Sevgisiz hayat, dalsız yapraksız kuru bir ağaç, kumdan başka bir şey bulunmayan çöl, ruhsuz ve anlamsız bir yaşamdır. Annenin karnında taşıdığı yavrusuna beslediği güzel duygusuyla başlar, uykusuz gecelerle sonsuza kadar sürer. Bu duygu bütün canlılarda hatta en yırtıcı parçalayıcı et obur hayvanlarda yavrularına karşı mevcuttur. Bu his ve duygu insanlığın ve canlıların başlangıcıyla başlar, çünkü yaşamın gereğidir.
Yüce yaradan kâinatı yaratırken tüm canlıların genlerine kotlamıştır. İnsanlık bu duyguyu yalnızca neslin devamı manasında anne, baba, çocuk sevgisiyle sınırlandırmamıştır. İnsan; sosyal yaşama gereksinim duyan düşünen, üreten, tüketen belli kurallar çerçevesinde bir arada yaşamayı başaran bir varlıktır. İnsanın erdemini arttıran sevmek ve sevilmek gibi duygu ve düşünceleri geliştirmek kendi elindedir. Karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörülü ve anlayışlı olmakla mümkündür. İslam dinin güzelliği burada da kendini göstermektedir.
*
Hadis-i şerif ‘‘Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. İman etmedikçe cennete giremezsiniz.’’ sözüyle sevmeyi ikaz etmektedir. Bu emre uyulmazsa sevgisizlik, ilgisizlik hâsıl olur. Bunun sonucunda başıboşluk, kuralsızlık, terör, bela olur. İnsan dünya ve ahret hayatın da cehennemi yaşar.
*
Sevgi yalnız, insanın insana beslediği duygu değildir. Çevreye ve içindeki bütün canlılara gösterilmelidir. Buradaki sevgi eksikliği yaşamın tüm evrelerine yansır. Doğayı, hayvanı sevmeyenden insanı ve insanlığı sevmesi beklenemez.
*
Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz ‘’Merhamet ediniz ki merhamet görünüz ‘’ buyurmaktadır. Bu anlayış ve duygu düşünceler çocuklarımıza çocukluktan başlayarak ailede, okul öncesi ve okul sonrası eğitim aşamasında kurumsal olarak verilmelidir. Şu anda verilen eğitim yeterli mi?
*
Hayır, maalesef. Yazılı ve görsel yayınlar sevgiyi karşı cinslerin sömürü aracı olarak yansıtmaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinde sevgisiz, seviyesiz, hoşgörüsüz yazılar, görüntüler mide bulandırmaktadır. Bizler kendimizi koruyabiliriz, fakat genç beyinler fark etmekte zorlanabilirler. Sonuç itibariyle, sevginin yerini cinsellik, aile yaşamının yerini seviyeli beraberlik almaktadır, ne demekse? Aile bağlarından kopuk gençliğe zemin hazırlanmaktadır. Doğa dan habersiz ana baba sevgisinden mahrum genç dağda da olsa şehirde de olsa çekinmeden kötülükler yapacaktır.
*
Maide Süresi 32. Ayet’’ Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş olur, bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış olur.’’ Demektedir.
*
Gelin, el ele yaşanabilir ülke ve dünya kuralım. Doğulusu, batılısı, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Kürdü, Arap’ı kardeşlik dalgasını sevgi çemberini öyle büyütelim ki, içine tün insanlığı alsın. Önce kapı komşumuzdan başlayarak, sokağımızda, mahallemizde, şehrimizde sevmeyeceğimiz tek kişi bırakmayalım. Üzüntüler paylaşınca azalır, sevgiler paylaşınca çoğalır.
*
Türk’ün hoş görüsünü her şeye rağmen tüm tahrikleri görerek yok sayalım ve kucaklayalım. Sevmekte bir duygudur, her duygu kendince bir tepkidir. Etnik kökenine bakmadan teröre bulaşmayan ve sempati duymayan herkesi sevelim ve kucaklayalım. İnsanlığı ve sevgiyi yok etmeye çalışan terör ve bölücülük belasının insan kaynaklarını ellerinden alalım.
*
Konumuzun başına dönersek, sevgi ve sevme duygusuyla yetişen çocuklar büyüğüne, yaşlısına sevgi; küçüğüne şefkat besler bu da ciddi sosyal problemin çözümüdür. Yaşamın her alanında trafikte kırmızı ışıkta kurallara uymak istediğinde kuralsızların tavrı ile karşılaşmaktayız. Ticarette haksızlık yaşanır, üretirken insan sağlığı yok sayılır, tüketirken çevre düşünülmez kısacası, dünya ve insanlığı yok etmek için el birliği ile çalışılır. Evet, ben derim ki; bu olumsuzlukları tersine olumluya çevirelim.
*
Formülü çok basit, sevgi sözcüğünde saklıdır. Sevelim, sevilelim sayalım, sayılalım saygılarla...
|