Her toplumun tarih yolculuğunda milat sayılacak, kilometre taşı kabul edilecek önemli duraklar vardır. Hele söz konusu olan bizim tarihimiz ise, dünyada eşine az rastlanan kahramanlık destanları tarihinden söz ediliyor demektir.
Bugünün kıymetini bilmek, dünü iyi bilmekle, dün ortaya konulan mücadelenin anlamını, büyüklüğünü iyi kavramakla ve elbette yeni nesilleri o ruha uygun yetiştirmekle mümkündür.
Bilinmelidir ki bin yıldır ayak bastığımız bu topraklar herhangi bir toprak parçası değildir. Bu toprakların altında kefensiz yatanlar, bu dünyadan nasibi kesilmiş sıradan ölüler değildir.
bu mavi gök altında; alnımız ak, başımız dik dolaşıyorsak eğer, tarih boyunca düğüne gider gibi şehadete koşan yiğitlerimize minnet ve hürmet borcumuz vardır.
Meşhur edebiyatçı Mark Twain, tarihin kafiyeyi sevdiğini söyler.
bundan tam yüz yıl önce 7 Aralık günü, Büyük Türkiye şiirine aynı kafiyede yeni bir mısra eklediğimiz gündür.
Öyle bir mısra ki, her harfinin altında bir şehidimizin imzası vardır.
Aslan Bey, İslam Bey, Kartal Bey, Polat Bey ve daha nice isimsiz kahramanımız…
Bugün, dünün ve geleceğin gölgesinde yaşar. Sağlıklı bir geleceğin inşası, geçmişten gerekli dersleri çıkarmakla mümkündür.
Bu nedenle, gerek zaferle neticelendirdiğimiz kurtuluş mücadelemizi; ve gerekse tarihimizdeki diğer hadiseleri derinlemesine tahlil edip gerekli dersleri çıkararak geleceğe emin adımlarla ilerleyebiliriz ancak.
Tarihe sahip çıktığımız ölçüde tarih de bize sahip çıkar. Sadece zaferleri değil, arkasındaki anlamları da anlayabilmek bizi diri tutar. Ateş kalıcı olur, ocağımız tüter.
Yoksa saman alevi gibi parlar ve söneriz.
Tarihimiz çok güçlü bir şekilde önümüzü aydınlatan nice derslerle doludur.
“Biz aslında kimiz?” sorusunun cevabını merak eden herkes tarih yolculuğumuzdaki göz kamaştıran zaferlere, bir hilal uğruna aynı toprakta yan yana yatan yiğitlerimize yeniden bakmalıdır.
Ve herkes şunu iyi bilmelidir:
Bizler yerin üstünü yerin altından ayırmayan, söz konusu vatan olduğunda arkasına sadece helalleşmek için bakan büyük bir milletin evlatlarıyız.
Mercidabık’ta muzaffer olduysak bundandır. Çanakkale'de destan yazdıysak bundandır. Sakarya'da bir nehir gibi çoşup taştıysak bundandır. Kilis’i Fransız’a dar ettiysek bundandır. 15 Temmuz'da yıkılmadıysak bundandır. Fırat Kalkanı’nda, Zeytin Dalı’nda, Barış Pınarı’nda ve daha nice harekatlarda vatan evlatlarımızı şehit verdiysek bundandır.
Bir parça ekmeğini bölüşen bizler, bir karış toprağımızı böldürmediysek bundandır.
Hiçbirimiz, hepimizden daha güçlü değiliz.
Birimiz yoksa hiçbirimiz yokuz!
Merhum Arif Nihat Asya’nın dediği gibi:
“Yoksa şu yaprakta Yavuz
Yoksa şu sayfada Oğuz
Biz de yoğuz, biz de yoğuz!”
Gerek geçmişte gerek yakın dönemde yaşadığımız hadiseler bir kere daha gösterdi ki; biz birlik içindeysek, meseleler mesele olmaktan çıkar.
anlamda birlik ve beraberlik içinde ülkemizin tarihteki soylu yürüyüşüne eşlik etmek için attığımız her adım, sırtlandığımız her yük , kurtuluş mücadelemizin bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Bu aziz topraklar için toprağa düşen fidanlarımıza şükran borcumuzu ödemenin yolunun; vatanımıza, bayrağımıza, birlik ve beraberliğimize kararlı bir şekilde sahip çıkmaktan geçtiği de iyi bilinmelidir.
Bu vesile ile Aziz Kilis’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yıldönümünü kutluyor; Milli Mücadelemizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tarih boyunca istiklalimiz ve istikbalimiz için toprağa düşen şehitlerimizi, bu toprakları vatan kılmak için mücadele eden bütün geçmişlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Prof. Dr. M. Doğan KARACOŞKUN
Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rekyörü
|