“Kıbrıs Hükümeti dört seneden beri tedhişi durdurmak için birçok çarelere başvurmuşsa da maalesef müspet bir netice alamamış ve bu uğurdaki bütün uğraşmalar heba olup gitmiştir. O halde her gün öldürülen Türklerin can ve mal emniyetini korumaktan tamamen acizlik içinde bulunan Kıbrıs Hükümetinin, başka tedbir ve usullere müracaat etmek mecburiyeti karşısında bulunduğunu idrak ederek vakit kaybetmeden harekete geçmesi icap etmektedir. Artık ne Makarios ve ne de Grivas’a yazılacak mektuplar, niyazlar netice vermeyeceği gibi örfi idareler de bir düzelme meydana getirmeyecektir.” 1958
Dr. Fazıl KÜÇÜK
***
Türkiye ile Yunanistan ilişkilerine genel çerçevede bakıldığında düz bir çizgi halinde seyrettiğini söylemek olanaklı değildir. Yunanistan, Mora Yarımada’sında 24 Nisan 1830 tarihinde Londra Protokolü ile kurulduğunda 47 bin 516 kilometre karelik bir alana sahipti. Daha sonra yapılan anlaşmalarla =son olarak 10 Şubat 1947’de Paris Anlaşması= yüz ölçümü 132 bin 562 kilometre karelik bir alana sahip oldu. Aradan geçen süreçte sınırlarını savaşla değil anlaşmalarla Osmanlı topraklarından adeta kopartarak bu noktaya geldiğinin unutulmaması gerekiyor. Bu genişlemeyi yeterli görmediklerinden Kıbrıs’ı da kendi egemenlik alanlarına katabilmek için 50 yılı aşkın süredir uğraşıyorlar.
Bunun öncesinde Küçük Asya diye tanımladıkları Anadolu topraklarını işgale kalktılar. 15 Mayıs 1915’de İzmir’e çıkarma yaptılar. Anadolu halkının direnci sonrasında amaçladıklarına ulaşamadılar ve maceraları Ege’nin serin sularında sonlandı. Bu saldırılarına karşın Yüce Atatürk doğduğu toprağın yöneticilerine dostluk elini uzattı. Atatürk Venizelos dostluğu da bu şekilde kuruldu ve Yüce Atatürk’ün iyi niyetli yaklaşımları ile sürdürüldü.
Yunanistan’ın Kıbrıs uyuşmazlığını ortalık yere çıkarması sonrasında yaşanan kırılma zaman zaman sıcak savaşa neden olacak noktaya taşındı. Anlaşmalarla sınırlarını genişleten adı geçen ülke İ-kinci Paylaşım Savaşında Nazi işgalini yaşadı. Daha sonra yaşanan iç savaş sırasında açlıkla mücadele etti. O dönemde Türkiye komşusu Yunanistan’ın sıkıntılarını aşabilmesi için yardım elini uzattı. Bu nedenle kaba hatları ile özetlemeye çalıştığımız ilişkiler hep inişli çıkışlı olarak devam ediyor.
Son yıllarda yaşadıkları ekonomik açmaz nedeniyle Türk halkı ile bazı kurum ve kuruluşlar yardım elini uzatmak için girişim başlattılar. Hükümetinde sıcak baktığı bu yardım çalışmalarına adı geçen ülkenin Savunma Bakan Yardımcısı Nikoloas Toskas’tan yanıt geldi. Bay Toskas, “önce güvenin gelişmesi gerek” diye yanıt veriyor. Syriza’nın Uluslararası İlişkiler Eşgüdümcüsü Bay Panos Trigaris ise Türkiye’nin Yunanistan’a borç vermesi yerine silahlanmanın karşılıklı olarak azaltılmasının kendi ellerinde olduğu çağrısında bulunuyor. Geçen haftaki yazımızda bu konuyu ayrıntıları ile “Çözümün Magazinseli” başlıklı yazımızda irdelemiş bulunuyoruz.
Bay Panos Trigazis’in silahlanmayı bitirelim çağrısını iyi niyetli bir çağrı olarak okumak istiyoruz. Bu noktada başta Yunanistan yöneticileri olmak üzere her iki ülkenin yöneticilerine büyük sorumluluk düşüyor. Bay Trigazis, “Türklerle Yunanlıların sonsuza dek düşman olduklarına inanıyoruz. Bir askeri anlaşma yapalım ve silahlanma yarışını bitirelim. Bu Yunan halkı tarafından memnuniyetle karşılanır. Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan’ın sorunu değil. Buna karşın sağcılar, Kıbrıs’ı silahlanmanın nedeni olarak gösteriyor. Silahlanma yarışını bırakmak güven arttırıcı önlemlerin önünü açar” diyor.
Diğer yandan Savunma Bakan Yardımcısı Bay Nikolas Toskas Kıbrıs’ta çözüm konusunda ise, “Kıbrıs sorununun çözümü için gerekli koşulların oluşmasını bizde istiyoruz. Ayrılma olmadan, bölünme olmadan, müdahale olmadan ve adada herhangi bir askeri güç olmadan. Adada yabancı askerler olduğu müddetçe çözüm olması olanaklı değildir” diyor. Bay Bakan Yardımcısı öncelikle yabancı asker konusundaki kastına açıklık getirmek durumundadır.
Adada çözüme ilişkin olarak başlatılan görüşmelerde ilerlemenin sağlandığını bizzat Bay Nikos Anastasiyadis açıklıyor. Görüşmeler başlarken karşılıklı jestlerin yapıldığı ve adanın kuzeyinde bulunduğu belirtilen 28 adet mayınlı arazinin haritaları Türk tarafına sunulmuştu. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı önerilen 25 bölgede herhangi bir bulguya rastlanamadığını, bir bölgenin askeri bölge olduğunu geriye kalan 2 bölgenin de dağlık bölge olduğunu açıklıyordu. Karşılığında bazı kapıların açıldığı biliniyor. Deneyimli siyasetçi Akıncı’nın karşı tarafça yanıltıldığını kaydetmek istiyoruz. Bay Anastasiyadis görüşmelerde hangi konularda ilerleme kaydedildiğini ve anlaşma konularına açıklık getirmeden “Türkiye’nin Kıbrıs sorunu olarak adlandırılan baş ağrısından kurtulmak için artık kendi çıkarlarını gözden geçirmesi gerektiğinin vaktinin geldiğini anladığına inanmak istiyorum” diyerek Türkiye’ye halkın ağzı ile ayar vermeye çalıştığını kaydediyoruz.
Türkiye’ye ayar vermeye çalışacaklarına öncelikle kendi ayarlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...
|