Elini uzattı arabanın camından ‘abla ne olur dedi ‘bir çocuk eli yüzü kir pas.
Bir tek gözleri tertemiz ve duru onlarda soldu solacak.
Kaçımız yaşamadık bu anı hatta korktuk onlardan ya sokakta yatıyorsa hastaysa, madde bağımlısıysa dedik içimizden.
Ama daha çok küçükler yaşam nasılda kara bulut üzerlerinde.
Hikâyeleri kulaktan kulağa efsane terk eden annesi, dövüp sokağa atan üvey babası.
Peki, kimdi bunlar onun için kocaman bir’ HİÇ’ hayat neydi?
Onlar için yalnızca açlıklarını giderdikleri andı yaşamak.
Bir çocuk fırlıyor sokak arasında elleri yağlı, bir adam bağırıyor arkasından ‘koş velet iki çay kap gel keserim haftalığını’ oysa alamasa haftalığını birde evde şamar var daha hızlı koşuyor kocaman abraların altında saatlerce çalışmış yorulmuş küçük çelimsiz bacakları.
Her bayram elbise alınacak diye beklerken, şimdi üstündeki beyaz elbiseyi giydiğinde mutlu olmamıştı annesini daha sevmeye doyamadığıkızı.
Oysa beyazı ne çok seviyordu en çokta defter de tertemiz sayfalarını açarken nasıl güzel kokuyordu.
Sınıfta resim çizmişti arkadaşıyla bir gelin bebek o mutlu olacaktı.Peki, bu beyaz elbise onu neden ağlatmıştı belki tüm beyazlar güzel değildi.
Güzel kokmayacaktıartık beyaz defteri, çünkü o çocuk gelinlerdendi.
Yatağından kalktı içerden sesler geliyordu. Tartışıyordu annesi ve babası ‘susun yeter’ dedi içinden var gücüyle.
Anlatacakları vardı onlara unutmak istemişti yoksa içer miydi ona uzatılan o hapları.
Oysa nasıl da güzel anlatı derdini o abiye onu dinledi ve iyilik olsun diye vermişti hapları ilk seferinde ama sonra.
Anlatacaktı bunları duyura bilseydi o gün sesini ama susmuştu son kez baktı boş binanın üstün den onu yoran dünyaya ve sustu sonsuza dek.
Bizler bugün DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ kutluyoruz. Fakat düşünün onlar elimizden kayarken ve yorulurlarken hak tanıdık mı?
Keşke büyükler olarak bazen dizlerimizin üstüne oturup tamda onların boyuna inip onların dilinden yüreğinden baksak dünyaya bak sakta onlara nasıl bir gelecek hazırlıyoruz görsek.
Belki yaşam bizim için de güzelleşir kim bilir.
|