KİMİ zaman sabahları uyandığımda, o birkaç saniyelik intikal sürecinde “Acaba neredeyim” derim kendi kendime; Gaziantep, Urfa, Bursa, İzmir, Ankara, Ayvalık, Eskişehir, Edremit, Kahramanmaraş...
Otobüs ya da havaalanı terminallerinde dahi gözüküyor; AKP'nin son seçimlerde aldığı yüzde 38-39 oy yerinde durmuyor...
Belki yüzde 30, belki daha az...
Yani iktidarın her hukuk dışı adımında öne sürdüğü o “Millet arkamızda...” tezi artık geçerli değil...
Ve “gidiş”in tüm belirtileri gözüküyor.
*
Genel seçimlere ise iki seneden az bir zaman kaldı... Ve AKP'nin orada durabilmesi için iki yol var.
Birincisi; ekonomiyi düzeltmek...
Bu neredeyse olanaksız.
Yedi senedir üretime dönük, verimliliği artıran, ciddi yatırım sayılan bir tek şey yapmayıp, sadece kamu varlıklarını satarak beslenmenin dibindeler...
Bütçe açığı yüzde 465 arttı...
Küçülme, İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra rekor; ilk çeyrekte yüzde 13.8...
İşsizler ordusu devleşiyor...
İnsanlar mutsuzlar ve yoksulluk sınırı tırmanıp nüfusun orta yerine ulaştı... Kim ağzını açsa “Canımız yanıyor” diyor...
Bir tek mutlu insan yok sokaklarda...
*
AKP'nin iktidarda kalabilmesi ve hedeflediği karşı devrimi tamı tamına gerçekleştirmesi için ikinci yol kalıyor:
Faşizm...
Avuçlarına alamadıkları yüksek yargı-ordu gibi kalan birkaç kurumu ezmek... Yanlarına alamadıkları medyayı cezalarla dize getirmek...
Aydınları, sesi çıkan laik insanları izleyip, telefonlarını dinleyip, özel yaşamlarına sızıp, bezdirmek...
Korkutmak...
Sindirmek...
Şimdi bunu deniyorlar...
Amaçlarına demokratik yolla ulaşamayınca, yol haritaları gereği buna başvuracaklarını akıllı insanlar bekliyorlardı.
Bunun adı:
Faşizm...
|