22’yi doldurup 23’ten gün aldım.
Doğduğumda gayet sağlıklı bir bebekmişim. Sarı kıvırcık saçlı, beyaz tenli, tombul yanaklı ve kahverengi gözlü ve neşeli bir bebekmişim.
Dayım bana bol bol fotoğraflar çekermiş ailemle. O fotoğrafları annem önemser; özenli bir şekilde kıymetli eşyalarını sakladığı yerlere saklar hepsini. Arada ben o fotoğrafları çıkarıp uzun uzun izlerim ve geçmişe dalarım. Bazı fotoğraflarımdaki kıyafetler, rahmetli dayımın bana almış olduğu ayakkabılar dün gibi aklımdadır halen. Dayım ben beş yaşımda iken vefat etti. İlk acım o idi benim. Aramızdan ayrılmadan önce dükkânına giderdim; avuçlarıma birkaç tane fındık verip bana almış olduğu ayakkabıları özenle boyardı.
Ta küçük yaşlarda tattım ben yakınlarımı kaybetmenin derin acısını.
Kulaklarım ağrıyordu zaman zaman. Duyma kabiliyetimi yitirmiştim. Köy otobüsüyle Trabzon’a inip birçok doktora gittiğim ve bir sürü antibiyotik kullandığım zamanları, doktor kapılarında saatlerce beklemenin verdiği can sıkıntısını hiç aklımdan çıkarmayıp şimdi ki halime binlerce kez şükrediyorum.
Aradan birkaç doğum günü geçtikten sonra bir tane işitme cihazıma kavuşmuştum ve onunla işittiğim ilk anı son nefesime kadar hiç unutmayacağım. Binlerce kez şükürler olsun ki az da olsa işitebildiğim için konuşma kabiliyetimi yitirmemiştim.
Düşe kalka,
Güle ağlaya,
Hayatın tozlu yollarından geçerek bu yaşıma geldim. Ama ben büyüdükçe, korkularım da benimle beraber büyüdü. Endişelerim, hüzünlerim, sevgilerim de 23 yaşına geldi.
Yaşım ilerledikçe karşıma türlü türlü zorlukların çıkacağını, bunlarla sınanacağımı biliyorum. Ve bu zorlukların üstesinden gelebilmem için güçlü olmam gerektiğini de biliyorum.
Başıma gelen her kötü şeyin Allah tarafından geldiğinin bilincinde olarak bunlara eyvallah demem gerektiğini de biliyorum. Fakat gelin görün ki bilmek tek başına yeterli olmuyor; lafta kalmaması ve bunların uygulanması gerekir.
Boynumu büküp dualara sığındığım gecelerde gözyaşımla suluyordum hepsini. Çok duygusal bir insanım; bu durum yükümü daha da artıracak ve hayatım daha da zor olacak.
Aynalarla karşı karşıya geldiğimde dudaklarımdaki gülümsemenin çocukluğumdan kalmış bir miras olduğunu anımsayıp bu gülümseyişimi özenle saklıyorum.
Bugün benim doğum günüm ve 23 yaşıma girmiş bulunmaktayım. Geriye dönüp baktığımda yılların nasıl hızlı geçtiğine bir kez daha şahit olup hayret ediyorum. “Ne zaman büyüdüm ben?” diye sorular yağıyor üzerime her gece… Her biri cevapsız kalıyor…
Küçükken ölümden çok korkardım; büyüdükçe ölüme kucak açar oldum. İşte buna hayat diyorum ben.
“Kuşlar uçuyor, gökyüzünde hala umut var.”
|