1914 yılında, Çanakkale’nin Biga İlçesinin şirin mi şirin bir köyünde, Güleç Köy’de Hafize ve Mehmet adlarında birbirini çok seven, henüz yirmili yaşların başlarında bir çift yaşarmış.
Bu çiftin 4-5 yaşlarında evlerinin neşe kaynağı Hatice isimli küçük bir kızları varmış.
Mehmet birgün kasabaya (Biga’ya ) küçük kızına ayakkabı almak için pazara gitmiş.
Döndüğünde elinde kızının ayağına uygun çocuk ayakkabısının yanında bir de kadın ayakkabısı varmış.
Hafize ayakkabıları kendisine aldığını zannedip kocasına kızmış.
‘’Bu kadar az paramız varken bana neden ayakkabı aldın. ‘’ demiş.
Mehmet ‘’Sana almadım, Hatice’ye aldım ‘’ diye cevap vermiş.
Hafize daha çok sinirlenmiş ‘’Bu yaşta çocuğa yetişkin ayakkabısı alacağına, biraz daha erzak alaydın ya ‘’demiş.
Bunun üzerine Mehmet karısına dönüp ‘’ Ufukta savaş var, gidip te dönmemek var. Sandığa koy, büyüdüğü zaman kızımın ayakkabısı olsun. ‘’ demiş.
Gerçekten de Mehmet’in dediği gibi olmuş. Savaşa gitmiş bir daha evine köyüne dönememiş.
Ardında bir daha evlenmeyen gözü yaşlı gencecik bir eş ve babasını hiç hatırlamayan küçük bir kız çocuğu bırakmış.
Toprağın altında kefensiz yatan binlerce şehitten biri olmuş.
Burada adı geçen küçük Hatice benim anneannem.
Çocukluğumda, hep hatırlamadığı babasının aldığı ayakkabıları anlatırdı rahmetli.
Bundan 100 yıl önce Türk askerinin kahramanlık destanı yazarak kazandığı Çanakkale Zaferinde 253.000 şehit verilmiş.
Bu şehitlerden biri de benim büyük dedem.
Ben ne zaman, iç ve dış güçlerin tezgahladığı, güzel yurdumun huzurunu bozan bir olay olsa çok üzülürüm. Aklıma hep dedem gelir.
Olayın manevi boyutunu, şehitlik mertebesini bir tarafa koyup düşündüğümde, yirmili yaşlarının başında, günümüzde bizim yaşadığımız refahın yüzde birini bile yaşamadan bu dünyadan göçüp gitmiş.
Ne uğruna?
Vatan uğruna.
O yüzden, şehit kanları ile sulanmış, bu güzel vatanımızın kıymetini bilelim.
Bir Gelibolu’lu ve şehit torunu olarak Çanakkale Zaferinin 100. Yılını kutluyor, Şehitlerimizi minnetle saygıyla anıyorum.
Allah, bir daha Halkımı güzel yurdumu savunmak zorunda bırakmasın, savaş göstermesin.
|