Bir tek gün olsun başını kaşımazsın.
"Düşünmek" sana göre değil.
Diyelim ki paran varsa; bak Deniz Feneri hâlâ sıkılmadan- utanmadan ilan verip kurban derilerini istiyor, sana güvenerek…
Çünkü “tepki” sende yok.
Paran yoksa; kapına bırakılan yeşil kömür çuvalına sevindirik gülücüklerle bakarken, bir an olsun “Ben neden 500 kilo kömüre muhtacım” diye geçmedi aklından…
“sorgulamak” da sende yok…
*
Geçen gün televizyonda gördüm; bedava dağıtılan bir koliyi almak için, binlerce insan toplanmıştı meydana.
Ana-baba günü.
Bağırıyorlar, yumruk sallıyorlar, ortalığı yıkıyorlardı. Üstelik muhabir sorduğunda anlaşıldı ki, çoğu kolinin içinde ne olduğunu dahi bilmeden…
Ama hak arama mitinglerinde her zaman meydanlar boş…
İşte bu senin düzenin…
Bu kötü yönetimlere, bu yoksulluğa, bu vurguna- soyguna, bu bataklığa aydın-bilinçli insanlar tepki gösterip konuştuklarında, sen ortalıkta yoksun…
Sende “yürek” yok…
*
İşte; din-iman tüccarları ülkeyi yönetiyorlar, kendi aileleri, oğulları, kırk kez köşeyi döndüler… Ama on binlerce namuslu esnaf-işadamı battı, gençlerimiz işsiz kaldı…
Ama AKP’nin oyları arttı…
Deniz Baykal dahi yolunu şaşırdı; kara çarşaflılara rozet takıyor, sırf sana ulaşabilmek için…
Bu kötü kentler, bu pis yapılaşma, bu zevksizlik, bu görgüsüzlükler senin eserin aslında…
Televizyonlardaki o sulu-kalitesiz programlar senin için…
Dünyanın en güzel coğrafyasında ormanlar-göller-yaylalar dahi tükendi, sana tarla olarak peşkeş çekip oy ala ala…
Bu çocuklarımızın, gençlerimizin umutsuzluğu senin yüzünden…
Cennetin ortasında bu mağduriyet, bu sefalet, bu acz, bu eziklik, bu kadercilik senin eserin…
Asla bilemezsin…
Asla göremezsin…
Bence göbeğini kaşıdığın yeter…
Artık başını kaşımalısın…
|