Şiirlere konu olmuş, sevdalıların gözde organı kalbimiz, yüreğimiz. Hani her şeyimizdir, onunla severiz, onunla özler, onunla ağlar, onunla güleriz.
Kalp için ne çok şey söylenmiş, sevdalı sevgisine karşılık bulamamış kalpsizsin demiş, sevgili sevdiğine kalbimdesin demiş, yüreğine yazmış, yüreğinden silmiş.
Her şey, tüm sevdalar yürekte başlamış, yürek yaralanmış, acılar yürek dağlamış, mutluluklar yüreği sevinçten yerinden oynatmış.
Kısaca farkında olmadan yüreğe yıkmışız tüm duyguları, tüm acıları, sevinçleri, yükleri. Bu kadar yükle birde sigara, stres, düzensiz beslenme eee buna yürek mi dayanır.
Kalp krizi diye bir şey çıkmış ortaya. Bilmem biliyor musunuz kalbimizi üç ana damar besler. İşte siz o damarlardan kalbe sevgiyi, aşkı, hüznü, acıyı akıtırsınız.
Bütün bu güzel yada insani duyguları bize yaşatan kalbimize gözümüz gibi bakmamız gerekmez mi?
Hani hepimizin bildiği ama dikkat etmediği kalbi yoran, yıkan ölüme kadar giden etkenler. Kısaca kalbin işleyişine de baktığımızda da bu kalp kulakçıklar yoluyla kendisine gelen kanı kasılarak büyük damarlara atar. Bu damarların kasılma dönemine sistol diyoruz. Hani tansiyon ölçtürdüğümüzde sistoldeki, diastolde ki gibi terimler kullanılır diğer bir deyişle büyük ve küçük tansiyonumuzdur bu.
İşte kalbin kasılması sağ atriumun üst tarafında bulunan sinüs düğümünün belirli aralıklarla düzenli olarak çıkardığı elektrik uyarıları ile olur. Bu uyaranlar kalbin her tarafına iletim sistemi ile ulaşır. Sağlıklı insanda kalbin işleyişi bu şekildedir normali budur.
Gelelim kalp krizine, kalbe giden onu besleyen üç ana damardan biri ya da birkaçının tıkanması sonucu bu düzen bozulur. Sinüs düğümünün belirli aralıklarla düzenli olarak çıkardığı elektrik uyarıları da bozulur. Bu bozulma sonucu kalbin her tarafına ulaşan uyaranlar düzensiz elektrik almaya başlarlar. yani sigara, alkol, düzensiz beslenme dikkat etmediğimiz her şey bizi bu düzenli çalışmanın bozulmasına götürür, bu elektrik düzenin bozulması sonucu kişi kalp krizi geçiriyordur. Bu esnada kişiye müdahale edildiğinde hayatını kurtarma ihtimalimiz çok yüksektir.
Sağlık ekibinin olmadığı bir yerde karşımıza böyle bir vaka çıktığında eğer ilgilenmişiz de, ilkyardım eğitimi almış ya da okumuş TV yada görsel diğer basın ve yayınlardan bu konuda araştırma yapmışsak, kişinin kalp krizi geçirdiğini kesin biliyorsak iki elimizi birleştirip tek bir yumruk yaparak göğ üs kafesine indireceğimiz kuvvetli bir yumruk bile hayatı kurtarabilir.
Ama öncelikle sağlık ekibine ulaşmak en yakın sağlık kuruluşuna haber vermek çok önemli. Sağlık zamanın içinde sabit bilgi ve beceriye bağlı kalmayan sürekli gelişim ve değişimle kendini geliştirmek zorunda olduğun önemli bir kavramdır. Bu yüzdende verilen tüm eğitimlere katılmayı çok seviyorum. Kalp krizinde müdahale, CPR en sevdiğim eğitimlerdendir ve bu eğitimler sürekli yeni bilgi ve beceri katar insana. Eğer sizde böyle eğitimler bulursanız kaçırmayın derim.
Çevrenizde karşılaştığınız bu tür vakalarda hayat kurtarabilmenin güzelliği bir başkadır. Hatta benim anılarım meşhurdur böyle bir anımı da paylaşayım sizinle. Yine umarım yüzünüzde gülümseme oluşturup güzel mutlu bir bakışın sebebi olurum.
Bu eğitimlerden birinde sevgili o dönemin 112 Başhekimi Dr. Mustafa Yorgancı ileri yaşam konulu eğitimi veriyordu. Kalp krizinde müdahale, kalbin işleyişi, kalp krizi anında kalbin fonksiyonlarının nasıl bozulduğu ve yapılacak uygulamalarla ilgili her şeyi anlattı. Ama kalbin elektriği ve kalp krizi anında bu elektriğin bozulmasını öyle çok vurguladı ki vurgulaması da gerekiyordu halk arasında şok tıbbi anlamda defibrilasyon dediğimiz olay için fibrilasyonu öğrenmemiz, sebebini bilmemiz açısından bu şarttı.
Tabi benim muzip yanımı da daha önce benimle eğitim alan yada eğitime katılanlar tahmin edebiliyorlar. Mustafa beyde buna hazırlıklı bekliyor daha önceki eğitimlerden bu konuda deneyim kazanmış durumda. Mustafa Bey eğitimi bitirdikten sonra sıra uygulamaya geldi. Ben çok hevesle atıldım. Mustafa Bey beni kaldırdı. Salonun ortasındayım bu arada da kalp krizini temsili geçirecek bir arkadaş aranıyor. Arkalarda orta yaşlı bir bey var. Mustafa Bey o beyi davet etti, yere yatırdı, kalbin işlevini, işleyişini ve kalp krizinin gelişini bana anlattırdı, buraya kadar her şey güzel. Yerde yatan arkadaş şimdi dedi kalp krizi geçiriyor, kalpte elektrik akımı bozuldu her yerden elektrik geliyor kalbin düzeni bozuldu çalışması bozuldu ne yapıyoruz Zuhal dedi.
Benden bekliyor ki Mustafa Bey hastaya 360 la şok uygularım ama ben demiyorum. Uzun uzun yerde yatan beye baktım sonra döndüm “Mustafa Bey ben bu adamdan elektrik alamadım ya, bırakalım ölsün” dedim.
Salon kahkaha sesleriyle yankılanıyordu. Tabi ki amacım sadece şakaydı. Elektrikli o kadar çok cümle kurmuştu ki, amacım hem bu cümlelere hem de artık insani ilişkilerde elektrikle çalışan duygulara vurgu yapmaktı.
Mustafa Bey o gün bugündür verdiği tüm eğitimlerde bu espriyi müfredatına almış durumdadır, hala etkili bir eğitim esprisi olduğunu söyler ve hala aynı hazla güleriz. Hepimiz biliyoruz ki insan hayatı ucuz değil öncelikle bizler bedenimizin kıymetini bilmeliyiz, sağlığımızın değerini farkına varmalıyız. Sağlıksız yenen yemek, içilen su hiçbir şey tat vermez bize. Kısaca hayattan zevk almayız.
Hayatı gençlerin tabiriyle pozitif elektrikli yaşamak için önce sağlığımız diyoruz. Sonrası mı, sonrasında bütün bedenimizle, kalbimizin o pozitif enerjisini gözlerimizle, dokunurken ellerimizle çevremize sunmak. Hayata devam etmek, doyasıya güzellikleri yaşamak, nefes almak için, ya kalpli olacaksın ya da kalpsiz kalıp hayatı yarıda bırakacaksın.
Hayatı yarıda bırakmamak için hayata tebessümle baktığımız, sağlığımızın kıymetini bildiğimiz güzel günler sizinle olsun, hoş kalın, pozitif kalın ama önce sağlıklı kalın kalbinize iyi bakın...
|