Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29932162
Bugün Ziyaretçi :  28203
Aktif Ziyaretçiler :  5003

SAHİL ZENGİNLERİ PARTİSİ
 
        Son yerel seçimler  Türkiye’nin gerçek haritasını ortaya çıkarmıştır . Ülkenin büyük çapta üçe bölündüğü seçim gecesi alınan sonuçlar üzerine anlaşılmıştı .İl blediyeleri düzeyinde bir Türkiye haritası çizildiği zaman , ülkenin doğusu ve batısıyla birbirinden uzaklaştığı orta bölgede ise farklı bir yapının gündeme geldiği açıkca görülüyordu . İktidar partisi ülkenin orta bölgelerindeki  il belediyelerini ele geçirirken , devleti kuran parti  ülkenin batı bölgesine sıkışıp kalıyor , doğu Anadolu’da ise  bir bölücü parti gümbür gümbür  ilerleyerek gelecekteki hedefi olan bambaşka bir ülke yaratma profilini ortaya çıkarıyordu . Doğuda bölücüler ,ortada ılımlı islamcılar ,batıda ise laiklerin egemen olduğu bir üçlü yapı öne çıkıyordu . Yerel seçimler  Türkiye’nin parçalanmışlık durumunu açıkca gözler önüne sererken ,ülkenin birliği ve bütünlüğü gibi sözler havada kalıyordu .İktidar partisinin ülkenin birlik ve bütünlüğünü temsil ettiği iddialarının  ise  ne derece gerçekdışı olduğu bir kez daha kanıtlanmış oluyordu.Ilımlı islamcı iktidar partisinin İzmir ve Diyarbakırı kendisine hedef olarak seçmesi ama kazanamaması  da, açıkca  Türkiye’nin üçe bölündüğünü  ortaya koyuyordu . Üçlü haritanın ortaya koyduğu gerçekler ,Türkiye’nin asıl gündeminin  bölünmek olduğunu artık her kesime  kabül ettiriyordu .
 
        Yerel seçimler süreci Türkiye Cumhuriyetinin merkezi yapıdan uzaklaşarak daha fazla yerelleşmesine katkı sağlarken ,  büyük bir ülke olan Türkiye’nin gelecekte ne gibi bölgesellik oluşumları ile karşılaşacağını da  açıkca gösteriyordu . Kuzey Irak’tan başlatılan ayrı bir ulus devlet kurma süreci, yavaş yavaş Van gölüne doğru yükselirken , bu hareketin temsilcileri Iğdır’ı kazanmayı yeni ülkelerinin haritasının tamamlandığı biçiminde  açıklamaktaydılar . Tam bu aşamada Ermenistan kapısının açılmasıyla da Van gölünün kuzeyinde Büyük Ermenistan’a giden süreçte yeni bir adım atılıyordu . Böylece bütün Doğu Anadolunun Türklükten uzaklaşması ve Sevr haritasında olduğu gibi  Büyük Ermenistan ile Büyük Kürdistan’ın aynı zaman dilimi içinde Türkiye Cumhuriyetinin ülke ve devlet bütünlüğüne karşı dayatıldığı  anlaşılıyordu .Böylesine bir ortaklık içinde yurtiçi ve dışındaki Ermeni lobilerinin de doğudaki bölücü partiyi destekleyen bir tavır içerisinde oldukları artık netlik kazanıyordu . Yerel seçimler geleceğin bölge devletlerinin önünü açıyor ve Türkiye’nin merkezi bir devlet olmaktan uzaklaşmasına çok büyük ölçüde katkılarda bulunuyordu . İşte böylesine bir olumsuz aşamada devleti kuran Atatürk’ün partisinin, ülkenin batı illerine sıkışıp hapis kaldığı bjr başka gerçek olarak öne çıkıyordu .

        Türkiye üzerinde Atlantik hegemonyasının devreye girdiği  yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra , yirminci yüzyılın başlarında  Türkiye Cumhuriyetini  kurmuş olan Atatürk’ün partisinin, ciddi bir Atlantikci liberal ekibin  denetimi altına girmiş olduğu  tüm kamuoyu tarafından iyi bilinmektedir . Bugün bu partideki liberal işgali yürüten ekibin , Türk devletinin aleyhine gelişmekte olan tüm olumsuz süreçlere karşı birşey yapamamasının altında yatan gerçek neden, Atlantik ötesinden gelen rüzgarların ve insiyatifin etkisi doğrultusunda hareket etmek zorunda  bırakılmasıdır .Ekip başı Princeton gibi önemli bir üniversitede eğitimden geçtikten sonra ve Rockafeller bursu ile dünya devleti oluşumunun Atlantik insiyatifi doğrultusunda görev üstlenmesinden sonra  ,Atatürk’ün partisi Kemalizm’i terkederek liberalizme teslim olmuştur . Soğuk savaş dönemi liberalizmi devleti kuran partiye Atlantikçi ekip tarafından getirilmiş ve  yabancı sermayenin yerli işbirlikçileri tarafından  da desteklenerek ,  Atatürk’ün partisinin sürekli olarak muhalefette kalması sağlanmıştır . Böylece devleti kuran parti devleti yönetmekten uzaklaştırılınca , Atlantik emperyalizminin istediği liberal ve ılımlı islamcı iktidarların önü açılmıştır .Batı emperyalizminin çıkarlarına hizmet eden liberal politikalar , merkez sağ partilerin devredışı kalması sonrasında  merkez sol bir konuma sahip olan Atatürk’ün partisi aracılığı ile  dile getirilmiş ,  Atlantik destekli sağ iktidarların liberal girişimleri ve politikalarına karşı , devleti kuran parti kesinlikle karşı çıkmamış ve bazan da dolaylı yollardan destek vererek , Türkiye’nin bir Atlantik sömürgesi olmasına giden yolda gereken adımlar, içerideki işbirlikçi sermaye çevrelerinin katkılarıyla sağlanmıştır . Bir anlamda devleti kuran parti , devletin yıkılmasına giden yolda  Türkiye’nin tasfiyesine yönelik dış güdümlü politikalara angaje olmuş ve bunlara çanak tutarak kendisini sürekli muhalefet partisi konumuna düşürmüştür .
 
        Sermayenin denetimindeki büyük basının bu gerçekleri karartması nedeniyle ,önceleri bu durumu algılamakta zorlanan Türk halkı ,zaman içerisinde parti yönetimini zenginlere ve çıkar çevrelerine yaklaştıran  antikemalist liberal yönetimin  ulusal çıkarlara ters düşen  yaklaşımını gördükçe , bu partiden uzaklaşmış ve devleti kuran parti belirli bir hizbin çıkar örgütü konumuna düşünce halkın partisi olmaktan çıkmıştır . Atatürk’ün siyasal mirası olan altı oku terkeden liberal işgal yönetimi ,parti amblemini inkar edercesine  sermayenin güdümünde  sol görünümlü liberal parti rollerini oynamağa devam etmiş ve bunun sonucunda da bir dönem meclis dışında kalmıştır . Türk halkı partinin ana ilkelerinden birisi olan halkçılık anlayışını terkederek sermayenin liberal politikalarına ters düşmüş olan Atlantikçi hizbi cezalandırmıştır .Bu durum üzerine Rockafeller burslusu istifa etmek zorunda kalmış ama kendisini destekleyen büyük medya grubunun görevlendirdiği bir geçiçi emanetçinin bir yıllık  yönetiminden sonra yeniden partinin başına geçerek kendisi için biçilmiş olan tarihsel misyonunu devam ettirmiştir Medya destekli Ricky Martin showlar ile  genç kuşakların sempatisini kazanmak için çaba sarfeden Princeton prensi, partinin geleneksel Atatürkçü tabanını dışlayarak eski kuşakları bir kenara bırakmış ve yeni nesilleri Atlantik liberalizminin  Amerikan tarzı yaşamına uygun olarak medya showları yolu ile kazanmağa çalışmıştır . Bu tavrın ısrarlı sürdürülmesi nedeniyle Atatürk’ün partisinin geleneksel tabanı  devleti kuran partiden uzaklaştırılarak , çeşitli küçük parti denemelerine alet edilmiştir . Türkiye Cumhuriyetinin günümüzde Atatürk’ün devlet modelinden hızla uzaklaşmasının  arkasında , böylesine  dışlama ve dağıtma  operasyonlarının  büyük rolü bulunmaktadır . Atatürk’ün partisi liberalleştirilirken , liberal işgalci hizip bilinçli olarak Atatürkçü tabanı dağıtarak yoketmeyi hedeflemiştir . Devleti kuran parti liberal zihniyet tarafından teslim alındığı için  her türlü devleti tasfiye eden girişime karşı hiç bir zaman devletçi bir muhalefet yapılamamış ve  parti amblemindeki altı oktan birisi olan devletçilik ilkesi sürekli olarak  çiğnenmiştir . Siyaset açısından partinin ana ilkelerini çiğneyerek sürekli olarak parti suçu işleyen liberal hizip ,bunun karşılığında   iç ve dış kapitalist çevreler tarafından sürekli olarak desteklenerek  kamuoyunda medya aracılığı ile  vaziyet kurtarılmağa çalışılmıştır . Medyanın  liberal kadroları , antikemalist parti yönetimini liberal çizgide parlatabilmek için ellerinden gelen her yolu denemişlerdir .Batı blokuna dahil olan ülkeler de  ,partinin batıcı çizgide kalabilmesi için ellerinden gelen yardımları esirgememişlerdir . Batı emperyalizmine karşı yürütülen  bağımsızlık savaşının örgütleyicisi olan bu partinin, yıllar sonra batı emperyalizminin destekçisi konumuna düşürülmesi gerçekten içler acısı bir durumu göstermektedir .
 
        Partinin adında varolan halk kavramına rağmen halk kitlelerine ters düşen ,parti bayrağındaki  altı ana ilkeden birisi olan halkçılığı hiç yapmayan ,sadece Türkiye’nin en büyük sermaye ve medya gruplarının çıkarları doğrultusunda  muhalefet görevi yapmağa odaklanan bir partinin sonunda ülkeden dışlanma noktasına geleceği açıkca görülüyordu . Nitekim , yerel seçim sonuçlarından sonra ortaya çıkan tablo da bu durum açıkca netlik kazanmaktadır . Yirminci yüzyılın başlarında bir ulus devlet kurulurken, Misakı Milli sınırları olarak ilan edilmiş alan üzerinde mutlak bir egemenliğe sahip olan  bir halk örgütü olarak  Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk cemiyeti  tüm emperyalistleri ülkeden kovarak tam bağımsız bir  ulus devleti kurduktan sonra isim değişikliği ile parti yapılanmasına dönüşmüştür . Devleti kuran partinin temelinde ve özünde böylesine bir antiemperyalist  girişim varken ,bu çizginin ortaya çıkardığı partinin bugünkü yöneticilerinin  çıkış noktasına açıkca ters düşmeleri , Türkiye açısından son derece olumsuz ve tehlikeli bir durum yaratmaktadır . Emperyalizme karşı direnerek yola çıkanların partisinin , sonunda emperyalizmin dümen suyunda liberal ve küreselci politikalara  teslim olanların eline geçmesi  düşündürücüdür . Atatürk ilkelerine tamamen ters düşen  ve partinin varlık nedeniyle taban tabana zıt bir konuma devleti kuran partiyi  sürükleyen bugünkü yönetimin bir an önce gitmesi gerekmektedir . Yerel seçimlerin ortaya koyduğuna göre , halk kitlelerinden iyice uzaklaşan  Atlantikçi liberal hizip , ülkenin batı bölgesinde  toparlanan lövanten ve gayrimüslim bir işbirlikçi burjuvazinin partisi konumuna gelmiştir . Böylesine küçük bir mutlu azınlığın çıkarlarına odaklanan politikalar ,ülkeyi sömürgeleştiren Tüsiad’a paralel bir çizgide  yürütüldüğü sürece , devleti kuran halkın partisi mutlu azınlığın liberal siyasal örgütü olmaktan kurtulamıyacaktır .O zaman da bugün batı vilayetlerine sıkışıp kalan Atatürk’ün partisi giderek marjinalleşerek Türk siyaset sahnesinden silinip gidecektir .

       Yerel seçim sonuçlarına göre, Türk devletini kurmuş olan Atatürk’ün partisi artık sahil zenginlerinin siyasal örgütü konumuna gelmiştir . Ülkenin deniz kıyısı illeri ile batı bölgesinde varlık gösteren Atatürk’ün partisi, artık tam anlamıyla bir Sahil Zenginleri Partisidir . Atlantikçi liberal işgal yüzünden halk kitlelerinden uzaklaşmış olan Atatürk’ün partisi, yeni dönemde içki yasağı yüzünden turistik bölgelerden oy alan ,giderek artan dincilik yüzünden sahillere sığınan  ve artan islamcılık yüzünden  gayrimüslimlerden  destek gören bir mutlu azınlık partisine dönüşmek üzeredir .Trakya ve Ege bölgelerindeki  sahil vilayetlerini kazanan devlet kuran parti halk kitlelerine ters düşünce batı sahillerinde yaşamakta olan gayrimüslim lövanten azınlığın yönetimi altına sürüklenmiştir .Onların çıkarları doğrultusunda batıcılık yapmayı ve Avrupa Birliğini  savunmayı bir  iş olarak benimseyen bu parti , sonunda emperyalistlerin yerli gayrimüslimlerle işbirliği yaparak tezgahladıkları Trakya Cumhuriyeti ve İyonya  devleti oluşturma projelerine  alet olmaktadır . Bütün Trakya bölgesinin , liberal hizbe angaje olması , Ege sahillerinin laik adına gene bu partiye kilitlenmelerinin arkasında Türklük ve müslümanlık kimliğinin ötesinde , Yeni Bizans İmparatorluğu yapılanmasını  hedefleyen  küçük devletçiklerden oluşacak bölgesel bir federasyonunun  gizli hazırlıkları olduğu göze çarpmaktadır . Batı sahillerinin en güzel koylarına yerleşmiş olan gayrimüslim lövantenler ,Egenin güzelliklerini kendileri yaşarlarken , Türkleri ve müslümanları uygarlığın beşiği olan Ege ve Akdeniz kıyılarından dışlamayı hedeflemektedirler . Atatürk’ün partisinin sadece laikliğe dayanan politikaları  ile böylesine bir emperyal oyuna alet olarak Sahil Zenginleri Partisi konumuna geldiği artık açıkca görülmektedir . Sadece zenginlerin çıkarlarını savunarak, altı oktan yalnızca laikliğe dayınılarak gayrimüslimlerin haklarını savunarak  Atlantikçi liberal hizip bir yere gidemez . Gidebilecekleri son durağa gelmişlerdir . Onların son durağı Türk halkının ulusal çıkarlarına ters düştükleri için , batının güzel koylarına sığınmış olan lövanten gayrimüslim burjuvazinin yanıbaşı olan  batı sahilleridir .

       Atatürk’ün partisini  Atatürkçü tabandan koparan , Atatürkçülüğün silinmesine yardımcı olan , halk partisini halk kitlelerinden kopararak holdinglerin partisi haline getiren Atlantik hegemonyası destekli liberal hizibin, bir an önce  devleti kuran halk partisinin başından gitmesi için bütün ulusalcı ve halkçı güçlerin biraraya gelmesi ve işbirliği yapması gerekmektedir . Batı bölgesindeki sahil illere hapsolarak lövanten burjuvazinin çıkarlarına teslim olan  devletin kurucusu olan bu partinin, yeniden halkın partisi olmasını sağlayacak yepyeni bir Atatürkçü ve ulusal çıkışa  Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk demokrasisisinin yaşayabilmesi açısından zorunluluk vardır . Parti yönetiminin yetersizliği ve muhalefete kilitlenmesi yüzünden Türkiye’de demokrasi seçim sandığı yolu ile işleyememekte ve bu yüzden de darbe ve ara rejim  tartışmaları sürüp gitmektedir . Türkiye’nin tıpkı batı ülkelerinde olduğu gibi  siyasal iktidar alternatiflerini normal demokratik rejim içerisinde oluşturabilmesi gerekmektedir . Devleti kuran Atatürk’ün partisi gerçek anlamda halkın partisi olarak, yeni dönemin koşullarında kendisini yenileyebilmeli ve dıştan güdümlü işbirlikçi kapitalist programlara karşı  halkçı ve  ulusal sol politikalarla  kitlelerle bütünleşebilmelidir . Ancak böylesine bir yeni kucaklaşma ile devleti kuran parti batı bölgesindeki sahillere hapsolmaktan ve zenginlerin kuklası olmaktan kurtulabilir . Atatürk’ün partisinin , yerel seçimlerde düşmüş olduğu Sahil Zenginleri partisi görünümünden uzaklaşabilmesi için, kesinlikle bir yönetim ve politika değişikliğine gereksinmesi vardır . Otuz yıldır partinin önünü kapatan , bir halk partisini zengin azınlığın eline teslim eden , Atlantik hegemonyasının Truva atlığına soyunarak  ulusal çıkarları görmezden gelen ,emperyalizme karşı direnişin öncüsü bir örgütü sürekli muhalefete  kilitleyen beceriksiz yönetimin bir an önce gitmesi gerekmektedir . Bu doğrultuda , Türk toplumunda henüz varlığını koruyan Atatürkçü taban içerisinden ,yeni ve genç kadroların  ortaya çıkması ve yepyeni ulusal programlarla  devlet kurucusu olan partiyi yeniden devleti güçlendirmek üzere iktidara taşıması gerekmektedir . Küreselleşmenin yeni emperyalizme dönüşmesi nedeniyle yeniden güncelleşen Kemalizm’in iktidara taşınması için , bayrağında altı ok bulunan  Atatürk’ün partisinin  artık iktidara gelmesi gerekmektedir . Sahil Zenginleri Partisinden gerçek anlamda Atatürkçü halkın partisine geri dönüş için bütün Atatürkçü ve ulusalcı tabanın harekete geçmesi  zorunlu görünmektedir . Güncel Kemalizm’i iktidara bir ulusal programla iktidara taşıyacak Atatürk’ün partisi, artık bütün Anadoluya açılmalı ve Türk ulusuyla yeniden bütünleşerek gerçek anlamda halkın partisi olabilmelidir .
 
Ekleyen:  Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN
Tarih:  11.7.2010
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN Yazıları
HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEKProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 10.8.2023 Devamı
CUMHURİYETİN 100. YILINDA 100 İL VE 1000 İLÇEProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 26.7.2023 Devamı
YANLIŞ STRATEJİLER İLE SEÇİM KAZANILMAZProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 14.6.2023 Devamı
SEÇİMLER TÜRKİYE'NİN EKSENİNİ BOZUYORProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 20.5.2023 Devamı
CUMHURİYET SENATOSU ACİLEN HURULMALIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 22.3.2023 Devamı
TÜRKİYE''DE YÖN HAREKETİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 11.3.2023 Devamı
TÜRKİYE DE MÜBADELE MÜBADİLLERİLE ULUS DEVLET -SIĞINMACILAR İLE FEDERASYONProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 9.1.2023 Devamı
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 9.1.2023 Devamı
MÜBADELE VE ULUS DEVLETLERProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 1.1.2023 Devamı
ALMANYA'NIN HATASINI TÜRKİYE TEKRARLAMAMALIProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 30.11.2022 Devamı
KAPANMAYAN PARANTEZ HALK EVLERİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 21.11.2022 Devamı
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ - Paris-Londra ve Ankara-İstanbulProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 19.10.2022 Devamı
KAMU YÖNETİMİ AKADEMİSİ (KAYA) ACİLEN KURULMALIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 14.8.2022 Devamı
ATATÜRK CUMHURİYETİNİN MODELİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 12.7.2022 Devamı
BÖLÜNEREK FEDERASYON DEĞİL BÖLÜNMEDEN KONFEDERASYONProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 6.6.2022 Devamı
TÜRKİYE VE BALKAN BARIŞI Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 5.6.2022 Devamı
TÜRKİYE VE BALKAN BARIŞIProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 31.5.2022 Devamı
ATATÜRK'ÜN VASİYETİ VE HİLAFET FEDERASYONU Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 14.5.2022 Devamı
ANKARA KALESİ- 318 1921 ANAYASASI ÇÖZÜM OLAMAZProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 11.5.2022 Devamı
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DEREFORM YAPILMALIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 19.4.2022 Devamı
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 19.4.2022 Devamı
AFRİKA DA TERÖR OYUNLARIProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 7.4.2022 Devamı
HALKÇILIK PROGRAMINDAN HALKEVLERİ’NEProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 11.3.2022 Devamı
İSRAİL VE KIBRISProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 15.2.2022 Devamı
ANKARA ULUS İLÇESİ KURULMALIIDIRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 2.2.2022 Devamı
AVRUPA OLMADI, AFRİKA OLUR MU?Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 2.1.2022 Devamı
TÜRK DÜNYASI BÜTÜNLEŞİYORProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 2.12.2021 Devamı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ TEMEL NORMUProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 1.11.2021 Devamı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ TEMEL NORMUProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 28.10.2021 Devamı
YENİ KEMALİZM OLAMAZ AMA GÜNCEL KEMALİZM OLABİLİRProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 5.10.2021 Devamı
NE YENİ OSMANCILIK NEDE NEO KEMALİZMProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 29.8.2021 Devamı
ATATÜRK'ÜN PARTİSİNDE OLİBERAL OYUNLARProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 26.8.2021 Devamı
GÖÇLER ARCILIĞI İLE ULUS DEVLET TASVİYESİProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 17.8.2021 Devamı
İÇ SAVAŞ TÜRKİYE'Yİ YIKARProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 1.8.2021 Devamı
TÜRKİYEYİ TÜRKÇÜLÜK KURDUProf. Dr. Anıl ÇEÇEN [ 29.5.2021 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  6  7  8  9  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam