İnsanlar her ortamda birbiri ile konuşurken, söylenenlere açık açık katılmadığını
Belirtmek yerine ‘’saygı duyuyorum ‘’deyip,
Güzelim kavramın içini boşalttığının farkında mı değil,
Saygı duymak onaylamanın, beğenmenin sonucu değil mi?
Benim yaşam tarzımı, düşünce yapımı beğenmeyeni bize saygıya zorlamak,
Benim gibi düşünmek, yaşamak zorunluluğu zincirine vurmak değil de nedir?
Hayretle izlemekteyiz ..
Anadolu da bir şölen 10 yıl marşı ile başlasa ,mehter ile çoşkuya ulaşsa ne olur ..
Birlik beraberlik sloganlarında bile toplumu ayrıştırdığımızın farkında mıyız?
Kafamızdaki önceliklerimize toplum da yansıma olmaz size i hırçınlaştırıyoruz.
Hani saygı duyuyorduk,
Kim ne olursak olalım,
Hangi dili konuşursak konuşalım
Hani kardeştik,
Birimizin haklarını ortaya koymak için, diğerini baskılarken bile barıştan, kardeşlikten dem vurmak hangi samimiyete sığar.
Okuduğum bir makalede ‘’. Bir kimseden beğenmediği, katılmadığı bir hayat tarzının sahibine saygı duymasını istemek, hem de bunu zorunluluk olarak takdim etmek bana zorlama ve anlamsız bir yaklaşım olarak geliyor. Bunu söylerken inancını ve düşüncesini beğenmediğim insanlara hayat hakkı tanımayalım, onlarla birlikte yaşamaya son verelim diyor değilim. Toplum halinde yaşamak farklılıklara tahammül etmekten/edebilmekten geçer. Herkes benim gibi düşünsün, benim gibi inansın ve benim gibi yaşasın demek nasıl bir dayatmacılıksa, benim gibi düşünmeyen, benim gibi yaşamayan ve inanmayanlara saygı duyulmasını istemek hatta bunu bir zorunluluk olarak sunmak aynı şekilde dayatmacılık olur.’’ Diyordu,
Bende aynen katılıyorum yazarımıza dayatmacılıktan uzak ,
Toplum halinde yaşamak, farklılıklara tahammül etmek,
Yaşam da sahte saygıdan çok nezaketi i hâkim kılmaktan geçtiğine inanıyorum,
Kendimize dönmeye, bizi biz olmaya davet ediyorum,
Sevgi ve coşkuyla kalın
|