“Yanı başımızda yaşayan unsuru görmüyor muyuz? Bunlar bütün isteklerine ne surette ve hangi yollarla varabiliyorlar?
Bütün gayelerine aralarındaki birlik, muhabbet ve ittifak sayesinde varmıyorlar mı? Niçin bizim de ‘birimizin davası hepimizin davası’ olmasın? Niçin bir Türk çocuğunun istikbali kendi evladımızın istikbali kadar bizi düşündürmesin?” 1942
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kıbrıs uyuşmazlığının dünya gündeminde kendisine yer bulmasından sonra karşımızdaki unsur ile Yunanistan’ın birbirlerinin yedeklerine takılarak adada yaşanmakta olan uyuşmazlığı fırsata çevirmek için eylem birliği içinde oldukları biliniyor. Ortalıklara çıkardıkları birliktelik adadaki çözümsüzlüğü de körüklemektedir. Yaşanmakta olan bu sürecin sonsuza dek sürdürülebilir olmadığını ve olamayacağının da bilinmesi gerekiyor.
Ada’daki çözümsüzlükten yararlanan ülkelerin de olduğunun da unutulmaması gerekiyor. Yarım asrı aşan süredir BMGK ile ilgisiz kurumlarca ortalıklara atılmış olan çözüm önerilerine gereken değer verilmediği için ortak noktada bir araya gelinerek gerekli çalışmanın yapıldığı söylenemez. Müzakere masasına oturanlar da MIŞ gibi yaparak oturdukları için çözümsüzlük sürgit ediyor. Kişisel niyetlerini ustaca gizleyerek ortalıklara çıkanlar da işin biberi tuzu olarak kendi çıkarlarına bakıyorlar.
Unutulmaması gereken en önemli hususun ise yalnızca kişilerin ötesinde ülkelerin de olduğu gerçeğinin bilinmesi gerekiyor. Uyuşmazlığın çözümünün önünde de takoz olmaya çalışanların önde gidenlerinden sayılan Amerikalı bazı siyasetçileri de örnek olarak gösterebiliriz. Geçtiğimiz günlerde mendil büyüklüğündeki ülkenin en yüksek onur ödülü olan Ortodoks Kilisesinin madalyası Demokrat Partili Senatör Robert Menendez’e verildi.
Gerekçe olarak da Kıbrıs Rumlarının çıkarlarını öne çıkararak karar alınmasını sağlamak olarak özetlemek gerekiyor. Çekirge bir atlayıp iki atladıktan sonra suçüstü yakalandı. Mısır Hükümetinin çıkarlarına aykırı lobi faaliyetleri karşılığında üç adet iş insanından yüzbinlerce dolar ve külçe altın alması yargıya taşındı.
Evinde yapılan aramada giysi dolaplarındaki kasalarda ve zarflarda saklanan 500 bin dolar ve değeri 15 bin doları bulan 13 adet külçe altın bulunduğu belirtiliyor.
Adı geçen bayın en önemli görevi, Kıbrıs Rumları-Yunanistan ve Ermeni yalanları konusunda propaganda çalışması yapmak oluyor. Yani adına lobicilik diye tanımlanan iş takipçiliği yapmak olarak özetleyebiliriz. İstanbul’da kış gecelerini şenlendiren bozacıların da tanıklarının şıracılar olduğu biliniyor. Kamuoyunu etkileyenlerin de bu bay gibi hesabını vermesi kaçınılmaz olarak karşımızda duruyor.
Bay Menendez’in bu çalışmlarını yürütürken yanında güvendiği kişi olarak eşi Nadina Menendez ile birlikte kotardıkları belirtiliyor. Birinin kaçırdığını diğerinin yakalaması ancak bu yöntemle olanaklı olabilirdi.
Kıbrıs Türklerinin yürüttükleri uzun soluklu mücadele sonrasında 1959 yılında Zürih ve Londra Antlaşmalarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması ile ilk kez Hükümet olgusu ile tanıştıkları biliniyor. Yaşanmış olan saldırılardan sonra adeta ete kemiğe bürünerek adını devlet diye tanımlamadıkları örgütlerini kurarak direndiler. Barış harekatları sonrasında yapılan görüşmelerden sonra Otonom Türk Yönetimini kurdular. Karşımızdaki unsurun uzlaşmazlığının sürgit etmesi ile Kıbrıs Türk Federe Devletini kurdukları yadsınamaz bir gerçektir.
Kıbrıs Türklerini hiçbir zaman temsil etmemiş olan Rumlara karşın kendi kaderini tayin ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni 15 Kasım 1983 tarihinde kurdular. Şimdilerde bu devletimizin isminin değiştirilmesi ile tanınacağı belirtiliyor. Annnan’ın Belgesinde tanımlandığı ismi ile Kıbrıs Türk Devletinin de BMGK’nin 541 ve 550 sayılı kararları ortalıklarda durduğu sürece KKTC örneğinde olduğu gibi tanınma şansının olmayacağı, bu nedenle de elimizdeki devletimizi güçlendirmemiz ve değerinin de bilmemiz gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
13 Ekim 2023 - Ankara -
|