamberimizin şefaatini
MEHMET KADIOĞLU
15 EKİM
211- ENTEL LİBERAL BARDA
Şu dünyanın işine bak herkes bir alemde
Entel, liberal gece barda, gündüz magazinde
Kim kiminle, nereye gitmiş bana ne nerede
Basında düşmüş ne varsa bunların peşinde
Milletin gözüne soka soka izletirler evinde
Yokluk işsizlik varmı yokmu kimin derdinde
Sanırlar ki ekmek, bulamayan pasta peşinde
Fakirde bu günü nasıl geçiririm derdinde
İki ayrı dünyanın insanları aynı karede
Biri tepinmeyi uygun görür karanlık gecelerde
Diğeri çocuğuna defter alamamanın üzüntüsünde
Roller değişecek biri cennette biri cehennemde
MEHMET KADIOĞLU
14 EKİM 2011
210- AHMET YESEVİ ATAM
Olaylara subjektif, objektif bakamam Türk gibi düşünürüm ben bu dilden anlamam İstesem de ısmarlama bir şeyler yazamam Duymazsam, görmezsem yaşayamam
Ben böyle bilirim Ahmet Yesevi atam Kerkük özgür olmayınca rahat yatamam Ah Karabağ, benim karayan yaram Derdim den kim anlar halimi kime soram
MEHMET KADIOGLU
13 EKİM 2011
209-TARİH ŞAHİTTİR Bilmeyene öğretmezler, soydaşının halini Bilene söyletmezler, Doğu Türkistan haberini Esaret altında yaşar çıkaramazlar seslerini Çin'in vicdanına kalmışlar, yaşarlar kaderlerini
Tarih şahittir, defalarca kurmuşlar devletlerini Bilmelisin, Kaşgarlı Mahmut'un doğduğu beldesini Unutur'muyum, İsa Yusuf Alptekin'in mücadelesini Hatırlayalım, hatırlatalım Doğu Türkistan esaretini
Zaman geldi, hadi kalk şahlandır Türk İslam fikrini Kutsaldır, haktır sana yakışır dök alnının terini Herkes bilir Türk'ün dünyaya, adalet getireceğini Kardeşlerin bekler ne zaman destek vereceğini MEHMET KADIOĞLU
12 EKİM 2011
208- BEN ESKİ BEN DEĞİLİ
Dost görünüp, dostluğun ardına sığınanlar
Haksızlığa, yanlışlığa payanda olanlar
Söz yeri geldiğinde susup kalanlar
Gün gelir, benden medet umarlar
Yok artık ben, eski ben değilim dostlar
Her yüzüme gülene, inanmam hep varlar
Yüreğimi ortaya koyduğumda gelir paylaşırlar
Dik durduğumda bir bir bırakır kaçarlar
Dostluğun, öldüğü benim yaşadığım anlar
Yıktılar kalbimi can evimden vurdular
Her yapılanı görmezlikten gelirim sandılar
Gönlüm elverir miydi böyle perişan olsunlar
MEHMET KADIOĞLU
11 EKİM 2011
207-İNSANLIK MEFKURESİ
Adımını atınca yumuşak bas toprağa Magrurlanıp düşme sakın tuzağa Kimler yatar altında, gitme uzağa Atan vurmuştu damgasını bir çağa
Gönlün engin olsun, taşsın sel gibi sokağa Gülen yüz gör hoş sesler gelsin kulağa İnsanlık mefkuresi yücelsin kalksın ayağa Sahip çık, tut elini batmasın batağa
Yaşa, yaşat örnek ol gence çocuğa Yardımcı ol ki, düşmesinler zorluğa İlim, irfan öğret cahillik götürür yokluğa Sana medeniyet yakışır kavuşalım bolluğa
MEHMET KADIOĞLU
10 EKİM 2011
206- HÜVEL BAKİ Kim olursan ol, azrail gelir çalar kapını Hangi yaşta olursan ol, kurtaramassın canını Musalla taşında dostların sarar etrafını Helal ederler mi gerçekten haklarını
Mezarcı itinayla kazmış, hazırlamış mezarını Aceleyle indirirler, yere getirirler sağ yanını El birliğiyle üzerine atarlar toprağını Hüvel baki yazar koyarlar baş taşını
Hoca verir telkini gönderirler Fatihanı Birer birer ayrılırlar düşünerek anılarını Kalırsın amelinle, vermeye çalışırsın hesabı Rahmete sığınırsın yoksa veremezsin cevabını MEHMET KADIOĞLU
9 EKİM 2011
205- KURTLA KUZU
İşte benim öyküm böyle başlar
Orada sessiz sakin bir köy var
Kurtla kuzu bir arada yaşar
Sevgi, saygı, kardeşlik pirim yapar
Bunlar olmazsa sırtlanlar ortaya çıkar
Manolyalar solar, Zakkumlar açar
Yapılan yanlışlar insanlığa zarar
Türk milleti elbet bunları aşar
Devletim ebediyete kadar yaşar
Hain uşaklar avucunu yalar
Hep yaptılar bunları, sonuç alamadılar
Millet sabır eder sonunda şaha kalkar
MEHMET KADIOĞLU
8 EKİM 2011
204- AYDINLIK YARINLAR
Genç delikanlı, Allah dostları vardır
Duruşları ile bana, geçmişimi hatırlatır
İmanlı, ahlaklı, saygıda, sevgide miraçtır
Bu nesile sahip çıkmak, kutsal mirastır
Öbür taraftaki yaşanan, sosyal hastalıktır
Ar damarları çatlamış, haya kaçmıştır
Maalesef, ahlaksızlık her tarafa bulaşmıştır
Karanlık sokaklarda, yaşam böyle başlamıştır
Hiç birinden vazgeçmem, bekledikleri şefkattir
Bir adım at bak sana nasıl gelecektir
Sevgi ile birleşen eller, kenetlenecektir
Aydınlık yarınlar gelecek, nesil kurtulacaktır
MEHMET KADIOĞLU
7 EKİM 2011
203- HOYRATÇA
Koşturmadan, kurtaramadım kendi mi? Yorgunluk sardı tüm bedeni mi? Bir ömürde hoyratça tüketilir mi? Yoksa buda benim şikayetim mi?
Etrafa bakınca benimki de dert mi? Gördüklerim, yaşadıklarım hayal mi? Dünya bize zindan, münafığa cennet mi? Mutlak kurtuluş ilahi aşka ermek mi?
Yoksa sessizce kaybolup gitmek mi? Koparılan, vakitsiz açan bir çiçek mi? Bir yetimi sevip, sevindirmek mi? Dünya için ahreti kaybetmek mi? MEHMET KADIOĞLU
6 EKİM 2011
202- ALLAH DEDİKÇE
Haksızlıkları gördükçe içim kanar Sesimi çıkartmazsam, imanıma zarar Mazluma yapılan zulüm beni yakar Allah Allah dedikçe, yüreğim yanar
Küçük adamlar köşe başlarını tutar Özelliğidir, gelene gidene çamur atar İnsanlar arasında fitneyi yayar Lanetlenmiş şeytana, ruhunu satar
Gelin canlar, bir olalım kötüler kaçar Kurumuş kuyudaki sular coşar Farkında değilsin bu millet seni arar İnsanlık tarihi buna şahitlik yapar MEHMET KADIOĞLU
5 EKİM 2011
201- CENNETİ DÜŞÜN
Sabırlı ol, tevekkülden sakın ayrılma Yeter ki şaşırıp, başka yola sapma Azalınca umutlar, Hızır yetişir yardıma Karanlık gecelerde sabah olmaz sanma
Gün doğar aydınlanır umutlanıp şaşırma Yeri, göğü yaratanı unutup aldanma Her şeyin bir başı, sonu var korkma Cenneti düşün, arkana dönüp bakma MEHMET KADIOĞLU
4 EKİM 2011
200- BEN BİR TÜRKÜM
Türklük özüm Türkçedir sözüm Başka dil istemem bulun çözüm Al bayrak dalgalanır ondadır gözüm Başka renkleri hayal etmek bile ölüm
Dikenleri olsa da vatan benim gülüm Feda olsun canlar senin uğruna ölürüm Milletime oynanan oyunları görürüm Susmam da haykırmaktır ben bir türküm MEHMET KADIOGLU
3 EKİM 2011
199- SİNEYE ÇEKERİM
Uçsuz bucaksız ovalara, sevgi ekerim Deste deste gülleri hasat ederim Küçüğe, büyüğe, ceddime sevgi beslerim Bu da benim soyumun asaleti derim
Gençliktir bu su misali deli deli akarsın Zaman zaman ateş olur, kabına sığmazsın Zemheride yazı, güzde kışı yaşarsın Aşkın derinliklerinde dalar dalar çıkarsın
Ruhundaki fırtınayı anlatmak için lügate bakarsın Bu duygu başkadır, karşılığı yok bulamazsın Tarifi imkânsız düşler hayaller kurarsın Gecenin karanlığına ve yalnızlığın sığınırsın MEHMET KADIOĞLU
1 EKİM 2011
197) GELDİM GİDERİM
Anam der, Cuma'dan sonra getirdim seni dünyaya
Ebe yoktu, melekler sırtımı sıvazla ya sıvazla ya
Özel haller gördüm bolluk, bereket geldi yuvaya
Rahmetli baban çabalardı, ekmek parası kazanmaya
Yıllar geçti, denk düştü doğum günüm yine Cuma'ya
İnsanlık için çalışıp, rahmet kazandırmalıyım anaya, babaya
Geldim, giderim dik duruşumla anlam katmalıyım dünyaya
Bir gün emri hak vaki olursa, dostlarım yokluğumu ara
MEHMET KADIOĞLU
30 EYLÜL 2011
196) CİĞERİME ÇEKERİM
Yedi veren gülleri gibi açmanı beklerim
Gazel olma böyle kal dayanamam biterim
Mis kokunu koklar ciğerime çekerim
Her halini fıtratım gereği severim
İşte budur ana baba kabarır duygularım
Hangi yaşta olursan ol yavrum diye koklarım
Kendim için değil canlarım için yaşarım
Güzel bir dünya bırakmak için çabalarım
MEHMET KADIOĞLU
28 EYLÜL 2011
195) ÇEKME CEFAYI
Kolay mı sanırsın evin direği olmayı
Nelere göğüs gerer korumak için yuvayı
Ağardı saç, büküldü bel gör çabayı
Oğul, sen yaşa ki yaşatasın anayı babayı
Ocağın tüter, soyun sürer alırsan rızayı
Sakın haktan ayrılma, rahmetle andır atayı
Çalış ki muhannete muhtaç olma sür sefayı
Güzel yetiş, düzgün yaşa çekme cefayı
MEHMET KADIOĞLU
27 EYLÜL 2011
194) GARİP ARTIK UYAN
Şaşırırsın su gibi akar gider zaman
Hazır ol ölümü tadacaktır her can
Yaptıklarını yapacaklarını düşün şu an
İyi olur, iyi düşünürsen cennettir yerin umutlan
Oku ders al dininden, tarihinden şuurlan
Bir cana kıyan tüm insanlığı öldürmüş diyor Kurân
Hangi emre uydun ki garip artık uyan
Uyumaktır vazifemiz böyle istemiş yaratan
MEHMET KADIOĞLU
26 EYLÜL 2011
193) KENYA DAN GELİRKEN
Ölümden ötesi olur mu?
Benden kan akacak senden su mu?
Yaptığın yapacağın kahpelik bu mu?
Şehitlerin hesabı unutulur mu?
Muhakeme yapıp kendine sordun mu?
Bir gün görürsün son durumu
Sabır taşarsa bir daha durur mu?
Türk bir kaşık suda boğulur mu?
Teröre teslim olan devlet duyuldu mu?
Kenya'dan gelirken kuzu oldun mu?
İmralı'da güven bulunca coştun mu?
Çakallar hiç kurt boğdu mu?
MEHMET KADIOĞLU
25EYLÜL 2011 Oku ders al dininden tarihinden şuurlan Bir cana kıyan tüm insanlığı öldürmüş diyor Kuran Hangi emre uydun ki garip artık uyan Uymaktır vazifemiz böyle istemiş yaratan MEHMET KA
192) SABIR
Sevgi sevgiyi yaşamayana anlatılmaz
Seven kötülere bile kem gözle bakmaz
Yüreğinde fırtınalar kopsa açığa vurmaz
Yüce duygunun hatırına ses çıkartmaz
Sabır denilen hal herkeste bulunmaz
Aklını önde tutarsan hırs ortaya çıkmaz
Şefkat gösterirsen insanlık sarsılmaz
Ahir zamanda bunlar her insanda bulunmaz
MEHMET KADIOĞLU
24 EYLÜL 2011
191) MİLLİ DEVLET
Bu da geçer geçmeyen zaman var mı?
Karanlık gecelerin ardından gün doğmaz mı?
Yağmur damlası çatlamış toprağa kavuşmaz mı?
Sevgi ile dikilen ağaçlar orman olmaz mı?
İlim uzakta olsa Çin'den gidip alınmaz mı?
Kin, nefret gömülüp muhabbet yaşanmaz mı?
Bir gün milli devlet güçlü iktidar olunmaz mı?
Ben bunları yaşamak görmek isterim hata mı?
MEHMET KADIOĞLU
23 EYLÜL 2011
190) GİDEN GELMEMİŞ
Her bölgesi, yöresi, türküsü, töresi
Kültür pınarını beslemiş örfü, ananesi
Cepheden cepheye koşmuş genci ninesi
Tarih boyu vermiş var oluş mücadelesi
Ayazda kurumuş eller dedemin çilesi
Giden gelmemiş bu neyin bilmecesi
Şehit olmak ölümlerin en yücesi
Anadolu’ yu vatan yapmanın göstergesi
MEHMET KADIOĞLU
22 EYLÜL 2011
189) UŞAKLIĞA SARILDINIZ
Gönül bahçemi tarumar ettiniz
Bin yıllık kardeşliği lekelediniz
İnsani vasıfları bir bir yitirdiniz
Asil Milletime ihanet ettiniz
Kardeşliği bırakıp uşaklığa sarıldınız
Köy basıp kendi insanınızı yaktınız
Alçakça şehirlerde katliam yaptınız
Ne yaparsanız sonuca varamazsınız
MEHMET KADIOĞLU
21 EYLÜL 2011
188) İKİ CİHANDA
Sen bildiğini yaparsan ben bildiğimi yazarım
Kahpelik sana yakışıyorsa ne yapayım
Masum insanlar ölünce kime hesap sorayım
Dağda poşuluya mı şehirde kravatlıya mı yapışayım
İki cihanda elimiz yakanızda olacak unutmayın
Dünya ve ahreti düşünüyorsanız cana kıymayın
Şehit Mehmet'in ahı yerde kalır sanmayın
Sabır taşı çatlıyor sonra altında kalmayın
MEHMET KADIOĞLU
20 EYLÜL 2011
187- REHBER KURAN
Ben buyum işte derdinle dertlenirim
Kendimi bırakır milletimle kederlenirim
Elimden gelse bin bir çare üretirim
Huzuru ilahi de ancak rahat ederim
İslama bayraktarlık yapmış ecdadımı anarım
O günler gelecek mi diye yanarım
Rehberim Kuran hedefim turandır ararım
Tek başıma kalsam da davama sahip çıkarım
MEHMET KADIOĞLU
17 EYLÜL 2011
186- BAYTAR
Sabah bakarsın gazetelere ne yazmış Kim kimi dinlemiş deşifre yapmış Bu defa hükümet fena yakalanmış Kuduz eşkıya ne de uyanıkmış
Görüşmeye katılan galiba baytarmış Nasıl olur da istihbarat faka basmış İmralı'da ki kuduz it tavır almış Terörle mücadele örgütün insiyatifine kalmış
MEHMET KADIOĞLU
16 EYLÜL 2011
185- ERDEMLİ OLMAK
Alçaldıkça gönlün yükselirsin semaya Rahmani melekler gelir etrafını sarmaya Kötü hasletler başlar senden uzaklaşmaya Bir adım daha yaklaşırsın erdeme kavuşmaya
Sınır yoktur göğe yükselmeye yere alçalmaya Tevazu yu çoğalt ki insanlığında düşüş olmaya Atanı, babanı hatırla başlarsın durulmaya Boş işleri bırak yaklaşırsın Mevla ya MEHMET KADIOĞLU
15 EYLÜL 2011
184) PAY UMAR
İç dünyamdan volkanlar fırtınalar patlar Anlatsam halimi yüreğiniz yanar Dost sandığım iki yüzlü sahtekarlar Her fırsatta etrafımızı sarar
Samimiyet, sadakat, sevgi ne arar Aldığımız nefesten kendine pay umar Gitmeliyim bu diyardan buna hakkım var Sessizlik dünyasında bana da yer açarlar MEHMET KADIOĞLU
14 EYLÜL 2011
183 - AŞKIN ERİTSE
Sevgin ateş olsa kavrulmak isterim közünde Aşkın eritse beni şeklim aynıdır özünde Yaşarım yaşatırım muhabbetini sözümde Her halimi açar anlatırım şiirlerimde
Aşk dergahında dervişim dünya yok gözümde Sevdirirsin sevenlerini yerleri var gönlümde Görmesem de dünyada kavuşacağım mahşerde Sevgi beslediğim efendimin makamı Medine'de MEHMET KADIOĞLU
13 EYLÜL 2011
182- ON İKİ EYLÜL'E NEFRETİM
Kopardılar kolumu, kanadımı, dört bir yanımı
Her şeye rağmen söküp alamadılar vatan aşkımı
Koparamadılar devletimle, milletimle bağımı
Suçumuz tam bağımsız milli devleti arzulamak mı?
Bir sağdan bir soldan astınız ana kuzularımı
Yeter ama yeter taşırdınız sabır taşımı
Bu hesap mahkeme-i Kübra'ya kalmaz mı?
Zulümleri görünce on iki Eylül'e nefretim artmaz mı?
MEHMET KADIOĞLU
12 EYLÜL 2011
181- EYLÜL
Milleti kamplara bölüp bir kenarda seyrettiler On iki eylülü bekleyip harekete geçtiler Utanmadan ordu yönetime el koydu dediler Okuyan düşünen fikirli nesli heba ettiler
Bu günün temel taşlarını o günden yerleştirdiler Boşluk yaratıp birilerine fırsat verdiler Bizleri işkencede, zindanda sandılar ki yok ettiler Kendileri tarihin çöplüğüne gömülüp gittiler
11 EYLÜL 2011
180 -BABA ATA YURDUM Sevdam oldun gönlümde yer buldun Sevginle bahtıma taht kurdun Dilime sözüme hükümran oldun Hayalimde anılarımda hep durdun
Gelene gidene merakla seni sordum İyi de sevindim kötü de kedere tutuldum Gül gibi gazel oldum dalımda soldum Vazgeçmem Kilis benim baba ata yurdum
08 EYLÜL 2011
179- BAKİ KALACAKLAR Aşka sevgiye emek verirsen, seninle büyür Gözlerin ne manayla bakarsa öyle görür Aldanma sahte dostlara toprak olur çürür Su gibi akar gider, bitmez sandığın ömür
Dirensende zamana kaçırılmaz sona götürür Yaptığın gördüğün güzellikler yanında yürür İnsanlık baki kalır ama beden ölür Gün gelir şaşmayan ilahi hesap görülür MEHMET KADIOĞLU
10 EYLÜL 2011
178-KİLİS ÖZÜM Mahsunlaşmaya başladı garip gönlüm Yaklaştı Kilis'ten ayrılık günüm Dostlarım, arkadaşlarım, anam özüm Yine burnumda tütecek, yok mu çözüm
Yaşarım, yaşatırım; budur öz kültürüm Mantıkta, felsefede vardı ünüm Gururumdur Kilis, solmayan gülüm Vatan sevgisi imandandır son sözüm
06 EYLÜL 2011
177- BU YÜK BAŞKA Hamal Ali'yi gördüm içim yandı Yıllarca sırtlamadığı yük kalmadı Bu yük başka, öncekine benzemez taşıymadı Şeker hastalığı ayaklarından yakaladı
Kangren olmuş uzuvlarını sarmıştı Yine de sabrı, metaneti bırakmamıştı Eskilerin tarifiyle, gön yufka yerinden delinmişti Baktım, baktım ama içim hüzünlenmişti
05 EYLÜL 2011
176-KURTULUŞUMUZ Gönüller bir olunca muhabbet doğar, Bir çatı altına yüzlerce yaren sığar, İnsanlar Allah'a yönelince rahmet yağar, Kararmaya başlayan kalplere nur akar.
Sevgilin Muhammed Mustafa olunca, Kuran'a,sünnete tabi olup sarılınca, Hizbul şeytan hüsrana uğrayınca, Kurtuluşumuzdur kararan kalpler canlanınca.
02 EYLÜL 2011
175-SILA-İ RAHİM Tut emrinle niyetlendik, ye emrinle bereketlendik, İftar sonrası teravih kıldık, sahurda Kur'an okuduk Her sayılı gün gibi Ramazan da geride kaldı Sevgiyle, saygıyla, umutla bayram kutlandı
Sıla-i rahim yapıldı, mezarlarda dualar okundu Dostların, akrabaların hal ve hatırı soruldu Acılar bir yana; yarınlarda bayram baki olsun Duamdır: Milletim huzur,refah ve kardeşlik bulsun.
01 EYLÜL 2011
174-HAMDOLSUN Kadir gecesinin kadrini bilerek geçirmek Bin aydan daha hayırlıdır onu yaşayabilmek Hamdolsun bu yolda gençleri görmek Er veya geç ümmeti Muhammed kurtuluşa erecek
Müminler af için el açtı Kadir gecesi hatırına Kıtmir olmak isteyen vardı yüce kapına Sen tacıdabahtıda verirsin layıkına Huşu ile geçirdik bu günleri hamdolsun sana
27 AĞUSTOS 2011
173-KAYIP İLANI Kayıp olan insanlığı arıyorum Bakıyorum soruyorum ama bulamıyorum Daha kötüsü onurunu satanlarla karşılaşıyorum Baktıkça insanlığımdan iğrenip utanıyorum
Zamanını boşa harcayanlara acıyorum Ne oldum delisi olanlara gülüp geçiyorum Sonları ne olacak diye kara kara düşünüyorum Kayıp değilmiş meğer ölen insalığa yanıyorum
23 AĞUSTOS 2011
172-ZULÜM ZİLLET FAKİRLİK Renkler tonlar farklı olsada koku aynıdır Kaynak sünnet hadis ve kur-an'dır Kazanan yaratılanların en şereflisi insandır Kaybeden fitne fesat şeytandır
Allah için sevmek imanın gereğidir Dinler arası diyalog ümmette gösterilmelidir Ümmeti yüceltmek için el ele verilmelidir Zulüm zillet fakirlik tarihe gömülmelidir
22 AĞUSTOS 2011
171-HALİL İBRAHİM SOFRASI Mübarek gecelerin hatırına Allah dostları geldi bir araya Ruhumuz bedenimiz doydu tadına Bilen bildiğini koydu ortaya
Halil İbrahim sofrası kuruldu Yiyen şifa yediren bereket buldu Cemaat olundu namaza duruldu Nasiplenenler şanslı kuldu
21 AĞUSTOS 2011
170-AKPINAR Parsa ResulotmanKefiz dağıyla kuşatılır Mercidabık ovasına doğru hayat canlanır Barak'ı Türkmen'i bütün boyları Kilis'te medeniyetle onurlanır
Bir yanın ak pınar bahçeler sulanır Karababa Zoppun hayallerde yer alır Anez Oylum Acar öbek öbek ışık yanar Gecesi başkadır Kilis'in meltemi seni sarar
19 AĞUSTOS 2011
169-KIRILASI ELLER Ateş kor olur düştüğü yeri yakar Şehit mahşerde düştüğü yerden kalkar Kırılası eller ramazanı kerbela yapar Mümin müminin kardeşidir bunumu yapar
Kansızlık soysuzluk varsa tarih ne yazar Aç aç oku münafık bunu hep yapar İnsan sevgiyi kaybederse zalimleşir azar Mevlam bunun hesabını ergeç sorar
18 AĞUSTOS 2011
168-KARAYILAN Kara it yakalandı dediler sevindik Yılan ininden seslendi kederlendik Devlet devletliğini gösterir diye bekledik Tavizler vererek karayılanı ümitlendirdik
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır Döktükleri kan yanlarına kalmayacaktır Şehitlerin ruhu yakalarına yapışacaktır Lanetlemezsen sana da vebal vardır
15 AĞUSTOS 2011
167-ALLAH DOSTLARI Kadim dostlar bir araya gelince Geçmiş hatıralar bir bir tazelenince Şeyh Muhammed Ensari huzur verince İkindi namazı Kürtler camiinde eda edilince
Allah dostları gönülden geçirilince Bismillah deyip yanına gidilince Muhabbet fırtınası iklim değiştirince Uzun bir sohbetle gün geçirilince
14 AĞUSTOS 2011
166-ZİLLET Sana güvenirim sığınırım arzederim halimi Sen görürsün zalimin mezalimini Yaptıkları yanına kalacak sanır aldanırlar Muhakkak ibretle zilleti yaşarlar
Hak hak diyenler yarı yolda kalmaz Mert olan namerde muhtaç olmaz Ya sabır diyen Mevla dan ayrılmaz Dünya ve ahiret hayatında batmaz
13 AĞUSTOS 2011
165-MAKUS TALİH İnsanlık alemi sınavdan geçecek Kara kıtanın makus talihi değişecek Açlık, hastalık ve ölümler bitecek İnci dişli kara gözlü çocuklar gülecek
Önce aş, ekmek, ilaç, eğitim verilmeli Kuraklığın açtığı sebepler giderilmeli İnsanlık elele verip bunu çözmeli Eldeki nimetlerin kıymetini bilmeli
08 AĞUSTOS 2011
164-ARSIZ GAMSIZ Somalinin masum çocuğu açlıktan ölecek Batı obezlikle mücadele edecek Arap Monaco'da deve sütü isteyecek Arsız gamsız insanlık sefahat sürecek
Elimden geleni yaptım buna gücüm yetecek Sizlerle paylaştım imkanlarımız birleşecek Örfüm inancım duyarsızlığa müsade etmeyecek Birkaç çocuk nefes alıp açlıktan ölmeyecek
06 AĞUSTOS 2011
163-SAĞLIKLI YAŞAM Yaşarken sağlığın kıymetini bilmelisin Sağlıklı yaşam için çaba sarfedeceksin Hasta olunca anlarsın neler kaybettiğini Zamanın durup saatin geçmediğini
Derdine derman bulmaya çalışırsın Hastaların neler çektiğini anlarsın Cümlesinin şifa bulması için dua edersin Allah kimseyi hasta yatağında yatırmasın
05 AĞUSTOS 2011
162- ZENCİ ÇOCUK
Her nefesimi alıp verdikçe Dilim kalbim zikir edince Benliğimi nefsimi yenince Hayalimin gerçekleştiğini görünce
Her türlü emperyalizim çökünce Kapitalizim krize girince Oyunları başlarına geçince Türk-İslam alemi kendine gelince
Ekilen iyilik tohumları yeşerince Zenci çocuk açlıktan ölmeyince Ümmeti Muhammed'in yüzü gülünce Gönül huzuru ile son nefesi verince
03 AĞUSTOS 2011
161-HİDAYET
Hamdolsun oruç imtahanını geçmeye çalışıyoruz Sağnaksağnak yağan rahmetleri topluyoruz Namazla yatıp kuran'la kalkıp oruç tutuyoruz Şeytanın bağlandığı bir ayı yaşıyoruz
Çaba etsekte kararmış kalpleri düzeltemiyoruz Hidayet sendendir deyip kapına sığınıyoruz Yaradan istemezse boşa çabalıyoruz Kul olarak üzerimize düşeni yapmış oluyoruz
02 AĞUSTOS 2011
160-ZALİM
Yanıyor yüreğim kanıyor her yanım Başkalede koptu bir tarafım Hama'da topa tutuldu canım Ramazanı zehir ettin be zalim
Kan üzerine bulaşmaz mı sanırsın İlahi adaletin tecellisinden korkmazmısın Sana lanet yağdırmayan utansın Şehitler mahşerde yakana yapışsın
01 AĞUSTOS 2011
159-ORUÇ
Gaye aç kalmak değil nefsin terbiyesidir Yemeği içmeyi bırakmak bahanedir Dünya zevklerinden uzaklaşmak zirvesidir Tokların açların halinden anlaması hikmetidir
Recep, Şabanla hazırlık yapılır Manevi alemle irtibatımız canlanır Ayların sultanı Ramazan karşılanır İslamın şartı oruç bu ayı taçlandırır
Zekat ile beşeri hayatın devamı sağlanır Kuran, namaz, oruçla manada yoğunlaşılır Zekatla mal oruçla beden ruh arınır Bu ayın rahmetine eren cennetle taçlandırılır
30 TEMMUZ 2011
157-KARŞILIYORUZ RAMAZAN’I
Tatlı bir telaş Cumaya hazırlık heyecanı Müminler huşu ile doldurdu camide her yanı Bu yılda arzuyla karşılıyoruz Ramazanı Kavuşturan Allah'a şükür etme zamanı
Bu Ramazan aramızda olmayanları hatırlamalı Seneye kavuşmayacak gibi ibadet yapmalı Mübarek ayın bereketinden nasibimizi almalı Sonsuzluk aleminde güzel yer bulmalı
29 TEMMUZ 2011
156-YAŞAMAYAN BİLEMEZ
Hasretin sardı beni, nedir nedeni Nede çabuk özledim seni Gündüz sıcağın yakar bedeni Akşam rüzgarı serinletir sevenlerini
Manevi havası tutuşturdu yüreğini Hele bir de yaşa ramazan gecelerini Yemek içmek bahane özledim sohbetini Yaşamayan bilmez Kilis'in kıymetini
Şehit olursa analar yasta Gazim işsiz gezer aramızda Millet alemde uykuda Uyandırmalı vatan zorda
Sen ben yok cennet vatanda Biz var topraktaki kanda Ayrılmaz Kürtle Türk cihanda Kardeşlik kazanacak sonunda
27 TEMMUZ 2011
154-MİLLİ DUYGU TAŞARSA
Sabır sabır dersin vurdum duymaz sanırlar Acizlikle asaleti karıştırırlar Kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışırlar Milli duygu taşarsa şaşırırlar
Hesabınız tutmayacak satılmış uşaklar Bu millete hainlik yapanlar iflah olmazlar Türk'te kürtte benim kucaklaşalım canlar Bayrakta vatanda bizimdir er geç anlayacaklar
26 TEMMUZ 2011
153-GARİP GUREBA
Ömür dediğin nedir ki yaşayında görün Sevgiye saygıya dayalı hayat sürün Bitmez sanmayın hak ve haklıyla yürüyün Garip ile ağlayın gureba ile gülün
Mazlumun yanında mağrurun karşısında durun Gelene ağam gidene paşam diyenleri kovun Zamana göre yaşamayın kendinize kural koyun Birilerini kızdıracaksınız ama ideal insan olun
25 TEMMUZ 2011
152-ÇEVRE BİLİNCİ
Dağ orman birleşiyor deniz Huzur bulur ruhumuz bedenimiz Kıymetini bilmeli dünyada ki nimetimiz Korumak sevmek insani görevimiz
Yaşanacak yarınlar bırakmak vazifemiz Oluşmalı gelişmeli çevre bilincimiz Kıyamet kopacak olsada bir fidan dikmeliyiz Yaratılanlar kendince zikirdedir bilmeliyiz
24 TEMMUZ 2011
151-EZGİLER
Tatlı bir müzik güzel nağmeler Kulağa ne kadar da hoş geliyor melodiler Evrenseldir müzik boşa dememişler Kültürel zenginliktir bu ezgiler
Dinleyene huzur verir söyleyenler Yıllarca nice aşklara ilham vermişler Arayanın aradığını bulduğu besteler Güzel olur Allah vergisi sesler
23 TEMMUZ 2011
150-DOSTLARIM
Dostlarım başımda taçlar Uzak duranlar bir gün hatasını anlar Ön yargısız davrananlar yanımdalar Gönlüm çok geniş sizlere de yer var
İstemem hanlar hamamlar Dostlarım hatıralarında ban yer açsalar Mavi deniz mavi gök beni kucaklar Özlemdir aslında kalıcı dostluklar
22 TEMMUZ 2011
149-AŞK VE SEVGİ
Tahmin ettiğinden çok seviyorum seni bilesin Kalbimin yarısı bana yeter gerisini alabilirsin Dünyaya defalarca gelsem tercihim sensin Bu can bedenden çıksada cennette hurimsin
Paylaşa paylaşa büyüttük biz bu aşkı, sevgiyi Yaşamayanlar bilmez anlatmakla anlamaz yüceliği Karacaoğlan'ı, Yunus'u, leyla'yı Mecnun'u yaşattı sevgi Bana da güç verdi yaşamımı şekillendirdi aşk ve ilgi
21 TEMMUZ 2011
148-SESSİZLİK
Deniz kum güneş ve sesizlik İnsanların aradığı ortak özellik Belkide doğal yaşamımızı özledik Yapay güzelliklerden uzaklaşmak istedik
Yaratılışın temel taşı toprağı hissetik Yeşil ile denizin muhabbetini seyretik İlahi nizamı bir daha idrak ettik Dualarla niazlarla devamını diledik
20 TEMMUZ 2011
147- DOĞRU SÖZ
Deliye sormuşlar nedir bu halin
Veliyi göstermiş budur sebebim
Cahilin tavrına duruşuna aldanmışlar
Alim ulemayı mumla aramışlar
Doğru sözlüyü vebalı sanmışlar
Yanlışı baş tacı yapmışlar
Sevgi, saygı, muhabbeti dışlamışlar
Kin, nefret, düşmanlığı kucaklamışlar
Ne olacak halimiz diye sormuşlar
Çözümü çözümsüzlüğe bağlamışlar
Dünle bugünün hesabını yapmamışlar
Ağustos böceği gibi yan gelip yatmışlar
19 TEMMUZ 2011
146-KOCA ADAMLAR
Büyük davanın güya koca adamları Ankara'yı mekan tutar önemlimi adları Kuşluk vaktine kadar alem yaptıkları Kendileri ifşa ederler hayasızca yaşantıları
Vatanmış Milletmiş önemlimi şehit kanları Her şartta yıllarca korumuşlar koltukları Beyin etrafına çöreklenmiş zehirli yılanları Uzak tutmak lazım bu utanmazları
18 TEMMUZ 2011
145-YÜREKLER YANDI
Yürekler yandı ocağa düştü ateş Hain bölücü kalleş mi kalleş Mehmet'im şehit oldu hainin sonu leş Ecdadımız Çanakkale'de koyun koyuna kardeş
Uyma duyma kahpeleri elinde var keleş Kürt kardeşim tanırsın bunları kendinle yüzleş Kucaktaki bebe ile yataktaki nine ile söyleş Irzına namusuna göz dikmişti bu kalleş
17 TEMMUZ 2011
144-ÖZELEŞTİRİ YAPMAYAN DAVALAR
Özeleştiri yapmayan davalar Tekrar tekrar hüsrana uğrarlar Fikir değil suçlu biz mensuplar Tepeden tabana başlamalı sorgulamalar
Herkesin eteğindekini dökmesi ile başlar Böyle zamanda lazım aklıselim olanlar Çözüm yolları vardır çözer aşarlar Liderin etrafından çekilmeli başarısız olanlar
15 TEMMUZ 2011
143- HIRÇIN DALGALAR
Hırçın hırçın vuran dalgalar Usanmadan karayı sonsuza kadar hırpalar Azmi senden mi aldım deryalar Bu gücün mutlak sahibi var
Bakıp gören düşünüp anlayan akıllar Dağa baktığında denize daldığında seni arar Kalplere sonsuz huzur dolar Kul doğrudan uzaklaşmadığı zamanlar
14 TEMMUZ 2011
142-HADİ DOSTLAR
Hadi dostlar bir olalım El ele vererek zorlukları aşalım Kafa yorup eksikleri bulalım Umut olmanın yollarını arayalım
Kırılmış olabiliriz ama millete küs olmayalım Karar veren odur her an yakın duralım Dertlerine derman olup saralım Şanlı tarihimize sahip çıkalım
13 TEMMUZ 2011
141-GÜL BAHÇESİNDE
Gül bahçesinde gördüm renkleri Mis kokuları aldım verdim nefesleri Dikeni olsada mest eder sevenleri Goncada gazelde güzel her halleri
Nede narin yaratmış Mevlam kadifemsi Koparma dalında sevmektir mucizesi Her yerde her dilde sevginin felsefesi Sevmek bu gülle başlar biter bilmecesi
12 TEMMUZ 2011
140-RUHUNUN DERİNLİĞİNDE
Bakınca sana ruhunun derinliğinde kayboluyorum Güzel iç dünyanda kendime yer buluyorum Anlamak anlaşılmak bu olsa sanıyorum Hep sevip seviliyorum, sayıp sayılıyorum
Dünya nimetlerini beraber paylaşıyorum Aşkın ölümsüzlüğünü sende yaşıyorum Geçsede koca yıllar kendimi sende buluyorum Tekrar tekrar mutluluğu tadıyorum
11 TEMMUZ 2011
139-ALLAH RIZASINA
El verdim destekledim Allah rızasına Omuz vurdum vatan millet aşkına Karşılıksız sevdim ülkemi dava sevdasına Bozuk sistem hesaptarları çıktı karşıma
Uymadı hesapları Rabbimin hesabına Yaptıkları dolaştı dolaşacak ayaklarına Kan ter var nice ömürler bitti uğruna Verir cezalarını Allah, boşuna uğraşma
09 TEMMUZ 2011
138-BİRİLERİ
Satanı satılanı başka yerde arama Birileri sol birileri sağ yanında uzağa bakma Hadi bey farkına geç vardı ama Yardımcılar disiplin kurulu duymadıysa inanma
Koy Kuran-ı Kerim'i divanda masaya Haberim yok diyenler el bassın Kuran'a Makam hırsıyla sustular yıllarca Körler sağırlar birbirini ağırlar kabaca
08 TEMMUZ 2011
137-KADER ARKADAŞI
Çeyrek yüzyıl geçti seninle Neler geldi gitti bizimle Ben olmayı bıraktım seninle Bir bütün olmayı başardık sevgiyle
Aynı kaderi yaşadık anlayışla Bir lokmayı paylaştık Bismillahla Aile olmayı başardık hamdolsunla Birlikte rahmet varı yaşadık coşkuyla
27 HAZİRAN 2011
136-KADER ARKADAŞI
Çeyrek yüzyıl geçti seninle Neler geldi gitti bizimle Ben olmayı bıraktım seninle Bir bütün olmayı başardık sevgiyle
Aynı kaderi yaşadık anlayışla Bir lokmayı paylaştık Bismillahla Aile olmayı başardık hamdolsunla Birlikte rahmet varı yaşadık coşkuyla
27 HAZİRAN 2011
135-ALLAH GÖRMEZ Mİ
Yaşamakmı gaye yaşatabilmekmi Bakmakmı önemli görebilmekmi Sevmekmi aşk yoksa sevilmekmi Veysel Karani gibi çöllere düşmekmi
Hasret vuslata ermekle bitermi Yapılan güzellikler iyilikler yitermi Kırdığın gönüller Kabedirbilmenmi Kainatı yaratan Allah görmezmi
26 HAZİRAN 2011
134- YORGUN YÜREĞİM
Dünya işleri yordu bedenimi Nefsimin istekleri hiç bitmezmi Dost düşman haddini bilmezmi Yaşananlar yaralar yorgun yüreğimi
Herkes yapsa nefis muhasebesini Doğru tektir birdir düşüncesini Özünde yaşasa bir cümlesini Yaşayabilsem kardeşliğin zirvesini
23 HAZİRAN 2011
133-DÖRT YIL DEDİĞİN
Camii de beraber secdeye kapanmadık mı Derdiyle dertlenip düğününde halaya durmadık mı Millet bizi biz onu anlayamadık mı Yoksa bizi samimi bulmadı mı
Dört yıl dediğin nedir geçmez mi Elli yıllık ömrüm rüya gibi geçmedi mi Yoksa bunlar bir bahane mi Seçim sonuçları birilerine şahane mi
13 HAZİRAN 2011
132-VATAN BÖLÜNMEZ
Biz derdik vatan bölünmezdir Hani Sivas'tan öteye gidilmezdir Edirne, Diyabakır, Kilis bizimdir Bu ülkede yaşayanlar birdir
Sen ben diye bölen kalleştir Çanakkale'de yatan ceddindir Al bayrağa kanıyla renk verendir Vaadlere kanma kardeşin benimdir
06 HAZİRAN 2011
131-EŞKİYA DAĞDA GEZERDİ
Herkes bilir eşkiya dağda gezerdi Gözü aydın siyasilerin şehre indi Bana bulaşmaz batıdayım dedi Zahmet etme sen ayağına geldi
Trabzon, Denizli, Mersin'i gerdi Diyarbekir Ziya Gökalp'in şehriydi Uyan millet uyan kapına dayandı Sandıkta bir ol kenetlen vur tokadı
05 HAZİRAN 2011
130-REGAİP GECESİ
Regaip gecesi üç ayların habercisi Recep, Şaban, Ramazanın müjdecisi Diğer günlerin en faziletlisi Kurtuluşa ermenin affın bahanesi
Şükür tövbe ve ibadet gecesi Ahiret hayatına hazırlanmanın vesilesi Mezarlıktır insanın son adresi Mahşerde peygamberdir şefaatçisi
02 HAZİRAN 2011
129-KARLI KIŞLAR GÖRDÜK
Çok karlı kışlar gördük üşümedik Aslımızdan fikrimizden vazgeçmedik Kan kustuk, şerbet içtik dedik Mazlumuyla mağduruyla bir nesil verdik
Dünü düşünerek bugünü değerlendirdik Tavrımız geçmişte gelecekte net dedik Mesele millet olunca can verdik Davamızdan oyumuzu mu esirgedik
01 HAZİRAN 2011
128-SEVDAM DAĞLARDAN YÜCEDİR
Sevdam dağlardan yücedir bilesin Davam kutsaldır iyi öğrenesin Etrafımızda oyunlar dönüyor göresin İrade senin kararını doğru veresin
Sonra boşu boşuna dövünmeyesin Ders verilmez alınır iyi düşünesin Sen güçlü ol ki ülken bölünmesin Şanlı geçmişine sahip çık üzmeyesin
31 MAYIS 2011
127-İSTANBUL’UN FETHİ
İstanbul fetholdu 29 Mayıs'da Fatih'in hayali gerçek oldu sonunda Cuma namazı kılındı Ayasofya'da Çağ kapandı çağ açıldı İstanbul'da
İki mutluluk yaşandı bir arada On binler toplandı Zeytinburnu'nda Albayrak dalgalandı denizde karada Genç yaşlı toplandı beyin etrafında...
29 MAYIS 2011
126-YA RABBİM SANA SIĞINIRIM
Yarabbim, sana sığınırım zalim şerrinden Merhametini eksik etme üzerimden Verdiğin nimetleri, azaltıp alma elimden Geri koyma gördüğüm günden
Nasip et zikrini azalmasın dilimden Beşerim, şaşarım, korkarım nefsimden Sana sığınırım, benlik ve kibirden Senin kulunum anlarsın garip halimden
28 MAYIS 2011
125-ÜLKEMİN GERÇEKLERİ
Ülkemin gerçekleri yaralar beni Yokluktan çaresizlikten acı çekeni Öbür yanda tokluktan öleni Biraz düşün din kardeşinin halini
Duyarsız kalırsan yakar seni Çare olursan kazanırsın cennetini Susarsan alırsın garibin vebalini Derdine çare olacaklara sor sualini
27 MAYIS 2011
124-ASALET DEDİĞİN
Asalet dediğin çarşıda satılmaz Ham olan sonradan olgun olmaz Nankörde ahde vefa bulunmaz Türkün örfünden töresinden anlamaz
Aklına geleni gelince tutamaz Kendine nefsine hakim olmaz İnsanlık erdeminden ders almaz Küçüktür daha küçülür farkına varmaz.
26 MAYIS 2011
123-TÜRK’ÜN HOŞGÖRÜSÜ
Türk'ün hoş görüsünü zorlamayın Yaptığınız karşılıksız kalır sanmayın Kan akacak diye tehdit savurmayın Birlik, kardeşlik sınırlarını aşmayın
Suskunluğumuzdan cesaret almayın Osmanlı tokadı yersiniz meraklanmayın Çakıl taşından vaz geçmeyiz umutlanmayın Tek bayrak, tek devlet altında yaşayın
25 MAYIS 2011
122-MİLLET
Millet baki olacak Devlet hep yaşayacak Birlik beraberlik sağlanacak Gönüller sevgi dolacak
Din ırk sorulmayacak El ele verilip güçlükler aşılacak İşsiz aşsız kimse kalmayacak Büyük Türkiye kurulacak
Bütün bunlar hayal olmayacak Ejdadın rahat uyuyacak Dünya alem saygı duyacak Türk İslam birliği kurulacak
24 MAYIS 2011
121-AZİM ÇINAR
Azim bir çınarın gölgesinde yatsaydım Sessizlik içinde kuş sesleriyle uyusaydım Dünyanın kargaşasını düzelmiş bulsaydım Tatlı rüyadan hiç uyanmasaydım
Kırların dağların güzelliğini yaşasaydım Kartal gibi yükseklerde özgür olsaydım Susamış gönüllere çağlayan olup aksaydım Dünyaya dalmayıp ebedi hayata hazırlansaydım...
23 MAYIS 2011
120-GEREKEN YAPILDI
Yapılmaması gereken yapıldı ders almalı Olan oldu dönüp yarına bakmalı Kul kaderini yaşar fikri değil kendi sorgulanmalı Büyük davaların adamı dikkatli olmalı
Dinin örfün yasaklamış yapmamalı Yalnız kişiler değil toplum sorgulanmalı Millet için için çöküyor çaresine bakmalı Etkisinde kaldığın yoz kültürden uzaklaşmalı
22 MAYIS 2011
119-NE OLDU BİZLERE
Ne oldu bizlere geldik bu hallere Uğraşıyorlar bizimle götürecekler bir yerlere Yapanamıyaptıranamı neye bahane Özümüze sahip çıkarsak dönecek efsane
Hataları düzelt ders al sığın milletine Gör ama sus konuşma uy Allah emrine Herşeyin karşılığı var bırak ahiretine Kınamayın kimseyi uydurmasın nefsine
21 MAYIS 2011
118-DÜNYADAKİ KÖTÜLÜKLER
Dünyadaki kötülükler sıkıyor artık beni İki yüzlü insanlar hırpalıyor düzeni Esiri olmuş nefsinin nedir bunun nedeni Sanki giymeyecekeler beyaz kefeni
Mevkileri kurtaramıyacak kendilerini Kuru toprağa yatıracaklar bedenini Kabir melekleri soracak sualini Yaşayacaksın ölümle kendi kıyametini
20 MAYIS 2011
117-İŞ AŞ GEÇİM DERDİ
Millet düşmüş aş, iş, geçim derdine Vatanı getirmişler bölünme haline Birileride düşmüş kendi keyfine Sesiz kalırsam girerim vebaline
Ülkemiz gelmiş güya batı seviyesine İlimde değil yetiştik ahlak çöküşüne Uyanık olmazsan benzetirler kendilerine Kültür emperyalizmi budur düşünsene
19 MAYIS 2011
116-YÜREĞİM YANAR
Yüreğim yanar içim kanar Kim ne söylerse bana batar Sebep olanlara lanet yağar Bu halimiz milleti yakar
Kalbim Türk-İslam diye atar Gönüldaşlarım şehit oldu yatar Binlercesi mağdur oldu kıyamet kopar Bunun hesabı mahşere sarkar...
18 MAYIS 2011
115-MİNAREDE SELA
Minarede sela duyurulur tanıyanlara Etrafta bir koşturmaca karışıyor ağıtlara Uzun yolculuk var hazırlıyorlar yarınlara Musalla taşında imam başlar dualara
Cemaat durur saf saf arkalara Mezarlığa doğru alınır omuzlara Ders almayı sormazlar mı katılanlara Bir gün sizler de yatırılacaksınız mezarlara.
17 MAYIS 2011
114-HAYAT
Hayat iniş ve çıkışlardan ibaret Yaşadığın zorluklara sabret Allahındır bütün güç kudret İnsan oğluna yakışan sonsuz teslimiyet
Asaletindendir susup, dinlemek, sukunet Soysuzu vefasızı Allah'a havale et Seni kurtaracak iman, takva, ibadet Bir gün gideceğiz ebedi hayat ahiret
17 MAYIS 2011
113-MEVSİM KIŞTI
Mevsim kıştı ilkbahar yaz oldu Ömrümün baharı keder doldu Yanar döner insanlar baş tacı oldu Gönlümdeki zenginlik son buldu
Yeşeren ümitler birer birer soldu Gonca kokulu mis güller gazel oldu Zakkum çiçeği vazoya kondu Bülbül sustu karga sesi makbul oldu
15 MAYIS 2011
112-ACİZ KUL
Aciz kul olduğunun farkına vardınmı Yaradana yalvarıp aklını başına aldınmı Yanlışları doğru yapmaya çalıştınmı Yoksa aynı yerde durmaya alıştınmı
Fırsat bir gelir iki üç bakarsın geçer Ömür dediğn su gibi akar gider Dünya tarlasına ne ektinse ahirette biçer Bir gün gelir sende bende buradan göçer
13 MAYIS 2011
111-GÜNLER AYLARI
Günler ayları aylar yılları kovalar Yaşadığım acılar hep beni yaralar Bedenimde yorgunluk saçlarımda aklar İnsanlar yaşadığı kadar halden anlar
Dünyada misafirsin gelip geçicisin Sanma ki kalıcısın sende gidicisin Düşene el uzat ki kimse incitmesin Allahın emaneti insan denen canlar
12 MAYIS 2011
110-ŞU CİHANA ALEME
Şu cihanı aleme sultan olabilsem Zevklere sefalara yüz çevirebilsem Nefsimi terbiyede galip gelebilsem Kamil insan olmanın yolunu bir bilsem
Gönül insanı olduk biz diyebilirim Alplere, erenlere kavuşabilirim Türk islam davasını sürdürebilirim Önce millet sonra ben demeyi öğrensem
11 MAYIS 2011
109-GEÇER BUNLAR DA GEÇER
Geçer bunlar da geçer Eylül geçmedimi Acılarla bırakıp yürek delmedimi Kahpe kurşunla onlar şehit düşmedimi Gün geldi birileri sefa sürmedimi
Bu alemde Bülent var didinmeden gelen Hiç kimseye gerek yok çabasıyla giden Yaptığı yanlışlarla hergün yad edilen Ağlanacak halimiz alem gülmedimi
10 MAYIS 2011
108-HIRPALARLAR
Hırpalarlar fikrini kırarlar kalbini Dur yapma etme dersin anlamazlar halini Hırs mantığını yener alır vebalini Günaha sığınmasın kalp dolsun rahmani
Su mecrasından taştı sen bakıp durdunmu Basiretsiz olanlar baş tacı oldumu Fitne ficur yan başta değişen oldumu Üzülmez olurmuyuz görüp mecalini
09 MAYIS 2011
107-ILGIT ILGIT
Ilgıt ılgıt es rüzgar sohbette hazırlık İkram var, itiraz yok dostlarla toplandık Bu yan karataş, çamlık o taraf mezarlık Zaman zaman mezara baktık ibret aldık
Sohbettin seviyesi arttı bozulmadı Hasretler giderildi zaman hiç durmadı Gelemeyen dost başka bir bahara kaldı Kısa zamanda yazda sohbet sözü verdik
08 MAYIS 2011
106-ÇOK MUTLULUK YAŞADIM
Çok mutluluk yaşadım kısa bir zamanda Sosyal amaçlı vakıf kermesi bir yanda Şeyh efedi anıldı makamı başında Bu Cuma dostlarımla buluştum namazda
Sılayı rahim yaptım anneler gününde Duaları dilinde özlem var halinde Kilis başka anlamlı bu güzel mevsimde Tekrar yaşamak için bulundum niyazda
07 MAYIS 2011
105-SOR DA SEVDALARIMI ANLATAYIM
Sor da sevdalarımı anlatayım sana Baba, ana, eş, evlat hepsi de bir yana Bayrağa el uzatma çok dokunur bana Ezana söz söyleme ağır gelir cana
Vatan sahipsiz sanma yan gözle bakma Sevdalarımı sordun anlattım kaçma Vatana can verecek milyonları sıkma Altında ezilirsin sonra ha karışmam
02 MAYIS 2001
104-ALLAH DOSTLARI
Allah dostlarıyla kol kola olsam Kalbimi ruhumu bir arındırsam
Benlikten, kibirlikten hep uzaklaşsam Ben değil bizlere her an sığınsam
Çaresiz kalana çareler olsam İnsan olduğumun tadına varsam
Allah vergisi ses çok etkilersin Bu sese mutlaka gönül verirsin
Gülle bülbül bu aşkı yaşasın Dostlar birbirini hep anlasın
24 NİSAN 2011
97- GÜNÜMÜZÜN CİHADI
Günümüzün cihadı nefisle yapılır Mücadele edersen sonuca varılır Dile sahip olursan cennet kazanılır Nefsine kapılırsan yanlışa sapılır
Dünya zevkine kanma şaşırıp aldanma Geçici heveslere ahireti satma Esas olan insandır sakın ha kandırma Mahşer gününde ince hesaba varılır
22 NİSAN 2011
96- GÖNLÜM NE ARZULARSA
Gönlüm ne arzularsa dilim onu söyler Muhabbetin hasretin içimdeki hisler Zikir yürekten gelir tekrar eder diller Azalmaz artar sevgin bu can seni özler
Tatmayanlar anlamaz o muhabbetini Beraber yaşayalım şefkatle sevgini Birlik ve beraberlik sarsın ümmetini Bir olursak rahmet var bitsin kötü sözler
21 NİSAN 2011
95- GÖNÜLLERİN EFENDİSİ
Afrikalı, Asyalı davetine uyar Zenci beyaz ayrılmaz mescidine koşar Renkler diller birleşir kalpler aynı atar Güllerin efendisi Medine'de yatar
Gül kokusu Cihana Mekke'den yayılır Özlemin beni sarar Kabe'ye varılır Dört yıldır yazılırım bu yıl kavuşulur Mübarek makamına bu garip el açar
19 NİSAN 2011
94- MİS KOKULAR
İNsanlık bunalımda, buhranda kıvranır İşte o zamanlar da bir çıkış aranır Kurtuluş anı yakın arayıp dolanır Ay Rebiülevvel gün oniki sonlanır
Bazen esen esinti mis koku getirir Ruhumuda Nebi'ye hediye götürür Bana da gelirken mis kokular iletir Aşkım ahirette muhabbetle sonlanır
18 NİSAN 2011
93- RAHMETTİR BANA KELAMIN
Söylersem rahmettir bana kelamın Görmektir hayalim nur cemalın
Şefaat etmezsen haraptır halim Sığınırım sana kalmadı mecalim
Hadis ve sünnetin ışıgım oldu Yolum aydınlandı güneşim dogdu
Emelim yolunda şehit olmaktır Mahşer günü seni bir koklamaktır
17 NİSAN 2011
92- GÖNLÜME NUR OLDUN
Efendim gönlüme nur oldun kondun Yaratılışımın sebebi oldun
Ümmetin muhtaçtır gül yüzlü şefkatine İhtiyacımız var şefaatine
Gelişini anmak haftaya sığmaz Muhabbet olunca bu aşk solmaz
Seni anan dili cehenem yakmaz İki dünyada yalnız sahipsiz kalmaz
16 NİSAN 2011
91- İNSANLIK ALEMİ
İnsanlık alemi çaresiz kalmış Kalpleri kararmış kötülük sarmış
Eliyle yaptığı putuna tapar Öz kızını gömer katliam yapar
Nebiler Nebisi muhtacız sana İnsanlık kurtulur gül hatırına
Geldin güller açtı mis koku sardı Susayan gönüller sana sarıldı
Mucizen Kuran'dır taç oldu sana Ümmettin aşıktır kurban yoluna
15 NİSAN 2011
90- YA RABBİM GÜCÜMÜZÜ ALMA
Ya rabbim gücümüzü alma elimizden Zikrini eksik etme bir an dillimizden Hep sana sığınırım münafık şerrinden Kem gözden kötü sözden korursun zalimden
Nefsimizin esiri olursak yanarız Aldatıcı dünyadan sana sığınırız Bizi gafletten uyar yoksa hâl harabız Tek bırakma pişmanım perişan halimden
14 NİSAN 2011
89- HAKK’I HAKEDEN
Sardı milleti bir tatlı heyecan Gelene ağam der gidene paşam
Gün milletin günü dinler derinden Hakkı hak edene verir gönülden
Gönülde yer etmek marifet ister Düşme gözden yeter ölümden beter
Bakarlar yanına sorarlar sana Yol arkadaşların yokmu bu defa
Ahde vefa yoksa gerisi boşa Yaz bunları birbir nefsi hesaba
13 NİSAN 2011
88- ALLAH’IM SANA SIĞINIRIM
Allah'ım sana sığınırım her halimle Bozulmuş insanlık vicdanıyla diliyle Kalpleri kararmış uğraşır şuursuzca Bir de cenneti ümit ederler arsızca
İlahi adalet bu tecelli edecek Hak edenler mutlak cehenneme gidecek Tövbe kapısı hep açıktır sığınmalı Hidayete erip rahmete kavuşmalı
08 NİSAN 2011
87- ASİL BİR MİLLET
Asil bir milletin mensubuyuz soydaşım Yüceltmeliyiz bu devleti vatandaşım Bütün engelleri biz aşarız yoldaşım Sahip çıkalım hep beraber arkadaşım
Acıdadaneşedede biriz candaşım Gönüllere köprü kuralım gönüldaşım Dile ve söze sahip olalım sırdaşım Adem ve havadan geliriz kan kardeşim
07 NİSAN 2011
86 -KIR ÇİÇEKLERİ
Düşün kır çiçeklerinin özgürlüğünü Dağlarda ovalarda sürdürür hükmünü Yardım görmeden topraktan alır gücünü Rengarenk çiçekler açar bellidir günü
Halbuki öylemidir saksı çiçekleri Muhtaçtır bakıp sulamalı birileri Desteksiz yaşayamaz kısadır günleri Özünden ayrı koku vermez çiçekleri
06 NİSAN 2011
85- TOPRAK DOYURSUN
Göz aç olunca derlerki toprak doyursun Mide doyar nefis aç bocalar durursun Halden hale girersin bulunmaz ilacın Hastalıktır senin ki hekime muhtaçsın
Zordur durumun esir olmuşsun nefsine Kanma nimetlere çalış ahiretine Er veya geç çalacak kapını azrail Kendine çeki düzen ver hazırlan cahil
05 NİSAN 2011
84- BAŞBUĞ
Mücadele ve çileyle geçen bir ömür Milletin kurtuluşunu gençlikte görür Ezilmek sürülmek yaşamında onurdur Gönüllerde dillerde o lider başbuğdur
Hüvel Baki dedi rahmana kavuştular Milyonlar safta gözyaşına boğuldular Nisan matem tuttu karla uğurladılar Türk islam davasını miras bıraktılar
03 NİSAN 2011
83- SEVGİ AZALINCA
Sevgi azalınca sebebine bakmalı Kibir benlik bir an önce bırakılmalı Saygının olmadığı yerde durmamalı Sabrında sınırı vardır zorlanmamalı
Hoşgörü yoksa boşuna uğraşmamalı Nefsinin esiri olmuşsa acımalı Söz gümüş ise sukutta altın olmalı Uyardıysan kendi düşen ağlamamalı
02 NİSAN 2011
82- KIYAMETE KADAR YAŞAYACAK TÜRKİYE
Kolay mı kuruldu bu devlet bilmez misin Çekiştirip durursun birşeyler istersin Bu göklerde al bayrağım dalgalandıkça Bilkisanadabanada yer var rahatça
Sakarya, Dumlupınar ve Çanakkale'de Dedelerimiz yanyana yatar gölgende Dinimiz tarihimiz bir bu fitne niye Kıyamete kadar yaşayacak Türkiye
01 NİSAN 2011
81- DÜNYA NİMETİ GEÇİCİDİR
Dünya nimeti geçicidir kanmayasın Kızdırıp mazlumu ahını almayasın Son pişmanlık fayda etmiyor yanmayasın Aklından hiç çıkartma aciz biçaresin
Ömür bu böyle gelir geçer bir gün biter Yaptığın güzel ameller yanında gider El sürme harama sahip ol dile yeter Ne şahlar vezirler elleri boş gittiler
31 MART 2011
80- BEDENİME RUHUMU GİYDİRDİ
Bu aciz bedenime ruhumu giydiren Aklı verip insanlıkla şereflendiren Bana doğruyu yanlıştan ayırt ettiren Yaşadığım hayatımla imtihan eden
Şükrü bir an olsun aklımdan çıkarttırma Bana verdiğin nimetleri unutturma Beni bir an olsun tefekkürden ayırma Allah'ım budur niyazım beni şaşırtma
30 MART 2011
79- REYTİNG UĞRUNA
Tanımakta zorlanıyorum bu fertleri Olamaz bunlar milletimin bir neferi Nasıl bulaştırdılar bu sapık halleri Yıllarca gösterdiler sapık dizileri
Reyting uğruna türlü kılığa girdiler Uyum yasaları diye bayram ettiler Üç masum çocuğa sapıkça kıyacaksın İdam kalkacak avrupaya uyacaksın
29 MART 2011
78- AHLAK ÇÖKÜNTÜSÜ
Nereye varacak bu ahlak çöküntüsü Yüreğimi yakar gençlerin görüntüsü Yabancı marka sevdası sarar etrafı Daha öncede görmüştük bu fotoğrafı
Kültür emperyalizmi budur sessiz gelir Sosyal meseleler derinden etkilenir Hemen başlamalı öze dönüş olmalı Milli manevi duygu canlı tutulmalı
28 MART 2011
77- GURBET KUŞLARI
İzledin mi göçmen kuşların gidişini Belli zaman sonra tekrar dönüşlerini Gurbet kuşlarının gelişini bekleriz Sıladan haber gelir mi diye gözleriz
Kilistir özlemiyle yakar içimizi Akpınar Karababa da ağaç altında İçeri bahçede olsam yaz sıcağında Minik kuşların cıvıltısı kulağımda
26 MART 2011
76- DÖN MEVLA’YA
Günlerdir celallendim durdum olanlara Sabrım taştı bizi bu hale koyanlara Susmak erdem ama kızmak isterim ona Susarım yaşanan kardeşlik hatırına
Geç bu halleri yen nefsini dön Mevlana İntizar olsun güzel düzeni bozana Ahireti kazan dünyayı ver alana Allah isterse hükümdar eder cihana
25 MART 2011
75- GÜNLERDEN CUMA
Gün cuma müminler hazırlandı namaza Saf saf huşu içinde duruldu niyaza El açıldı semaya başlandı duaya Tek arzu millet huzur içinde yaşaya
Hani ümmete bayramdı günlerden cuma Tefeküre dalıp düşünmek lazım ama Ders al geçmişten yaşama yeni Kerbela Benzetirler halini evladı Resula
24 MART 2011
74- BOYNER HANIM
Dört maddelik ültimaton hazırlamışlar Kürtçe eğitim canilere af demişler Sivil itiatsizlikle tehdit etmişler Asil milletimin sabrını denemişler
Boyner hanım zırvalamış sırça köşkünde Ne hoş empati yaparlar bölücülükte Din ve iman para olmuş öter çöplükte Şehidimin kanı kurumadı Cudide
23 MART 2011
73- UYUMA TÜRK MİLLETİ
Önce Rus girdi Afganistana ne varsa Mücahit Taliban oldu Rus kovulunca Herşeydegişti ikiz kule vurulunca Nato güçleri Afganistana dalınca
Saddamı aslan yaptılar sonra astılar Irakı parça parça edip paylaştılar Tunus Mısır Libya sırada Suriye var Uyuma Türk milleti yanı başındalar
22 MART 2011
72- YENERSEN NEFSİNİ
Göz görmek isterse görür ve düşünürüz Baktıkça her yana nimetleri görürüz
Dostlarım dediklerin bir bir kazanılır Muhafaza etmek büyük bir sanaattır Gönüle taht kurmak er insanla başlanır Hükümran olup kalmazsan er geç sonlanır
Gönüleri kırmak kolay her insan yapar Küçük hesaplar halis niyeti bozar Bir gün gelir seni yalnız başına koyar Esiri olursan ihtiras duygun azar
17 MART 2011
67 NASIL OLMALI
Samimiyette akarsu gibi olmalı Hakkaniyette koca dağ olup durmalı Tevazuda söğüt gibi yere yatmalı Merhamette yağmur olup kula yağmalı
Şefkatte ana gibi hep kucaklamalı Muhabbette Allah dostuna karışmalı Acizlik senden kaçmalı uzak durmalı Kültür söze ahlak öze anlam katmalı
16 MART 2011
66- BAL ARISI
Binlerce arıyı doldursan boş kovana Bal arısı değilse bal yaparmı sana Hikmetin kendinde olduğuna inanma Bal yerine avcunu yalarsan şaşırma
Allah herşeye görev vermiş boşunamı Kul kendine göre yaşamak zorundamı Her işi ehline ver yanlışı dost tutma Kargayı kılavuz edip yolu şaşırma
15 MART 2011
65- YARADANIM VAR
Yaradanım var yaradanım ümitkarım Kapısında garip bir kulum günahkarım Ellerimi açar duada yalvarırım Senin şefkatine rahmetine muhtacım
Sen ol demedikten sonra hiç bir şey olmaz Firavunun ateşi İbrahimi yakmaz Topal karınca bu niyetle yolda kalmaz Sana güvenip sığınan perişan olmaz
14 MART 2011
64- KİLİSLİ OLMAKTAN BIKTINMI
Koyunun boşluk kısmından eti aldınmı
Eti kasaba zırhla çektirdinmi
Kıymayı güzel bir şekilde hazırlatınmı
Tepsinin kenarına malzemeleri evden koydunmu
Soğanı güzelce temizleyip soydunmu
Tuz biber azıcık nar pekmezi karabiber attınmı
Domates ve biber salçasıyla hep beraber karıştırdınmı
Güzel olsun diye sakin zamanda fırına gittinmi
Fırıncıya usta ince ve eti bol olsun dedinmi
Fırının serin tarafında pişmesini istedinmi
İlk pişenden kıvırıp gevrek gevrek yedinmi
Biri yiye diğeri baka kalmasın ustalara ikram ettinmi
Yorum bunlardan birini unuttum dedinmi
Sakın ha yoksa sen Kilisli olmaktan bıktınmı
13 MART 2011
63- BAHAR
Bu gün baharın ilk günlerini yaşadım Çoşku ve heyacanı bedenimle tattım Baharın gelişi müjdeler dirilişi Gücümüze güç katacak yazın gelişi
Nedendir bu heyacan derseniz dostlarım Milletim karar verecek umutlanırım Hazırlan ki hemen sonbahar kış gelmesin Hayallerim umutlarım suya düşmesin
12 MART 2011
62- DEPREM
İki türlü deprem var insanı etkiler Sallar yeryüzünü dağı taşar denizler Ardında bırakır acı hüzün kederler Yine fitursuz yaşar deli divaneler
Bu afete küçük kıyamet der bilenler Ölümüde böyle tarif eder erenler Kimler geldi kimler geçti şimdi nerdeler Bunları anla ki kırılmasın gönüller
11 MART 2011
61- KİN
Ey insanoğlu nedendir sendeki bu kin Kardeş bildiklerini öldürdün yok ettin Ahir zamanda Kabiller tek olmayacak Kevser başında Habil yalnız kalmayacak
Mahşer gününü düşünüp ders çıkartmalı Yalnışı terk etmeli doğruyu bulmalı Kabillin Habille yaptığını bilelim Dosttu, kardeşi ve milleti yaşatalım
10 MART 2011
60- HAKİKAT
Taşlaşınca kalpler hakikati anlamaz İmana ermeyince doğru yol bulunmaz Musa'da olsa firavunlar ikna olmaz Dünya var oldukça bu böyle devam eder
Günümüzdede her makamda onlar vardır Her firavunun bir Musa'sı olacaktır Hidayet Hak'tan ama ne yapsan boşadır Davan haktır kutludur mücadelen sürer
09 MART 2011
59- YEZİD
Yezid ismini duyunca kızarsın birden Güya islam halifesidir söz edilen Amaç saltanatı korumak Ehlibeytten Hırsından kopardı Peygamberin gülünü
Makam sevdan olur kıyarsın Hüseyine İnsan ol ki kapılma dünya nimetine Sende uğrarsın bunların akibetine Safını belli et sev resulun gülünü
08 MART 2011
58- İHANET
Milletimin bahtıyla oynamayın sakın İhanet edenlerin sonları çok yakın İsterseniz bir an tarihe dönün bakın Yaptıkların yanına kâr kalacak sanma
Şereflenmek elinde millete hizmetle Kötülükleri yok et elinin tersiyle Sanma sanada kalır dünya nimetiyle Şeref pazarında şerefsize yem olma
07 MART 2011
57- RAHMET RÜZGARI
Rahmet rüzgarları esmeye başlayınca Götürüyor dostlarımı bir bir Rahmana Gönlümde umut yağmurları sonlanınca Dünya boşmuş kavuşuyorsun Yaradana
Kolaymı ateş düştüğü yeri yakarmış Acı olsada sonu kadere imanmış Sabırın ahirette mükafatı varmış Hesap vermek için varıyorsun Allaha
06 MART 2011
56- VATAN SEVGİSİ
Binlerce yıl tarih boyunca var olmuşlar Fitne fesat ve bozgun kanlarında varsa Haset hainlik tek vucutta buluşmuşlar Vatanın sevgisi imandan gelir yoksa
Doğruyla yanlışlar mücadele edecek Soylu ve soysuzlar tarihe iz düşecek Birgün gelecek mutlak hesap sorulacak Azap bulacak Allaha inancın varsa
05 MART 2011
55- ŞEHİT
Şehit olmak nasip olurmu isteseniz Her kul istesedeerermi o makama Şahadete Hz Nevfel gibi bakarsanız Komşu olursunuz peygamberin katına
Şehitler gelince ayağa kalkar Nebi Şahadet mahşerde şefaatın sebebi Ata evlat yetmiş bin kurtuluşa erdi Öldüler sanma sahipler iki cihana
04 MART 2011
54- DUA
Bu kainatı Yaratan yöneten vardır Kul daralınca rahmet ister Rabbinden Gidilir duayla Hakka gerisi yoktur Dua et samimiyetle iste Allahtan
Tek başına zorlarsın büyük engelleri Ana duasıyla aşarsın güçlükleri Güç verdinse düşküne savdın belaları Duaları görmekte duymakta Yaradan
03 MART 2011
53- SEVDA DAĞLARINDA
Sevda dağlarında şakıyan bülbül olsam Bahçelerinde nergis gönüllerde sultan Sonsuzluk pınarından içip yalnız kalsam Umursamam aldırmam vaz geçerim tahttan
Aşk sevda yaratana olan muhabbettir Yaratılanları karşılıksız sevmektir Şefkat gözüyle taktir edip beğenmektir Böyle sever yorumlarım gerisi haktan
02 MART 2011
52- İSTANBUL
Hangi tarafına bir baksan tarih kokar Neresine baksan medeniyetler çıkar Sultanahmet, Ayasofya, Galata orda Hayranlıkla gezer durursun Topkapıda
Allah dostlarının zikri duası vardır Mevlevisinakşibendisi hep burdadır El açar kendince yalvarır yaratana İstanbul bu şehirdir aşkla yaşayana
01 MART 2011
51- İBRET
İbret almak istiyorsan dönde bak arkana Kimler vardı şimdi yoklar kafa yorsana Zaman ne çabukta geçiyor farkına varsana Diline, deli divane gönlüne hakim olsana
Ders almazsan hakikaten perişan olursun Kulluğun şuuruna varırsan huzur bulursun Dünya nimetine kanarsan hesabı unutursun
28 ŞUBAT 2011
50- HESAP
Kimse demesin ben günü birlik yaşıyorum Evet dostlarım bende hesap yapıyorum Hesap olmasaydı hesap sorarmıydı Rahman Her hesabın üzerine hesap koymuş Yaradan
Birçok hesap yaptım ama tutturamadım Hamdım oldum fakat bir türlü yanamadım Yunus'un dergâhına eğri odun girmezken Ben yanlışa yanlış bana bakar dururken
27 ŞUBAT 2011
49- HÜZÜN
Yüreğimde bir sıkıntı içimde hüzün var Nedir bu derseniz dostlar içim yanar İslam ümmetinin perişan hali beni yaralar Hani ferasetli olacaktı Müslümanlar
İslam coğrafyasının yıllardan beri hali harap Son günlerdeki akıtılan kan ne hesap Gidecek Mübarekler Kaddafiler mutlak Geridekiler aynı yeni bir düzen kurulacak
26 ŞUBAT 2011
48- KİLİS YURDUM
Özlem duyduğum hayaller kurduğum Şeyh Muhammed tepesinde nefes soluduğum Evliyalar veliler diyarı Kilis yurdum Şurahbil Bin Hasane'de tefekküre daldığım Şeyh Mansur'da huzur buldum Dünya külfeti ile daralınca yüreğim Şeyh Efendi'de zikre durdum Derde düşünce uğramış olduğum Şeyh Muhammed Ensari'de şifa buldum Peygamber dostlarına komşu oldum Kilis benim ebedi yurdum
25 ŞUBAT 2011
47- VATAN
İki kıtanın birleştiği yerde yurt tutarsan Boğazın halicin yanı başına taht kurarsan Çağ açıp kapayan Fatih'in torunu olursan Kimlerin kuyruk acıları var tarihe baksan
Aklını başına al defalarca durumunu düşün Etrafımızdaki dönen oyunları anlayıp görün Bak her taşın altı kefensiz yatan şehidinin kanı Unutma miras aldın miras bırakacaksın vatanı
24 ŞUBAT 2011
46- GELİN BİR OLALIM
Evlat sende bu cevher hep var oldukça Bu vatan için milyonlar canını koydukça Meraklanma uğraşırlar ama bölemezler asla Ortak tarihin var dininle minaredeki ezanınla
Gelin bir olalım canı cananımızla bir arada Aşkımız sevdamız türkülere yansır Anadolu da Birlikte rahmet var dinin gereği olduğunu anla Vatanı aşkla seviyorsan ne olur her gülü kokla.
23 ŞUBAT 2011
45- SEVDA
Sevda dediğin gönüllerde tüter Hasretliği insanın belini büker Yaşamayan anlamaz haline güler Sevdaları olmayınca boş haldeler
Geldim dünyaya başladı sevdam anamla Aklımın erdiği an milletim, vatanımla Geldi zamanı hayat arkadaşımla Millete evlat yetiştirdim oğluyla, kızıyla
22 ŞUBAT 2011
44- DOĞRU YOLDAYSAN KORKMA
Gaye insanlığa hizmet olunca Hızır yanında olur Şeytan kalpli insanlar saf saf karşında durur Haklıyla haksızın mücadelesi tarih boyu sürer Doğru yoldaysan korkma kader yüzüne güler
Hak yürü derse seni durdurmaya güçmü yeter Söyle Rabbimden başkasının sana sözümü geçer Ahirete hesap var unutma doğruluktan şaşma Bu can durdukça insanlığı yaşatmaktan geri kalma
21 ŞUBAT 2011
43-TECRÜBE
Ruhunun derinliğinde ki fırtınaları fark ettim Karar verme aşamasına gelmen için sabrettim Yanlışa arkanı dönme cesaretini gösteremedin Dostsuz kalmanın zor olduğunu şimdimi öğrendin
Bazı şeyler yaşaya yaşa ya öğrenilir tecrübe denir Dostların birer bir er uzaklaşınca yalakalar yer edinir Aldanıp kanarsın hayatın cilvesine boşuna böbürlenir Sonuç hüsran olursa hatalar birçok garibe yüklenir
20 ŞUBAT 2011
42-KARŞILIKSIZ VERMEK
Sende fazla olanı hiç başkalarıyla paylaştın mı Duyguların en güzeli karşılıksız vermeyi tattın mı Bahane bulma param çok olsa verirdim deme Her insanda mutlaka bulunur çok düşünme
Gidersin kan merkezine bağışlarsın kanını Verirsin kanını kurtarırsın bir hastanın canını Nasip meselesi her kula vermek kısmet olmaz Vermek istersin kan değerin düşük doktor almaz
19 ŞUBAT 2011
41- ŞEYH ŞAMİL
Şeyh Şamil hürriyet özgürlük abidesidir Kafkasların Yetmiş dört yıllık ömrü ile korkusu oldu çarların Yirmi yaşlarında iki metre boyu ile Kafkas kartalı Acılar yaşasa da mücadelesini tarihe yazdırmalı
Hicaz için uğradı İstanbul a yer yerinden oynadı Kabe de onu gören hacılar izdiham yaşamıştı Büyük insanlara nasip olan bu sevgi seli sorgulanmalı Allah amelini beğendiği kulunu sevdirirmiş anlamalı
18 ŞUBAT 2011
40- HAYAT ARKADAŞIM
Allah'ın bana emaneti sevgili hayat yoldaşım Seninle beraber yaşamak yaşam kaynağım Benim her halimi paylaşan gücüme güç katan Çünkü biz bir aileyiz diye fedakarlık yapan
Yirmi beş yıl aynı yastığa baş koymak kolay mı Karşılıklı saygı olunca muhabbet olmayacak mı Analık içgüdüsü ile çocuklarımı sarıp sarmalayan Yaratan ömür verdikçe ömrünü bize harcayan
17 ŞUBAT 2011
39- ŞEREF
Şeref dediğin meta değil az zamanda kazanılmaz Makama mevki ye kanıp hoyratça harcanmaz Azim gayret süreklilik ister ermek için şerefe Sözüm şerefle şerefsizliği ayırt etmeyenlere
İnce eleyip sık dokumalı kumaşına bakmalı Ne oldum diye dolaşmaya başlayınca uzak durmalı Yoksa senide bizi de seviyelerine çekmeye çalışırlar Türk İslam kültürünü anlamamış fütursuz yaşarlar
16 ŞUBAT 2011
38- HESAP SORULACAK
Gördün mü avuç içi kadar alanda binlerce karınca Birbirlerini ezmezler hırs ve ihtiras olmayınca Bu da yetmezse arılara bak ne muhteşem sanat itinayla görevlerini yaparlar ne bu sabır kanaat
İnsanoğlu nedir sendeki bu hırs ve sabırsızlık Tahammül etmeyi öğreneceksin yapma haksızlık Ölümü unutma elbet gelen gidecek bu dünyadan Sana da bana da hesap sorulacak bu yaşamdan
15 ŞUBAT 2011
37- GÖNÜLLERİN SULTANI
İnsanlık alemi karanlıklar içinde girdapta Nebiler nebisine ihtiyaç vardı kainatta Rabbim sahipsiz bırakır mıydı biz kullarını Bu gün doğdu Efendimiz gönlümüzün Sultanı
Sana nasıl yüz çeviririz delilin Kuran-ı Azimi şan Ancak kıt mirin olurum acizdir karşında bu can Şefaatine nail olmaktır gaye aksi sonsuz hüsran İki cihanımızı aydınlatan bizi karanlıktan kurtaran
14 ŞUBAT 2011
36- SILA HASRETİ
Uzunca Kilis i konuştum dostumla hasretle Sılayı rahim yapmış dönmüş sükutu hayalle Katmer yemiş hamurunu yumuşak bulmuş baklavacının Düşün kırk yıl önce ilçeyken diş doktoruydu başkanın
Rahmetli oldu göçtüler biri Ankara'da biri Kilis'te yatar Adaysın Diyarbakır'dan derler vatan toprağıdır koşar Şimdikiler aday olacağım diye birbirini böler parçalar Ne olursa olsun yer tutmak önemli gerisini boş ver
13 ŞUBAT 2011
35- DUYGU SELİ
Etle kemiğe bürünmüş şereflenmiş candır İnsan kalbi kırılgan nadide bir camdır Yer bulmasını bilirsen sığınacak limandır Ona anlam katan ulvileştiren imandır
Hesap etmez dünyada her işin sonunu Allah'a verecektir hesabı biliyor bunu Her can Yaratanın yeryüzündeki halifesidir Kıymeti bilinmeli bu can Rabbin hizmetçisidir.
12 ŞUBAT 2011
34- HERCAN
Sevmek ne güzel duygudur sevmeyi bilene Muhabbeti sadakati karşılıklı aşka çevirene Münasip olmasaydı bu duygu verirmiydi yaratan Ümmetine şefaat istermiydi efendimiz haktan
Aşk sevgi dediğinde anlamazlar halini düşünceni Bilmezler iki cihanda ilahi aşkın lezzetini kıymetini Sanırım karıştırırlar aşkla sıradan dünya meşkini Benle Resullulah efendimiz arasında ki duygu selini
11 ŞUBAT 2011
33- VEFA
Sevgi muhabbet olsun hayatın bunlarla dolsun Keder efkar sıkıntılar senden uzakta olsun Dostların sevdiklerin her an yanında bulunsun Yiğitlik mertlik vazgeçilmez hayat felsefen olsun
Ahde vefa diye bir kavram vardır benimse Vefa semte verilen isim değil öğren önemse Doğru duvar yıkılmaz sallanır merak etme Kul kaderini yaşar doğruluktan sapma bekle
10 ŞUBAT 2011
32- TEK ÇARE ALLAH
Haksızlıklar karşısında durabildiğin kadar insansın Fitneye fesada iftiraya dayanabildiğin an yaşarsın Zulmü alkışlamayıp dik durduğun zaman yücelirsin Budur seni diğer canlılardan ayıran özellik bilesin
Unutup dalarsan boş kişilere kapılırsın dalgaya Ah vah ile boş elle veda eder gidersin bu dünyaya Dostlarının dilinde olsa da dua bulamaz haline çare Çare Allah tandır etrafında ki dalkavuklar biçare
09 ŞUBAT 2011
31- KALICI DOSTLUK
Bugün çok eski bir dostumla anılarımızı konuştum Farklıda olsa mekanlar coşkuyla muhabbetle coştum Kırk yıl dile kolay insan ömründe uzun bir zaman Bunun içine dostluğu sığdırmak önemlidir her an
Mazi ile gelecek arasında kurulsa da köprüler şuan Kıymeti bilinmeli dostluğun saygının vefanın bu an Gelir geçer yaşam ahrete hazırlanmak lazım her an Kalacaktır ardında bırakabildiğin büyüklükte hatıran
08 ŞUBAT 2011
30- YUNUS MİSALİ
Düşünmez kırar döker ne istediğini bilmezsen Gün gelir sonun meçhuldür etrafını görmezsen Umudu yıkar boş işlerle uğraşıp gerçeğe dönmezsen Amaca ulaşmak zordur gönül dostlarını küstürürsen
Olursun belki kral sultan Kaf dağının ardı veziristan Gayen olsun gönül kazanmak gönüllerde sultan İstemekle olmaz dostlarla yaşamak lazım her hali Gönüllere girmek gönülleri kazanmak Yunus misali
07 ŞUBAT 2011
29- KADERE İMAN
Hiç düşündün mü nefes alıp vermenin ne olduğunu Bakıp görmenin dokunup his etmenin mutluluğunu Yaşam denen şey bunun farkına varıp tatmaktır Sağlıklı yaşarken sıhhatli kalmanın yolunu bulmaktır
Elbette bazıları elinden gelendir gerisi kaderdir Sen çabanı sarf et ümitsiz olma Rabbim kerimdir Allah diyen yarı yolda kalmaz umutsuz olma Kadere iman ettin gerisine sakın ha aldırma
06 ŞUBAT 2011
28- ANA HAKKI
Anam anam bana her zaman bağrını açan On yedisinde bir delikanlıydım sakalı yeni çıkan Elde olmayan bir ayrılıktı benim ki kader olan Oğlum nasıl nerde yatar diye kuru yerde yatan
Yıllar yılı kovaladı geldi geçti bitti be anam Ben orta yaşlı oldum sen ihtiyar kölen olsam Yeter anam güller açsın gül yüzün solmasın Bana verdiğin emeğini hakkını helal edesin
06 ŞUBAT 2011
27- HAYALİM
Tek arzum hayalim sessiz sakin yaşamak Sevdiklerimle sağlıklı huzurlu mutlu olmak Güller arasında gül bahçesinde bulunmak Börtü böcek bülbül sesleriyle uyanmak
Belki de istiyorum bu dünyada cenneti Çok istemezsen bulamazsın hiç bir nimeti Aşık olmak solumak istiyorum bu güzellikleri Bunlar Yunus'a Mevlana'ya kavuşmanın düşleri
04 ŞUBAT 2011
26- BAYRAK
Bayrağım rengini ecdadımın kanından aldı Ay ile yıldız bir olup ne de güzel kucaklaştı Al rengi şehidimin kanı hilal İslamiyet in şanı Yer gök var oldukça cihanda da sürecek namı
Şaşkın biri çıkacak bez parçasından bahsedecek Benim bayrağımın yanına güya bayrak gelecek Çağ açmış çağ kapatmış tarih yazmış milletiz Bayrağımıza, devletimize yan bakanı ezeriz
03 ŞUBAT 2011
25- KAMİL İNSAN
Allah'a iyi bir kul olabilmektir tüm emelim Rahmete sığınmazsam kurtarmaz beni amelim Peygamber Efendimize layık bir ümmet olmalı Muhtacız ona mahşer günü şefaatine sığınmalı
Çalışmalı kurda kuşa insana faydalı olmalı Allah dostlarıyla bir olmanın yolunu bulmalı Başara bilirsen bunları olursun kamil insan Rahmete şefaate nail olursun o zaman
02 ŞUBAT 2011
24- ÖMÜR
Ömür dediğin gelir geçer farkına varmazsın Aldanırsın sahte olan cilalı yüzüne kanarsın Dalarsın makama zirveye vardım sanırsın Farkında olmadan kutsal değerlerini bırakırsın
Gaye insanı yaşatmak olursa varırsın makama Paraya pula mevkie dönüp bakmazsın arkana Kaybetmezsin değerlerini kazanırsın sevgiyi İki cihanda da bulursun muhabbeti ilgiyi
Bunlar yetmez mi seninle benim aşkımıza Kimler geldi geçti ne bıraktı hatıramıza Benim sana olan muhabbettim hiç bitmeyecek Mehmet'te bir gün senin bağrına dönecek.
31 OCAK 2011
22- MİLLET SEVDASI
Yüreğimde bir sevda var yıllara direniyor Geçen yıllar küllendireceğine alevlendiriyor Tarif et derseniz bu sevdayı hangisi derim Millet sevdası beni derinden etkiliyor bilirim
Duyguların aştığı, taştığı zamanlar vardır Benimki bu yaşıma kadar hiç durulmamıştır Milletime yapılan haksızlıklar devam ettikçe Benim sevdam sürecek nefes alıp verdikçe
30 OCAK 2011
21- BÜYÜK TÜRKİYE
Dinimiz tarihimiz birdir, ortaktır kültürümüz Beraber canlar vermişiz bağlar bizi ortak ülkümüz Unutturmaya çalışsalar da unutmayız kefensiz yatanı Sevgiyle aşkla karşılıksız sevmişiz bu vatanı
Şehidimin kanı al bayrak ezanlarla beraber yaşayacak Sen biz bir oldukça kimse kem gözle bakmayacak Beraberlik kardeşlik olursa nifak sokamazlar aramıza Gayemiz güçlü büyük Türkiye bırakmaktır yarınlarımıza
29 OCAK 2011
20- DÜŞÜNMEK
Issız ve soğuk bir kış gününde ellerim cebimde Yürürken sahilde her şeyi canlandırdım hayalimde Muhteşemdi o güzellikler etkiledi beni derinden Her şey yerli yerinde dengelenmişti ezelden
Arkamda Topkapı Sarayı, Sultanahmet şahane Karşımdaki boğazın ve adaların güzellikleri bahane Bunlardan ders almak, yorumlamak bir sanattır İdrak etmezsen Allahın gücünü, gerisi oyalanmaktır.
28 OCAK 2011
19- TEK ÇARE
İnsan ruhunun derinliklerin de iki duygu yatar Sevgi ve nefret açığa çıkmak için yarış yapar Hangisini tutar alırsan o senin yol arkadaşındır Sevgiyi kucaklar alırsan, nefret kölen olacaktır
Sevgi, saygı muhabbeti yaşatmasını bileceksin Bu milletin birliğinin devamının harcı sensin Tek umut tek çare sevgiyle kenetlenmektir Gönüller bir olursa güzel günler gelecektir
27 OCAK 2011
18-DOĞUŞ
Günün doğuşuyla yeni bir güne başlanır Gün tazedir heyecan ve umutlar harmanlanır Öğle,ikindi,akşam derken gün yorulur Günün tazeliği umutların bir kısmı yok olur
Akşam koşturmacası ve günün son solukları Gecenin karanlığı,sessizliği yalnızlıkları Tüm çirkinliklerin üzerini kar gibi örter yavaşça Günün bitişi başlangıcın müjdecisidir aslında
26 OCAK 2011
17- SABIR
Nede olsa baş ağrısıdır deyip geçme Benim bu migrenden çektiğime Alt üst eder o gün yaşamını Geldi mi ağrısı karartır dünyanı
Yine de dert mi bu der geçerim Çaresiz dertlerle uğraşanlara şifa dilerim Ne olursa olsun gelen başa taçtır Yaratandan gelen sabırla karşılanmalıdır
19CAK 2011
16- BİR SABAH NAMAZINDA
Eyüp sultanda bir sabah namazında Sağanak rahmet yağmurları altında Kalplerde dua eller açıldı semaya Yarabbim birlik beraberlik ver kullarına
Kuş seslerine kulak vermemiz gerekiyordu Birlik olunca ne kadarda gür çıkıyordu Yoksa zikir mi yapıyorlardı kuş halleriyle Yarabbim bizlere de rahmet ve hidayet eyle.
19OCAK 2011
15- DEDEM
Hatırlarım bir zamanlar dedem vardı, hakka yürüdü Sonra babam geldi geçti ahiret alemine göçtü Şimdi zaman bizim zamanımız hazır olmak lazım heran Şahit oldum götüremiyorsun yanında para, şöhret, şan
Bu devran böyle kurulmuş düzen böyle sürüp gidecek Elbet gelen gidecek geride kalanlar ah vah çekecek Esas olan gidenin göçenin rahmetle anılması Gaye hep beraber iyi kul iyi ümmet olunması
21 OCAK 2011
14- SEVMEK SEVİLMEK
Sevmek sevilmek insan fıtratının gereğidir Anne sevgisiyle başlar,baba sevgisiyle gelişir Bir de yar varsa yar sevgisiyle bütünleşir Vatan,millet evlat sevgisiyle güzelleşir
Sevgiyi,sevmeyi bilmeyenin imanı yarımdır İlahi sevgiyi tatmayanın hali haraptır Mümine güzel söz bir tebessüm,sadakadır İlahi aşka varmak için bunlar birer araçtır.
20 OCAK 2011
13- GENÇLİĞİN BAŞINDA
Gençliğin başında sonbaharda eylül ayında Kader rüzgarları savurdu hepimizi bir anda Milleti önce karıştırdılar sonra barıştırdılar Herkesin boynuna kocaman bir yafta taktılar
Ömrün baharında genç fidanları astılar Ülkenin geleceğini soldurdular, ışığını karartılar Okuyan, düşünen bir neslin varlığını yok saydılar Özbenliğini kaybetmiş gençliğe zemin hazırladılar.
19 OCAK 2011
12- ÖNCE ÜLKEM TÜRKİYE
Sen olmazsan biz olmazsak siz olmazsanız Tek tek birer fert olarak neye yararız Ancak oturur gülünecek halimize ağlarız Vatan elden kayıp gidiyor diye yanarız
Zamanıdır el ele vererek herkesi kucaklamak Hak edenin ettiği yerde durmasını sağlamak Haksızın karşısında haklının yanında durmak Amaç önce ülkem denilen bir Türkiye de yaşamak
18 OCAK 2011
11- GÜLLÜ GÜLÜSTAN
Gülü gülistan bir dünyada yaşamak istedim Kurtla kuzunun bir arada olmasını arzu ettim Haklıya hakkının teslim edildiğini görmekti dileğim Beyhude bir istekmiş geçte olsa fark ettim.
Dünyanın çirkinliklerini görmeden yaşamaya bak Tek bir gül bulsan da gayen olsun yaşatmak Gül kokusudur Muhammed'in mis kokan teni İki cihanda da şefaat etsin sevindirsin ümmetini.
17 OCAK 2011
10- UNUTMA
Yükseldikçe başın göklere erdi diye sevinmeyesin Kalmaktır esas olan oranın kıymetini bilesin İnersen yerin dibine mi geçtim diye üzülmeyesin Er veya geç topraktan geldin toprağa döneceksin.
Arzuların, heveslerin,zevkin,ihtirasın esiri olma Varlığın sebebi bunlar değildir mutlaka anla Ne için yaşadığını anlayıp şükrü eksik koyma Nede olsan bir gün gelecek hakka döneceksin unutma.
16OCAK 2011
9- YASLANIRSIN
Dağ zirvelerinde bulutlar kümelenir Delikanlılık cağıma nasıl söz dinletilir Bu ruh halimle yıllar eskitilir Gün gelir hırçın gönlüm törpülenir
Bu dönem başkadır sükûnete sığınırsın İlkbaharın yazın geçtiğinin farkındasın Huzuru, mutluluğu, sıhhati, afiyeti ararsın Tek çare hakka güvenir hakka yaslanırsın.
15 OCAK 2011
8- SERMAYEM
Azaldı mı çoğaldı mı sermayem hesap edemiyorum Ömür sermayemin çoğu gitti azı kaldı net biliyorum Muhasebe zamanı geldi geçiyor anlamalı Bir an önce kendini hesaba çekmeli öz eleştiri yapmalı
Çekmezsen kendini hesaba mutlaka çekileceksin hesaba Dostların ve dost bildiklerin saf saf duracak arkanda Elin dilin gözün bir cümle azaların itirafta bulunacak Her şey geride kalacak Allah'ın rahmetine sığınılacak.
14OCAK 2011
7- TARİH YAZANLAR
Tarih yazanlar tarihe yazılanlar Nerede o eski insanlar Sevgi, saygı, dostluk arıyanlar Mazide kaldı o muhterem insanlar
...Şimdi de var televole insanlar Örf adet gelenek nedir tanımazlar Büyüğe saygı küçüğe sevgiden anlamazlar Zamanına göre şekil alan insanlar.
13 OCAK 2011
Mehmet KINDAP
6-DAVA ADAMI
Dava adamı oldum sanırsın Kendi davanın peşinde koşarsın Davadan haberin olmaz başkasına sorarsın Ahlakçılıktan, şahsiyetçilikten sen ne anlarsın
Farklı olmak güzeldir, ekmeğin tuzudur Uzakta olsa da gidip bulmalıdır Arzular hevesler geçer doğruluk kalıcıdır Tarihin derinliklerinde nice isimsizler yatmaktadır Adam gibi adam olmak için çalışmalı Mert ede, namerde de muhtaç olmamalı Arsızdan, huysuzdan, soysuzdan uzak durmalı Tarihe ufakta olsa iyi bir iz bırakmalı
09 OCAK 2011
Mehmet KADIOĞLU
4- YOLUNU BULMAKTIR
Aşk sevmenin yolunu bulmaktır Doğrudan hakka bağlanmaktır Dünya nimetlerine aldanmamaktır Kor ateşler içinde yanmamaktır
Aşkın sonsuzluğuna inanmaktır Bu gaye ile yaşamaktır İlahi sevginin yolunu bulmaktır Ebedi mutluluğa varmaktır
09Ocak 2011
Mehmet KADIOĞLU
3- ELBET ŞAHLANIR
Elbet uyanır şahlanır bu millet Bir gün gelir biter bu zillet Ayrılık tohumları ekenlerin elbet Sonu hüsranla biter sabret
Altı asır adaletle nam salmış Irka dile dine renge bakmamış Yunuslar Mevlanalar halka seslenmiş Anadolu da birlik beraberlik sağlanmış
09 Ocak 2011
Mehmet KADIOĞLU
2- GELMİŞİZ DÜNYAYA
Gelmişiz dünyaya bir anlamı var Sebep olan ana babaya rahmet var Yeter ki yaratana kul olmaya niyet ola Gerisi kendi kendine gelir kolay ola
Gideceğin günü hesap etmezsen Kötülüklerden kaçınıp kadir kıymet bilmezsen Millete devlete ihanet edersen Sonun hüsran olur cehennem de yanarsın bilesen
09Ocak 2011
1- DOĞRU SÖZ
Doğru söz kelam hikmettir Taşımasını bilen merttir Bunun tersi gıybettir Kendini bilmezsen sonun ibrettir.
Olmayanı söylersen sözün esirisin O zamanda iftiracının birisin Taşımasını bilmezsen namertsin Sözünü bilmezsen müfterisin.
07 Ocak 2011
Mehmet Kadıoğlu
KİLİS ÖZÜM
Mahzunlaşmaya başladı garip gönlüm Yaklaştı Kilis’ten ayrılık günüm Dostlarım, arkadaşlarım, anam özüm Yine burnumda tütecek, yok mu çözüm
Yaşarım, yaşatırım; budur öz kültürüm Mantıkta, felsefede vardı ünüm Gururumdur Kilis, solmayan gülüm Vatan sevgisi imandandır son sözüm
Bodrum değil Tunceli Bir zamanlar askeri operasyonların yapıldığı Tunceli'nin Kutuderesi Vadisi'nde bulunan Munzur Çayı sahili şimdi tatilcilerin gözdesi...Munzur çayı sahlilindeki renkli görüntüler Bodrum'u aratmıyor.
Piramitlerin sırrı ortaya çıkıyor Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Giza Piramitlerinin bilinen en eski parçası olan Keops Piramidi, aradan asırlar geçmesine rağmen sırrını hala muhafaza ediyor.
KGK Kilis İl Temsilciliği’ne, Nezir Çağlar atandı Geçtiğimiz hafta Kilis’te ki bir gazetecinin atandığı KGK Kilis İl Temsilciliği görevine, yaşanan tepkiler üzerine Nezir Çağlar’ın atandığı belirtildi.