YAVAŞCA’NIN DANIŞMANLIĞINDAKİ PERA MÜZESİ “TÜRK MÜZİĞİ
KONSERLERİ” YIL SONUNDA “MUSTAFA NÂFİZ IRMAK”IN ESERLERİNİ
“NECMETTİN YILDIRIM” İLE GERÇEKLEŞTİRDİ.
Ayten Yavaşca /İstanbul (Efece Haber) - Suna-İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca danışmanlığında ve Sinan Sipahi koordinatörlüğünde düzenlediği “Türk Müziği Konserleri”nin yılın son konserini, 27 Aralık Pazar günü saat 15:30’da Pera Müzesi Oditoryum Salonu’nda “Mustafa Nâfiz Irmak” eserleriyle gerçekleştirdi. Türk müziğinin tarihsel, kültürel, geleneksel, sosyolojik, antropolojik, felsefî, edebî yönlerini sunuş ve sohbetlerle sunulduğu ve sunuculuğunu Osman Nuri Özpekel’in yaptığı; günümüzün usta yorumcuları ve sâzendelerinin, büyük bestekârların seçme eserlerini seslendirdikleri programlarda bu ayki misafir solist TRT İstanbul Radyosu ses sanatkârlarından Alâeddin Yavaşca’nın öğrencisi Necmettin Yıldırım, misafir genç solisti Alâeddin Yavaşca’nın öğrencisi Özge Zeybek’ti.
Salonun tamamıyla dolduğu; talebin fazla olması sebebiyle sanatseverlerin pera cafeden barkovizyonla izlediği ve Ud virtüözü Osman Nuri Özpekel’in sunduğu konsere İnan Kıraç, Cengiz Solakoğlu, Tunç Özbay, Turgut Bozkurt, Ümit Gürelman, Fikret Bertuğ, Memduh Cumhur, M.Nâfiz Irmak’ın yeğenlerinin çocukları ve çok sayıda seçkin davetli katıldı.
Prod. Dr. Alaeddin Yavaşca Ayten Yavaşca
Özpekel’in eserler ve “Mustafa Nâfiz Irmak” ile ilgili verdiği bilgi ve anekdotlar her zaman olduğu gibi seyirciler tarafından ayrı ilgi gördü. Özpekel programa Mustafa Nâfiz Irmak’ın “Gönlümle Başbaşa” isimli gazelini okuduktan sonra Irmak’ın 1951 yılında çıkardığı “Viranbağ” şiir kitabına Faruk Nâfîz Çamlıbel’in yazmış olduğu önsözü okuyarak başladı. İşte o önsözden küçük bir bölüm:
“Onun eserlerini hakkıyla değerlendirmek için, mutlaka kendisini tanımak ihtiyâcındayız. Günün bütün saâtlerini, dakikalarına kadar yalnız şiir ve mûsıkî havası içinde geçiren san’atkâr, husûsiyle ikinci Cihan Harbi’nden sonra iki el parmağıyla sayılamayacak kadar seyrekleşmiştir.Diyebiliriz ki bu rüzgâr gibi hür san’atkâr, Boğaz kıyısında veyâ Çamlıca tepesinde mısrâlarını tertip ettikten sonra, yol dönüşü onları besteleyen ve anlayacaklarına inandığı insanları görünce terennüme başlayan, böylece ilhâmını harflerinden notasına kadar işleyen tek şahıslardan biri, belki de yegâne şahsiyettir.”
Özalp Birol, İnan Kıraç Yavaşca’larla
Solistin okuyacağı Ağır Sengin Semâi usûlünde çok bilinen Hüzzam makamındaki şarkıdan önce Özpekel’in Nevzat Atlığ’dan bestekârımızla ilgili aktardıkları:
“Mustafa Nâfiz Bey’in güfte şâirliği konusundaki başarısı ve şöhreti hakikaten kimseye nasib olmamıştır. Ama bir de bestekârlık tarafı vardır ki, ortaya çıkardığı şarkılarının hemen hepsi birbirinden değerlidir. Onun, dudak bükülecek bir şarkısı bence yok gibidir. Yani tedâvülde olmayan, okunmayan şarkıları bile gerçekten birbirinden güzeldir. Ayrıca, meşhur Hüzzam ve Sabâ şarkılarında Sengin Semâî usûlünü de ağırlaştırılmış olarak gerçekten çok güzel kullandığını ilâve etmem lâzım. Biz kendisini, Mes’ut Cemil Bey zamanında radyoya dâvet ettik ve radyoda çok önemli hizmetlerde bulundu. Yıllarca eski eser metinlerinin şerhini yaptı.”
Daha sonra ilk eserini okuyan Necmettin Yıldırım “Suna ve İnan Kıraç Vakfı çok değerli hocam Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca danışmanlığında düzenlediği konsere hogeldiniz diyor hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum” diyerek emeği geçenlere teşekkür etti. Daha sonra konserde giydiği yeleğin Yavaşca’nın yeleklerinden birisi olduğunu ve Ayten hanımın konser öncesi kendisine verdiğini söylemesi günün anlamlı olaylarından birisiydi
Tunç Özbay Yavaşça Ailesiyle
Bestesi Selahattin Pınar’a güftesi Mustafa Nâfiz Irmak’a ait Hüzzam “Sormadın hâlimi hiç kalbimin esrârı nedir” eserinin icrasından önce Özpekel’in Alâeddin Yavaşca ile ilgili aktardığı anekdot:
“Mustafa Nâfiz Irmak mükemmel bir şâir, güfte yazarı ve bestekâr olarak Türk mûsıkîsine çok hizmet etmiştir. Hem şâir, hem de güftekâr olmak bizim edebiyâtımızda ayrı bir husûsiyettir.20. yüzyılda yaşayan pek çok bestekâra husûsi olarak güfte yazmıştır ve kendisinin de emsâlsiz besteleri vardır.Meselâ, Selâhattin Pınar besteyi yapan; güfteyi yazan da Mustafa Nâfiz Irmak. Çok enteresan insanlar bunlar. Birisi güfteyi yazıyor, ne için yazıyor Selâhattin Pınar’ın bestelemesi için yazıyor. Ve o da besteliyor, mûsıkî ve şiirde tam bir paylaşma oluyor.
YavaşcaHocamızın Mustafa Nafiz Irmak’ı anlatmak için ayrıca söylediği şu cümle meşhurdur:
“Mustafa Nâfiz yalnız doğdu, yalnız yaşadı ve yalnız öldü”
Arşivden kayıt bölümünde aranağmesini Yavaşca’nın yaptığı Mustafa Nâiz Irmak’ın “Kanaryam güzel kuşum” eseri Yavaşca’nın sesinden dinletildi. Ayten hanım bestelenişine şahit olduğu bu eserin “Mustafa Nafiz’in kanarya seslerini dinlemeye geldiği Yavaşcanın muayenehanesinde bestelendiğini ve besteledikten sonra Yavaşca’ya “ben besteledim sen de aranağmesini yap” deyip notasını bıraktığını anlatması konserin güzel ve çok anlamlı anekdotlarındandı.
Yavaşca’nın ayrı önem verdiği “Pera Türk Müziği Konserleri”nin genç solistler bölümünde Yavaşca hocamızın İTÜ Temel Bilimler, Ses Eğitimi, Haliç Üniversitesinden yüksek lisans öğrencisi olan Müzikoloji ve Müzik Teorisi Doktora Programı’na girmeye hak kazanan aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özge Zeybek’ti. Zeybek başarılı bir şekilde üç eser icra ettikten sonra Necmettin Yıldırım’la beraber iki kuşak sanatçısı güftesi Mustafa Nâfiz Irmak’a, bestesi Münir Nurettin Selçuk’a ait Küdîlihicazkâr “Bu yıl da böyle geçti şirin sözlü sevdiğim” adlı eseri okudular. Bu eserden sonra Suna ve İnan Kıraç Vakfı Genel Müdürü Özalp Birol bey sahneye gelerek şu konuşmayı yaptı:
“Mayıs 2013’te III.Selim Ekolü ile başlayan bu serüvende 20. konserimize geldik, 2015 yılını uğurluyor 2016 yılına merhaba diyoruz bu vesile ile bu süre içinde muhteşem perfonmaslarıyla bu konserleri taçlandıran çok kıymetli saz arkadaşlarımıza ve bugünü taçlandıran solistlerimize birer armağan takdim etmek istedik yeni yıl dolayısıyla bu sırada çok sevgili Türk müziği dostu Tunç bey imdadımıza yetişti ve dediki onu bana bırakın. Pera Müzesi’nde de kendisiyle işbirliği yaptığımız çok değerli bir iş insanı ve Anotolian Arts adlı kuruluşuyla Anadolu’nun kaybolmaya yüz tutmuş kültür hazinelerinden çok kıymetli örnekleri seçerek onları ürüne dönüştürüp bizlerle paylaşan son derece cömert çalışmalarıyla tanınan bilinen bir Türk müziği dostu kendisi” diyerek sanatçılara armağanları verdi.
Daha sonra Özpekel Mustafa Nâfiz Irmak’ın mezar yeri ve yapımı ile Rahmi Kalaycıoğlu ile Necdet Yaşar’ın girişimlerinden sonra 2004 yılında emek sarfedip muvaffak olan Bahri Yüzlüer’in yaşadıklarıyla ilgili anlatımı:
“Bir gece konservatuardan hocam olan Mustafa Nâfiz’i rüyamda gördüm. Bana: Bahri çok yalnızım beni kimse arayıp sormuyor dedi. Ben de bunun üzerine vefat ettiği mekân olan Dârülacezeye gidip mezar yeri kayıtlarındaki ada ve parsel numaralarını tesbit ettim. Mensubu olduğum Devlet Klasik Türk Müziği Korusu’ndan emekli olduktan sonra bir gün korodaki bir arkadaşıma konuyu açıp birlikte Feriköy Türk Mezarlığı’na gittik. Ben bir yandan, o bir yandan ararken mezarlık görevlisinin yardımı ile mezarı buldum. Üzerindeki tenekede büyük bir lûtf-ı ilâhi ile isminin ve soyadının birer harfi mevcut olduğundan mezarı tesbit etmiş oldum. Türk Mûsıkisi Vakfı mezarı yaptırdı. Fakat üzgünüm ki sonrasında, yazılı ve sözlü yayınlarda mezarın bulunuşundaki dahlimi maâlesef tamâmen hatâlı ve eksik anlatıldı.”
Özpekel’in“1992 yılında Özlem Karagöz’ün Mustafa Nâfiz Irmak ile ilgili İTÜ’de hazırlanan tezin danışmanı olanNeyzen, şâir ve bestekâr Ümit Gürelman’ın bu bitirme ödevinde yer alan bestekârımızla ilgili tesbitlerinden” deyip Ümit Gürelman’dan verdiği bir başka anekdot:
“Güfte yazarı olarak musikimizde önemli bir yeri bulunan Mustafa Nâfiz Irmak, aslında bir güfte yazarı değil, aynı zamanda Divan Edebiyatımızın Yahyâ Kemâl Beyatlı çizgisindeki en son temsilcilerinden biridir. Evet, Mustafa Nâfiz Irmak bir Divan şâiridir. Çünki o Divan edebiyatı nazım şekillerinin hemen her türünde verdiği örneklerle karşımıza çıkmaktadır. Bir divanı yoktur ama Münâcaat’tan Mersiyeye, Gazele, Tahmise, Rübaiye, Şarkı formuna ve beyitlere kadar, bir Divan oluşturabilecek her çeşit nazım şeklinden eserler vererek bu konudaki kudretini açıkça ortaya koymuş, unutulmayacak mısraları ile gönüllerimize taht kurmuş bir isimdir. Kullandığı nazım şekilleri, vezin ve kafiyeler, Divan edebiyatımızın alışılmış geleneklerinin bir devâmı olmakla birlikte, dili, söyleyiş şekli ve samimiyeti, onun iç dünyasını, san’at anlayışını ve hattâ san’atçı kişiliğini yansıtan en önemli hususlardır.
Divan Edebiyatı nazım şekilleri dışında Tekke edebiyatı nazım türlerinden olan İlâhi; Halk edebiyatı nazım biçimlerinden Koşma ve Divan gibi türlere kadar hece vezni ile de birçok şiirler yazan Mustafa Nâfiz Irmak, asrımız Türk mûsikisinde mümtaz bir yeri olan değerli bir şâir ve güfte yazarı olarak anılmaktadır.”
Özpekel programın sonunda Osman Nihat Akın’ın Mustafa Nâfiz Irmak’ın “Vîranbağ” isimli şiir kitabına yazdığı sonsözü okudu.
“Son Söz”:
“İçli bir şâir içinden gelenleri toplayıp bir demet yapmış. Çeşitli güllerden yapılan bu demeti bizlere veriyor. Fakat biz kendisine ne verebiliriz. Hiç. Zâten şâir, san’atkâr artist cemiyet karşısına smokin veya frakla çıkan insan değil göğsünü açıp kalbini veren kimse demektir. Son sözüm şudur: Bir şâir bize gönlünü veriyor biz ona ne verebiliriz? Yine hiç. Yine hiç o hâlde ona borçluyuz.”
Osman Nihat
Daha sonra Cengiz Solakoğlu’nun söylediği her konserde olduğu gibi “burada son
sözü Yavaşca hocamız” söyler geleneği gereği Yavaşca sahneye davet edildi. Yavaşca ilk dörtlüğü Râtib Aşir Bey’e ikinci dörtlüğü Mustafa Nâfiz Irmak’a aranağmesi ise Niyâzi Sayın’a âit olan Mustafa Nâfiz Irmak’ın Şevkefzâ “Sebep sensin gönülde ihtilâle” eserini icra ederek 89 yaşında mûsıkîmize her anlamda hizmete devam ettiğini gösterdi….
Necmettin Yıldırım’ın Osman Nuri Özpekel (Ud), Taner Sayacıoğlu (Kanun), Lütfiye Özer (Kemençe), Volkan Yılmaz(Ney), Volkan Ertem (Viyolonsel) refakatinde icra ettiği “Mustafa Nâfiz Irmak” besteleri:
Solist
|
Eser adı
|
Makam
|
Necmettin Yıldırım
|
Sonbahar goncası mı göğsünün üstündeki gül
|
Sûznâk
|
Necmettin Yıldırım
|
Gönlüm nice bir senden uzak günleri saysın
|
Hüzzam
|
Necmettin Yıldırım
|
Sormadın hâlimi hiç kalbimin esrarı nedir
|
Hüzzam
|
A.Yavaşca(Arşiv)
|
Kanaryam güzel kuşum
|
Hicaz
|
Necmettin Yıldırım
|
Sahilde saba rüzgarı ağlarken uyan sen
|
Sabâ
|
Necmettin Yıldırım
|
Ayrılık yıldönümü kalbime yad.(Hicran İniltisi)
|
Hüseyni
|
Necmettin Yıldırım
|
Ey gonca neden gül yüzünün rengi sararmış
|
Uşşak
|
Saz
|
Muhayyer Kürdî Saz Semâîsi
|
M.Kürdî
|
Özge Zeybek
|
Bana çok gördü felek külbe-i ahzanı bile
|
Kürdîlihicazkâr
|
Özge Zeybek
|
Gülmezse yüzün goncaların kalbi kan ağlar
|
Karcığar
|
Özge Zeybek
|
Bir kuş uçmaz kervan geçmez ellerde…….
|
Karcığar
|
Necmettin & Özge
|
Bu yıl da böyle geçti şirin sözlü sevgili
|
Kürdîlihicazkâr
|
Necmettin Yıldırım
|
Yalnız benim ol el yüzüne bakma sakın sen
|
Rast
|
Necmettin Yıldırım
|
Bir tâze bahar aşkı ile geçti bu yaz da
|
Hicaz
|
Necmettin Yıldırım
|
Son ümidimde bitti kuş gibi uçtu gitti
|
Hicaz
|
M.Nâfiz (Arşiv)
|
M.Nâfiz şiir okuyor
|
|
Necmettin Yıldırım
|
Elbet gönüllerde bir gün sabah olacak
|
Nevâ Bûselik
|
Necmettin Yıldırım
|
Bir kır çiçeğinden daha tazesin
|
Nihâvend
|
Necmettin Yıldırım
|
Koklasam saçlarını bu gece ta fecre kadar
|
Nihâvend
|
A.Yavaşca
|
Sebep sensin gönülde ihtilale
|
Şevkefzâ
|
Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri’nin Kasım 31 Ocak 2016 Pazar günü 15:30 da gerçekleşecek “İstanbul Şarkıları” konserinin solisti Melihat Gülses.
|