“Artık hepimize düşen vazife, elbirliği ile çalışmak, omuz omuza vermek, dünün bütün dargınlık ve kırgınlıklarını bir kenara atmaktır. İyice anlamalıyız ki artık Kıbrıs Türk’ünün şahsi kavgalara, hırs ve kinlere tahammülü kalmış değildir. Düşünmeliyiz ki bugün mevzubahis mesele, 85 bin Türk’ün bu ada üzerindeki varlık ve bekasıdır.”1949
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Yerinde yellerin bile esmediği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmaları ve anayasası vardı. Bu Anayasanın nasıl ve ne şekilde değişitirileceğine ilişkin hükümlerin olması son derece doğaldı. Çünkü iki ulusun uzantıları olan Türklerle Rumların eşit ve egemen ortaklıkları esas alınarak hazırlanmıştı. Türklere verilen haklardan rahatsızlık duyan Rumlarla o dönemde yaşananlara geri dönmeden adı geçen Cumhuriyetin Anayasasının nasıl değiştirileceği 182. Maddesi ile kayıt altına alınıyordu. Daha sonraları Rum milletvekillerin oylarıyla adı geçen Anayasa tek yanlı olarak değişitirildi. Anılan maddeyi sizlerle de paylaşmak istiyoruz. Neden mi Türkiye’nin savaş suçu savında olan çocukların bilmesi açısından yapıyoruz.
“Madde 182
1- Bu Anayasanın, 11 Şubat 1959 tarihli Zürih Anlaşmasında aktarılmış bulunan ve Ek 3’te gösterilen maddeleri veya bu maddelerin bölümleri, bu Anayasanın Temel Maddeleri olup, gerek ekleme veya gerekse kaldırma yoluyla değiştirilebilir.
2- Bu maddenin 1.nci fıkrası saklı kalmak koşuluyla bu maddenin 3.ncü fıkrasında gösterildiği üzere, bu Anayasanın herhangi bir hükmü, gerek değiştirme, gerek ekleme veya gerekse kaldırma yoluyla değiştirilebilir.
3- Böyle bir değişiklik, Rum toplumuna mensup Temsilcilerin sayısı (35) toplamının en az üçte ikisinin ve Türk toplumuna mensup Temsilcilerin sayısı (15) toplamının en az üçte ikisini içine alan bir çoğunluk oyu ile kabul edilecek bir yasa yapılır” demektedir.
Bay Kostas Mavridis’in Avrupa Parlamentosu üyesi olması ülkesindeki demokratik işleyişten habersiz olduğunun göstergesi olamaz. Bu nedenle Türkleri etnik temizlikten geçirmek üzere Akritas Planını uygulamak üzere 21 Aralık 1963’te saldırmalarından sonra yapılan bütün anayasal değişikliklerin geçersiz olduğunu anımsatmak istiyoruz. Yapılan bu değişiklikler, Kıbrıs Türklerinin haklarına tecavüzün ötesinde uluslararası hukukun da pas pasa çevrilmesinin göstergesidir.
Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını değiştirmeden önce 05 Ocak 1962’te Cumhurbaşkanı sıfatlı Makarios’un konuşmasını da anımsatmak istiyoruz. Makarios, “Halkın asil mücadelesi hiçbir zaman sona ermez. Bu mücadele şekil değiştirse bile asla son bulmaz. Kıbrıs halkının (Rumların) mücadelesi devam edecektir.
Londra ve Zürih Anlaşmaları bu mücadelede bir dönüm noktasıdır ve aynı zamanda daha ileri bir zaferin temin edilmesi gayesini güden mücadeleler için bir başlangıç noktası, bir tabyadır” diyordu.
Bay Kostas Mavridis’in de lider olarak kabul ettikleri kişinin etkisinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Türkiye’nin savaş suçu işlediği savını Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuru ile kanıtlamaktadır. Diğer toplum bireylerinin düşünce yapısı da aynı doğrultudadır. Bu nedenle de adadaki uyuşmazlığa çözüm arayışları 50 yıldır devam ediyor. Çözümsüzlüğü etkileyen bir başka olgunun ise 5 bin kişinin yararlandığı pasta olduğu söyleniyor. Ne kadar ballı pasta imiş ki 50 yıldır bir türlü bitirilemiyor.
Bay Kostas Mavridis’e sormak durumundayız. Kıbrıs Türklerinin ortak hükümetten atılması savaş suçuna koşut bir davranış değil midir? Yapılan bu insanlık dışı uygulama, uluslararası hukuk açısından siyasi bir darbe değil midir? Bu konun da konuşulabilmesi için Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesine önerge vermesini istiyor ve bekliyoruz.
50 yıldır 5 bin kişinin yiye yiye bitiremediği Kıbrıs pastasının önümüzdeki dönemde daha çok kişinin iştahını kabartacağının görülmesi gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...
24 Ekim 2014 - Ankara -
|