Sınır komşumuz hem de en uzun sınır uzunluğu ile 877 kilometre olan bir komşuluk. Dile kolay geliyor ama yazı ile dört yüz iki sene yönettiğimiz vilayetimiz olan bir çok konuda benzerlik taşıdığımız kültürel bağlarımızın fazla olduğu ailelerin yarısı Türkiye de, diğer yarısı Suriye de bölünmüş parçalanmış ailelerin dramı. Hatta ekilebilir arazilerin Suriye tarafında kalmasının mağduriyetini yaşayan insanlarımız, yıllarca pasavan belgeleriyle her gün topraklarını ekip biçmeye gider ve gelirlerdi .
Bu topraklara Suriye tarafından el konulunca yerleşim birimlerinin adları değiştirilmiş ve daha ötesi sınırımıza yakın bölgelerde Arap nüfusunun artması sağlanmıştır. Aynı coğrafya parçasında yaşamak zorunda olduğumuz Suriye, bugünkü yazımın konusudur.
Sami Irkına mensupturlar. Hz. Nuh’un oğlu Samdan türeyen bir kavimdir. Amoritler Fenikeliler,İbraniler,Hititler,,Persler,Makedonyalı İskender,Roma ve Bizans. Peygamber Efendimizin tebliği ile İslamla tanışıp kaynaştılar (635) Hz. Ömer döneminde feth edildi. Emevi devletinin merkezi Memlük sultanlığının başkenti (1260) Şam olmuştur. (1400)Timur tarafından saldırıya uğrayarak yok edilmiştir.(1517)Osmanlı egemenliğine girmiştir. Birinci dünya savaşında topraklarımızdan koparılmıştır(1920-1946). Fransız yönetiminde kalmıştır.(1958 yılının şubat ayında Mısırla birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyetini kurmuşturlar ama ancak üç yıl yaşata bilmişler .(1961)İsrail altı gün savaşında Golan tepelerini işgal edip(1981)yılında tek taraflı olarak ilhak etmiştir. Golan tepeleri tatlı su kaynaklarının zenginliği ile stratejik öneme sahiptir. (1963) yılından beri Baas partisi tarafından yönetilmektedir(1970-2000)Baba Esad dönemi ve sonrası günümüze kadar Başer Esad dönemi olarak devam etmektedir.
22.4 milyon nüfusa sahiptir etnik yapısı Arap, Türk , Kürt, Ermeni, Çerkez ve diğerleri dini yapısı Sünni, Nusayri, Hiristiyan, Dürzi olarak şekillenmiştir. Ortadoğu stratejik araştırma merkezi (ORSAM) Ali Öztürkmen, Bilgay Duman ve Oytun Orhon’ na yaptırılan araştırma Dışişleri bakanlığının desteği ile yaptırılmıştır. Bu çalışma dışişleri bakanlığının desteği ile yapıldığından dolayı Türk devletinin hafızasını oluşturmaktadır. Ana dili Türkçe unutturulup konuşamayanlar dahil 3.5 milyon Türkmen yaşamaktadır ORSAM raporuna göre kentlerdeki Türk varlığı rakamlarla şöyle; Şam’da 460 bin, Halep’de 975 bin, Hama’da 350 bin, Humus’da 835 bin, Lazkiye’de 385 bin, Tartus’da 50 bin, Rakka’da 120 bin, İblid’de 25 bin, Dera’da 75 bin, Kuneyra’da 50 bin ve diğer bölgelerde 175 bin olmak üzere 3.5 milyon Türk Suriye’de yaşamaktadır. Buna rağmen Suriye deki en örgütsüz kesim Türkmenlerdir .Sünni Araplar ,Kürtler ve Nusayriler arasında kendilerini savunamayacak durumda bırakılmışlar bunu vebalini taşıyanları tarh ve Türk milleti af etmeyecektir. Türkiye Cumhuriyetin yöneten siyasi iktidar kamuoyuna yeterli bilgiyi vermemektedir. Suriye politikasında ciddi hata ve yanlışları vardır. Suriye konusunda en aktif görevi üstlenir hatta ekonomimize iki milyar dolar civarında yük yükler 500 bin mülteci ağırlarız. Esad’ın devrilmesi için mücadele eden guruplara diğer devletlerle beraber ciddi destekler verir , sınırlarımız yol geçen hanına döner. Türkmenlerin destek göreceği tek güç Türkiye olmasına rağmen maalesef yalnız bırakılmıştırlar. Acaba şunlar ne kadar yapılmaktadır.
Temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak desteği yeterince görüyorlar mı? Diğer guruplara verilen destekten paylarına düşeni alabiliyorlar mı? Hayır, Kilis sınırındaki Türkmen köyleri bir yanları radikal İslamcı guruplar, öbür yanları Kürt guruplar üzerlerinde Esad’ın uçakları aç perişan durumdalar feryatları duyan kulaklara gelmektedir .
Suriye’de Türkmenler mağdur , mazlum ve çaresizlik içinde bırakılmıştır. Herhalde büyük orta doğu projesinde Türkmenlere yer verilmemiştir. Kerkük de aynı kaderi yaşamaktadır.
Acil şekilde bir eylem planına ihtiyaç vardır.
Türkmenler ekonomik olarak desteklenmelidir
Türkmenler kendilerini savuna bilmeleri için eğitilip silahlandırılmalıdır. Yapıldı diyenler yalan söylüyor bu destek diğer guruplara verildi.
Türkmenlerin çaresizlikten Türkiye ,Ürdün Lübnan’a mülteci olarak gitmeleri ne mani olunmalı topraklarını muhafazası sağlanmalı köylerinde kasabalarında şehirlerinde merkezi yerlerde toplanarak can ve mal güvenlikleri sağlanmalıdır.Esad muhakkak gidicidir sonrasında başka gurupların eline geçen topraklarını almaları mümkün değildir. Kerkük ‘te Talabani, Barzani alçaklarının tapu ve nüfus dairelerini yakarak Türkmenlerin varlığını yok saymaları unutulmamalı.
Bunlar nasıl mı yapılacak?
Esad ve diğer muhalif guruplalar üzerinde mutlak baskı oluşturulmalı ,yaptırımlar uygulamaya konmalıdır.
Büyük devlet olduk iddiasında olup, Osmanlı dış politikasını canlandırma hayalinde bulunan dışişleri bakanı çok iyi bilmektedir. Kanuni Sultan Süleyman Fransa Kıralı 1.Fransuva ya yazdığı iki mektubu yazabilme ve söyleyebilme cesaretin gösterebilinirse ne Esad ne Kürtler nede kara sakallı denen radikaller Türkmenlere dokunmayacak hakları korunacaktır.
Süleyman Şah Türbesinde nöbet tutan Türk askeri bu topraklarda varlığımızın tarhi vesikasıdır.
|