Sayın okurlarım, yoksulluk ve varlık insanlık var oldukça gündemimizden düşmeyen iki gerçeğin ifadesidir. Küreselleşen dünyamızda zaman zaman devletler zenginleşmiş, doğal kaynakların toplumun hizmetine daha fazla sunulmasıyla, insanların ve toplumların zenginlikleri artmıştır.
Böyle olmasına rağmen, tarihten günümüze kadar hiçbir devirde insanlık yoksulluğu bir türlü yenmeye muvaffak olamamıştır. Bilhassa geri kalmış ülkelerde, yoksulluk genelde varlığın ve zenginliğin gölgesinden bir türlü kurtulamamıştır.
Bu her iki durumda da yoksulluk insanlığın tarihten beri değişmeyen ortak kaderi ve ayıbı olmuştur.
Bugün dünya ülkeleri, rejim kavgası yaparken, toprak ve doğal kaynak kavgası yaparken, siyasi çıkarları için savaşırken, maalesef insanlığın en önemli ve en acı dramı olan yoksulluğun aşılması için hiçbir gayret göstermemektedirler.
Yoksul insanlara taşıma suyla yardım etme gayreti içerisindeler(!)
Onun için de bu gayretler, belli politik kaygıların ve hedeflerin gölgesinde kaldığı için de, iyi netice vermemiş ve yoksulluk bir türlü önlenememiştir.
Dünya genelindeki ve ülkemizdeki nüfusun büyük bir bölümü, yoksulluk iletinin pençesinden bir türlü kurtulamamıştır.
Bugün küreselleşen dünyada milyarlarca insan yoksulluğun pençesinde ezilmektedir.
Bir milyara yakın insan, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir.
Milyonlarca insan, barınma problemi yaşamakta, sokaklarda, parklarda yatarak hayatını devam ettirme mücadelesi vermektedir.
Bu utanç verici tabloları, yalnız geri kalmış fakir ülkelerde değil, dünyanın gelişmiş ülkelerinde de görmekteyiz.
Bu tür insanlık ayıbı olan tabloları ülkemizde de görmekteyiz.
Eğer bugün ülkemizde yoksulluk sınırında olan insanlar feryat etmiyorlarsa, bağırıp çağırmıyorlarsa, bunun iki sebebi vardır.
Bir tanesi hayırsever insanların var oluşu, ikincisi de sistemimizin çok muhkem bir yapıya sahip oluşu ve aile fertlerinin diğer yoksul olan fertlere yardım etmelerinden kaynaklanmaktadır.
Eğer bunlar olmasa, inanınız ki ülkemizde ve birçok ülkede insanlar sokaklara dökülür, isyanlar çıkar.
Bugün insanlığın yaşadığı yoksulluk dramı karşısında varlıklı devletlerin ve toplumların takındığı umursamaz tutum ise, oldukça üzücü ve düşündürücüdür.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoksulluğun aşılması için gösterilen gayretler yeterli olmamıştır. Bir ülkede yolsuzluk önlenmeden yoksulluğa çare bulunamaz.
Buradan şu gerçek çıkmaktadır: Bir toplumdaki yoksulluğu, yolsuzluğu ve düşkünlüğü ortadan kaldırmak için, o toplumun maddi birikimi yeterli olmalıdır.
Yolsuzluk, yoksulluğu yaratır. Bir ülkede yolsuzluk önlenmeden, yoksulluk önlenemez.
|