UZAKTAKİ Kürt evine armağan olarak bir poşet erik götürmeye kalktınız.
Yolda mıncıklaya mıncıklaya, elden ele çekiştire çekiştire, birbirinizin kafasına vura vura erikleri berbat ettiniz.
Bir köy evinin kapısında erikler yerlere saçıldı...
O küçük kız, evin delikanlısı, yaşlı kadın... Yerdeki eriklere hüzünle bakıp, sadece onları sevdiğinizi hissetmek isteyen baba...
Öyle bakakaldılar...
*
Kürtler duygusal insanlardır.
Durup dururken kırdınız onları...
Eliniz boş gidip selam verseydiniz de yeterdi aslında.
Size belki de evlerindeki son yumurtaları kırmadan-dökmeden ikram edeceklerdi.
*
Hiçbiriniz Kürtleri benim kadar tanıyamazsınız.
Ben Kürt nahiyelerinde büyüdüm, tüm arkadaşlarım Kürt'tü, alfabeyi birlikte çözdük...
Onlar bizim akrabalarımızdır...
Başından beri bu “açılım” denilen çürük eriklerin, ne denli onur kırıcı ve ahmakça olduğunu yazıyorum.
Kürtleri PKK ile özdeşleştirip, onların üzerinde siyaset yapan DTP... Kürtleri Türkiye'den koparıp “azınlık” muamelesi yapmaya ve himmette bulunmaya kalkan, ama bunu dahi beceremeyen AKP...
Kürt açılımını fırsat bilip iktidara şirin gözükme yarışına giren... Neyin ne olduğunu bilmeden iktidara yalakalık yapan yazarlar-aydınlar-sanatçılar...
Tümü el ele verip çok kötü bir şey yaptılar:
Otuz yıldır üzerlerinden oynanan onca oyuna karşı devletine küsmeyen Kürtleri kırdılar...
*
Hiçbir dönemde Türk-Kürt ayrımı böyle derin değildi...
Hiçbir zaman Türkler ve Kürtler birbirlerini “azınlık” ya da “çoğunluk” görmemişlerdi...
Ama artık param parçayız...
PKK bunu başaramamıştı...
“Açılım” dedikleri garip şeyin daha ilk günlerinde, bunun tüm AKP açılımları gibi “fiyasko” olacağını yazdığımda, fiyaskonun bu kadar çabuk anlaşılacağını tahmin edememiştim.
Bu bir fiyasko...
Oysa bir içten selam verseydiniz de yeterdi...
|