Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29931907
Bugün Ziyaretçi :  27948
Aktif Ziyaretçiler :  4742

ÇİN VE YENİ İPEK YOLU
 
  Küreselleşme dönemi sona ererken ve bunun yerini bölgeselleşme süreci alırken  , yeni dünya düzeni arayışları içerisinde,  uluslararası konjonktürde gene orta dünyanın öne çıktığı ve bu bölge üzerinden  bir yeni İpek yolu arayışının belirginlik kazandığı görülmektedir . Tarihin derinliklerinde kalmış bir konu olarak bilimsel araştırmalara konu olan İpek yolu oluşumunun , yirmi birinci yüzyılın ortalarına doğru yeniden dünyanın gündemine girmesi  , üzerinde durulması gereken bir konu olmuştur . Eski İpek yolu tarihe mal olmuş bir konu olarak geride kalırken , bugünün dünyasında yeni bir İpek yolu oluşturma  girişimlerinin arkasında yatan gerçekleri ve gerekçeleri ele alarak öncelikle tartışmak gerekmektedir . Tarihin kötü yönlerinin tekrar gündeme gelmemesi için , tarihten dersler alarak ve bunlardan faydalanarak  daha iyi bir yönde yeni bir tarih çizgisinin tamamlanması , insanlık aleminin  dünyanın geleceği için  dikkate alması gereken bir husustur . Hiçbir siyasal gelişme ya da toplumsal olay durduk yerde tekerrür etmediği gibi , tarihsel sürecin devamı  çizgisinde birbirine benzer bir çok olay sırasıyla yeniden ortaya çıkabilmektedir . Bu durumun değerlendirilebilmesi için sadece tarih bilimi değil ama bütün sosyal bilimlerin ortak bir tavır içinde konuyu inceleyerek açıklamaları gerekmektedir . İpek yolu olgusu da  bu doğrultuda hem bir tarihi konu hem de bir güncel oluşum olarak gündeme yeniden gelmektedir . Bu nedenle  konunun her yönü ile ele alınarak  tartışılması  gelecekte dünya düzeni açısından kaçınılmaz bir biçimde zorunlu hale gelmiştir . 
 İpek yolu  , tarihin ilk dönemlerinde  Çin’de   ipek kozasından üretilen çeşitli giyim eşyasının ve benzeri malların  bir kervan yolu ile batı bölgesine taşınmasını sağlayan  geçiş yolunun adı olarak konulmuştur . Akdeniz kıyılarından başlayarak  Çin’e kadar bütün Avrupa ve Asya bölgelerini baştan başa kat eden kervan yoluna , tarih biliminde ve coğrafya kitaplarında İpek yolu adı verilmiştir . Hatay bölgesinden Asya kıtasına giriş yapan İpek yolu, İran ve Afganistan’ın kuzeyini geçtikten sonra  Pamir bölgesine ulaşmakta ve  burada  kara bölgelerinin doğusu ile batısından gelen çeşitli kervanlar bir araya gelerek  ipek ürünlerini takas ederek değişmekteydiler . Taş kule adı verilen bir ticari merkezde  gerçekleştirilen değiş tokuş işlemleri ,dünya ticaretinin önde gelen etkinlikleri olarak tarih boyunca devam edip bugünlere kadar gelmiştir . Rusya ve Türkistan toprakları ipek yolunun kuzey bölgelerini oluştururken , İran ve Hindistan ise güney bölgeleri olarak ipek yolu kervanlarının  gelip geçtiği ülkeler olarak coğrafya alanlarında yerlerini alıyorlardı . Taklamakan çölü geçilemez bir bölge olarak kesişme noktaları arasındaki bağlantıları önlerken , kervanlar bu hattın kuzeyi ve güneyinden geçerek  mallarını gidecek adreslere ulaştırabiliyorlardı . Batıyı uzak doğuya , Avrupa’yı Asya’ya ,Hindistan’ı Çin’e , Orta Asya’yı Akdeniz’e bağlayan ipek yolu güzergahları  zaman içerisinde dünya ticaretinin ana merkezleri  olarak yeryüzü haritası üzerindeki yerlerini alıyorlardı . İlk zamanlarda Çin’in Sarı ırmak bölgesinde gerçekleştirilen ipek üretimi daha sonraki aşamalarda ülkenin her bölgesine yayılınca , bu kez ipek eşya taşıyan kervanlar  hem Asya’nın her bölgesine yayılıyorlar hem de  güneydeki Akdeniz hattının üzerine çıkarak , Osmanlı İmparatorluğu  ile  Rus Çarlığının toprakları üzerinden  ,  dünya ana karasının  batı bölgesini oluşturan  Avrupa kıtasının bütün bölgeleri ile kentlerine  doğru  genişleme eğilimleri gösteriyorlardı . Büyük Okyanus kıyılarından yola çıkan  İpek yolu kervanları  uzun mesafeleri arkada bırakarak  Atlas okyanusu kıyılarına kadar ulaşabiliyorlardı . İki okyanus arasında kalan üç kıtayı  sürekli olarak kat eden ipek yolu kervanları  Asya ve Avrupa kıtalarını ekonomik açıdan  birleştirirken , Akdeniz üzerinden Afrika kıtasının  kuzey yarısındaki yerlere kadar gidebiliyorlardı .    
  Tarihi İpek yolu geride kalırken  , bugünün dünyasında bir de yeni İpek yolu oluşumunun  ortaya çıkması , küreselleşme sonrası dönemde dünya  bir bölgeselleşme oluşumuna doğru giderken  güncellik kazanmıştır . Özellikle yüz yıllardır kendi içine kapanmış ve sırtını batı dünyasına dönmüş bir biçimde yaşayan Çin gibi bir büyük dev ülkenin bütün dünyaya açılımı sırasında  , yeni İpek yolu tartışmalarının önem kazanarak öne çıktığı artık yadsınamaz bir biçimde   evrensel kamuoyunda yer etmiştir . Tek bir yol olmayan İpek yolu  kervanların geçip gittiği bölgelerin zaman içindeki genel adı haline gelmiştir . Doğu yarıkürenin büyük bölümünü kapsayan ticari rotalardan oluşan  İpek yolu  aynı zamanda bir  ulaşım kanalları ağı  konumunda idi . Dağlık bölgeler ile ovaları , platolar ile  denizleri bir araya getirerek kaynaştıran  İpek yolu havzası  ,geçen yüzyıllarda olduğu gibi  yirmi birinci yüzyılda da dünya ticaretinin ana  havzası olarak  etkinlik kazanmaktadır . Resimlerde  gösterilmeye çalışıldığı gibi aslında İpek yolu bir deve yolu değildi . O  dünya ticaretinin küreselleşmesi süreci içinde  bu oluşumun prototipi olarak  gerçeklik kazanıyordu . Milat sonrası dönemlerde  dünya üretiminin ana merkezi olan  Çin bölgesi , yüzyıllarca İpek yolu üzerinden batı pazarlarına açılarak  mallarını gönderebiliyordu . Ticaretin devam ettiği barış dönemlerinde bu ticari yolun kavşakları mal değişimi sayesinde canlanırken , savaş dönemlerinde  bu gibi hareketlenmelerin durakladığı görülmüştür . Birbirine bağlı bir yollar şebekesi olarak gerçeklik kazanan İpek yolu güzergahı  , birbirini izleyen dönemler içinde yeni ve eski devlet düzenleri doğrultusunda  değişimler geçirerek farklı yapılanmalara sürüklenmiştir . Asya  kıtasının sonsuz steplerinde kurulan imparatorluklar , birbirini izleyen bir sıra içinde  etkinlik kazanırken , ticareti  denetimleri altında tutan para ve sermaye sahibi toplum kesimlerinin  tercihleri doğrultusunda çeşitli yönelimler , İpek yolu üzerinden  Avrupa ve Asya kıtalarının farklı bölgelerine doğru yansımalar gösteriyordu . İsa’dan önce ikinci yüzyılda başlayan İpek yolu ticareti  , modern  çağın batı merkezli su yolu ticaret düzeninin kurulduğu on beşinci yüzyıla kadar devam edip gelmiştir . 
 Hun İmparatorluğundan Han  İmparatorluğuna  dönüşen Çin devleti , Roma imparatorluğu döneminde , batı ülkelerinin  mal gereksinmelerinin karşılanmasında önde gelen bir rol oynayarak  , İpek yolu üzerinden Asya-Avrupa hattının oluşumuna giden yolu açıyordu . Normal karayollarının yapımından yüzyıllar önce oluşturulan İpek yolu , bozkır ve dağlık alanlar üzerinden  ülkeleri birbirine bağlıyordu .Birbirine bağlanan ülkeler üzerinden geçip giden İpek  yolu alanında kervansaraylar kurulurken , yerel pazarlar da İpek yolu ticaretinin destekleri ile  önem kazanıyordu .  Ankara –İstanbul hattı üzerinde Samanpazarı-Beypazarı-Adapazarı gibi üç büyük pazarın birbirine bağlı bir sıra çizgisi içinde gerçeklik kazanması , İpek yolunun ortaya çıkardığı pazarlar arasındaki  yol bağlantısı ekonomi üzerinden bir küreselleşme sürecinin gerçeklik kazanmasına giden yolu açıyordu .Pazarlar arasında gidip gelen ipek kervanlarının gittikleri bölgelere hareketlilik getirmesi , bu coğrafya üzerinde kurulmuş olan  yeni devletler ile imparatorlukların zenginleşmesine katkıda bulunuyordu . Bu yoldan zenginleşen devletler de sahip oldukları ekonomik zenginlikler sayesinde daha geniş alanlara yayılarak imparatorluklara dönüşüyorlardı . İpek yolunun geniş dağıtım şebekesinin  sayesinde bin bir çeşit mal develerin sırtlarında ülkeden ülkeye taşınıyordu . Altın, gümüş gibi kıymetli madenler bu yollarda taşınırken Çin barutu ile Venedik camı , Semerkand kağıtı ile  Çin porselenleri  dünyanın çeşitli ülkelerinde satılma şansı elde ediyorlardı . Selçuklu devletini yıkan Moğollar Kırım’a gelince  veba mikrobundan kırılarak  yok olma noktasına gelirken , İpek yolunun çıkmazına saplanıp  kalıyorlardı . Ay ışığında tiril tiril titreyen bir kumaş türü olarak ipek ürünleri her zaman için dünya ticaretinin önde gelen malı konumunu İpek yolu sayesinde koruyordu .Orta Asya  stepleri İpek yolu sayesinde  yaşam kazanırken , üç büyük kıtanın  bozkırları da aynı doğrultuda yeni bir jeopolitik önem kazanıyorlardı . Asya topraklarında petrol  ve diğer madenler çıkana kadar , ülke ve bölgelerin önem kazanmaları, İpek yolu hatlarına dayanılarak  elde ediliyordu . 
 Petrol yatakları ile birlikte  yeraltı maden sahaları da önem kazanırken , gene İpek yollarının kavşakları üzerinden tüccarlar dünya pazarlarına çıkabiliyorlardı . Çin gibi Asya ülkelerinin geniş sahalar ile  var olduğu   kıtasal topraklar üzerinde , ticaret sayesinde canlı bir yaşam düzeni kurulurken , kuş uçmaz kervan geçmez  bozkırlar geride kalıyordu . Büyük devletler sahip oldukları emperyal düzen üzerinden İpek yolu sahalarına egemen olmaya çalışmışlar ama bölge halklarının direnmesi yüzünden istedikleri bağımlı düzenleri kuramamışlardır . Orta Asya’nın Türk devletleri platolar üzerinde geçirdikleri  eski durgun dönemlerden zamanla  uzaklaşırlarken , dünya ticaretinin yeni merkezleri konumuna gelmişlerdir . Çöl alanda tarım yapan halklar , elde ettikleri ürünlerini dünya pazarlarına ulaştırırlarken , İpek yolu yapılanmalarından  olabildiğince yararlanmışlardır . Petrol alanları  sarı altın yaratırken , pamuk tarlaları da beyaz altın olarak kabül edilmişlerdir . Bölge halkları  kendi toprakları üzerinden kazandıklarını İpek yolu kanallarından giderek  dünya ticaretine yansıtmaya çaba göstermişlerdir . Bu  düzen Milat yıllarından başlayarak  on beşinci yüzyıla kadar  devam edip gelmiştir . Ne var ki, iki büyük cihan savaşının gerçekleştiği yirminci yüzyılda imparatorluklar dağıtılırken , ulus devletlere giden yollar açılmış ve bu nedenle de İpek yolu hatlarının geçtiği alanlarda sınırlar yeniden çizilerek  eskisinden farklı devlet yapılarının ortaya çıkması sağlanmıştır . Yeni dönemde devletler imparatorluktan ulusal yapılara  dönüşürken , İpek yolu farklı bir yola girmiştir . Bir yandan yeni başkentler İpek yolu ticaretinde hegemonya kurmaya çalışırken  eski ticaret kentleri de  konumlarını koruyarak  yeni dönemde ulus devletlerin başkentleri ile rekabet şansını kullanmaya çalışmışlardır . 
 Eski İpek yolu  Çin’de üretilen ipek malı  giyim eşyalarının batı pazarlarına eriştirilmesine  dönük bir  hedef doğrultusunda oluşturulmaya çalışılmıştır . Ne var ki , yirmi birinci yüzyılda uluslararası konjonktürün değişmesi üzerine, ikinci kez siyasal gündeme gelmiş olan yeni İpek yolu ise  bu kez bir süper güç ve endüstri devi konumuna gelen Çin Halk Cumhuriyetinin  dünya piyasalarına  açılması gibi bir amaç çizgisinde   ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyıla kadar kapitalizm batı merkezli olarak gelişirken , Asya kıtasının tamamı batılı emperyal ülkelerin işgali altına girmiş ve bu doğrultuda  Çin,Hindistan ve Endonezya gibi büyük ülkeler  sömürgeci batı emperyalizminin dominyonları konumuna düşmüşlerdir . Birinci ve İkinci dünya savaşı sonrasında yerküre  yeniden düzenlenirken  , Çin Afyon savaşından kurtarılarak  komünist bir devlet biçimine dönüştürülmüş , Hindistan ise  İngiliz emperyalizminin  Asya kıtasındaki ana merkezi konumuna gelmiştir . İngilizler on beşinci yüzyıl sonrasında Birleşik Krallık adı altında bir dünya devleti kurmaya yöneldiklerinde ,Çin ve Hindistan’a özel önem vermişler ve bu iki büyük ülkenin  kendi hegemonyaları altında kalmasını istemişlerdir . Çin bir afyon savaşına mahkum edildiği aşamada uyanıp kalkınabilmek için en az yüzyıllık bir zaman kayıbına uğramıştır .Hindistan ise  daha yoksul ve geri bir ülke konumundan kurtulamadığı için İngiliz emperyalizminin elinde bir deneme tahtası olarak kullanılmıştır . Batı emperyalizmi , Akdeniz üzerinden  doğu sularına girerek  Orta Doğu’ya egemen olmaya çalışırken  eski İpek yolunun  merkezi konumundaki kentlere de el koymuştur . Böylece , eskiden doğudan batıya doğru yönlendirilen dünya ticareti bu aşamadan sonra yön değiştirerek tamamen ters bir biçimde batıdan doğuya doğru yönlendirilmeye başlanmıştır . İngiliz kumaşları Asya pazarlarında en ön planda yer almaya başlarken , Çin malı ipek eşyaların bu pazarlardaki eski yerlerini kaybettikleri görülmüştür .” Asılacaksan İngiliz sicimi ile asıl “ biçimindeki sözler ile İngiliz mallarının sağlamlığının reklamı yapılmış  ama Çin işi ipek eşyalar zamanla önemini yitirmiştir . Böylesine bir emperyal dönüşüm sonrasında , İpek yolu eskisi gibi çalışamamış ,savaşlar sonrasında  imparatorlukların dağılması  ve yeni devletlerin  kurulmasıyla  birlikte doğu bölgesi ve Orta Doğu  pazarlarında  gerileme ve durgunluk dönemlerine sürüklenilmiştir . Emperyalizmin bölgeye gelmesiyle birlikte batılı ürünler  doğunun pazarlarında  geniş yeralmıştır .
 Yirminci yüzyılda  Rusya ve Çin sosyalist rejimlere yönelirken , batılı kapitalist ülkeler ile ekonomik rekabet şansını elde edememişler ve bu yüzden  yoksul kalmışlardır . Çin’de eskisi gibi dış pazarlara yönelen bir ekonomi olmadığı için İpek yolu üzerinden ticaretin dünya pazarlarına açılışı yapılamamıştır . Sosyalist  rejimler  içe dönük üretime yöneldiği için dış ticaret gerilemiş ve bu durum da İpek yolu ticaretinin durgunlaşmasına neden olmuştur . İngilizler  Orta Doğu’ya gelirken aynı zamanda   Afrika’nın güney ucu olan  Kap burnundan deniz yolu açarak , doğu batı ticaretini kendi sömürgeleri aracılığı ile kontrol etmeye çalışmış ve böylece İpek yolunun gerilemesinden doğan ticaretteki durgunluğu aşabilme yolunda yeni bir alternatifi devreye sokmuşlardır . Aynı dönemlerde  Mısır’daki Süveyş kanalının açılması da doğu-batı ticaretini hızlandıran önemli bir gelişme olmuş ve böylece eski İpek yolu ticaretinin yerini  Süveyş kanalı ile Kap burnu  yolları almıştır . Dünya savaşları sırasında bu bölgelerde de  karışıklıklar öne çıktığı için  ticaret yollarındaki güvenlik ortadan kalkmış ve bu aşamadan sonra gene eski İpek yolu aranmaya başlanmıştır . Sosyalist sistemin çöküşü sonrasında devreye girmiş olan küreselleşme olgusu dünya ticaretini her yönü ile geliştirirken,  İpek yolu  arayışları yeniden önem kazanmıştır . Batılı ülkelerin malları  bütün dünya ülkelerinde piyasa ekonomisi üzerinden yaygınlık kazanırken , sosyalist Çin  de yeni dünya düzeninde dış  ticarete açılmıştır .Çine Hong Kong gibi bir İngiliz sömürgesinin devredilmesi dönüm noktası olmuş ,bu aşamadan sonra  Çin’in batı bölgesinde Şangay merkezli bir  ekonomik üretim merkezi kurulmuştur . Çin Pekin merkezli devlet yapısında sosyalist sistemi korurken , dünya ülkeleri ile  piyasada rekabete girmek için Şangay merkezli ikinci bir Çin düzenini kapitalizm uygulaması ile yaratarak ,dünya ekonomisinde başa güreşmeye doğru  yol almıştır . 
 Çin’in yeni dönemde bir ekonomik dev olarak  piyasalara yönelmesi ile birlikte , Amerika Birleşik Devletleri ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında ekonomik büyüklük yarışı başlamış ve küreselleşme döneminin  çeyrek asırlık  dönemi geride bırakılırken , Çin  Şangay düzeni ile kurduğu ekonomik devlet yapılanması ile dünyanın bir numaralı ekonomisi konumuna gelmiştir . Çin kendisinden beklenen bu gelişmeye on yıl önceden ulaşarak , yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde bu aşamaya gelirken  Amerika Birleşik Devletleri gibi bir Atlantik devini resmen geride bırakmıştır  . ABD ekonomisinin bütün değerli kağıtlarını ele geçiren Çin , sahip olduğu bu ekonomik gücü  giderek artan üretim gücü ile de destekleyince , haklı olarak dünyanın yeni süper gücü konumuna gelmiştir . Çin bugün gelmiş olduğu yeni aşamada ,giderek dünyanın geleceğini belirleme şansını daha fazla kullanabilmekte ve batılı emperyalist devletleri geride bırakmaktadır . Asya kıtasının en büyük devleti olan Çin Halk Cumhuriyeti ticarette önceliği Asyalı komşusu olan ülkelere verirken , eskisi gibi İpek yolu güzergahlarından yararlanmakta  ve bu yol aracılığı ile son dönemlerde geliştirdiği üretim fazlası malları Asya’nın yoksul ülkelerine öncelikli olarak ulaştırmaya çalışmaktadır . Pekin’deki sosyalist rejim  eskisi gibi yoksul ülkelere öncelik tanırken , Şangay’daki kapitalist Çin’ de   batının önde gelen  ekonomik devleri ile  her alanda yarışarak küresel bir ekonomik hegemonya oluşumunu dikkatli bir biçimde gündeme getirmektedir . Sosyalist Çin’in sesini daha da yükselterek dünya siyasetine müdahale etmesini isteyen çevreler kadar , Şangay’daki kapitalist Çin’in  gelişmekte olan ülkelere daha fazla ekonomik yardım yapmasını isteyenler de  öne çıkarak Çin’e baskı yapmaya çalışmaktadırlar . Küreselleşme döneminde insiyatif tekelci şirketlerin eline geçerken , devletler eski güçlerini kaybetme noktasına gelmiştir . Böylesine bir gerileme süreci içine giren  ulus devletlerin batılı  kapitalist emperyalistlerin  altında kalmamak üzere, Çin önderliğinde  yeni bir ekonomik düzen arayışına gittikleri  son zamanlarda görülmektedir . Sosyalist düzenini koruyarak kapitalizme yönelen Çin, hem doğu-batı ilişkilerinde hem de sosyalizm-kapitalizm tartışmalarında giderek öne çıkmakta ve  dünyanın yeni önderi konumu ile  bütün  devletlere ve halklara  yön gösterebilmektedir . 
 İkinci dünya savaşı sonrasında sosyalist bir Çin’in ortaya çıkması sürecinde Çin’e en yakın olan bir ülke olarak İngiltere yeni dönemde de başı çekerek , kapitalist Çin’in oluşturulmasında Hong Kong adasını bu ülkeye iade ederek  önemli bir katkı sağlamıştır . Daha sonraki yıllarda Çin ve İngiltere ticareti önemli miktarda gelişmeler gösterirken , Avrupa ekonomisinin durgunluğundan şikayet eden İngiltere, bu birlikten Brexit kararı ile çıkarak bağımsız bir siyasete yönelmiş ve daha sonra da Çin ile bir araya gelerek Pekin-Londra hattında etkin olacak bir yeni İpek yolu oluşumunu gerçekleştirmiştir . Yeni İpek yolu resmen gündeme gelirken “Bir kuşak ve bir yol” sloganı kullanılmış ve bu doğrultuda yepyeni bir İpek yolu inşa edilmeye başlanmıştır . Sosyalist rejimi ile refah toplumuna ulaşmayı hedefleyen Çin , kapitalist  yönü ile de aynı hedefe yönlenerek, kısa bir zaman dilimi içinde dünyanın en zengin ülkesi olma başarısını göstermiştir .Ekonominin geliştirilmesi ile daha üst düzeyde refah toplumuna geçmeyi düşünen Asya ülkeleri, kısa zamanda Çin’in yanında yer alarak yeni İpek yolu üzerinde kendilerine merkezi yer aramaya yönelmişlerdir . Yoksul ülkelerin batı emperyalizminin tuzağına düşerek savaşlara yönlendirilmesi gibi bir oyuna Çin seyirci kalmayarak ,sahip olduğu yeni  ekonomik gücü ile yoksul ülkeleri savaşlara sürüklenme batağından kurtarmaya çalışmaktadır . Bu çerçevede  yeni kuşak ve yol insiyatifi girişimi tam anlamıyla bir barış programı olarak devreye girmektedir . Pekin- Londra hattı üzerinde bulunan bütün Asya ve Avrupa ülkelerine yeni İpek yolunun refah oluşumu  zenginlik olarak yansıtılırken , batılı emperyalistlerin engellemeleri öne çıkmaktadır . Kuşak ve yol girişimi  bir barış girişimi olarak öne çıkartılırken doğayı koruyarak bölge halklarının insanı gereksinmelerinin karşılanmasına öncelik verecek bir proje olarak ilan edilmektedir . Çin’in cesur bir girişimi olarak gündeme gelen  yeni kuşak İpek yolu, İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkarak Çin’in yanına gelmesiyle birlikte  daha hızlı bir gerçekleşme aşamasına gelmiştir . Batı emperyalizmine karşı çıkan doğu uluslarının lideri konumundaki Çin Halk Cumhuriyeti  ,insanlığı emperyalizmin esaretinden kurtarmak üzere  yeni İpek yolu üzerinden bir büyük barış ve dayanışma projesini  tüm insanlığa sunmaktadır .
 Küreselleşme döneminde çok büyüyen Çin ekonomisi dünya liderliğine gelirken , eskiden kalma her türlü emperyal yapılanmaları tasfiye ederek yoluna devam etmeye çalışmaktadır . Ortak bir gelecek için insanlığın yararına girişimlerde bulunan Çin Halk Cumhuriyeti  , yeni İpek yolu aracılığı ile de barışçı girişimlerini Asya,Afrika ve Avrupa kıtalarına yaymakta ve böylece  ABD işgaline karşı bir İpek yolu dayanışması yaratarak , dünya barışını korumaya öncelik vermektedir . İnsanlığın birliğini  engelleyen her türlü sorunun çözümüne öncelik veren Çin,  dünyanın ana karası konumundaki üç büyük kıtanın üzerinde etkinliğini artırarak  yoluna devam etmeye çalışmaktadır . Üç kıtanın ülkelerini ABD saldırganlığına karşı korumaya öncelik veren Çin diplomasisi ,  zamanla  komşularla sıkı dayanışma sağlayarak emperyal saldırıların önünü kesmeye çalışmaktadır . Çin devleti Pekin’de düzenlemiş olduğu bir büyük kongre aracılığı ile uluslararası işbirliği ve dünya barışını korumak üzere  Kuşak yol insiyatifini başlattığını  açıklamıştır . Çin devlet başkanı bu kongre de Çin’in gelecekte yeni İpek yolu aracılığı ile  bölgesel ve kıtasal sorunların çözümüne ağırlık vereceğini resmen açıklamıştır . Daha iyi bir geleceğe yolculuk yaparken insanlığın öncelikle barış ve refah düzenine kavuşması gerektiğini belirten Çin devlet başkanı, aynı zamanda bütün ülkeler ile karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesine de öncelik vereceklerini ilan etmiştir . Halklar arası dostluk ve dayanışma gücünün artırılabilmesi için Kuşak yol insiyatifi ile hareket edeceğini açıklayan Çin; herkes için güvenlik politikalarına öncelik verileceğini ,adalet ruhu ile insan ilişkilerinin daha eşitlikçi bir çizgide düzenleneceğini ,terörün önlenmesi için her türlü girişimin yapılacağını , halk kitlelerinin daha fazla  refah düzenlerinden yararlandırılacağını ,ekonomik büyüme sağlanırken yeniliğe yönelen bir kalkınma  oluşumuna öncelik verileceğini ,her türlü kalkınmanın çevreci çizgide doğaya açılacağını açıklamıştır .
 Farklı ülkeleri ve uygarlıkları birbirine bağlayacak olan orta kuşak yol projesi , herkes için yenilikler getirerek daha iyi bir dünya düzeninin oluşumuna katkı sağlayacak gibi görünmektedir . İnsanlık için ortak bir eğitim ve kültür düzeni oluşturulması çabalarında yeni İpek yolunun  alt yapı sağlayacağını  söyleyen  Çin devlet başkanı  , herkesin kazanacağı ve çok yönlü bir çizgide çalışacak  Kuşak yol projesi sayesinde turizmin gelişeceği ve insanların   eskisinden çok daha fazla sayıda ülke görmesinin sağlanacağı yeni İpek yolu girişiminin hedefleri arasında yer aldığını açıklamıştır . Kapitalizmi emperyal çizgide uygulayan batılı ülkelerin  Çin’in önderliğindeki yeni İpek yolu projesine karşı çıkmaları ya da bu büyük projeye engel olmalarına izin verilmeyeceği de açıkça  ifade edilmiştir . Yol güzergahında yer alan bütün ülkelerin sınır komşuluğu üzerinden sıkı bir dayanışma  içine girerek ortak refahtan pay almalarına dikkat edileceği de resmi toplantıda açıklanmıştır . Kökleri kadim İpek yoluna giden yeni Kuşak yol projesinin bir an önce tamamlanabilmesi için bölge devletlerinin işbirliği yapmaları talep edilmiştir . Uzun bir yolculuğun yalnızca tek adımla başladığını söyleyen Çin atasözünü  dile getiren Çin devlet başkanı  , Roma’nın bir günde kurulmadığını bu yüzden belirli bir süre içinde Kuşak yol projesinin tamamlanmasına çaba gösterileceğini de dünya kamuoyuna ifade  etmiştir.  Çin böylesine bir büyük proje ile tüm insanlığa işbirliği önerirken , terör ve savaşlara yol açan  emperyal kapitalizme karşı bir dayanışma oluşumunu da gerçekleştirmiştir . Özellikle Rusya, Hindistan ve Brezilya gibi çok büyük ülkelerle işbirliği yaparak oluşturduğu  Bric ülkeleri dayanışması aracılığı ile alternatif bir yeni dünya düzeni oluşturabilmek  için çaba göstermiştir. 
 Yeni dönemde dünya liderliğine soyunan Çin , yeni yıla girerken açıklamış olduğu “Yeni Dünya Bildirisi “ ile yepyeni bir uygarlık yapılanmasının gerçekleştirilmesi gerektiğini açıkça ilan etmiştir . Çıkış noktası olarak insanlık kavramını ele alan Çin devleti  ,insan odaklı bir bakış açısı ile  her türlü dünya efendiliği ya da hegemonyacılık girişimlerine karşı çıkarak, daha hümanist bir dünya düzeni için bütün ülkelere işbirliği çağrısında bulunmuştur . Bağımsızlığını koruyabilen devletlerin daha insancı politikalar ile kendi toplumlarının ilerlemesine katkı sağlayacağını kabül eden Çin yönetimi ,milli devletlerin bir araya gelerek emperyalizme karşı bir insanlık barikatı oluşturmaları gerektiğini ifade etmiştir . Ekonomik gelişmelerin yarattığı refah düzeyinin daha adil bir biçimde paylaştırılması gerektiğini Çinliler her fırsatta dile getirmişlerdir . Terör ve savaşlara karşı bir ortak güvenlik sisteminin güçlü bir biçimde   kurulması için bütün devletlerin işbirliği yapması istenmiştir . Yepyeni bir uygarlık düzeni ile  yeni bir dünya düzenine girilmesi gerektiğini vurgulayan Çin yönetimi,bu doğrultuda atılması gereken adımları da  yılbaşı bildirisinde saymıştır . Yeni dünya bildirisi ile  alternatif bir küresel  düzen öneren Çin devleti , bu doğrultuda bütün devletlere ve halklara dönük bir çağrı yapmıştır . Kapitalist ekonomisinin yanı sıra sosyalist devlet düzenini de koruyarak sürdüren Çin her açıdan büyük bir atılıma girerek, insanlığın gereksinmesi olan farklı bir dünya düzeni oluşturabilmek üzere adımlarını atmaya devam etmektedir .Yaşam standarlarının istikrarlı bir biçimde yükseltileceği toplum düzeni ile birlikte kalkınmaya yönelik olarak atılan adımların  ekolojik gerçeklere ve çevre koşullarına uygun olarak sürdürülmesi gerektiği gene Çin aracılığı ile kamuoyuna aktarılmıştır . Pekin’de yapılan bir toplantı ile Pekin insiyatifi adı altında  haksız ve adil olmayan dünya düzenini değiştirmek üzere, Çin’in her türlü girişimde bulunacağı bir anlamda insanlığa vaad olarak açıklanmıştır . İşlemeyen demokrasilerin   ve çökme noktasına gelmiş devlet düzenlerinin yeniden onarılabilmesi için küresel bir işbirliği programını insanlığa sunan Çin yönetimi  ,önümüzdeki dönemde bu doğrultuda her türlü girişimlere kalkışacağını da bir söz verme olarak ifade etmiştir . Bir anlamda , var olan dünya düzenindeki bütün sorunlara yönelik çeşitli çözüm önerileri geliştiren Çin Cumhuriyeti bütün dünya halkları için geleceğin umudu olmaya yönelmiş ve önerdiği  çözümlerle de yirmi birinci yüzyılın  süper gücü olmaya adaylığını koyarak  yeni bir seferberliğe kalkışmıştır .
 Yeni dönemde Büyük Britanya İmparatorluğu ile  Çin Halk Cumhuriyeti ortaklığında yeniden gündeme gelen İpek yolu oluşumu , geleceğin dünyasını belirleyecek gibi görünmektedir . Pekin’den yola çıkacak malların ,Çin’in komşularından başlayarak Türkistan bölgesi ile Afganistan, Pakistan,İran ve Türkiye hattı üzerinden  Akdeniz kıyılarına getirilmesi heyecan verici bir gelişme olarak, dünya ticaretini orta dünya çizgisinden batı pazarlarına taşıyacakmış gibi görünmektedir .Böyle bir proje doğrultusunda komşu olan ülkeler arasında sıkı bir dayanışma gerekmekte ve bu yoldan sağlanacak güvenlik hattı ile de Kuşak yolu projesi gerçekleşme yoluna girmektedir . İngiltere batı ülkeleri ile ilişkilerini  yenilerken , Çin  ABD ile Pasifik savaşını bırakarak dünya ticaretini Avrasya hattı üzerinden  üç kıtanın ortasına getirirken , merkezi coğrafya da daha önceden geliştirilmiş olan Büyük Orta Doğu ya da Büyük İsrail gibi  emperyal bölgesel projeler ile karşı karşıya kalmaktadır .ABD ve İsrail ikilisi kendi projelerini eski Osmanlı hinterlandı üzerinde  geliştirmeye çalışırken , tüm Avrasya bölgesini  üçüncü dünya savaşı olarak dile getirilen  yeni bir kıyamet senaryosu ile karşı karşıya bırakmaktadırlar . İsrail  sahip olduğu atom santralları üzerinden bölgede üç yüzü aşkın nükleer silahı depolarken  bütün merkezi coğrafya devletleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmaktadır . Siyonist lobilerin denetimi altında tutulan dünyanın eski süper gücü olan ABD ‘de tam bu aşamada bölgeye beş bin  Tır  kamyonu dolusu silahı getirerek  parasını petrol zenginlerinin  banka hesaplarına el koyarak ödetmekte  ve bu silahları hızla bölge ülkelerine dağıtarak  yeni bir cihan savaşını kendi hegemonya düzenini korumak üzere   İsrail siyonizmi ile  gerçekleştirmeye çalışmaktadır . Çin ile Pasifik okyanusunda savaşmak istemeyen ABD’nin ise , yeni süper güç olan Çin’i Orta Doğu’da savaştırmak için çalıştığı görülürken , gelecekte Almanya önderliğindeki Avrupa kıtası ile Çin önderliğindeki Asya kıtasının ordularını Orta Doğu bölgesinde savaştırarak , süper güç konumuna gelmekte olan başlıca rakiplerini uzaktan kumandalı bir dünya savaşı ile yok  ederek yeniden dünyanın tek egemen gücü haline gelmek  istediği anlaşılmaktadır .
 Türkiye tam bu aşamada komşuları ile birlikte  geleceğin savaş alanı olabilecek merkezi bölgedeki devletler ile birlikte yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmaktadır . Yeni İpek yolunun içinden geçeceği merkezi ülkeler içerisinde Türkiye’nin İran ile birlikte komşu ülkeler olarak yer alması beklenirken , ABD’nin silah taşıyarak , İsrail’in saldırılar düzenleyerek kışkırtmaya çalıştığı  Armegedon savaşı tehlikesi  ile yüz yüze gelmektedirler . Bütün Asya ülkeleri ile birlikte İran ve Türkiye gelecekte çok kazançlı bir ortaklığa geliştirilmiş komşuluk ilişkileri üzerinden yönlendirilirken  , böylesine büyük bir projeyi önlemek üzere  ABD-İsrail ikilisinin  orta kuşak üzerindeki yeni İpek yolunun önünü kesmek üzere, Türkiye ile birlikte bütün bölge ülkelerini üçüncü dünya savaşı konumundaki bir kıyamet senaryosuna doğru sürüklemektedirler . Türkiye yeni İpek yolu aracılığı ile daha gelişmiş ve zengin bir ülke olmaya doğru ilerlerken ve bu doğrultuda komşuları ile sıkı bir dayanışma içerisinde işbirliğine yönelirken , İsrail ile ABD’nin çıkarları doğrultusunda bir bölge savaşı merkezi alanda yer alan ülkelere dayatılmaktadır . Böylesine büyük bir savaşın bütün bölge ülkelerini yok etmesini planlayanlar ise, bu işe Türkiye-İran savaşını kışkırtarak başlamaya çalışmaktadırlar . Gelecekte Türkiye ve İran gibi iki komşu ülke , sınırları içerisinde barındırdıkları  yüz elli milyonu aşkın  Türk asıllı vatandaşları ile  bir araya gelerek bir  Merkezi Devletler Birliği adı altında  antiemperyalist bir dayanışma düzenini dünya barışı için  kuracaklarına , doğu ve batı güçlerinin cephe ülkesi olmaya doğru itelenmektedirler. Böylesine bir yok olma  senaryosuna  seksen milyonluk  iki  komşu ve soydaş ülke olarak İran ve Türkiye alet olmamalıdırlar . Bu amaçla , hem merkezi alan devletleri hem de İpek yolunda yer alan merkezi coğrafya ülkeleri yeni bir Avrasya  paktında bir araya gelerek , Atlantik güçleri ile Siyonizm ortaklığının  insanlığı yok etmeye yönelen  savaş senaryolarını ortadan kaldırmalıdırlar .Atatürk’ün yurtta ve dünyada barış ilkesine bölgede de barış anlayışı  da  bugün için  acilen eklenmelidir .
 

 

Ekleyen:  Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN
Tarih:  10.4.2018
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN Yazıları
HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEKProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 10.8.2023 Devamı
CUMHURİYETİN 100. YILINDA 100 İL VE 1000 İLÇEProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 26.7.2023 Devamı
YANLIŞ STRATEJİLER İLE SEÇİM KAZANILMAZProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 14.6.2023 Devamı
SEÇİMLER TÜRKİYE'NİN EKSENİNİ BOZUYORProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 20.5.2023 Devamı
CUMHURİYET SENATOSU ACİLEN HURULMALIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 22.3.2023 Devamı
TÜRKİYE''DE YÖN HAREKETİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 11.3.2023 Devamı
TÜRKİYE DE MÜBADELE MÜBADİLLERİLE ULUS DEVLET -SIĞINMACILAR İLE FEDERASYONProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 9.1.2023 Devamı
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 9.1.2023 Devamı
MÜBADELE VE ULUS DEVLETLERProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 1.1.2023 Devamı
ALMANYA'NIN HATASINI TÜRKİYE TEKRARLAMAMALIProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 30.11.2022 Devamı
KAPANMAYAN PARANTEZ HALK EVLERİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 21.11.2022 Devamı
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ - Paris-Londra ve Ankara-İstanbulProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 19.10.2022 Devamı
KAMU YÖNETİMİ AKADEMİSİ (KAYA) ACİLEN KURULMALIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 14.8.2022 Devamı
ATATÜRK CUMHURİYETİNİN MODELİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 12.7.2022 Devamı
BÖLÜNEREK FEDERASYON DEĞİL BÖLÜNMEDEN KONFEDERASYONProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 6.6.2022 Devamı
TÜRKİYE VE BALKAN BARIŞI Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 5.6.2022 Devamı
TÜRKİYE VE BALKAN BARIŞIProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 31.5.2022 Devamı
ATATÜRK'ÜN VASİYETİ VE HİLAFET FEDERASYONU Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 14.5.2022 Devamı
ANKARA KALESİ- 318 1921 ANAYASASI ÇÖZÜM OLAMAZProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 11.5.2022 Devamı
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DEREFORM YAPILMALIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 19.4.2022 Devamı
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 19.4.2022 Devamı
AFRİKA DA TERÖR OYUNLARIProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 7.4.2022 Devamı
HALKÇILIK PROGRAMINDAN HALKEVLERİ’NEProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 11.3.2022 Devamı
İSRAİL VE KIBRISProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 15.2.2022 Devamı
ANKARA ULUS İLÇESİ KURULMALIIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 2.2.2022 Devamı
AVRUPA OLMADI, AFRİKA OLUR MU?Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 2.1.2022 Devamı
TÜRK DÜNYASI BÜTÜNLEŞİYORProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 2.12.2021 Devamı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ TEMEL NORMUProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 1.11.2021 Devamı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ TEMEL NORMUProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 28.10.2021 Devamı
YENİ KEMALİZM OLAMAZ AMA GÜNCEL KEMALİZM OLABİLİRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 5.10.2021 Devamı
NE YENİ OSMANCILIK NEDE NEO KEMALİZMProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 29.8.2021 Devamı
ATATÜRK'ÜN PARTİSİNDE OLİBERAL OYUNLARProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 26.8.2021 Devamı
GÖÇLER ARCILIĞI İLE ULUS DEVLET TASVİYESİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 17.8.2021 Devamı
İÇ SAVAŞ TÜRKİYE'Yİ YIKARProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 1.8.2021 Devamı
TÜRKİYEYİ TÜRKÇÜLÜK KURDUProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 29.5.2021 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  6  7  8  9  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam