Adı; Deniz...
Benim küçük okurum, dostum...
Ondan aldığım mektubu aynen yayımlıyorum...
*
“Bu eve taşındığımızda bizi turuncu tüylü güzel bir köpek karşılamıştı. İsmini ‘UMUT’ koymuştuk. Oğlunun adı ‘UMUT’ olan bir anne, köpeğe ‘UMUT’ diye seslenince bozulmuştu bana. Halbuki bilmiyor muydu ‘UMUT’ ne erkek ne kadın ismi. ‘UMUT’ hayatın öteki ismi.
Bir zaman sonra birbirimize alışmıştık artık. O samimi olmamayı tercih etmişti. Ama bir sabah yoğun köpek havlamasıyla uyandım. Mutfak penceresinden dışarıya baktığımda sekiz on köpeğin UMUT’u yakalama uğraşında olduğunu gördüm. Çünkü UMUT onlar gibi değildi. Hiçbir zaman kavgadan yana olmamıştı, kedilerle bile sarmaş dolaş uyurken görmüştüm onu apartmanın bahçesinde. Sabahın yedisinde onu öyle masum ve ürkek görünce dayanamamış bağırmıştım ‘UMUUUUTTT’ diye. Arkasından da ‘Kıışşşşttt’ diye bağırdım. ‘UMUT’ diye kendisine bağırdığımı biliyordu. Diğer köpekler pırrtt diye kayboluverdiler. UMUT kafasını kaldırıp da yukarıya baktığında beni gördü.
Öyle bir baktı ki Bekir Amca...
O sabah, ertesi sabah ve diğer sabahlar bizi okula götürdü. Okul ile aramızda iki sokak var. UMUT okulun demir kapısına kadar geliyor, direğe işaretini bırakıp geri dönüyordu. Çıkışta da bizi almaya geliyordu, kuyruğunu hızlı hızlı sallayarak. Sevildiğini biliyordu, bizim yanımızda mutluydu, biz de...
Ona bakınca tüm kızgınlığımı alıp götüren, içime huzur dolduran gözlerini görüyordum. ‘UMUT’larım yeşeriyordu. Başını okşarken yüzüme bakıyordu birden. Artık emindik dostluğumuzdan. Biz sahici dostlardık. Akşam ben ne yersem, sabah o da aynısını yiyordu. Okulun oraya gelince açıyordum paketini ve ödülünü alıyordu. Ne hoştu, yemeğini etraftaki kedilerin yemesine izin veriyor, hatta ağzına bir parça yemek alıp aradan çekiliyordu...
UMUT şimdi yok...
Gitti, bizi artık sabahları okula bırakmıyor. ‘UMUT’ dolu boncuk gözleri ile yüzüme bakmıyor, başını okşamam için burnuyla elimi kaldırmıyor. Şimdi nerede, aç mı, tok mu bilmiyorum. Ama bir gün geri dönecek UMUT hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz...”
*
Küçük dostum Deniz’in (Özturan) mektubu bu kadar...
Ona bu sevgiyi, dostluğu, güveni, sorumluluk duygusunu ve UMUDU bu denli kim verebilirdi diye düşündüm...
Çoğu yetişkinler, dünya barışının; çocukların seveceği bir kedinin yumuşaklığında, bir köpeğin gözlerinde, bir kuşun kanatlarında olduğunu görmeseler de, ben en azından bir tekini bilsinler istedim...
Deniz dünyasındaki UMUT’u...
|