Bazı duygular vardır. Zamanı gelmiştir yaşanmıştır, yaşanacaktır.
Bu duygular sevmek, güvenmek, inanmak.
Bu anlık kazanılan duygular değildir aslında ama anlık karar verilir zaman içerisinde sınadığın, düşündüğün bu duyguların aslında ne kadar sen olabileceğine inandığın andır.
O ‘evet ‘deme anı.
Kolayda kaybediliyor olsa da bu duygular kıymetlidir.
"Evet sevgili kapına geldim ve Ben'den vazgeçtim. Sen 'kim o' de yeter ki: Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim...! " Hz Mevlana …Ne güzel söylemiş.
Biz söyleye biliyor muyuz bu kadar güvenle ve Sıtkı gönülle.
Buda güven gerektiriyor insana güven, kendine güven.
Hızla büyüyen dünyada o kadar çok ürküyoruz ki sanırım bu duygulara da güvenli olmadığı mantığıyla yaklaşıyoruz.
Eskiden kapılar kilitlenmezmiş şimdilerde elimizden gelse kendimizi, sevdiklerimizi cam fanuslarda salkıyacağız zarar görmesinler diye.
Biz can derdindeyken korkudan üşüyen bedenlerimizde kalbimiz daha da derinlere gömüyor kendini gözden ırak kalmaya aklımıza gelmemeye çalışıyor.
Ama aklımız bile ona âşıkken bu nasıl olsun ki?
Her şeye rağmen seviyoruz. İnadına güven arıyoruz tabiki oluyor da.
Fakat bu seferde bize güvenilsin diye bir çaba içine giriyoruz bazen kırılıyoruz buna ama bizde öyle yaklaşmadık mı?
Aklıma şu geliyor peki gelecekte neler olacak?. Çocuklarımız sevgisizimi yaşayacak? Onların işi daha zor o kadar olumsuz şeyler görüyorlar ki sevgi kavramı da evrim geçiriyor.
Şimdilerde seviyorum bir dakika, ayrıldım yarım dakika sürüyor. Arada görüşmedikleri dakikalarda AŞK acısı çektik oluyor.
Oysa bu sanal dünyanın sanal sevdasından başka bir şey olmuyor.
Fakat aşk her şekilde güzel bir tek ismi doğal kalsa da ben inanıyorum hala bazı kalpler gerçek amacına hizmet ediyor.
|