O şarap içmez...
Dolayısıyla şarap içerken piyano da dinlemez...
Bu yüzden piyano dinlerken şarap içenlere kızdı... Ve “Piyano çalarken şarap içiliyormuş...” diyerek İdil Biret konserini bastı.
*
O piyano çalanı da bilmez...
Kendisi “sopa çalmayı” bilir...
Bu nedenle sopasını alıp geldi; Vivaldi dinlerken şarap içenlere sopa çalmaya...
(Neyse ki Vivaldi 1741’de ölmüştü, ona da sopa çalmak isterdi...)
Vivaldi kilisede papaz eğitimi aldı. Keman çalarken orada duran küpten şarap içince, ona bir şey oldu...
“Ne oldu?” derseniz...
“Vivaldi” oldu...
*
Mozart’lar, Bach’lar, Vivaldi’ler...
Onlar bu dünya ile, yobaz öbür dünya ile meşguldü...
Bu yüzden veremin ilacını, gözlüğü, televizyonu, röntgen filmini, motoru, elektriği, telefonu, megafonu, ampulü onlar buldular.
Bizim yobaz insanlık yararına bir tek şey bulmuş değil...
Ki piyano dinlerken şarap içenlere kızan arkadaş şöyle yaptı:
Fransız’ın cep telefonu ile cemaatle haberleşti... İsveçlinin saatine baktı... İtalyan’ın megafonu ile piyano dinlerken şarap içenlere bağırdı... Amerikalının bulduğu ampulün altında namazını kıldı...
Japon’un arabasına binip gitti...
Siz de zaten onu Alman icadı televizyondan izlediniz...
*
Bu bir zihniyet...
Ve o zihniyet aslında iktidarda...
Belediyelerin tesislerinde, kamu alanlarındaki restoranlarda, lokantalarda, kır bahçelerinde biranın-şarabın yasak olması rastlantı değil...
Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, bakanların, müsteşarların, genel müdürlerin, daire başkanlarının, şeflerin, kısacası tüm iktidarın “şarap içmeyenlerden” oluşması da...
İçkili yerlerin şehirlerin dışına atılması girişimini ise unutmamışsınızdır...
Bu sopası olan arkadaşlar ise sadece biraz daha aceleciler...
Sopalarını alıp geldiler...
Piyano dinlerken şarap içenlere sopa çalmaya...
|