Anadolu kolay kolay yurt olmamıştır. Acı çile gözyaşı harmanlanıp bu toprakları bize vatan yapmıştır. Hangi boydan, soydan gelirsek gelelim beylikten bir cihan devleti kurmuşuzdur. Osmanlı kaynaklarına baktığımızda hiç bir zaman Osmanlı imparatorluğu sözcüğünü kullanmamıştır. Çünkü imparatorluk emperyalizm ve sömürü üzerine şekillenmiştir. Türk İslam devlet anlayışı buna müsait değildir. Bundan dolayı bütün resmi yazışmalarda Devlet-i Aliye olarak adlandırılmıştır. İlelebet yaşayacak güçlü devlet anlamındadır. Bunun mükafatını da 24 milyon metre karelik bir cihan devleti olarak görmüştür. Ne zaman ki ayrılık ve milliyetçilik fikirleri filizlenince çözülme süreci başlamıştır. Batılıların hasta adam benzetmesi yaptığı ve yıkmak için çaba harcadığı süreçte büzülerek Türk milleti kendi devletinin yerine genç Türkiye Cumhuriyetini kurmayı başarmıştır.Maalesef 814.578 km karelik bir toprak parçasını koruyabilmişizdir.Bu da tarihte bize has bir özelliktir.Önce yıkarız sonra yaparız.
Atatürk'ün Kerkük, Musul ve Hatay meseleleri ile meşgul olduğu dönemlerde çeşitli ayaklanmalar olmuştur. Bunlar tesadüf değildir. Emperyalist güçlerin Türk milletinin enerjisini boşa harcatma ve milli meselelerden uzaklaştırma çabalarıdır.Kıbrıs meselesini dikkatlice incelediğimizde geçmiş tarihlerde bir çok saldırılar olmuştur.1895-1912 en önemli saldırılar ise 1955-1974 yılları arasında katliam ve yok etme şeklinde yaşanmıştır.Bunun sonucu 1974 barış harekatı ardından gelen ekonomik ve askeri ambargolardır.
Buna denk gelen döneme baktığımızda üniversite ve gençlik hareketlerini görmemiz tesadüf değildir. Marksist düşünce gruplarının işçi sınıfı mücadelesi yerine, halklara özgürlük sloganını öne çıkararak etnik bölücülüğün temel taşlarını koymaya başlamışlardır.Gelinen nokta buyurun size bugün ki terör ve bölücülük hareketi Kürt milliyetçiliğinin filizlenmesi.Emperyalizmin ve Komünizmin parçala böl siyasetinin sonuçları meydandadır.Türkiye’ deki Kürtlerin haricinde ki halklar hak arayışına girmemesi onların kadirşinaslığı değildir.Türk milliyetçiliğinin ırkçılık anlamında olmayıp, fikri manada şekillenmesindendir.Bu topraklarda yaşayan vatanına,bayrağına sahip çıkan Ezan-ı Muhammedi’ye canı gönülden saygı duyan herkes Türkiye Cumhuriyetinin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Ne yazık ki son yıllarda Kürt milliyetçiliği ile şekillenen bölücü Marksist örgüt yörenin sosyal meselelerini çözmek adına çözümsüzlüğe, terör ve bölünmeye doğru hızla yelken açmıştır. Devlet ve siyasi iktidar ne söylerse,ne yaparsa muhataplar memnun olmamaktadır. Ekonomik meseleler bahanedir. Her vicdan sahibi bilir ve görür ki batı ve diğer gelişmiş birçok yöremizde ilçe ve köylerin durumu güneydoğu’daki emsallerinden iyi değildir.
- Seçme ve seçilme haklarında eksiklik mi var? HAYIR
- Dolaşım özgürlüğünde kısıtlama mı var? HAYIR, bizlerin dolaşım özgürlüğüne ve can güvenliğine problem yaratmaktadırlar.
- Devletin baskısı mı var? HAYIR, kendini bilmezlerin devlet ve vatandaşa dayatmaları mevcuttur. Kepenk indirme, sivil itaatsizlik, şehir baskınları son günlerdeki öğretmen evi ve düğün baskınını sayabiliriz. Utanmadan arlanmadan kırılası elleriyle öldürdüklerinin cenazelerine katılarak pişkince devlete meydan okumakta ve kamuoyunu aptal yerine koymaktadırlar.
Birçok ulusal kanallara çıkan kişiler, gözümüze bakarak özerklikten bahseder, diğeri otonomi der, başka biri federasyondan bahseder, ben de derim ki; yeter yeter ne olduğunuza ne istediğinize karar verin bunları kardeşlikle birlikte telaffuz edemezsiniz.Necip Fazıl güzel tarif eder;alçağa alçak demeyin, alçaklıkta bir rakımdır bunlar çukurdur.
Bilinçli olarak yapılmak istenen Türk ve kendini Türk hissedenleri masum Kürt’le karşı karşıya getirmektir. Bunun için şartlar ve zemin gün geçtikçe hazır duruma gelmektedir. Çok dikkatli olunması gereken konu budur. Türk milleti bu konuda duyarlıdır ama üzülerek görüyorum sabır taşmaktadır.Tepkiler aklın önüne geçmek üzeredir.
Şartlar akil insanlara, kanaat önderlerine, aydınlara, yazarlara sivil toplum kuruluşlarına ve sosyal bilimcilere toplumun tansiyonunu ve heyecanını düşürmek gibi bir görev yüklemektedir. Kangren yara acilen tedavi edilmelidir yoksa, kangrenli uzuv kesilmek zorunda kalır.
Bu din ve devlet ayakta dursun diye Malazgirt’ ten beri her zaman her yerde Yemen’de, Çanakkale’de atalarımız koyun koyuna yatar. Burada en önemli görevde Kürt kardeşlerimize düşmektedir. Odacı, memur,işçi, esnaf, tüccar, sanayici, gazeteci, bürokrat, milletvekili say sayabildiğin kadar her ne görevde ve konumda olursa olsunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü savunmaya mecburdurlar.Sizlerde sesinizi yükseltin bu vatan ve millet düşmanlarının zulümlerine sesinizi çıkarın , tepkinizi koyun.Sizlerin tepkisi daha anlamlı olacak ve yerini bulacaktır.
Korkarak tekrar ediyorum karşılıklı ayrışmaya doğru yöneliş var. Suyu ayrıştırırsan su gider yerine oksijen ve hidrojen kalır yani bir nimet yok olur. Bu gidişin kimseye yararı yoktur amaç güçlü ve büyük Türkiye ‘yi baştan beri saydığım sebeplerle zafiyete uğratmaktır. Hayal sahibi satılmışlar amaçlarına ulaşsalar bugünkü durumlarından iyi konumda mı yaşayacaklar? Çevremizdeki devletlerin durumları ortadadır.
-Siyasi iktidar siyasi riskleri de alarak Habur açılımı yaptı sonuç nafile
-İmralı’da yıllara dayanan görüşmeler beyhude
-Oslo görüşmesi fiyasko.
Kısacası Fırat’ın öbür tarafındaki zevatların kafası karışıktır. Amaç birlik içerisinde problem varsa çözmek değil, ayrıştırmak üzere verilen görevlerini icra etmektir.
Siyasi sonuçlarını hesap etmeden AKP ve diğer siyasi partilerdeki yüzlerce Kürt kökenli milletvekilinden başlayarak belediye başkanları sivil toplum kuruluşları kanaat önderleri geniş bir kitleyi temsil ettiklerinin farkına varıp bu vahim durum karşısında ellerini masaya vurarak ayağa kalksınlar. Yeter be yeter biz bizi temsil ediyoruz, deme cesaretini göstererek örgütün ve siyasi uzantısını yalnızlaştırma yönüne doğru bu hareketi başlatsınlar. Bu yürekliliği göstererek dalga dalga tüm Türkiye’de doğudan batıya güneyden kuzeye ses yankı bulmalıdır. Türkiye’nin her yanına dağılmış iş, aş, mevki sahibi olmuş Kürt kardeşlerim bu sese kulak ver ve sesini yükselt cevap ver. Tarih birliğin din kardeşliğin sana güç versin, yoksa son pişmanlık fayda etmez.
|