Bazen sıradanlaşır sözler, umursamıyor gibi, ama kapı arkasında gözyaşı dökmek.
Bazen, başka görmek yaşamı, uçakları, bir at arabası kadar sevmemek ve zamanda yolculuk yapmak.
Farklı olmak, yakışıyor sanatçıya, hassas incinen ruhu ve kırılgan oluşu, farklı kılıyor onu. Çok kimse anlamıyor, aynı dili konuşmuyorsa. Ama nasıl anlaşıla bilir ki?
Farklı bir camda oturuyor ve dünyayı seyrediyor, gördüklerini konuşma yoluyla anlatamıyor.
Bazen şiir oluyor, bazen bir resimde çığlık çığlığa bağırıyor, haykırıyor dünyaya.
Sevmeyi öğütlüyor, iç acısının, genzini yakan duman olmadığını, aslında anlaşılmamak olduğunu, anlatmak için çalışıyor belki.
Bir heykelin üzerinde, suya çiziyor ebru sanatı oluyor.
Hat sanatı olup, bir uzun kurdele misali, uçuyor beyaz kâğıt üzerinde, dans ederek.
Ya türküler, onlara hayat verenler mi âşık, yoksa bu türküler mi? Âşık etti onları?
Notalarla anlatmış sevdasını, kaygısını, sevincini Türk Sanat Müziği olup, zarifliği, nezaketi öğretmiş aşklara "seven ne yapmaz?" Deyip sitem etmiş vefasız sevgiliye ..
Bir tablo yapıyor ressam, dudakları yerine, rujuyla öpüp iz bıraktığı portesinde aşkını ölümsüz kılıyor. Kim yapar bu çılgınlığı? Hangi normal insan düşünür, cesaret eder ama o yapıyor, yapacakta çünkü onun dünyası bu farklı ve sıra dışı. Tanrısal ve mucizevî.
Bir resmine şarap döken ressam’’ benim sarhoş halimi o anladı ve ona da bir kadeh içirdim derdimi dinledi sabaha dek ‘’ diyecek kadar yalnız ve uçta yaşar sanatçı.
Peki, karşılığı veriliyor mu?
Evet, olabiliyor maddi açıdan ama o bunu kaygı etmek istemiyor, çünkü o yalnız özgürlük istiyor.
Yasaklarla engellenmeden, önce evinde ailesinden, sonrada toplumda yasaklanmadan hürce sanat yapmak istiyor. Ama maalesef bu onu yıldırmıyor, daha da kamçılıyor ama yıpratıyor, incitiyor.
Vaz mı geçiyor?
Hayır, çünkü o vaz geçmeyecek kadar cesur bir papatya kadar azimlidir.
Ama bırakalım da istediği gibi yaşasın, isterse bir saksıda balkon kenarında, güzel bir kadının elinden su içsin, isterse dağ başında bin bir çiçeğe karışsın, yada bir caddenin orta yerinde, ölüme kafa tutarak ama özgürce ….
|