Komutan gösterip sordu:
“Bu ne?..”
Bir ağızdan bağırdık:
“El bombası...”
Uzun uzun anlattı, pimini çekip attın mı patlıyor...
Atmadın mı yine patlıyor zaten...
*
Sıra patlatmaya geldi...
Bir çukurun bu yanındaki tümseğin arkasına sıralı yattık... Komutan, “Attın mı yatacaksın, yoksa öyle durup bakmayacaksın” dedi...
Dualar okuduk, bizden uzak olsun...
“Şu çekeceğim pim gibi şey neresi?..”
“.........”
Ses yok...
Komutan dönüp baktı:
“Olmaz ama arkadaşlar... Yüzünüz bu tarafa dönük olacak... Bomba patlayacak diye öyle arkanızı dönüp domalmak nizamnamede yok...”
“......”
“Tabii ki bu gördüğünüz bombanın pimi...”
“......”
“Kaça kadar sayıyorduk?..”
*
Komutan bombayı attı...
Derin sessizlik içinde patır patır komutanın ayak sesi, kim bilir nereye koşup gitti...
Kulaklarımız kapalı, dişler kenetlenmiş...
Bomba portakal gibi pıt düştü, belli...
Başka da ses seda yok...
Beş dakika, on dakika, on beş dakika...
Derin sessizlik...
Komutan çıkageldi “Patlamadı namussuz” dedi...
Sevindik...
*
Biraz taş atıldı ki patlasın...
Patlamadı...
Uzaktan ittiren oldu...
Tık çıkmadı...
Bomba imha ekibi geldi...
İki saat uğraştılar patlatamadılar... Merkeze sordular “Bu patlamıyor” diye... Merkez “Niye patlamıyor” şeklinde yanıtladı...
Komutan “Demek ki patlamayacak arkadaşlar... Patlasaydı zaten patlamıştı.” dedi...
Sonunda vazgeçip tam toparlanıp dönerken... Herkes yola koyulup uzaklaşmıştı ki yer gök havaya uçtu sanki...
El bombası patlamıştı...
*
Ampule benzer...
Masum gözükür...
Avucunuza sığar...
Hatta avuçlarsınız...
Ama pimini bir kez çektiniz mi, aslında siz artık onun avucundasınız...
Esiri oldunuz...
Ve içine basınçla sıkıştırılmış yok etme gücü harekete geçti mi... Vazgeçmenin faydası olmadığını bilmeniz gerekir...
Ya atacaksınız...
Ya uçacaksınız...
|