Bir arkadaşımı hatırlıyorum, günlerce bana bir şeyler söylemek için kıvranıp sonun da ısrarlarıma dayanamayıp ona kızmamam için yeminler ettirip bana büyük sır sandığı sözü söylemişti ''Ben Alevi'yim''.
Gözlerin de ki endişeli bakışı unutmuyorum hala. Neden bu kadar tedirgin di? Oysa ben onu çok seviyordum. Alevilik niye bu kadar söylemesi güç bir bilgiydi?
Çünkü o kadar yanlış bilgiler vardı ki benim onlara inanıyor olmam ihtimali ve onunla dostluğumu bitireceğim ihtimaliydi onu korkutan. Fakat benim babaannem Kuran-ı Kerim okuyan ve Türkçesini de açıklaya bilen bir hafızdı. Ben aslın da Alevilik hakkın da bilgisi olan biriydim beni asla rahatsız etmemişti.
Ben Sünniyim ve Alevi kardeşlerimin kendilerini ifade edecek çalışmalarının yeterli olmadığını düşünüyorum.
Geçenlerde bir arkadaşım Cem evinde bir video çekmiş bunu yalnızca keyif aldığı için yapmış. Bende anlamak için sordum bana ne yaptıklarını anlattı; ''Bizim bizden yok farkımız '' demekten kendimi alamadım. Bizlerin kulaktan dolma bildiklerini tek video ne kadar da net anlatmıştı. Benim aklıma takılan ve soramadığım ne çok bilgi varmış. Oysa bunların bilinmesi gerekmekte.
Bizler gittiğimiz turlar da kiliseler geziyoruz, hatta bazen Kilise Ayini seyretme imkanı oluyor. Bunlar bizim inançlarımızı sarsmıyor aksine Allah'ın var olduğuna çok daha fazla inanır oluyoruz. Allah'ın bir tek bizim dinimize ait olmadığını, hangi din ve inanıştan olursak olalım Yaradanın herkesin Allah'ı olduğuna kanaat ediyor böylelikle maneviyatımız bir kat daha artıyor.
Sorgulamak gerekiyor bilmediklerimizi. Yalnızca duyduğumuzla yetindiğimiz sürece anladıklarımız bir kısır döngü gibi şeklen değişse de anlamını yitirmeyip, yanlışla yaşamamıza neden olacaktır. Öyle olmamış mıdır zaten tarihler boyu?
Bir aileye tanık olmuştum. Gelinleri Alevi idi ve ailenin diğer gelinleri namaz kılıp ona da cahilce baskı yaptıklarını görmüştüm. Çaresizce evimiz de ki büyüklerimize anlattım. Onlar da aile fertleri ile toplanıp bunun dinimiz de yerinin ve yanlışlarının anlatmasıyla çözüm bulmuştuk.
Fakat bilinçli yapıldığına inandığım hala sözde âlimler yanlış iddialar da bulunup insanların arasın da sahte ayrım yapmayı hedeflediklerini görüyorum. İnsanımız sabırlı ve birbirine saygılı olarak bu gereksiz oyunu bozuyorlar şükürler olsun.
'Eline, beline, diline sahip ol' sözünü yıllardır duyarım hiç aklıma başka manalar içerdiği gelmemişken; Hacı Bektaş-i Veli Hz. Türbe ziyaretim de bu sözün çok büyük manalar içerdiğini de öğrendim.
Eline: Hırsızlık yapma
Beline: Zinadan uzak dur
Diline: Söylediklerine özen göster diye bildiğimiz bu söz diğer bir anlam olarak da şöyle mana içeriyordu.
Eline: YURDUNA-ÜLKENE sahip ol
Beline: NESLİNE-ZÜRRİYETİNE sahip çık
Diline : ''Konuştuğun "DİL" e sahip çık seni temsil eden dildir" diyordu Hacı Bektaş-i Veli Hz. Türbesini bekleyen ağabeyimiz.
Çok şaşırmıştım bunca yıl neden bunu duymadığıma.
Bilgi çok önemli.
Bir kendini bilmez çıkıyor duyuyoruz; .
- Alevilerin elinden yemek yenmez diyor. Bu söze kim inanır? İşte yüzyıllardır söylene gelen bu ve buna benzer yakıştırmalar ne yazık ki eğitim eksikliğinden Gerçek algısı yaratmıştır.
Görülüyor ki; bu küçük örneklerimde çıkan sonuç, kendi dini bilgileriz de dahil olmak üzere tüm dinler ve inanışları konusunda bilgilenmeliyiz.
En azından gelecek yeni nesil hatalı bilgilerle yetişmez ve en önemlisi "inanca saygı" kavramı taşırlar.
Günümüzde gençliğimiz bilgisizliği neticesinde din başta olmak üzere bir selin ortasın da kalmışçasına kötü niyetli kişilerce etrafta kullanabilecek ne kadar kötü malzeme varsa (para, eğlence, zararlı madde vb.) kullanarak felakete sürüklüyorlar ve bu gençlerle evimize, yüreğimize, zihnimize, inancımıza zarar vermeye çalışıyorlar.
Şu bir gerçektir ki silah her zaman elde tutulan bir demir parçası değildir, saydığım sebeplerle de bir insan yok edilebiliyor.
Doğru ve akılıca bilgi yaşamınızın panzehiri olacaktır.
|