Dünya harp tarihine geçen Çanakkale Savaşları, birçok milletten askerin göğüs göğüse çarpışmasının yanı sıra dev gemilerden yapılan bombardımanlarla bölgede belki de asırlar boyu silinmeyecek izler bıraktı.
Gelibolu Yarımadası'nda yapılan çalışmalarda, aradan bir asırdan fazla süre geçmesine rağmen savaşın kalıntıları halen gün yüzüne çıkıyor.
Belediye ekiplerince Gelibolu ilçesinde altyapı çalışmalarında bulunan patlamamış top mermilerinin, savaş döneminde bölgenin un ihtiyacının karşılandığı fabrikaya atılan mühimmat olduğu ortaya çıktı.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü ve Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Barış Borlat, AA muhabirine, 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğaz Muharebesi bittikten sonra bir ay içinde kara muharebelerinin başladığını söyledi.
Borlat, 20 Nisan'da kara muharebelerinin başlamasıyla Çanakkale Boğazı ve çevresindeki tüm yerleşim alanlarının güvenli bölge olmaktan çıktığını, özellikle Ege Denizi açıklarından ve Saros Körfezi istikametinden yapılan donanma atışlarının kentin Anadolu yakasından başlamak üzere sahil kesimindeki tüm kasabaları tehdit ettiğini anlattı.
Bombardımandan Namık Kemal'in mezarı da zarar gördü
Yarımadadaki Eceabat ve Gelibolu ilçeleri ile köylerinin de o dönem tehdit altında olduğunu aktaran Borlat, şunları kaydetti:
"Tüm bölge, İtilaf donanmasının atışları sonrasında vurulabilir hale gelmeye başlıyor. Bunların bize göre en önemli örneklerini aslında Eceabat'tan görmeye başlıyoruz. 24 Nisan'da Eceabat bombalanmış, 29 Nisan'da yeniden bombalanmış ve şehir yanmaya başlamıştır. Bu durum aslında Gelibolu'nun da başına gelecektir. Gelibolu da özellikle yaklaşık 14 kilometrelik mesafe içindeki topçu atışının içinde yer alıyor. İtilaf donanması bu süreçte Bolayır istikametini de bombalamış, burada bulunan Namık Kemal'in mezarı da zarar görmüştür. Aynı şekilde özellikle biz Gelibolu'nun da bu süreçte yoğun olarak bombalanmış olduğunu görüyoruz."
Gelibolu'da bombalanan un fabrikası
Borlat, Gelibolu için bu bombardımanın ilk olmadığı bilgisini vererek, bölgenin neredeyse kara savaşları başladığından beri topçu atışlarına maruz kaldığını anlattı.
Gelibolu'nun 25 Nisan sonrasında da birçok kez bombalandığını aktaran Borlat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlardan birinde Gelibolu'da bulunan Hilal-i Ahmer Hastanesi hasar görmüş, hastane Gelibolu'dan Tekirdağ'a yani daha güvenli bir alana taşınmıştı. Gelibolu'da bulunan ve bölgenin un ihtiyacını karşılayan un fabrikası ve civarında da birçok top atışı yapılmış. Bu atışlar aslında Gelibolu'da bulunan fabrikanın bir süre sonra işlemez hale gelmesine de etki etmiştir. Kasım ayındaki bombardıman sonrasında un fabrikası hasar almış, bu nedenle ihtiyacı karşılamak amacıyla Anadolu yakasındaki diğer alanlardan bölgeye un sevkiyatı zorunlu hale gelmiştir.
Bugün alanda bulunan top mermileri 1915'te yani kara muharebeleri esnasında Saroz istikametinden yapılan topçu atışları sonrasında şehrin harap olmasından arta kalanlardandır. Burada bulunan top mermileri un fabrikasının etrafında halen çıkmaya devam ediyor."
Borlat, aradan geçen 108 yıla rağmen Çanakkale'nin birçok köyünde savaşlardan kalma bombalara rastlandığını belirtti.
Karargah, tarihi çeşme, kuyu ve şehitlik alanları gibi yeni buluntulara ulaşıldığını bildiren Borlat, şöyle konuştu:
"Savaş ve coğrafya aslında burada iç içe geçmiş durumda. Nitekim bugün bizler halen yaptığımız çalışmalar esnasında Gelibolu Yarımadası'nda gün yüzüne çıkmamış olan savaş izlerini de görmekteyiz. Bugün yarımadadaki köylere gittiğimizde savaşlardan kalan top mermileri, isabet eden mermilerin izleri gibi birçok unsuru görebiliyoruz. Bölgede yaşayan halk, bulduğu savaş kalıntılarını kendi evlerinin inşasında, yapımında kullanmış. Büyük Anafarta veya Seddülbahir köylerine gittiğinizde halen evlerin avlularında bir duvar dayanağı olarak veya binaların kat aralarında bir demir rayını görebilirsiniz."
AA
|