İRAN halkı çağdaşlaşmak istiyor, çırpınıyor, yırtınıyor, sokaklara dökülmüş çığlık atıyor...
Türkiye yobazlaşıyor...
(........)
Seçim sonuçlarına bakılırsa elbet orada da çoğunluk ilkel-çağdışı yaşamdan mutlu... Sorgulamadan-düşünmeden, zihin yormadan, aklı ve medeniyeti ret ederek mollaların peşine takılmış gidiyor...
Ama İranlı aydınlar buna razı değil...
*
Türkiye ise kendi aydınlarının ihaneti ile İranlaşıyor, bir kez olsun dönüp bakın...
Televizyonlarda-gazetelerde yedi yıldır dincileşme sürecini toplumun gözünden gizleyen, örten... Tam tersine o sürece yol açıp destek verenler kimlerdi?...
Türk aydınları...
Dincileşme hareketinin lideri Tayyip Erdoğan’a şirin gözükmek için yarışanlar... Kimin Cumhurbaşkanı olduğu artık iyice anlaşılan Abdullah Gül’ün sofrasına koşanlar...
Tarikat kökenli iktidar sözcülerine köşe açanlar...
Cemaat kültürünü için için, yavaş yavaş, güya belli etmeden topluma içirenler...
Özel sohbetlerde “Türkiye kötü günlere gidiyor” deyip, ama ekranlarda ya da gazete sayfalarında “İyi şeyler de oluyor...” diye başlayıp, iktidara yalakalık yapanlar...
Tüm AKP grup toplantılarını canlı veren, ama cumhuriyet mitinglerini görmezlikten gelenler...
Kimdi bunlar?...
Türk aydınları...
*
Zengin aydınlar, üç kuruşluk çıkarları için cumhuriyet kültürünün silinip yerine ılımlı İslam’ın konulmasına göz yumuyorlar...
Akademisyenler, bir unvan, bir ikbal için...
Bürokratlar bir masa...
Siyasetçiler bir koltuk uğruna...
Eski solcular, yorumcular, köşe yazarları, editörler, kimi sivil toplum önderleri, ya korkularından, ya yalakalıklarından...
Böyle oldu sonuçta...
İran aydınları dahi sokaklara dökülmüş çağdaşlığın kapısını ararken, Türkiye’yi çağdışına savurdu:
Aydınların ihaneti...
|