“Bizi gözleri kan, kalpleri kinle dolup taşan bir kitle ile karşı karşıya bırakmak, onlarla mücadeleye atmak her halde İngiliz siyasetinin bugün için takip edeceği doğru ve dürüst bir hareket olması gerek. Çünkü bundan kazanılacak, elde edilebilecek en ufak bir menfaat bile düşünülemez. O halde Maarifimizin başına getirilen Rum müfettiş, vakit geçirilmeden mensup olduğu topluma geri verilmelidir. Türk Maarifinin başına Türk isteriz”. 1956
Dr. Fazıl KÜÇÜK
***
İskoçya’da yaşanan kendi kaderini kendin tayin et diye tanımlanan halk oylamasının beklenildiği gibi bağımsızlık yönünde sonuçlanmadığı biliniyor. Böyle bir oylamanın yapılmış olması düşündürücü idi. Artçı sarsıntılarının olacağı beklentisi yaygın bir kanı idi. Bu sarsıntının sönük bir ışık olarak da yanmaya devam ettiğini söylemek istiyoruz. Bunun kanıtı olarak İspanya’da geçtiğimiz hafta sonu yapılan oylamanın olduğunu belirtmek durumundayız. İspanya Hükümeti ile Anayasa Mahkemesinin karşı çıkmalarına karşın sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde halk oylaması yapıldı. Katılımın %50’nin altında kalmasına karşın Katalanlar bağımsızlıktan yana oy kullandılar. Bu sonucu bir niyet beyanı olarak okumak gerekiyor.
İspanya Hükümetinin ülke bütünlüğüne aykırı görüp tanımadığı oylamanın sonucu bizleri 1950’li yıllara taşıdı. 15 Ocak 1950 tarihinde Kıbrıs’ta Ortodoks Kilisesi ile Akel’in öncülüğünde yapılan oylamanın sonucuna göre adanın Yunanistan’a bağlanması kabul ediliyordu. Kıbrıs Türklerinin görüş ve düşüncelerinin alınmadığı oylama, Kiliselere birer defter konularak 18 yaşından büyük olan Rumların oy kullanması ile yapıldı. Oylama sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Rumların %96’sının oyları ile adanın Yunanistan’a bağlanması (Enosis) kabul ediliyordu. Adanın asli unsuru olan Kıbrıs Türklerinin görüşlerinin alınmadığı gerekçesi ile yapılan oylamayı İngiltere kabul etmediğini duyurdu.
Rumların Helenizim diye tanımladıkları çalışmalarını günümüzde de sürdürdükleri biliniyor. Akel’in yayın organı olan Haravgi gazetesinde yer alan habere göre adı geçen partinin AP milletvekili Bay Takis Hacıyorgiu AB dönem başkanı olan İtalya’nın Dışişleri Bakanına sitem ediyor. Bakanlığının dönem başkanlığına ilişkin programını açıklarken AP milletvekillerinin özellikle Kıbrıs sorununa hiç değinilmediğinden ve ilgisizliklikten yakınıyor. Bay Hacıyorgiu, “Dramatik bir olay olmazsa Kıbrıs sorunu çözümsüz kalacakve bölünmüşlüğe son vermek olanaksız olacak” diyor. Simerini gazetesinde ise AP Disi milletvekili Bayan Eleni Teoharus ise “Çözüme ilişkin olarak yürütülen müzakerelerin derin çıkmazda olduğunu” söylüyor.
AB’nden beklentilerinin tam olarak gerçekleşmeyeceğinin ayırdına vardıklarından olacak bölge ükeleriyle anlaşmalar imzaladılar. İsrail – Mısır ve Yunanistan’la imzadıkları anlaşmalarla Türkiye karşıtı blok oluşturarak sonuç almaya çalışıyorlar. Adı geçen ülkelerin kurulan bu tuzağın ayrımına vararak durumlarını yeniden değerlendireceklerini düşünüyoruz. Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenlerinin yapacakları tek bir husus vardır. O da azınlık haklarını bile vermek istemedikleri Kıbrıs Türklerinin varlıklarına saygı göstermeleri gerekmektedir.
İngiltere, AB ile sıklıkla uyuşmazlık içinde olduğundan, Birleşik Amerika Devletlerinin Truva Atı olarak kabul ediliyor. Ortak para birimi olan Euro’ya da girmediğinden rahat hareket ederek bazı ödemelere katılmadığını sizlerle bir süre önce paylaşmış bulunuyoruz. İngiltere Başbakanı Bay David Cameron AB içinde serbest dolaşım özgürlüğünün tartışılmasına karşı çıkarak üyelikten ayrılmayı bir kez daha gündeme taşıdı. Almanya Başbakanı Bayan Angela Merkel bu çıkışa, “İngiltere’nin dönüşü olmayan bir noktaya doğru gittiği” uyarısında bulunuyor.
Kendisine kapının gösterilmesine karşın İngiltere’nin AB üyeliğini 2017 yılında halk oyuna sunmaya hazırlandığı belirtiliyor. Bay Cameron da üyelikten kalma konusunda ısrarlı olmayacağını şimdiden duyuruyor. AB’nde bunlar yaşanırken dünyanınn yeniden soğuk savaş dönemlerini aratan bir noktaya doğru hızla ilerlemekte olduğunun da bilinmesini istiyoruz. Berlin Duvarının yıkılması ile bu dönemin gerilerde kalacağı beklentisi genel bir kanı idi. Rusya ile Amerika arasında Ukrayna’da yaşananlar soğuk savaş dönemine rahmet okutacak unsurları beraberinde taşıdığının unutulmaması gerekiyor.
Yukarıda adı geçen ve sitemde bulunan Akel’in AP milletvekiline bir anlamda hak vermemiz gerekiyor. Sürekli olarak sırtları sıvazlanarak bu günlere geldiklerinin ayırdına varmış olmaları gerekiyordu. Doğu Akdeniz bölgesindeki yeraltı zenginlikleri olmasa idi Kıbrıs konusu veya sorunu hiç kimsenin umurunda bile olmayacaktı. Şu anda bu kaynakları paylaşımının kavgası veriliyor. Paylaşım bittikten sonra hiçbir ülke önde gideninin konu ile ilgilenmeyeceğinin bilinmesi gerekiyor.
Kıbrıs Türklerini görmezden gelerek bu günlerin yaşanmasına neden olanların bundan böyle sırt sıvazlamaktan bir an önce vazgeçmeleri gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...
|