Dün adli yıl başladı...
Büyük bir salonda toplandılar, kimisi cüppeli, kimisi cüppesiz...
Adli yılı açtılar...
*
Oysa herkes gibi oradakiler de biliyorlar ki bu ülkede yargı, adalet, hak, hukuk yok ki adli yıl başlamış olsun...
“Hukuksuz yıllara devam” derseniz...
Eh...
*
O salonda oturup da adli yılı açanların tümü, herkes gibi dinlenmekten korktukları için telefonları ile konuşamazlar...
Gidin sorun...
Daha aylar önce aralarında oturan arkadaşları, evlerinde, arabalarında, yatak odalarında konuştukları için dün orada yoklardı...
İnsanlık onuruna yakışmayan bir adaletsizlik sonunda...
*
Adaletin kapılarına sorun...
Yurtdışından uçağa binip günler süren yolculuktan sonra o kapıya gelip bekleyenleri “kaçar” diye attılar içeri...
Hapishane duvarlarına sorun...
Üç senedir mahkûm olmadan o duvarlar arasında tutulan ve sesini kimselere duyuramayan babalara, evde ağlayan çocuklarına sorun...
Hangi adli yıl?..
*
İktidarın ve yandaşlarının keyfini kaçıracak adım atan tüm yargıçların ve tüm savcıların görevden alınması... Hukuksuzluğa muhalefet şerhi koyan mahkeme başkanlarının sürülmesi... Tarikata, cemaate yan bakan, ya da Deniz Feneri gibi rezaletlerin dosyasına el süren savcıların cezalandırılması...
Adalet midir?..
Sorun dağlara...
Taşlara...
*
Cüppelere sorun...
O cüppelerin içindekiler dün aslında bize “hukuksuzluğu” anlattılar...
Hâkim teminatının olmadığını, haksız ve hukuksuz tutuklamaları, ayaklar altına alınan insan onurunu...
Tükenen yargıyı...
Bitirilen adaleti...
Olmayan hukuku...
*
Dün öyle yaptılar...
Yargıyı siyasi iktidara teslim edenler, cüppeleri içinde kem küm konuştular... Cüppelerini orada soyup gitmeleri gerekirken...
Yargıyı bir istila silahı gibi kullananlar oturup dinlediler...
Ve adli yıl başladı...
Geriye kaldı; adalet...
|