Kıbrıs suyun ortasında, denizi kaptırdılar...
Güneydoğu’da iki tabur askeri...
İsrail’de gemiyi...
Suriye’de uçağı...
*
İyi ki tanklar Pozantı’da, kaybetmediler...
*
Asıl merak; Suriye’nin uçağı nasıl vurabildiği...
Önüne doğru top atıp, arkadaki başkanlık sarayını vuran Suriyeli o keskin nişancı atmış olabilir belki de...
Suriye bile hayret etti, Türk savaş uçağını vurmalarına:
“Nasıl vurduk?..”
Arap - İsrail savaşında 60 İsrail uçağını düşürdüğünü açıkladıktan sonra hurdaları saydılar, sadece 6 kanat çıktı...
*
Keza 1989...
Suriye Savunma Bakanlığı, savaş uçaklarının bir düşman uçağını düşürdüğünü açıkladı... Sevinç gösterileri yapıldı...
Türkiye kendini yokladı, eksik jet yoktu..
“Bize ne?” dediler...
Suriye bir şey düşürmüştü ama neyi düşürdüğünü bilmiyordu...
Yaklaşıp baktılar...
Türkiye’nin tapu kadastro uçağı...
*
Alın işte size; ABD ve İsrail’in parmağında oynattığı iki ülke:
Türkiye ve Suriye...
*
ABD ile İsrail, Irak’ta yaptıkları hatayı yapmıyorlar...
Mısır, Tunus ve Libya’yı kendi halklarına vurdurdular...
Suriye halkı Esad’ı seviyor, zor olacak madem...
Onu da Türkiye’ye vurduracaklar!..
*
Ortadoğu’ya kendi istedikleri gibi şekil vermeleri, özenli, kapsamlı, milimetrik bir büyük planın sonucu...
Önü var, arkası var...
Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen... Bu tezgâhlara karşı durabilecek ne kadar Atatürkçü subay varsa, tümünün toplatılıp toplatılıp hapishanelere doldurulması dahi boşuna değildi...
*
Sonuçta...
İşte izliyorsunuz:
Erdoğan ile Esad...
İki ulusun gelişmemişliği, toplumların cehaleti, insanların din duyguları ve ahmaklığı üzerine kurulup oturmuş iki insan...
Hangi tezgâhların, hangi oyunların, hangi entrikaların, hangi çıkarların birer parçası olduklarını, çoğunluğun bilmediği iki adam...
İki tehlike...
*
Bomba, silah, roket, füze, uçak...
Kan, can, ölüm, acı, gözyaşı...
Savaş sonuçta...
“Hayır” demelisiniz savaşa...
|