Bir kadının sevdasına koşarak gideceği ayağını aldığında yazgı…
Sevgilisinin başını koyacağı, bebeğini sallayacağı bacağı gittiğinde…
Ve sarılacak kolu elinden alındığında…
Ne yapar?..
★
Onu izlemiştim İstanbul’da o gece…
Uzakta oturuyordu, gözlerimizle selamlaşmıştık…
Medyanın küçük kızıydı, salonda hepimiz o kötü kazayı biliyorduk, ama sanki belli etmemeye çalışmıştık…
Ama en çok o yok sayıyordu…
Müzik bittiğinde, kalan elini masanın tahtasına vurarak alkışladı…
En etkili alkış ondandı…
★
Yıllar geçti…
Siyaset onu çekip aldı…
Önceki gün Şafak Pavey Meclis kürsüsünden konuşurken, Türkiye dönüp kendi kendine baktı aslında…
Erkekler topluluğunun ikiyüzlülüğü…
Kalitesizliği…
İlkelliği…
Düzenbazlığı…
Acımasızlığını gösterdi sol eliyle…
★
Olmayan bir kadın bacağının siyaset erkeğinin zihnindeki yeri ile, örtülmüş bir kadın başının getirisi birbirine karıştı…
Birincinin itirazı vardı…
İkinciler razıydı sadece…
★
Türkiye’nin başına gelenleri görüp sekiz sene önce meydanlara çıkan cumhuriyet kadınlarının, umudunu yitirmemiş bir temsilcisi son çığlığı atıyordu aslında…
Yine bir kadındı…
Birbirini satan asker erkekler…
Birbirini ihbar eden bürokrat erkekler…
Birbirini gammazlayan aydın, yazar, çizer erkekler…
Birbirinden beter; sinen, tüyen, yanaşan, yamanan, dönek erkekler… Türkiye’nin başına kurşun sıkılmasını seyrederken, bir kadın “adam olmanın” dersini veriyordu oradan…
Ona sarılmak istedim…
★
Ve onu dinlerken düşündüm…
Evet; bin erkek dostum olacağına, bir kadın dostum olsun…
Daha mert…
Daha yiğit…
Daha yüreklidir kadınlar…
★
Sırtını dayayacaksan bir kadına daya…
Elini tutarsa düşmezsin…
|