Pencerenin camına konan kuştan daha huzur verici ne olabilir ki?..
Ağzında mektup arar insan...
Mektup olmaz ya, bir huzur süzülür camdan içeri...
O eski kuş şarkısı gelir mutfaktaki güzel kadının dilinin ucuna:
“Pencereme kuş kondu
Yandı yürek tutuştu
Yanma yüreğim yanma...”
*
Geçen kışın karlı günlerinde, mutfak pencerelerine gelen aç ve üşümüş güvercini anlattı Ayşe...
Bir ayağı topaldı...
Onun verdiği ekmek kırıntılarını, topal topal dolanarak camın önünde yiyordu. Camın arkasında yuvası, çocukları, kocası, ailesi için dualar okuyordu gelin...
Ama bu kış başında söz açıldığında üzgündü:
“Güvercin bu kış gelmedi...”
*
Birkaç gün önce gazetelerde bir haber vardı:
Ankara Çayyolu’nda bir otel, binanın önüne yukarıdan aşağıya ağ germişti, kuşlar balkonlara konmasın diye...
Ama karlı tarlalarda aç kalan kuşlar, bir ekmek kırıntısı bulabilme umuduyla gelip ağlara takılmışlardı...
Çırpına çırpına can vermiş, boyunları düşmüş, öyle kalmışlardı ağlarda...
İnsanoğlunun ahmaklığını, saygısızlığını, vicdansızlığını gösteren, filmlerindeki korku tablosu gibiydi sanki...
*
Kuşların uçma ve konma özgürlüğüne tahammül edemeyen o insanı düşündüm...
Onu hiçbir zaman görmediğim halde, gözümün önüne kırmızı kravatı, beleşçi ve sırıtan suratı geliverdi...
*
Ayşe sevinçliydi bu yılbaşı gecesi...
Müjde gibi haber verdi:
“Topal kuşumuz geldi...”
Kuzenler gelmiş gibi “Yaşasınnn...” diyerek ben de sevindim...
Ayşe uzun uzun anlattı:
“Yanında bir de arkadaş getirdi... O da kendisi gibi topaldı...”
*
Kar geliyor yarın...
Ekmek kırıntılarını koyun camların önüne..
Kuşlar bir türkü alıp size gelecekler...
|