Yorgun geçen bir zaman diliminde zamana sığdırılan her ne varsa içimize gömdüğümüz gibi gömüleceğiz yerin 2 metre altına.
Duyan olursa duramaz yerinde, yerin en derinindeyse duyulan.
Kolay yaşanılmadığı gibi kolay da ölünmüyor.
Bir kere canın boğazdan çıkışının acısını yaşayarak tadacağız ölümü. Sadece fiziki değil, duygusal olarak da can vereceğiz. Ve can verdiğimiz an anlayacağız ki, çoğu üzüntülerimiz boş-muş…
Çünkü ölünce uğruna gözyaşı döktüğümüz çoğu şeyler bizimle olmayacak; ne değer verdiğimiz insanlar, ne uğruna ömür çürüttüğümüz para, ne gözyaşı döktüğümüz üzüntü anları…
Değer verdiğimiz insanlar bizimle tanışmadan önce de vardı biz öldükten sonra da var olmaya devam edecek. Uğruna işlediğimiz günahların hesabını da beraber değil tek başımıza vereceğiz. O zaman daha da iyi anlayacağız ki bütün bunlar boş-muş…
Çevremizde örneklerini çok yaşarız; ailemizden birini kaybettiğimizde yahut yakın çevremizden biri vefat ettiğinde bu saydıklarımın hiçbirini birçoğumuz anlamaz. Çünkü ibret almıyoruz; belki de işimize gelmediği için idrak edemiyoruz.
Belki de henüz kabullenebilmiş değiliz ölümü.
İlk insan yaratıldığından beri milyarlarca insan ölür, yaşayan çoğu insan ise hiç ölmeyecekmiş gibi dünyadaki yaşamını sürdürmeye devem eder. İnsan belki de öldüğü vakit inanır ölüme ki o zaman da artık her şey için geç kalınmıştır.
Uzun lafın kısası;
Ölümlü dünyada hiçbir şey için üzülmeye, isyan etmeye değmez.
Zamanın silmediği hiçbir anı, ölümün sona erdiremediği hiçbir acı yoktur.
Cervantes
Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek, ne budalalık.
Montaigne
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
Mevlâna
|