SOKAKTA birikmiş kalabalık onu alkışlarken, polisler ağzını kapatsa da, İzmirli Sinem sordu Cumhurbaşkanı'nıza: “Bunca işsiz varken, sizi niye alkışlıyorlar, anlamıyorum...”
(......)
Bunu kimse anlayamaz.
Doğrusunu isterseniz alkışlayanlar da anlamıyorlardır aslında.
İnsan ülkesini bu hale getireni niye alkışlar?..
Neden?..
*
Bu bir toplumsal “huy” olmalı.
İktidardan birisini görünce kalça kendi ekseninde dönmeye koyuluyor... Ağız otomatik olarak kulaklara uzanıyor... Dişler gözüküyor... Eller havaya kalkıyor... Avuçlar birbirine vurmaya başlıyor...
Başına gelenleri düşünüp tutmak isteseler de tutamıyorlardır ellerini...
Elleri ellerinden kaçıyordur...
Yoksa bir toplum zenginliklerin ortasında sürünüyorsa, çocukları işsiz, maaşı bereketsiz, yuvası huzursuz, geleceği güvensiz, yüreği endişeliyse...
Niye alkışlar Cumhurbaşkanı'nı?..
*
İşte Sinem bunu anlayamıyor...
Ben de anlayamam...
Nasıl olur?..
Bir siyasetçi; tek gururumuz aydınlık devrimlerimizin simgesi Çankaya'ya türbanı-tesettürü ile çıkıp oturmuşsa... Türkiye bir Arap ülkesine dönmüşse... O, en yüksek mahkemenin kararına göre “irticanın merkezi” bir siyasi partinin Cumhurbaşkanı ise... Aynı suçtan yargılandığı dava arkadaşı zimmetten hapis cezasına çarptırılmış ve Cumhurbaşkanı olarak onu affetmişse... Kendisi de yargı karşısında “şüpheli” ise... Ama savcı çağırdığı halde, hukuka en çok saygı göstermesi gereken kişi olarak hesap vermiyorsa...
Ve kendileri, aileleri, çocukları, dünürleri bir anda zenginleşirken...
Ülkenin üniversite mezunu çocukları sürünüyorsa sokaklarda... Babalar giderek yoksullaşıyorsa... Anneler endişeliyse...
İnsanlar onu niye alkışlar?..
*
Bunu Sinem anlamış değil...
Ben de...
Aklı olan kimse anlayamaz...
Nasıl olur?..
Neden?..
|