Sevgili okurlarım, Türk toplumunda ailenin, ailenin içinde de kadının yeri ve önemi büyüktür ve saygın bir yeri vardır.
Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında “hatun” adı verilen eşleri de söz sahibiydi.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, erkeği cepheye giden Türk Kadını, çocuğunu yetiştirmiş ve evinin geçimini sağlamıştır. Hatta silah ve cephane taşıyarak savaşa katılmıştır. Türk kadını uzun yıllar devam eden savaşın acısını her zaman yüreğinde hissetmiştir.
Önce Balkan savaşında ve daha sonra da I. Dünya Savaşı’nda binlerce insanımız şehit düşmüştür. Kadınlar; eşlerini, kardeşlerini, oğullarını, babalarını veya hiç değilse yakınlarından birisini kaybetmişlerdir.
Bundan dolayı her evde büyük bir üzüntü yaşanmıştır. Bu davranışı ile Türk Kadını, Türk toplumundaki önemli yerini bir defa daha ispat etmiştir.
Atatürk, kadınlarımızın medeni, siyasal ve sosyal haklarına kavuşması gerektiğine inanıyordu. Türk kadınının bu durumunu Atatürk, şu sözüyle en güzel şekilde ifade etmiştir;
"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.
Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadını olmuştur.
Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim." Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk' ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu aynı şekilde örnek almak durumundadırlar.
Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir.
Kadınlarımız öncelikle sahip olduğu hakları bilmeli ve bu hakların öneminin bilincinde olmalıdır. Ne yazık ki kadınlarımızın yaşadığı hak ihlalleri ilk önce ailede başlamaktadır. Ailede demokrasi olmadan toplumda da demokrasi olmayacaktır. Ailede zulüm gören, tecavüz edilen, kocalarından şiddet gören, çocuk yaşta evlendirilen, mutlulukları elinden alınan, kadınlarımız var.
Buna rağmen kadınlarımız bugün oldukları yerlerde değiller. Türkiye’de mimarların yüzde 30’u, hâkimlerin yüzde 36’sı, profesörlerin yüzde 28’i kadın ve genç yaşta dünya standartlarındaki basamakları hızla tırmanıyorlar.
Kadın münevver, faziletli ve ağırbaşlı olmalıdır. Ağır sıklette değil; ahlakta ve fazilette ağırbaşlı olmalı ve sahip oldukları hakları doğru ve yerinde kullanmaya gayret sarf etmelidir.
Unutmayalım ki Osmanlı, kadınlar sayesinde Osmanlı oldu, onlar Sultandı. Milletimiz kurtuluşa ve zafere Anadolu kadını sayesinde erişti. Fatih Sultan Mehmet annesinden fikir alırdı. Türk kadını böyle bir kadındır. Ne mutlu, Atatürk yetiştiren Türk kadınına ve ne mutlu O'na sahip olan Türk milletine!
|