BAŞBAKAN çok kibar birisi.
Hani nasıl derler; ince ruhlu...
Ki konuşmaya başladığında bir gözümü kapatıp öyle bakarım...
Bakarım; zarif duygular içinde, ruhunun derinliklerinden gelen tevazu ve inceliklerle, bir kuru yaprak hassasiyetiyle uçuşan centilmenlik ifadesinde benliğini bulan, bir kuşun kanat çırpışlarındaki buğulu duyarlılık ve nergis kokulu alınganlıklarla bezenmiş zarifliklerle süslü, ılımlı yaklaşımların gizemli inceliği ile narin bir ruhun dışavurumundaki ahenkli ritmin dantelimsi işleyişi...
(.......)
(Sonunu bağlayacağım da, nereye bağlayacağımı bilemedim.)
Doğrusunu isterseniz, en kestirme anlatımı İbrahim Tatlıses yapar:
“Leydi end centilmeni...”
*
Başbakan bu yüzden kendisine “siz” yerine “sen” diyene kızdı.
Kibar çünkü...
Zarafeti tuttu bence...
Bir de “Aa Ke Pe” yerine “AK Parti” denilmesini istiyor... Ben size söyleyeyim; gemiyi “gemicik” yapması da kibarlığındandır.
Bizim medya üç-dört gündür Başbakan'ın insanlara kaç kez “sen” dediğini, kaç kez hakaret ettiğini, kaç kez kırıp-döktüğünü yaza yaza bitiremedi. Otuzdan fazla köşe yazıldı, iki yüze yakın haber, elli kadar TV yayını yapıldı...
Yine de eksik...
Askerlerin yan yatmasından, hayvanseverlerin köpekleriyle yatağa girmelerine... Kredi kartı kullananların sahtekârlığından, çiftçinin anasına kadar...
*
Saygı, beşeri düzenin en önemli kavramıdır.
Devlet adamı olmanın da ilk şartıdır; saygı...
Dokunulmazlıkların arkasına saklanıp kendisi hesap vermeyen... Ama yargıyı karşıtlarını susturmakta kullanan, hukuka saygısızdır...
Yoksullara her seçim öncesi üçlü kanepe-makarna-nohut dağıtarak oy toplayanın demokrasiye... Göz göre göre “şüpheli” birisini devletin tepesine oturtanın devlete saygısı olamaz...
Ormanı-denizi yağmacılara satanların doğaya...
Arap yaşam biçimini dayatanların insanlığa...
Dini-imanı siyasete alet edenlerin Allah'a saygısı yoktur.
O zaman demek ki bu kibar saygısızlık...