TANRI, Kahire'deki o salondaydı.
Obama; İslam âlemine seslenirken, dünya barışına giden yolu uzun uzun tarif etti. İnsanlığın çıkarlarının barışta ve hoşgörüde olduğunu anlattı...
Çok etkisi olamadı...
Küresel kuralları ve kurumları hatırlattı; BM kararları, Güvenlik Konseyi, uluslararası anlaşmalar ve hukuk...
Olmadı...
Duygulara seslenmeyi denedi; kucaklaşmak, sevgi, kardeşlik, yardımlaşma, kadınlar, çocuklar...
Boşuna...
İşte o zaman “Tanrım bana yardım et” diyerek tavana baktı.
Tanrı sordu:
“Bana mı dedin Hüseyin Obama?..”
Obama yanıtladı:
“Evet Tanrım... İki saattir anlatıyoruz, öyle bakıyorlar...”
Ve Tanrı kürsüde yerini aldı, Obama'nın dilinden dedi ki:
“Dinlerimiz barışı emreder, Tevrat, İncil, Kuran...”
O zaman anladılar sanki.
*
Bütün sorun da burdaydı aslında:
Müslümanlar okuduklarını hiçbir zaman anlamadılar.
Dünyanın en barış-sevgi-özveri emreden dininin yaygın olduğu bölgeler bu yüzden tepeden tırnağa kan içinde...
Dünyanın dört bir yanına ölüm ihraç eden... Düşman bulamadıkları zaman dahi birbirlerini kesip doğrayan, öldüren, saldıran insanların bu coğrafyada olmaları boşuna değil...
Çünkü; din siyasette, iktidar olmakta, ticarette, çıkar sağlamakta kullanıldığı zaman bu kaçınılmazdır...
İnananlar buna izin verdikçe, bu sürüp gidecektir de...
Arap emirler ipek çadırlarını, krallar tahtlarını, seçimle gelenler koltuklarını, dini-imanı kullanarak sağladıkları sürece bu devam edecektir...
İşte bunun çaresidir; laiklik...
Din; yüreklerde, özel, yüce, kirletilmemiş olmalı...
*
Tanrı, Obama'nın dilinden gerekeni söyledikten sonra yukardan televizyonlarının başında izleyen İslam âlemine bakıp “Anladılar mı Hüseyin?..” dedi...
Sizce...
Anladılar mı?..
|