Sevgili okurlarım, seçime dört ay kaldı. Seçim sürecine girilmesi ile Türkiye başkanlık sistemini konuşulmaya ve tartışılmaya başladı. Anlaşılan seçimin gündemi başkanlık sistemi olacak.
Muhalefet Başkanlık Sistemine tamamen karşı…
AK Parti iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla üzerinde durduğu Başkanlık Sistemi'nin, AK Parti'nin seçim sloganı olarak seçmenlere sunulacağı da gelen haberler arasında.
Başkanlık sistemi, hükümet başkanının aynı zamanda devlet başkanı olduğu ve yürütme erkinin yasama organından bağımsız bir şekilde yönetimde bulunduğu cumhuriyete dayalı bir hükümet sistemidir.
Başkanlık Sistemi konusu Erdoğan’la veya AK Parti iktidarı ile gündeme gelmiş bir mesele değil. Türkiye’deki bütün sağ liderlere başkanlık sistemi cazip gelmiştir. Çünkü başkan doğrudan halk tarafından seçilir.
Türkiye bu konuyu 25 yıldır konuşuyor.
Vaktiyle Özal ve Demirel’in başkanlık talebine karşı çıkanlar, şimdi haklı olarak Erdoğan’a muhalefet ediyorlar.
Özal ve Demirel’in başkanlık sistemini istemelerindeki en önemli sebep; siyasi yelpazenin dağılmış, partilerin çok parçalanmış olmasıydı.
Ülke koalisyonlarla idare ediliyordu. Kuvvetli bir yürütme ihtiyacı vardı. Sandıktan bu sonuç çıkmayınca, akla ilk gelen başkanlık sistemiydi.
Onlar bu nedenle daha çok istikrar için başkanlık sistemini savundular.
Şimdi, “Başkanlık sistemi ülkeyi böler” deniliyor.
Doğrudur… Kürtler federasyon istiyorlar.
Federasyon olmadan başkanlık sistemi olmaz. Eğer olursa sonu diktatörlüğe kadar gider.
Bu nedenle Başkanlık sistemi Türkiye için çok risklidir. Ülkeyi eyaletler sistemine ve bölünmeye götürür.
Şu anda Türkiye, sistemi değil zihinlerdeki hayaletleri konuşuyor.
Bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkanlık konusunda ki sözleri, tartışmayı alevlendiriyor.
Bunun sonucu olarak da Başkanlık konusu değil, Erdoğan’ın sözleri konuşuluyor.
“Başkanlık mı, yarı başkanlık mı?” bu da tartışılıyor.
“Türkiye’ye en uygun olanı Fransız modeli” deniliyor…
“Başkanlık sistemi diktatörlüğe yol açar” deniliyor.
Bütün bunların mecliste konuşulması ve tartışılması gerekir.
Diktatörlük konusu sistemle ilgili değil, yetki meselesiyle ilgili bir sorundur.
Yasama-yürütme ve yargı erkleri arasında dengeyi kuramazsanız, parlamenter sistem, diktatör çıkarmaya daha yatkındır.
Sistemi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşünce ve sözleri üzerine konuşursak, olumlu sonuç alamayız, politik cepheleşmeyle ülkeye zaman kaybettiririz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün var yarın yok.
Ancak cumhuriyetin yüzüncü yılına küresel bir güç olarak girebilmemiz için sistemi iyi belirlememiz gerekiyor.
Başkanlık sistemi ülkeyi böler mi?
Başkanlık sistemi diktatörlüğe yol açar mı?
Başkanlık mı, yarı başkanlık mı?
Bu konuların mecliste gündeme gelmesi, konuşulması, tartışılması ve ülkemiz yararına karara bağlanması gerekiyor.
Şunu unutmayalım; Başkanlık Sistemi, ülkeyi bölünmeye ve eyaletler sistemine götürür.
Bugün ülkemizde ki parlamenter sistemde de birçok sorun var.
Nedeni; bilgililer ilgisiz, ilgililer de bilgisiz…
Vatandaş ise; “Ne olacak bu memleketin hali” diye düşünceli…
Onun için ülke yararına olacak bir konuda politik cepheleşmeyi bırakalım.
Bu ülke hepimizin…
|