BÜTÜN DİNLERE SAYGILIYIZ;
Böyle bir ifade insanlar arasında fırkalaşmaya neden oluyor.
Bütün inanaçlaransaygılıyız, daha yerinde bir ifade oluyor. Bütün dinler dersek, sanki Allah her dönem farklı bir din getirmiş anlayışı çıkıyorh. Hâlbuki amentöüyü söylerken tam tersini söylüyoruz.Hatta yassı namazları sonunda okunan ve amena resulü ile başlayan ayette, her akşam namaz kılan bir kişi okuyor da ne okuduklarının farkında değil.
BAKARA - 285 :mener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru). Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü'minler de, hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. “Biz, O'nun resûlleri arasından birini, diğerinden ayırmayız.” Ve “İşittik ve itaat ettik! Senin mağfiretini (dileriz). Rabbimiz, masîr (varış) Sanadır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler.
Hiç diğer dinler denilen dinler dedikleri zaman Allah farklı dinler mi indirmiş? Diye araştırmıyor musunuz?
Günümüzde Tevrat, İncil ve Kur’an-ı Kerim bulunmakta diğer Nebi resullere gelen kitaplar artık bulunmuyor. Nebilere kitap verilmez diyecekler de Kur’an-ı Kerim'de öyle demediği için küfre girmeyelim diye susuyorlar. Halbuki okudukları Akaid dersinde (İslâmda inanılması ve reddedilmesi gereken esaslar)nebilere kitap verilmez denir.
EN'AM - 83 :Ve tilke huccetunâ âteynâhâ ibrâhîme alâ kavmih(kavmihî), nerfeu derecâtin men neşâ’(neşâu), inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun). Ve işte bunlar, İbrâhîm'e, kavmine karşı verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimiz kimselerin derecelerini artırırız. Muhakkak ki; senin Rabbin hakîm (hükmün ve hikmetin sahibi)dir, alîmdir (en iyi bilendir).
EN'AM - 84 :Ve vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe), kullen hedeynâ ve nûhâ(nûhan) hedeynâ min kablu ve min zurriyyetihî dâvude ve suleymâne ve eyyûbe ve yûsufe ve mûsâ ve hârûn(hârûne) ve kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).Ve ona İshak (A.S) ve Yâkub (A.S)'ı bağışladık. Hepsini hidayete erdirdik. Ve daha önce Nuh (A.S)'ı hidayete erdirdik ve onun zürriyetinden Davud (A.S), Süleyman (A.S) , Eyyub (A.S), Yusuf (A.S), Musa(A.S) ve Harun (A.S)'ı da hidayete erdirdik. Ve işte böylece, muhsinleri mükâfatlandırırız.
EN'AM - 85 :Ve zekeriyyâ ve yahyâ ve îsâ ve ilyâs(ilyâse), kullun mines sâlihîn(sâlihîne).Ve Zekeriya (A.S), Yahya (A.S), İsa (A.S) ve İlyas (A.S); hepsi salihlerdendir.
EN'AM - 86 :Ve ismâîle velyesea ve yûnuse ve lûtâ(lûtan), ve kullen faddalnâ alel âlemîn(âlemîne).Ve İsmail (A.S) ve İlyesea (A.S) ve Yunus (A.S) ve Lut (A.S), hepsini âlemlere üstün kıldık.
EN'AM - 87 :Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim, vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin). Ve onların babalarından, zürriyetlerinden (nesillerinden) ve kardeşlerinden onları seçtik. Ve onları Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ruhu ulaştıran yola) hidayet ettik (ulaştırdık).
EN'AM - 88 :Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ıbâdih(ıbâdihî), ve lev eşrekû le habita anhum mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).İşte bu Allah'ın hidayetidir. Kullarından dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve eğer şirk koşsalardı, elbette yapmış oldukları şeyler heba olurdu (boşa giderdi).
EN'AM - 89 :Ulâikellezîne âteynâhumul kitâbe vel hukme ven nubuvveh(nubuvvete), fe in yekfur bihâ hâulâi fe kad vekkelnâ bihâ kavmen leysû bihâ bi kâfirîn(kâfirîne).İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Onlar eğer, onu inkâr ederlerse artık, onu inkâr etmeyecek bir kavmi ona vekil ederdik.
Bu ayetlerin hepsini koymamda ki sebep, tüm nebi resuller sıralamış ve Kur’an-ı Kerim de nebilere kitap verilmiştir diye belirtilmişken, bu akaid kitabını Kur’an-ı Kerim'e ters düşen ifadeleri kim koydu ve ne amaçla koydu?
NEDERSİNİZ?
Şimdi bu dersi okuyup iman edenlere ne diyeceğiz ki?
Biz konumuza dinler değil de Allahın tek dini olduğu konusuna dönelim.
AL-İ İMRAN - 19:İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mahtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumulılmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb(hısâbı). Allah katında dîn, hiç şüphesiz (sadece) İslâm'dır. O kitap verilen kimseler, kendilerine ilim geldikten sonra sırf kendi aralarındaki ihtiras yüzünden ihtilâfa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse (bilsin ki;) Allah, SERİ'UL HİSAB'tır.
O zaman gene dinler var, bizim dinimiz İslâm; iyide İslâm dini Allah'a teslim dini ruhu, fizik bedeni, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etme dini.O zaman diğer din dediklerimizin de Allah'a teslim olma dini olması gerekmiyor mu? Kur’an-ı Kerimin tersine ifadeleri nasıl iman ve inanç kaideleri diye yutturmuşlarsa Musa AS ve İsa AS ın ümmetleriydi kitaplarının dışında kitaplar yazıp o kitaplara iman etmişler.
YANİ ALLAH’IN İNDİRDİĞİNDEN DAHA İYİSİNİ BİLİYORUM İDDİASI.
Bakalım Allah dinler konusunda ne söylüyor?
ŞURA - 13 :Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
Allah Adem AS dan bu güne kadar gelen tüm nebilere tek bir ŞERİAT kılmış.Gönderilen her nebi resuller ve veli resuller insanları Allaha hep Allah'a davet etmiş ki insanlar davete icabet etsin ve kendilerini yaratan Allah'a teslim olsun.
HAC - 67 :Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbik(rabbike), inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik. Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki sen, mutlaka mustakîm (Allah'a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.
Demekki Allah her zaman insanlara aynı dini indirmiş. HİDAYET dini, yani Allah'a ulaşma ve teslim olma dini. Bu konuda İslâm’ın beş şartı yeter diyen akaid kurbanlarına ne demeli. Farzlar mutlaka yapılmalı da insanları hidayete erdirmiyor ki.
MAİDE - 68 :Kul yâ ehlel kitâbi! lestum alâ şey’in hattâ tukîmût Tevrâte vel İncîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum ve le yezîdenne kesîren minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufr(kufren), fe lâ te’se alâl kavmil kâfirîn (kâfirîne).De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabb'iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz birşey (BİR DİN) ÜZERİNDE DEĞİLSİNİZ.Ve sana Rabb'inden indirilen, mutlaka onların bir çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık senkâfirler topluluğuna üzülme.
Allah'a ulaşmayı dilemeyen ve davete icabet etmeyen İslâmın beş şartı ile hidayete eremez. O zaman davete icabet etmeyen yerine getirip uygulamamış olmuyormu?
İnsanlar din okulları ve medresede Arapça okuma ve Kur’an-ı Kerim dışında ki kitapları okurlar da dini yaşamayı öğrenemezler. Yunus Emre de onun için dememiş mi?
"Medreseler müderrisi okumadılar bu dersi, gönüllere yazılır bu kitabın suresi"
Bu kitabı bize kim öğretecek derseniz? Allah'ın tayin ettiği bir veli resul; nebi resulük Peygamberimiz SAV Efendimiz ile bitmiştir o zaman bu veli resulü Allah'dan hacet namazı ile sorup dinimizi öğrenmemiz gerekmektedir.
AL-İ İMRAN - 164 :Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni'met olmak üzere kendi zamanlarında, kendi içlerinden bir resûl beas ederiz, onların aralarında (kendi kavminin içinde) onlara Allah'ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (resûle tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.
Allah insanların her zaman (kıyamete kadar) bir resul geleceğini söylüyor.
A'RAF - 35:Yâ benî âdeme immâ ye’tiyennekum rusulun minkum yekussûne aleykum âyâtî fe menittekâ ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmazlar.
Kıyamete kadar kesintisiz resuller veleceğini söylüyor da; ama insanların çoğu kendilerine Allah'ın emri ile dinlerini öğretmeye gelen bu resulleri kobulmeder mi? Mümkün değil.
MU'MİNUN - 44 :Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Bu yalanlayanlar kimlerdir? Bu kişiler dini Allah'ın görevlilerinden öğrenmeyen okuduğu Arapça ile kibirlenen kişilerdir.
TEVBE - 32 :Yurîdûne en yutfîû nûrallâhi bi efvâhihim ve ye'ballâhu illâ en yutimme nûrehu ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne). (Onlar) ağızları ile Allah'ın nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlamaktan başka bir şey istemez.
TEVBE - 33 :Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muşrikûn(muşrikûne). Resulünü müşrikler kerih görseler de, hidayetle ve hak dîn ile (bu dîni) bütün dînler üzerine izhar etmesi (hak dîn olduğunu ispat etmesi) için gönderen odur.
HAC - 8 :Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin).Ve insanlardan (öyle) kimseler vardır ki; bir ilme, bir hidayetçiye ve nurlu (aydınlatıcı) bir kitaba sahip olmaksızın Allah hakkında mücâdele eder.
İnsanları Allah'ın yolundan saptırıp hidayetlerini engellemek için esasları değiştirirler.
HAC - 9 :Sâniye ıtfihî li yudılle an sebîlillâh(sebîlillâhi), lehu fid dunyâ hızyun ve nuzîkuhu yevmel kıyâmeti azâbel harîk(harîkı).Allah'ın yolundan saptırmak için onu (Allah'ın dînindeki esasları) eğip büker (değiştirir). Onun için dünyada rezillik vardır. Ve ona kıyâmet günü yakıcı bir azap tattıracağız.
Bunlar İslâm’ın beş şartının yeterli olduğunu iddia eden ve Allah ile insan arasına kimsenin giremeyeceğini söyleyen kimselerdir.
Bu insanlar ölüm anında gayp açılıp gerçekleri gördüğü zaman.
Bu insanı öldürmek ile görevli MELEK RESUL geldiğinde. Bu ifadeyi iki ayete dayanarak söylüyoruz. Ayetlerde Allah şöyle diyor.
EN'AM - 61 :Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne).Ve O, kullarının üstünde kahhardır (kuvvet ve güç sahibidir).Ve üzerinize muhafaza edici (koruyucu) gönderir. Sizden birinize ölüm gelince, onu resullerimiz vefat ettirir. Onlar (bunu yaparken) kusur etmezler.
Ölmeden önce Allah'a davete icabet etmeyen, ölünce ölüm melek resulleri tarafında Allah'a döndürülüyor.
SECDE - 11:Kul yeteveffâkum melekul mevtillezî vukkile bikum summe ilâ rabbikum turceûn(turceûne).De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, sizi vefat ettirecek (öldürecek). Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
Ölüm anında, bakın davete icabet etmeyen ve Allah'ın tayin ettiği bir resule tabi olmayan insanlar Allah'ı, sorumlu olan resulünü gördüğü zaman. Ölüm azabı ile neler söyleye bilirsiniz?
İBRÂHÎM - 44 :Ve enzirin nâse yevme ye’tîhimul azâbu fe yekûlullezîne zalemû rabbenâ ahhırnâ ilâ ecelin karîbin nucib da’veteke ve nettebiır rusul(rusule), e ve lem tekûnû aksemtum min kablu mâ lekum min zevâl(zevâlin).Azabın onlara geleceği gün ile insanları uyar. O zaman zalimler şöyle diyecek: “Rabbimiz, bizi yakın bir süreye kadar tehir et (bize zaman ver). Senin davetine icabet edelim ve resûllere tâbî olalım.” Daha önce “sizin için bir zeval olmadığına” yemin eden siz değil misiniz?
Allah'ın soru şeklinde cevabın çok manidar. Şöyle söylüyor " Daha önce “sizin için bir zeval olmadığına” yemin eden siz değil misiniz?" İşte gene aynı şey. Din görevlilerin farz olan İslâmın beş şartı yeterli dedikleri halde, ölüm anında "Rabbim geri gönder de İslâmın beş şartın yerine getireyim" demiyor. DAVETİNE İCABET EDELİM, RESULLERİNE TABİ OLALIM;
Bu dönemde nebi olamayacağına göre bu resul ancak Allahın bir veli resulü olabilir.
Neden Allah'dan hacet namazı ile Hidayetçinizi istemiyorsunuz?
NE KAYBEDERSİNİZ Kİ? AMA KAZANCINIZ DÜNYA VE AHİRET SAADETİ OLUR.
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
Allah'a emanet olun..
|